Bir Bayram Yazısı veya Bir Hifi Bayramı Yazısı

Önümüzdeki hafta bayram. Bu bayramda farklı bir yazı yayınlayayım istedim. Okuyucularımızın zaman zaman merak edip sordukları sorulardan bir tanesi, farklı cihazları inceliyorsunuz, bunlardan etkilenip satın almayı düşünmüyor musunuz oluyor. Bir diğer çok merak edilen konu ise, test ettiğiniz cihazları deneyip geri göndermek zor olmuyor mu sorusudur herhalde. Stereo Mecmuası’nın yayında olduğu 10 sene boyunca Mecmua sayfalarına taşıdığım/ taşımadığım yüzlerce ürünü deneme fırsatı bulmamın yanında, kendi merak ettiğim kombinasyonları da deneme fırsatım bol bol oldu. Bazı zamanlarda öyle cihazları kombine etme şansım oldu ki, denemelere ara verip keyifle müzik dinledim hatta ilgili firmalara bilgi verip ürünlerin geri gönderilme sürecini biraz ertelediğim zamanlar bile oldu. Gün sonunda kendi sistemlerimi keyifle kurduğum için damağında kalan farklı tatlar olsa da, elimdeki sisteme dönmek çok sorun olmuyor. Nadiren çok sevdiğim ve kendi sistemime katma değer veren ürünleri de satın almadım değil. Satın aldıklarım, 10 senede belki 5 cihazdır. Daha fazlası değil. Sanırım insanın bir süre sonra nefsi köreliyor. Hoş ben hiçbir zaman hifi ekipmanına çok meraklı daha doğrusu sahip olmak isteyen bir adam olmamışımdır. Hemen her 15-20 günde bir, firmalardan gelen ürünler ile bambaşka sistemler dinleme şansım oluyor. Yani her hafta yeni bir maceraya yelken açabiliyorum. Olayın sorumluluğu, riskleri vesaire konuları gözardı ederseniz hifi “la dolce vita”sı yaşıyorum dersek sanırım yanlış olmaz :)

Mecmua’da incelemeler yaparken zaman içerisinde farklı ürünler damağımda harika tatlar bıraktı. Bazılarından ayrılmak gerçekten zor oldu. Şöyle bir liste yapmam gerekirse 10 senelik zaman diliminde çok fazla cihazı yazabilirim ama şöyle aklıma ilk gelenleri bir yazayım mesela. Neredeyse aylarca denediğim ve dinlediğim Stax SR-009 ilk aklıma gelenlerden bir tanesi. Bırakın elinizde kullandığınız kulaklığı, insanı varolan müzik setinden nefret ettirecek kadar güzel müzik dinlemiştim bu kulaklıklar ile. Franco Serblin Accordo hoparlörler yine böylesine bir üründü. Bu hoparlörlerin seveni ve sevmeyeni vardır ama benim evimde öyle bir ses çıkarttılar ki, tanrının eliyle konmuş gibi mutlu etmişti beni. Bazende kendi elimdeki ekipmanın yetmediği için dışarıdan yardım aldığım ve müthiş sonuçlar elde ettiğim cihazlar oldu. Raidho Acoustics firmasının D-1.1 hoparlörlerinin maksimum performansına kendi evimdeki sistem ile bir türlü ulaşamamıştım ancak ufak bir yolculuk sonunda bir dönemin referans Gryphon ekipmanı ile devasa bir salonda öyle bir ses elde ettim ki, ne olduğuma şaşırmıştım. Hakan Bey, hep uçuk cihazlardan bahsediyorsunuz diyebilirsiniz ancak fiyatına baktığınızda beklentilerinizin çok ötesine geçen ürünlerde bu listeye eklenebilir. Mesela yakın zamanda deneme fırsatı bulduğum Rega Planar 1 pikabı örnek verebilirim. Arkadaşlarımda veya ziyaretlerimde etkilendiğim ekipmanları da listeye eklersem olayın sonu gelmez. Liste uzar gider…

Tek tek cihazlar haricinde bazen şans eseri veya isteyerek kendi evimde tamamen deneme amacı ile gelen ürünler ile müthiş sesler elde ettiğim ve salla testi otur keyifle müzik dinle dediğim günler oldu. Hatta oldukça fazla oldu. Bunların bir çoğunu yazmamışımdır. Denemek için özellikle bazı cihazları özellikle seçip ortaya çıkan kombinasyonların insanın aklını uçurması da ayrı bir olay oluyor. Bu aslında hayal gibi bir şey, farklı firmaların ürünlerini alıp bir sistem içerisinde denk getirmek kolay değil. Demo odalarında yapılabilecek bir şey değil, belki o ürünlere sahip olan arkadaşlarımızın evinde dinleyebileceğimiz kombinasyonlar :)

Mayıs – Haziran 2017 döneminde işte böyle bir kombinasyonu evimde kurma ve dinleme şansım oldu. Geçmiş deneyimlerimden Sugden Audio firmasının amplifikatörlerini çeşitli monitörler ile dinleme fırsatım olmuştu. Firmanın A21SE entegre amplisini yine çok merak ettiğim harika bir monitör ile kombine etmeyi başardım. Falcon Acoustics firmasının LS3/5A hoparlörleri ile Sugden Audio A21SE müthiş bir ikili oldu. Bir yanda efsanevi BBC monitörlerin günümüzdeki en iyi temsilcilerinden bir tanesi, diğer yanda ise “A” sınıfı ampliler konusunda senelerdir başarısını bildiğim bir markanın yenilenmiş bir modeli. Bana sorarsanız kendi içinde muhteşem bir ikili. Ön yargılarınızı özellikle de hoparlör konusundaki ön yargılarınızı bir kenara bırakabilirseniz bu ikili ile hayat boyu mutlu olursunuz.

Ancak bir sistemin tadının damağında kalmasını istiyor hatta biz iz bırakmasını istiyorsanız iki cihaz hiçbir zaman yeterli olmayacaktır. Tüm sisteme özenmek gerekir. Raf tipi hoparlörlerin performansını bir adım öteye götürecek şey tabii ki stand’lerdir. Yakın zamanda okuduğunuz Atacama firmasının Moseco 6 stand’lerinin incelemesinin boşuna yapılmadığını tahmin etmişsinizdir. Kablolar konusunda da tabii ki özen göstermek gerekiyordu. İlk önce yine incelemesini okuduğunuz Signal Projects Alpha Hoparlör ve Lynx Güç Kabloları hemen akabinde de özellikle hoparlör kablosu için bir arkadaşımdan ödünç alarak uzun zaman dinlediğim ve bu tarz hoparlörler ile harika uyum sağladığını düşündüğüm özel bir ürün kullandım. 1900’lerin başlarında haberleşme amacı ile kullanılan dışarıdan bakıldığında bir şeye benzemeyen, korozyon önlemek için yağlanmış Western Electric kablolar. Bu kablolara özellikle uzakdoğulu meraklıların neden kucak dolusu para döktüğünü dışarıdan bakınca anlamak kolay değil ta ki deneyene kadar. Eh böylesine değerli kablolar parkeye bırakılmaz diyerek sevgili Erkan Tezcan’ın mücevher gibi işlediği Korman Akustik KA Kablo Kaldıraçları imdadıma yetişti :)

Sistemin elektrik ve gürültü yönetimini ise yine yakın zamanda okuduğunuz Telos Audio firmasının Quantum Noise Resonator ve Grounding Noise Reducer ile sağladım. Sistemlerdeki tüm sigortalarda yine test amacı ile evime uğramış olan Quantum X2 sigortalar ile değiştirildi. Sistemlerdeki tüm elektrik kabloları da imkanlar ölçüsünde en iyi seçenekler ile elden geçirildi.

Kaynak konusunda özellikle de pikap konusunda aklıma ilginç fikirler gelmedi değil. Bir ara acaba arkadaşlarımın evinden bir Garrard ödünç alıp sisteme dahil etsem mi diye düşünmedim değil. Netice de BBC stüdyolarında LS3/5A’lar boy gösterirken Garrard 301’ler kullanılıyordu. Bir 301 veya 401 pikabı bu sisteme dahil etmek pek fena olmayabilirdi ancak kendi pikabımın ses renginin bu kombinasyona uyumlu olduğumu düşündüğümden hemde İzmir’e yaz sıcaklarının gelmesi ile üşenme faktörünün devreye girmesinden bu fikrimden vazgeçtim. Michell Gyrodek ve SME V birlikteliği ile devam edip iğne konusunda denemeler yaptım. Dönemin ruhuna uygun Denon, Ortofon, Audio Technica, London Decca ve bazı vintage iğneler havalarda uçuştu tabii. ..

Eh bu kadar uğraşırken Acoustic System resonatörlerinin “basic” kombinasyonu, cihazların vibrasyonlarını önlemek için kullandığım başta Symposium Acoustics platformları ve muadilleri, Omicron ürünleri, kendi Finite Elemente Pagode standım vesaire derken işler tabii ki çığrından çıktı. Hatta A21SE amplinin açık kalan girişlerini kapatmak için kullandığım RCA cap’ler filan derken olayın maddi yönü de bir hesap yaparsanız delilik seviyesine geldi. Neredeyse karşımda 50.000TL üzerinde bir fiyat etiketine bir sistem vardı hatta belki de daha fazlası. Sanırım 50.000TL iyimser bir tahmin..  İnsan bir noktadan sonra hesap yapmaya korkuyor vallahi :)

Peki ortaya çıkan şey ne. Ecnebilerin deyimi ile tam anlamı ile bir “hifi porn” Daha önce yazdığım gibi Sugden ve Falcon Acoustic kombinasyonu zaten insanın aklını başından alabilen bir ses üretebiliyor. Olayı bir üst noktasına taşıyınca olay neredeyse delilik haline gidebiliyor. Açık konuşmak gerekirse bu ikilinin en son noktasına ne kadar yaklaştığım bilemiyorum. Profesyonelce hesaplanmış akustik olarak düzenlenmiş bir oda, belki daha da uçuk kaynak cihazlar ile daha da ileri gidebilirsiniz ama şu hali ile bile tam anlamıyla hayalleri süsleyecek bir ses elde etmeyi başardım. Birkaç gün boyunca keyifle dinledim bu sistemi ve hevesimi alabildiğim kadar alabildim. Tabii ki, her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bugünlerinde bir sonu olacaktı ve sistemi oluşturan cihazlar yeni sahiplerini beklemek üzere birer birer firmaların yolunu tutular.

Eğer server saati, memleket saati karmaşasını doğru hesaplayabilmiş isem, siz bu yazıyı okurken Ramazan bayramı başlamış olmalı.  Tüm okuyucularımıza tüm dostlarımıza iyi bayramlar demek istiyorum.  Birçoğumuzun hayali sanırım “Bir Hifi Bayramı” yaşamaktır. Umarım hepimiz o arzu ettiğiniz bayramı da bir gün yaşarız…