Birinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız
Kolun ağırlığı ise çok fazla. Şimdiye kadar gördüğüm en ağır kollardan bir tanesi olduğunu itiraf etmeliyim. Normalde bu tarz kollarda hareketli aksam olarak nitelendirilecek bölümler hafifletilmeye çalışılırken Dynavector tam tersi bir yol izlemiş. Özellikle yatay düzlemdeki ağırlık gerçekten çok fazla ve rahatlıkla hissedilebiliyor. Kol üzerinde modern ihtiyaçlara cevap verecek her kolaylık düşünülmüş. Azimuth ayarı SME 30xx serisinde olduğu gibi headshell üzerinden yapılabiliyor. Kolu yükseltip alçaltmak için ise gövde içerisine bir manivela yerleştirilmiş. Böylesine gelişmiş bir kolda bu özelliğin ölçeklenebilir olmaması bence önemli bir dezavantaj. Aynı fiyat skalasında bulunan Graham Phantom veya Triplanar gibi kollarda yükseltme mekanizması çok daha mantıklı şekilde çözülmüş bana göre. Tahminlerim beni yanıltmaz ise DV507’nin MkIII versiyonunda bu konu mutlaka düzeltilecektir. Ben şimdiden yazayım, yarın öbür gün Japon üretici yaptığından ben söylemiştim deme hakkım olsun.
Ürünün kutusunu açtığınızda aklınıza gelebilecek tüm donanım sağlanmış. Bunlardan en ilginci Technics 12xx serisindeki pikapların kafa ayarlama için kullanılan L şekilli ölçeğe Dynavector’un da yer vermiş olması. Bunun haricinde protractor (aynı zamanda mounting template) kullanılacak kafa için farklı ağırlıklar, montaj vidaları, çok kapsamlı bir kullanım kılavuzu kutu içerisine konulmuş. Kolu satın alır almaz hızlı bir şekilde kurulum yapabilmek mümkün. Kolun yanında gelen ara bağlantı kablosu da birinci sınıf.
Ürünün dinleme notlarına gelmeden önce bu kol ile ilgili olarak geçmişte yazılarını çok değer vererek okuduğum bazı analog severler (hatta freak demek lazım) Dynavector’un DV 507’sine ateş püskürüyorlardı. Kolun aşırı ağırlığının özellikle yatay düzlem hareketi konusunda büyük bir dezavantaj getirdiğini kolun tepki süresinin yükseldiğinden bahsediyorlardı. İkinci eleştiri ise ikinci kol olarak tabir edeceğimiz kolun kısalığının özellikle dikey harekette tepkiyi aşırı hale getirdiğini konusuydu. Tüm bu etkilerin kolun garip yapısından ortaya çıkan geometri ile birleştiğinde gerek bilimsel gerekse de ses kalitesi açısından hiçte iyi sonuçlar doğurmadığı bahsettiğim tüm bu yazarlar tarafından varılan ortak görüştü. Bu yazılara Audio Asylum forumlarından ulaşabilirsiniz. Şansım adına bu düşünceleri her zaman ikinci plana attım. Dynavector yapısı itibarı ile gerçekten hükümet gibi bir kol, her ihtiyacı karşılayacak imkanlara sahip düşüncesindeydim ben.
Kolun kutusunu açıp kuruluma geçtiğimde geometri ile alakalı yazılan çizilenler bir anda gözümde canlandı. Neredeyse tüm Japon kollarında olduğu gibi Dynavector’da kendisine özgü bir geometri kullanıyor. 9” kol takabileceğiniz bir pikabınız varsa baştan Dynavector kullanmayı unutun. Her halükarda La Platine Verdier, TW Acoustic Raven gibi ayarlanabilir kol yerleşim noktasına sahip bir pikabınızın olması gerekiyor. Bunun haricinde ön kurulumda yapacağınız milimetrik hatalarda dahil olmak üzere sesten çok şey kaybediyorsunuz. Bunu fark ettiğim an pikabıma özel bir kol yerleşim noktası üretme ihtiyacı doğdu. Hızlı bir şekilde Ceyhun Makine tarafından gereksinim duyduğum parça çizildi ve büyük hassasiyet ile üretildi. Kendilerine buradan çok teşekkür ederim. Benzer bir durumu geçmişte Ikeda ile de yaşamıştım ancak Ikeda nasıl ayar yaparsanız yapın pikap kafasından üst seviye performans almanızı sağlıyor. Meraklılar Japon Ikeda’nın da son derece garip bir geometri kullandığını bileceklerdir. Dynavector DV507’de bu durum en uç şekilde yaşanıyor. Kurulumu olması gerektiği gibi tamamladıktan sonra hızlı bir ayar süreci yaşamak gerekiyor. Eli alışkın olan birisi bu ayarları 5 dakika içinde rahatlıkla yapabilir. Bu noktada Japonların hakkını vermek. Kullanım kılavuzu son derece açık ve ayarlar gayet anlaşılır. Yalnız bir noktaya dikkat etmek gerekiyor. Kafanızın dengeleme sırasında takılan ağırlık tornavida ile sıkıldığından bir anda kayabiliyor. Çok özenli ve yavaş davranarak bu süreci kazasız ve doğru şekilde halledebilirsiniz.
Ben iki ayrı kafa için kurulum yaptım; Denon DL-103 ve Goldenote Boboli Signature. Aslında sadece Boboli Signature’ı kullanmayı planlıyordum ancak dinletinin ilerleyen dönemlerinde (yaklaşık 10 gün) bazı şeyler ters gidince Denon DL-103 ile teyitleme yapmam gerekti. Hatta sonunda La Platine Verdier ile başta Koetsu Rosewood Signature olmak üzere bir çok kafa ile denemeler yaptım.
Bir yorum ekleyin