PMC, hem profesyonel hemde son kullanıcılara yönelik hoparlörler üreten bir İngiliz firması. Bu yazımda üreticinin Twenty 23 modeli hoparlörlerini inceleyeceğim. PMC, 1990 yılında BBC’de uzun seneler çalışmış Peter Thomas ve bir ses mühendisliği firması olan FWO Bauch’ta çalışmış Adrian Loader ikilisi tarafından kurulmuş. İkilinin ilk ürünleri aktif bir stüdyo monitörü olan “BB5-A” olmuş. Bu aktif monitör oldukça başarılı olmuş bir tasarım ve BBC’nin Maida Vale ve Metropolis Mastering stüdyolarının yanında dünyanın dört bir tarafındaki profesyonel kullanıcılar tarafından uzun senelerdir kullanılıyor. Liste çok uzun ama Deutsche Grammophon, Decca ve Harmonia Mundi gibi oldukça bilindik yapım şirketleri de var. PMC’nin bir diğer ilginç özelliği Emmy ödülü almış olması. Titanic, Die Another Day, Spiderman 3 ve Pirates of the Caribbean gibi yapımların mutfağında kullanılan PMC’nin bu tarz bir ödülü almış olması beni pek şaşırtmadı. Böyle kısaltma isimlere sahip firmaların isimlerinin açılımını benim gibi merak eden çatlaklar için hemen bir not; PMC firmasının asıl adı “The Professional Monitor Company Limited” yani profesyonel monitör firması!
PMC Twenty 23 kutusu elime ulaştığında hızlı bir şekilde ambalajından çıkarttım ve kuruluma başladım. Kutu içerisinde ayaklar ve hoparlör ayrı geliyor. Tek yapmanız gereken ayakları hoparlöre monte etmek ve spike uçları takmak. Montaj için gereken allen anahtarı kutu içeriğine dahil edilmiş. Hoparlör için yaklaşık olarak bir konum belirledim ve su terazisi ile ince ayarı yaptım. PMC Twenty 23 gayet makul mantıklı ölçülerde bir hoparlör olduğu için tek bir kişi için bile kurulumunu yapmak son derece basit. BL Müzik tarafından bana gönderilen örnek meşe kaplama. Gerçekten çok şık gözüküyor. Hoparlörü eşim gördüğünde bayıldı. Bir süredir kullandığım JBL 4425 monitör 44xx serisinin en küçüğü olmasına rağmen bayağı yer kaplıyordu. PMC Twenty 23 hoparlörleri kurunca görsel açıdan dinleme odamız bile rahatladı. Yine kullandığım Finite Elemente stand ile benzer renklerde olunca ortaya çok şık bir görüntü çıktı. Eşim, bak ne kadar güzelmiş diyerek dinleme testleri boyunca sayıklayıp durdu! Olayın temelinde ne var siz tahmin ediyorsunuzdur ;) Anlayacağınız PMC Twenty 23, WAF faktörü çok yüksek, en azından bizim evimizde.
PMC Twenty 23, yaklaşık 92 cm’lik bir yüksekliğe sahip, spike’larda yaklaşık 2,5cm hoparlörün yüksekliğine ekleniyor. Genişliği yaklaşık 15 cm civarlarında. Derinlik ise 33 cm. Hoparlör geriye doğru çok hafif bir eğime sahip. Hoparlörün frekans aralığı 29Hz – 25kHz arası verilmiş, hassasiyeti 87dB. Empedansı ise 8 Ohm. İki yollu yapıya sahip olan Twenty 23 üzerindeki bas/mid sürücüsü firmanın Twenty serisi 140mm’lik bir sürücü.
Üst frekanslarda ise benim çokça denk geldiğim ve dolayısıyla yakından tanıdığım Seas 27mm Sonolex soft dome, Ferrofluid soğutmalı sürücüsü kullanılmış. Tabii ki bu her ne kadar yakınen bildiğimiz bir sürücü olsa da, Seas sürücüyü PMC’nin verdiği teknik özelliklere göre üretmiş. Bu da sürücünün karakterini son derece etkili bir şekilde değiştiriyor. Aslına bakarsanız bu çok önemli bir konu, bir firmanın ürettiği aynı koda sahip sürücü iki farklı hoparlörde farklı çalabilir. Burada hoparlör üreticisinin asıl üreticiye verdiği siparişteki değerler ön plana çıkıyor. Aynı sürücü diyerek ezbere yorum yapmamak hoparlörler konusunda çok önemli bir konudur!
Crossover frekans değeri 1.8kHz olan hoparlörün arkasında ikişer çift giriş bulunuyor. Altın kaplamalı birer köprü ile birleştirilen konektörler çok kaliteli gözüküyor. Üstlerine PMC logosu eklenmiş; küçük ama bence tasarıma verilen özeni göstermesi açısından önemli bir ayrıntı. Arzu ederseniz bi-ampling, arzu ederseniz bi-wiring ile kullanabilmeniz mümkün. Hoparlörleri bi-ampling veya bi-wiring ile sürecekseniz yukarıda gözükdüğü gibi bahsi geçen köprüyü çıkartmayı unutmayın! Hemen bir not; hoparlörün toz koruması mıknatıslı yapılmış. Çıkartmak ve takmak pek kolay. Ama hoparlörün harika kaplamasını kapatıyor diyerek ben hiç kullanmadım.
Hoparlörün bas portu alt bölümüne yerleştirilmiş. Konumlandırma yaparken arkadan veya alttan bas portu olan hoparlörlere göre kolaylık sağladığı bir gerçek ancak hemen her hoparlörde olduğu gibi odanızın akustiği, kişisel beğenileriniz ve beklentileriniz ışığında konumlandırma olayına ciddi bir vakit ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Burada PMC’nin ATL adını verdiği patentli teknolojisi de işimizi kolaylaştırıyor. ATL Advanced Transmission Line hoparlör teknolojisi anlamına geliyor ve üretici hem tasarımı hemde sürücüleri ATL teknolojisine uygun şekilde hazırlıyor. Basit bir anlatımla hoparlör her ne kadar dışarıdan alışılageldik bir tasarıma da sahip olsa, içerisine bakıldığında tıpkı bir Transmission Line hoparlör gibi içerisinde özel oluşturulmuş bir yapı var. Bir nevi horn mantığına sahip bir yapı alt frekansları hoparlör içerisinde gezdirerek alt tarafta bulunan port’u kullanarak dışarıya veriyor. Bu arada bu yapıyı desteklemek için özel bir kaplama malzemesi de tasarlanmış. Buradaki video‘da işleyişi çok rahatlıkla anlayabilirsiniz. PMC’nin iddiasına göre bu teknoloji sayesinde daha detaylı bir ses elde edildiği gibi özellikle sesin odanızı doldurması açısından büyük avantajlar elde ediliyor. Tabii bunlar iddialar, bakalım hoparlör nasıl çalacak.
Hoparlörün hassasiyetinin 87dB olması kağıt üzerinde sürülmesi zor olarak değerlendirilebilir. Ancak gerçek hayatta işler pek kağıt üzerindeki gibi olmadığından ben ilk önce merakıma yenik düşüp J.C. Verdier Triode Spirit 2A3 amplifikatörüm ile sürdüm. Aslına bakarsanız küçük metrajda bir sıkıntı olmadan bu şekilde vakit geçirebilmem mümkün olabildi. Ancak 3W fantezilerini bir kenara bırakarak olması gerektiği gibi bir test platformu kurmak için çalışmalara başladım. Pre-amplifikatör olarak geçenlerde sizlere ayrıntılı şekilde tanıttığım J.C. Verdier Control B pre-amplifikatörü kullandım. Amplifikatör tarafında ise Exposure güç amplilerini tercih ettim. Testlerin belli bir bölümünde ise hoparlörleri birer stereo güç amplisi ile sürdüm. Kanal başı 50W PMC Twenty 23’leri sürmek için yetti arttı diyebilirim. Gerçekten kolay sürülen hoparlörlermiş. Farklı konumları tabii ki oda içerisinde bol bol denedim. Hoparlörlerin yerlerini oynatmak, açılarını değiştirmek, hangi marka model olursa olsun bu konularla ilgilenen insanların mutlaka yapması gereken şeyler. Tüm bunları XTZ Room Analyser gibi yazılımlardan destek alarak yapabileceğiniz gibi kişisel zevkinize göre de yapabilirsiniz. Benim tavsiyem her zaman kulağınıza ve zevkinize güvenmeniz.
Uygun konumu bulduktan sonra sistemimin alışılagelmiş halinden azıcık farklı bir kurulumla testlere girişiyorum. Kaynak olarak geleneksel olduğu üzere pikabımı ve CD çalarımı kullanıyorum. Aynı zamanda son dönemlerin trend’i DAC’ları da unutmadım. Hem Matrix X-Sabre hemde Auralic Vega DAC’larla da bazı denemeler yaptım. Ortaya çıkan sistem analog setup haricinde meraklıların orta segmentte çok zorlamadan satın alabilecekleri ekipmanlarla oluşturuldu. Haydi lafı uzatmadan dinleme notlarına geçelim isterseniz.
Bir yorum ekleyin