Dynavector DV 507 MkII Bölüm III

 

İkinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız

 

Kendi evimdeki dinletiler için referans olarak bazı kayıtlar seçtim. Bunlardan ilki dinlemeye doyamadığım Jeff Buckley’in Grace albümü. Music On Vinyl (MOV) tarafından yapılan 180gr baskısı son derece başarılı. Buckley, 1990’ların başındaki New York günlerinde Gary Lucas ile işbirliği ile “Grace” ve “Mojo Pin” gibi önemli şarkıları yazarlar. Bu arada “Gods and Monsters” topluluğu ile müzik yapmaya devam etmektedir. Bu topluluk Gary Lucas’ın projesidir. Topluluk ile uzun zaman takılan Jeff, ilk albümlerinin yayınlanmasının ardından topluluğu terk eder. Başladığı yere dönen Jeff, yine cafelerde, kulüplerde müzik yapmaya devam eder. Repertuvarı çaldığı kafeye göre değişir, folk, rock, Rythm and Soul, blues, caz ve aklınıza ne gelirse. Bu dönemde Nina Simone, Billie Holiday, Van Morrison, ve Judy Garland gibi önemli vokalistleri keşfettikçe vokal tekniğinde önemli dönüşümler yaşanır. Vokalistlere iyice kafayı takar, Nusrat Fateh Ali Khan, Bob Dylan, Édith Piaf, Elton John, The Smiths, Bad Brains, Leonard Cohen, Robert Johnson, Siouxsie Sioux akılınıza gelebilecek hemen her müzik tarzından önemli isimleri dinler. Sonunda plak şirketlerinden bir tanesinin ilgisini çekmeyi başarır. Columbia Records’tan Clive Davis onunla görüşür, anlaşırlar ve 1992’de el sıkışırlar. 1993’te ilk kayıtlar yapılır ve ilk EP’si, hemen ardından da 1994’de Grace yayınlanır. Albümle alakalı kapsamlı bilgiyi burada bulabilirsiniz. Bu albümde Jeff Buckley’in son derece kendisine özgü ses rengi ve vokal tekniği albümü domine ediyor. Ancak sunum sırasında vokallerde bir soğukluk hissediliyor. Arka planda detaylar son derece yerinde, bas performansı son derece başarılı ancak albümün üzerine sanki bir soğukluk çökmüş gibi. Plak değil de, son derece analitik çalan bir CD çalar dinliyorum sanki. Denon yerine Boboli Signature‘a geçtiğimde durum değişmiyor bir türlü.

Dinlediğim bir diğer kayıt Mercury Living Presence alamet-i farikası Russian Recordings. Speakers Corner tarafından basılan bu setin kayıt kalitesi son derece üst düzey. Albümün ortaya çıkış son derece ilginçtir Stereo Mecmuası’nda yayınladığım yazıdan alıntılayayım; 1962 yılının Haziran ayında Mercury Living Presence firması o zamanki ismiyle S.S.C.B’nin başkenti Moskova’ya bir kayıt kamyonu gönderir. 1962 yılı çok ilginç bir yıl. Tarih severlerin hatırlayacakları gibi Berlin’i bölen meşhur duvar tamamlanmış ve Küba’da patlayan füze krizi ise yoldadır. İşte tam bu dönemde yani soğuk savaşın en yüksek tansiyonlu döneminde Mercury Living Presence setteki kayıtları yapar. Zaten plak setinin kapağında bu kamyonu ünlü Kızıl Meydan’da görebilirsiniz. Kayıt ekibi 8-17 Haziran tarihlerinde işini bitirerek geriye döner. Zaten plak setinin içerisinde gelen kitapçıkta bu bilgiler daha ayrıntılı olarak anlatılıyor. Ayrıca Bob Eberenz (Fine Recordings başkan yardımcısı), Harold Lawrence (Mercury Living Presence müzik direktörü) and Brice Somers (Mercury Living Presence Uluslararası İlişkiler Yöneticisi) ile yapılmış röportajlar ve o dönemde çekilmiş fotoğraflarda kitapçıkta bulunabilir. İlk plağı test plağı olarak seçtim; Prokofiev Piyano Konçerto No.3; ve Rachmaninov Piyano Konçerto No.1 eserleri var. Piyano da Byron Janis’e Kyril Kondrashin yönetimindeki Moskova Filarmoni Orkestrası eşlik ediyor. Kayıt sırasında yine detaylar son derece yerinde ancak derinlik ve sahne konusunda sorunlar yaşanıyor. Bu plağı defalarca Michell Gyrodec/SME V ve Ereshkigal/ SME V veya Goldenote Borghese ile dinlemiştim. Aynı pikap kafalarını kullandığım halde ortaya çıkan sonuç benim çok sevebileceğim türden değildi.

Seçil Hanımla beraber dinlemekten büyük keyif aldığımız Ella Fitzgerald and Louis Armstrong: Ella & Louis plağını da defalarca dinledim. Bu albümde cazı klasik dönemi ile ilgili ne arasanız var; müthiş müzisyenler (Oscar Peterson, baslarda Ray Brown, gitarda Herb Ellis ve efsane davulcu Buddy Rich) müthiş düetler, harika seçilmiş şarkılar, düzenlemeler kısacası her şey çok güzel. Albümde sıcacık bir albüm. Dynavector bu noktada yine kendi istediği gibi yorumluyor plağı son derece detaylı, son derece analitik bir ses.

Sistem uyumsuzluğu mu acaba diyerek araştırmalara başlıyorum. Kulağımda bir yandan La Platine Verdier Koetsu Rosewood kombinasyonundan çıkan ses yankılanıyor. Bu noktada Audio Asylum’da sıkı tartışmalardan bir tanesine denk geldim. Anlaşılan bu bir çok kişinin başına gelen bir durum. Hemen herkes Dynavector DV507’nin son derece detaylı, katmanlar arasındaki hissiyatı verebilen, sistemden sisteme değişmek üzere sahnesinin genel olarak daha düzlemsel olduğunu ancak genelde pikabın pikap gibi çalmayı bırakıp çok üst düzey bir CD çalara büründüğünden bahsediliyor. Bende aynı düşüncelerdeyim. Tabii ki bu bir zevk meselesi. Bazı okuyucularımız detaya daha çok önem veriyor olabilirler ancak benim görüşüm pikabın pikap gibi çalmasının birinci öncelik olduğudur. Şahsen ben o sıcaklığı detaya tercih eden taraftayım.

Bazı yazılan çizilenlere göre sistemin genelinin fazla renkli çaldığı durumlarda Dynavector’un belirli bir denge unsuru olarak tercih edilebileceğinden bahsediliyor. Odyofil dünyasındaki bir diğer görüş ise DV507’nin Dynavector’un kendi pikap kafaları ile optimal performansı gösterdiği. Tabii ki bunlarında haklı olduğu noktalar vardır ancak Dynavector ile benzer fiyat etiketine sahip ve bizzat denediğim Graham Phantom, Triplanar, Ikeda gibi kollar var iken benim açımdan DV507’ye sıra gelmez. Bu arada bir konuya dikkat çekeyim, Dynavector hakkında bu görüşlerimi yazar iken aynı fiyat etiketindeki pikap kollarını göz önüne alarak yorumlarımı yazıyorum. Fiyat etiketinin 1/10’u kadar bir kolun yanında tabii ki DV507 mükemmel performans gösteriyor demekten başka (ki gerçekten öyle) yapılabilecek bir şey yok. Ancak söz konusu benzer fiyat etiketlerindeki Graham, Triplanar, SME gibi üreticilerin ürünleri olduğunda böylesine bir kıyaslama yapmak lazım diye düşünüyorum.

Ne olursa olsun analog sistemlere meraklı dostlarımız eğer hobilerini maddi güç ile destekleyebiliyorlar ise alışveriş listesinde DV507’de mutlaka bulunmalı. Üretim kalitesi, yapısı ile bunu hak ediyor. Farklı bir tat olarak bir kenarda bulunabilir ve arada sırada kullanılabilir. Ancak ben dahil bir çoğumuz için 5.500 Dolarlık fiyat etiketi bu kolu “şimdilik” ulaşılmaz kılıyor.

Hakan Cezayirli

Dynavector DV507MkII
Fiyat: 5.300-5.500 Dolar (ABD Satış)

Test Sistemi
Verdier Triode Spirit 2A3 amplifikatör
Audio Analog Bellini pre-amp
Ortofon step-up transformer
Ereshkigal Pikap / Goldenote Boboli Signature
Triangle Comete Es

Birinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız

Tags: