Dünyanın neresinde olursanız olun, bu ismi duyduğunda heyecanlanmayan pikap kullanıcısı yoktur herhalde, Koetsu. Tabii sadece pikap kullanıcıları değil. Beni yakından tanıyanlar bilir, pek akla gelmedik hobilerim vardır. Eğer Japon kültürüne ve özellikle sanatına aşina iseniz, Honami Koetsu ismi mutlaka sizlere bir şeyler hatırlatır. Honami Koetsu 16yy sonu ile 17yy başı arasında yaşamış, önemli bir kaligraf, ressam ve lake ustasıdır. Tawaraya Sotatsu tarafından ortaya çıkan önemli bir Japon dekorasyon akımı olan Sotatsu’nun önde gelen sanatçılarındandır.
Bilmiyorum, internetten bakıyor olsanızda, Koetsu markasının logosu aklınızda kalmış mıdır. Ya da iğnelerinin zerafeti, ahşap kaplamalarının ve hatta taş kullanılan modellerindeki desenler. Tüm bu görsel öğeler markanın ismini aldığı sanatçıya birer atıftır. Basitçe müzik dinlediğimiz bir iğnenin etkilendiği Japon kültürünün izleri. Belki de Japon markalarının gizemi buradan çıkıyor. Bir bakıyorsunuz, ticari ürünlerin bir yerlerinden Nichiren Budizmi, hat sanatı, kaligrafi ve diğer güzel sanatların izlerini buluyorsunuz. İncelikle işlenmiş, akıcı cizgiler, zarif ahşap işçiliği, kaligrafik ufak bir dokunuş, sesten çok daha fazlası.
Satın aldığımız ürünler bir çoğumuz için birer araç olabilir. Ama meraklı insanlar için büyük markaların başarısının altında, güzel sanatların çok büyük etkisinin olduğunu keşfetmek oldukça keyifli olacaktır. Özellikle yabancı diliniz var ise, internet üzerinden inanılmaz keyifli bilgilere ulaşabilirsiniz. Para vererek aldığınız şeyin bir metadan ötesi olduğunu öğrenmek bir çokları için önemsiz olabilir. Ama inanın metalara bu gözle bakmaya başladığınızda, metalıktan çıkıp, manevi dünyanızda değerleri ve etkileri artıyor. Sanırım bu konuda sayfalar dolusu yazı yazılabilir ama bir Hifi dergisi olduğumuzu unutmamak gerekir. Belki Hifi’den sıkıldığımız bir gün bir de güzel sanatlar dergisi çıkartırız.
Koetsu, uzun senelerden beri çok değişmeyen bir ürün gamına sahip. Ürün grubu, Rosewood, Urushi, Onyx ve Jade başlığı altındaki farklı modellerden oluşuyor. Tabii bu ana ürün gamı farklı materyallerin kullanımı ile alt bölümlere ayrılmaktadır. Kullanılan maddelerin sese direkt etkisi tasarımcıları tarafından bilindiğinden iğne iç yapısı çok fazla değişmeden, dış zırhın materyali ile oynanarak iğnenin genel karakterinde çok büyük değişiklikler yapılabildiği bilinmektedir.
Bu konuyla ilgili yaptığım araştırmalarda çok ilginç yazılara ulaşmayı başardım. Meraklı okuyucularımız biraz çaba ile bu bilgilere rahatlıkla ulaşabilirler. Yukarıda bahsettiğim ürün gamına ek olarak dünya piyasalarından gelen daha uygun fiyatlı opsiyon talebine karşılık olarak “Black” iğne eklenmiştir. Her ne kadar genel Koetsu karakterini içeren bir iğne olsa da, tasarımcısına göre batı pazarları için üretilmiş bir iğneden öteye pek gidememiştir. Bu iğne bile, rakiplerinin daha pahalı iğnelerinden daha özgün kabul eden çok hobiist bulunmaktadır.
Bende kendi adıma bu gruptayım ama genellemeler yapmak çok doğru değildir. Her zaman en doğru karar bireysel dinleme ile verilir. Üst seriler başta olmak üzere, diğer bir çok model uzun seneler boyunca Bay Sugano tarafından bizzat elde üretilmiştir. Kendisi geçtiğimiz senelerde vefat etmesine rağmen, 90’lı yaşlarında dahi iğne ürettiği konusunda söylentilerde yok değildir. Bizim inceleyeceğimiz model firmanın asıl ürün gamının giriş seviyesi iğnesi olan Rosewood.
Rosewood, dilimizde sanırım gül ağacı olarak geçiyor. İnternette botanik bilimiyle ilgili sitelerden öğrenebildiğim kadarı ile, bu ağaca gül ağacı denmesinin asıl sebebi, kesilmesinin üzerinden uzun seneler geçse bile kendine özgü esansının asla kaybolmaması. İçerdiği kendine özgü yağda tıp sektöründe sıklıkla kullanılıyor. Ne dersiniz, iğnenin müthiş performansının ardında bunların etkisi olabilir mi? Kesinlikle evet. Bir çok Japon üretici batılı rakiplerinden çok daha önce, ahşap kullanımının türden türe sese farklı etkilerinin olduğunu keşfetmişti. Ağacın işlenmesinin yönteminden tutun, kurutulma işleminin nasıl yapıldığına kadar herşeyin sese etkisinin olduğu iddia ediliyor. İşte bu yüzden bazı iğne üreticileri bu kadar çok saygı görüyor. Belki de iğnelerinin fiyatları bu denli pahalı.
Ürünü elinize ilk aldığınızda kutusundan çıkartmaya kıyamıyorsunuz. Basit ama çok şık bir kutu hazırlanmış, karmaşa ve gösterişten oldukça uzak. İnsan bu güzellik kutusunda dursun, kola takmasam da olur diyebiliyor. Aslında iğneye ciddi bir parasal değer verildiğinden -daha üst serileri alanları düşünemiyorum- insanın içinde her zaman iğnenin başına bir şey gelir mi ya da kullanıp iğnenin ömründen yemesem mi diye korkular oluyor doğrusu. Koetsu’nun bu konuya iki cevabı var, iğne kullanıldıkça ahşabın kendi içinde çalışması sonucunda sese olumlu katkısı artıyor. Yani iğneyi kullanmanız ses kalitesinin artmasıyla doğru orantılı. Bir çok eleştirmen ve kullanıcıya göre devamlı “çalan” Koetsu iğneler oldukça değerliler. İkinci rahatlatıcı yaklaşım, Koetsu’nun tüketicilere bakış açısından kaynaklanıyor. Kullandığınız model ve yaşı ne olursa olsun, Koetsu Japonya iğnelere “re-tip” desteği veriyor. Bunun size maliyeti iğne fiyatının yaklaşık 1/3’ü düzeyinde. Oldukça rahatlatıcı… Bu sayımızda ses konusunda yorum yapmayacağım. Sanırım iğneyi biraz daha kullanmalıyım. Gelecek sayılarda bu iğneyle ilgili geniş yorumlarımı yazacağım. Bu arada resimlerde fon amaçlı kullandığım kitabı da tavsiye etmeliyim, Japon Kaligrafi sanatı üzerine; Tetsuzan Shimagawa tarafında yazılmış “Talk To A Stone” Meraklılara…
Hakan Cezayirli
Bir yorum ekleyin