Bilmiyorum hatırlıyor musunuz yada denk geldiniz mi, zamanında Hakan Cezayirli’nin açmış olduğu hifi forumunda SET’ler konusunda bir forum topiği vakası yaşanmıştı. Aslında sessiz, sakin ve kendi halinde ama düzeyli şekilde devam eden forum Ankara Adisa firmasının sahibi Sayın Vefa Küçük Bey’in ülkemizde yeni piyasaya sürülmüş bir SET ampli için açtığı konunun vesilesiyle son zamanlarda Türkçe olarak okuduğum en keyifli yazışmalara sahne olmuştu. Naçizhane bendeniz, değerli dostum ve Stereo Mecmuası yazarı olan Yaşar Bey, İzmir’den daha tanışma fırsatım olmadığına üzgün olduğum ama hem yazılarından hemde kendisini tanıyanlardan edindiğim intiba olarak iflah olmaz bir müziksever ve SET kullanıcısı olduğu belli Sayın Bruno Bey, lambalar konusunda ülkemizin önde gelen isimlerinden ve bir SET sevdalısı aynı zamanda o dönemden hatırladığım kadarı ile full range hoparlörler konusunda ardı arkası kesilmeyen başarılı çalışmaların sahibi Sayın Vefa Bey, yazışmaların son döneminde aramıza katılan gerek teknik gerekse de konunun tarihçesine oldukça hakim olduğunu gözlemlediğim Sayın Hakan Bey ve genç yaşına rağmen ülkemiz hifi sahnesinde karşılıksız çok şey vermiş ve yaşına göre özelikle analog konusunda oldukça bilgili ve geçen her gün işin teknik yönü konusunda da gelişimini dehşetle izlediğimiz ve ileride çok şeyler beklediğimiz ama çok inatçı ve bir o kadar dik kafalı olan sevgili genç dostumuz Hakan Cezayirli ve forumun diğer sakinleri özellikle SET konusunda her satırı bilgi dolu “outsider” bir topiğe imza atmıştık. Forumun nedenini asla tam olarak anlayamadığımız kapanışının ardından inatçı genç dostumuz bu dergiyi ortaya çıkartıverdi. Derginin bu bölümünde bende SET’ler hakkında kendi fikirlerimi ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşıyorum.
Yazıma başlamadan önce genç dostumuz için inatçı tanımlamasını yaptım. Bizleri pek dinlemiyor, belki okuyucularını dinler diyerek bu satırları yazma ihtiyacı duyuyorum. Bizler hayata ondan önce başlamış ve belli maddi imkanları kazanmış insanlar olarak gerek forumuna gerekse de şu an okumakta olduğunuz dergiye karşılıksız sponsor olmayı çok arzu ettik. Bunun birincil sebebi, bütün güzel internet oyuncaklarının her şeyden önce sağlam bir yazılım kodu ve sağlam bir temel üzerinde kurulmasının bu oyuncakların bekası açısından en önemli yatırımlar olduğunu bilmemizdi. İlk güzel oyuncağımız “forum” ardı arkası kesilmez teknik sorunların ve düzgün bir temele oturmaması sonucu ortadan kayboldu.
Yukarıda bahsettiğim güzel topiklerin tadı ne yazık ki benim ve diğer katılımcıların damaklarında kaldı. Şimdi benzer sorunlar bu derginin web sitesinde de zaman zaman ortaya çıkıyor. O forumun ortadan kalkmasının ardından yaklaşık yüz civarında katılımcı üzüldü ama bu derginin ortadan kalkması bir kaç bin kişiyi hatta daha fazlasını üzecektir. Bu kadar başarılı bir çizgi tutturulmuşken yeni oyuncağımızdan olmamamız için gereken yatırımın acilen yapılması bence elzemdir. Bunun için sponsorluk ve reklamda dahil olmak üzere çeşitli imkanlar acilen değerlendirilmelidir.
Neyse dergi baş editörümüzü okuyuculara güzelce şikayet ettikten sonra isterseniz asıl konumuza geri dönelim. Eminim ki, bir çok okuyucumuz “ne idüğü belli olmayan” çeşitli yazarların yazdıkları yazılara oldukça büyük ön yargılarla bakıyorlardır. Kulağımıza gelen kimi yorumlardan bunu anlıyorum. Bakınız bir yazar (yazan kişi anlamında) ne konuda olursa kendi fikirlerini okuyanlara aktarır, çoğu zaman subjektiflik yazıların vazgeçilmezi dolayısıyla aranılanı olmalıdır. Biliniz ki, teknik konular haricinde yazılan tarafsız yazılar genelde ben tepki çekmeyeyim dürtüsüyle kaleme almıştır. Gelen kimi mesajların tam aksi yönüne en azından benim köşemde çok daha kendi fikirlerimi ön plana çıkarttığım dolayısıyla çok daha subjektif yazılar okuyacaksınız. Yeni kaleme alacağım yazı dizisinin konusu geçmiş aylarda yukarıda zikrettiğim sevgili katılımcılarla hifi forumunda ele aldığımız SET tarihçesinin genişletilmiş ve kendi yorumlarımla renklendirmeyi umduğum bir yazı dizisi olacak. Umarım keyifle okursunuz.
Bölüm I Single Ended Triode’ların Ortaya Çıkışı
Single Ended Triode’lar benimde içerisinde bulunduğum bir kitle tarafından müzik dinlemenin vazgeçilmez araçlarıdır. Stereo Mecmuasının ilk sayısında Lee De Forest tarafından icat edilmiş Audion lambasından bahsetmiş ve sonraki sayılarda SET ampli bileşenlerinden bir kısmına ufak birer teknik bakış atmıştık. De Forest Audion’u ses yükseltmek yani amplifikasyon amacıyla ortaya çıkartmıştı ama bu yaratıcı mucit Audion’un ardından çalışmalarına devam etti.
Audion, ilgili sayımızda anlattığım gibi çok karmaşık bir yapıya sahip değildi, basitçe plate, grid ve katod ilişkisine dayanan bir lambaydı. (Daha fazla bilgi için Stereo Mecmuasının ilk sayısına bakınız) De Forest, üç yıl içerisinde daha gelişmiş temel üç elemanlı lambalarının denemelerine başladı. Bu dönemde iletişim ve özellikle telefon hizmetlerinde kullanılmak üzere çeşitli firmalar tarafından ses yükseltici araçlara şiddetle ihtiyaç duyulması De Forest’in keşfinin ticari ürünlerde kullanılabilme olasılığını güçlendiriyordu.
Bu dönem Amerikasında iletişim sektörü şimdinin Türkiyesinde olduğu gibi monopol oluşturmuş şirketlerin elindeydi. Bell Laboratories bu şirketlerin en büyüğü idi. Aslında satın alma ve finansman işlemlerinin hepsini kapsayan ana şirket konumundaydı. Western Electric ise daha çok teknoloji geliştiren, yeniliklere imza atan bir nevi teknoloji üreticisi konumuyla geliştirdiği ürünleri AT&T Technologies kanalıyla
pazarlıyordu. Dönem dönem roller değişip ürünü pazarlayan ve geliştiren değişse de, bütün Amerikan iletişim sektörü gelirleri bu üç aslında tek firmanın kasasına doluyordu. Bu durum ekonomideki monopolleşme kavramının güzel örneklerinden bir tanesi olsa da, teorilere tezat şekilde teknolojinin gelişimine de büyük bir ivme kazandırdıkları kesindi.
1913 yılında De Forest’in daha stabil çalışan ve daha fazla yükseltme yapabilen lambası ile AT&T Technologies mühendisleri ilk iletişim sistemi amplifikatörlerini geliştirmeye başladılar. Bu gelişim laboratuarlarda üretilen ve denenen ilk arkaik örneklerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bugün geniş kapsamlı bir bilgi olmasa bile o dönemde tasarlanan ilk cihazların, lambaların optimal performans ile çalışamamasından kaynaklanan problem-lerden dolayı tam anlamıyla başarılı olamadığını biliyoruz. Yalnız en önemli olan, dönemin mühendislerinin lambaların onların cihazlarda yaşadıkları tasarım sorunlarını çözecek olan teknoloji olduğuna inanmalarıdır. Bu denemelerin hemen ardından Western Electric hızlı bir şekilde lamba geliştirme seferberliği ilan eder.
Aslında 1700’lerin ortasında ortaya çıkan lamba mantığının arkasında ilk kez bu kadar büyük ve parasal anlamda dev sayılabilecek firmalar bulmaktadır. Western Electric neredeyse 2 yıl gibi rekor sayılabilecek bir zamanda ilk stabil lambayı ortaya çıkartır.
Bu lamba stabil olarak neredeyse 5000 saate yakın optimal performansını koruyordu. Bu ilk lamba uzun soluklu WE101 serisinin ilk yapı taşıydı. Tabi bu dönemde daha farklı sektörlerde neredeyse monopol durumda olan Edison General Electric Company’de lambalardaki geleceği farketmiş ve ar-ge departmanlarına bu konuda startı vermişti. Tüm bu gelişmeler ilk dünya savaşı öncesinde lambaların ve onları kullanan iletişim cihazlarının optimal çalışabilir hale gelmesini sağlamıştı. Savaşın başlaması, çalışmaların daha hızla devam etmesini sağladı. Ortaya çıkan yeni askeri savaş teknikleri iletişimi, savaş meydanlarının vazgeçilmezi haline getirmişti.
Artık topçu bataryaları gözle görülen hedeflerden çok daha uzaklara ulaşabiliyordu. Tüm stratejiler değişmiş ve askeri iletişim savaş meydanında komutanların vazgeçilmez yardımcısı olmuştu. Amerika’nın savaşa girmesiyle (ki, savaşa girmeden önce bile ittifak devletlerine hem teçhizat hemde insan gücü desteği veriyordu) yeni savaş tarzını öğrenen Amerikalılar iletişimin önemini anlamışlardı. Onların en önemli avantajları ise, kendi ülkelerinde bir çok ticari ürünün zaten hazırda olması, teknolojik olarak kullanılabilir ve büyük ölçüde güvenilir olması ve bu durumun savaş içerisinde ispatlanması yukarıda bahsettiğim şirketler için geleceğin bu teknolojide olduğunu kendilerine bir kez daha ispat etmişti.
İlk dünya savaşı sonrasında dünya hiç görmediği kadar fazla yenilikle tanışıyordu. Savaşı kazanan ülkelerin ekonomisinde büyük bir ivme ortaya çıkartmış ve bu durum sosyal hayatta da kendini göstermişti. Savaşın ertesinde, savaş öncesinde ortaya çıkan ilk single ended amplilerin gelişmiş versiyonları, ilk push-pull mantığı ile çalışan amplifikatörler, ilk moving-coil hoparlörler ve hatta hobiistler için kendi ekipmanlarını nasıl yapabileceklerini öğreten yayınlar ortaya çıkmıştı. İletişim sektörü, radyo yayınları, eğlence endüstrisi ve hatta askeri donanım sektörü hepsi birarada inanılmaz bir gelişimin yolunu açmışlardı. Bu dönemde yine ortada tüm bu gelişimi yönlendiren bir firma vardı, Bell Laboratories.
Western Electric bu defa bu yeni pazara yönelik, lambalar, ampliler ve hoparlörler üretiyordu. Western Electric kendi bünyesinde Westrex isimli bir firma kurdu ki, bu firma ev ve sinemalara önelik ticari ürünleri üretip pazarlamaktaydı. 1920’lerin sonunda ve 1930’ların başına gelindiğinde evlerde single ended veya push pull ampliler ile donatılmış müzik konsolları, horn hoparlörler ile dolmuştu. Moving-coil hoparlörler ise halka inmek için biraz bekleyeceklerdi. Şimdi sıra daha fazla güç elde etmeye gelmişti. Donatılması gereken dev salonlar ve ekonomik gelişmeyle beraber büyüyen evler ve tüketim çılgınlığıyla gözü dönmüş kitleler şiddetle yenilikler istiyordu. Amerika bu noktada ilk dünya savaşının neredeyse tek galibi idi. Ana yurdunun Avrupa’dan uzak olması onu tüm kıtayı etkilemiş yıkımdan uzak tutmuştu.
Diğer Avrupalı devletlerin aksine topyekün her cephede savaşmamış ama açık denizlerdeki hem askeri hemde ticari üstünlüğü ve en önemlisi büyük ticari imtiyazları elde etmişti. Avrupalılar yıkılan yokolan kentlerini tekrar yapmaya çalışırken Amerikalılar inanılmaz bir gelişim içerisine girmişlerdi. Gelecek sayımızda 1930’lardan itibaren oluşan olayları incelemeye çalışacağım.
Bu dönemdeki bazı önemli cihaz ve tasarımcılarının ismini zikretmek muhtemelen daha araştırmacı okuyucular için önemli bir
fırsat olacaktır. Kronolojik sırayla önemli isimleri sıralamak isterim.
Bell fabrikasından bir enstantane muhtemelen 1940’lar
1876 Bell Laboratories ilk hoparlörü tasarladı
1878 Ernst Siemens ilk hoparlörü geliştirerek patentledi
1898 Sıkıştırılmış havanın Horace Short tarafından amplifikasyon amacı ile kullanılması
Oliver Lodge ve tasarladığı Moving Coil hoparlör
1898 Oliver Lodge Moving Coil hoparlör tasarımı
1906 Lee De Forest – Audion lambasının ortaya çıkışı
1912 Lee De Forest ve AT&T tarafından yapılan ilk single ended amplifikatör
1912 Dr. E. H. Colpitts ilk Push-pull tasarım teorileri
1915 Western Electric arkaik WE101 serisinin yapıtaşlarının üretimi.
1920 H. J. Van der Bijl lamba teorileri ile ilgili ilk yayın
Westrex akustik sistemleri ile donatılmış bir sahne muhtemelen 1930’lar
1920 Westrex firmasının ortaya çıkışı
1922 H. S. Black distorsiyonun teorilerini ortaya koyuyor
AT&T üretimi Thuras hoparlör sistemi muhtemelen 1930’lar
1924 Chester W. Rice ve Edward W. Kellogg modern moving-coil hoparlör prensiplerini ortaya koyuyor
1925 Edward W. Kellogg push-pull tasarımda yeni ve kabul gören teorileri yayınlıyor
1927 Harold Stephen Black negatif feedback’i keşfediyor
Bu yazımızda Single Ended’ların ve dolayısıyla lambaların 1900’lerin başından 1920’lerin sonuna kadar tarihçesini inceleme fırsatı bulduk. Gelecek sayılarımızdaki yazı planım ise şu şekilde;
İlkel bir jukebox. Rock-Ola üretimi. 1930’lar
Bölüm 2. 1930’lar, 2. Dünya Savaşı ve sonrası
Bölüm 3. Japon Single Ended hareketi (1945’ten günümüze kadar)
Bölüm 4. Fransız Single Ended Rönesansı ve Avrupa’ya etkileri
Bölüm 5. Modern Amerikan Single Ended Hareketi
Bölüm 6. Single Ended, önemli ülkeler ve tasarımcılar
Yalnız, bir konuda sizlerden yani okuyucularımdan isteğim var. Eğer bu yazılardan faydalanıyor, hoşunuza gidiyor ve yararlanıyorsanız yada sevmediğiniz şeyler varsa bunları ya bize mail atınız yada bize destek olan forumlarda yazınız. Bizlerde yönümüzü gelecek eleştirilere göre çizelim. Sizce bu da bizim en doğal hakkımız değil mi?
Devrim
Kaynakça: Wikipedia, J.C.Verdier Radio Museum, San Diego Üniversitesi Kayıt Bölümü Makale Arşivi, Harvey Rosenberg web sitesi, Western Electric web sitesi, Bell Laboratories web sitesi
Resimler: Wikipedia, J.C.Verdier Radio Museum, San Diego Üniversitesi Kayıt Bölümü Makale Arşivi, Marconi History web sitesi, kişisel arşiv
Devrim
——————————————————————————————————–
Single Ended Triode’ların Tarihçesine Kişisel Bir Bakış Indeksi
Bölüm I: Single Ended Triode’ların Ortaya Çıkışı Bölüm II: 1930’lar, 2. Dünya Savaşı ve sonrası Bölüm III: Japon Single Ended hareketi Bölüm IV: Avrupa Single Ended hareketi Öncesi 1920-1960 Bölüm V: Avrupa Single Ended hareketi Öncesi: İngiltere Bölüm VI: Avrupa Single Ended hareketi Öncesi: İtalya Bölüm VII: Avrupa Single Ended hareketi Öncesi: İtalya-2 Bölüm VIII Avrupa Single Ended hareketi Öncesi: Almanya Bölüm IX: Avrupa Single Ended hareketi Öncesi: Almanya-2
Bir yorum ekleyin