Tannoy, İskoçya kökenli bir firma. İlk olarak Londra’da 1926 yılında Tulsemere Manufacturing Company adı altında kurulan firma daha sonraki yıllarda İskoçya’da Coatbridge kentindeki merkezine taşındı. 2000’lerde firma el değiştirerek TC Group bünyesine girdi. Tannoy ismi tantalum bir alaşımdan gelir. Firma kendi bulduğu bu malzemeyi elektrolitik rektifiyer olarak kullanmıştır. Bu malzemeyi keşfetmelerinin hemen ardından 1930’ların başında firmanın ismi Tannoy olarak değiştirilir. Tannoy o yıllarda seslendirme sistemleri üzerine uzmanlaşmıştı. 1930’larda II Dünya Savaşı tehlikesinin ortaya çıkmasıyla birlikte İngiliz Ordusu firmanın en önemli müşterisi haline gelmişti. Bu yıllarda firma “Dual Concentric” hoparlör teknolojisini geliştirir. Bu teknoloji geçmişten günümüze bazı firmaların kullandığı koaksiyel sürücülerin Tannoy versiyonudur. Ancak bilindiğim kadarı ile bu sürücüleri üreten firmalar arasında en uzun soluklu üretim Tannoy tarafından yapılmaktadır. “Dual Concentric” veya koaksiyel yapı çok basit bir anlatımla tiz sürücü ünitesinin orta ve/veya bas sürücünün ortasına yerleştirilmesidir. Bu tasarım konusunda Tannoy 1930’lu yıllardan beri uzmanlaşmıştır. Tannoy ile ilgili olarak ilginç bir not eklemek isterim. Özellikle İngiliz Topluluklar Birliğine mensup ülkelerde Tannoy ismi çoğu zaman açık alan seslendirmesi anlamında kullanılır. Bunun en önemli sebebi firmanın bu konuda uzmanlığının yanında 1940’larda ürettiği bazı modellerin 2000’li yıllara kadar kullanımda kalmasıdır. Buna en önemli örnek Pontin’s firmasının yaz kamplarıdır. 1940’lı yılların sonlarında kurulan Tannoy üretimi hoparlör ve amplifikatör sistemleri 2010 yılına kadar neredeyse 70 yıl boyunca kullanılmıştır.
İşte Tannoy böylesine ilginç bir üretici. Günümüzde başta Prestige serisi olmak üzere firmanın hifi dünyasında fanatik bir kullanıcı topluluğu var. Prestige tabii ki çok farklı bir seri bunu kabul etmek lazım. Ülkemizde Tannoy geçtiğimiz yıllarda özellikle ekonomik fiyat etiketi taşıyan MX (o dönemin Mercury) serileri ve daha üst bir seri olan Saturn serisi ile meraklılarla buluşmuştu. İlerleyen dönemlerde Tannoy markasından çok fazla bahsedilmez oldu. Forum Audio bu sene bu duruma bir dur demeye karar verdi ve hi-fi meraklılarını sevindirdi. Tannoy gibi büyük bir markayı daha yaygın olarak piyasada görmek mutluluk verici olacak.
Bu haberin ardından temas kurduğumuz Forum Audio’ya bir Tannoy hoparlörü test etmek istediğimizi ilettik. Firmanın olumlu yaklaşımı ile yeni Tannoy’lar ülkemize gelir gelmez bir örnek Stereo Mecmuası’nın İzmir karargahına gönderildi. Bu yazımızda mercek altına alacağımız model firmanın giriş seviyesinin hemen üzerinde konumlanan Revolution serisinden DC6 modeli.
Revolution serisi, Tannoy firmasının hem stereo hemde ev sinemasında kullanılabilecek bir serisi. Firma bu seride uygun fiyat etiketinden ziyade performansı ön plana çıkartmış. Özellikle Tannoy geleneğini de yansıtılmış. İsterseniz test edeceğiniz DC6 modelinin özelliklerine kısaca bir göz atalım.
Tannoy bu seride ilginç bir çizgi ile karşımıza çıkıyor. İlk dikkat çeken şey, tasarım. Firma trapezoid bir tasarım kullanmış Revolution serisinde. Bu şeklin en önemli getirisi iç titreşim ve yansımaları minimize etmesi. Bunun yanında hoparlörler olduğundan daha küçük gözüküyor. Firma daha üst serilerde daha yuvarlak hatları tercih etse de, Revolution serisinde daha keskin çizgiler kullanmış. Bunun en önemli sebebi olarak, firma yaptığı akustik ölçüm ve geliştirmeleri gösteriyor. Tabii ki elimizdeki imkanlarla bunu test etme olasılığımız yok ancak bu formun hoparlörlere yakıştığını söyleyebilirim. Gerçekten de hoparlörler klasik kabin formunun çok dışında, akıcı bir forma sahip. Bu formun altında hoparlör kabininde farklı bölgelerde kullanılan farklı kalınlıklardaki bölümlerde dikkat çekiyor.
Kullanım kılavuzunda ön plana çıkartılmayan bu özellik son yıllarda bazı iddialı hoparlörlerde dikkatimi çekiyor. Bu kullanımın sebebinin farklı noktalardaki yansıma ve titreşimlerin önlemesi olduğunu biliyorum. Bazı üst seviye hoparlörlerde son derece karmaşık yapılara rastlıyoruz. Revolution serisinde de bu tasarım anlayışından esintiler görebilmek mümkün.
Firma kros-over içinde üst modellerden bir çok alıntı yapmış. Özellikle bu fiyat etiketi taşıyan bir üründe görmeyi ummadığımız “Dual Concentric” sürücünün tam performansla çalışabilmesinin sağlanması için bir çok ayarlama yapılmış. Bunun yanında gümüş kaplı bakır iç kablolama ve kromlanmış hoparlör terminalleri gibi bir çok ayrıntı ile hoparlör, pazara iddialı bir şekilde sunulmuş. Tüm Revolution serisinde bu özen dikkat çekiyor.
Hoparlördeki en önemli sürpriz yazının başında belirttiğim gibi “Dual Concentric” sürücü. Firma ile özdeşleşen bu sürücülerin Revolution serisi gibi göreceli uygun fiyat etiketine sahip bir hoparlörde karşımıza çıkması ilgi çekici. DC6 üzerinde, 25mmlik bir titanyum dom sürücü var. Firmanın lisanlı “Tulip WaveGuide” teknolojisi ile donatılmış. Titanyum tiz sürücü 150mm’lik mid/bas sürücünün ortasına yerleştirilmiş. İşlenmiş kağıttan üretilen mid/bas sürücü ve tiz sürücünün teknik özellikleri şu şekilde; hassasiyet 88dB (2.83 Volts @ 1m) nominal empedans 8 Ohm, frekans cevabı ise (-6dB) 46Hz – 35kHz aralığında.
Teknik özellikleri bir kenara bırakalım isterseniz.
Tannoy Revolution DC6 kutusu elime ulaşır ulaşmaz hemen açtım. Bana gönderilen paket sıfır ambalajında olduğu için kutuyu açar açmaz mis gibi bir cila kokusu kapladı ortalığı. Hoparlörler venge ile gül ağacı arasında bir renge sahip, katalog içerisinde bu renk Espresso olarak geçiyor. DC6 modelindeki tek renk seçeneği bu ancak Revolution serisinin diğer üyelerinde açık renk seçeneği de mevcut. Hoparlör yukarıda ayrıntılı yazdığım şekilde farklı bir forma sahip. Bu form ile olduğundan daha küçük gözüküyor. Hoparlörün ızgarası mıknatıslı tasarlanmış. Tannoy tasarımcıları mıknatısların yapışacağı metal bölümü kabinin içine gizlemişler. İlk bakışta ızgarayı nereye takacağınız bilemiyorsunuz ancak olması gereken yere getirdiğinizde ızgara yerine yerleşiyor. Güzel bir ayrıntı…
Hoparlörü hemen Triangle Boomerang hoparlör standıma yerleştirdim. İçerisi saçmalarla dolu olan bu stand’in formunu çok beğeniyorum ve raf tipi hoparlör kullandığım sürece muhtemelen sistemin ayrılmaz bir parçası olacak. DC6’ya hızlı bir şekilde bağlantıları yaptım. Hoparlörün 88dB’lik hassasiyetini göz önüne alarak amplifikatör olarak Exposure Model VIII güç amplisi ve yine test için elimde bulunan TEAC CR-H500NT müzik sistemini kullandım. CD çalar olarak Goldenote Koala Tube, pikap olarak ise Ereshkigal/ Dynavector DV507Mk.II / Goldenote Boboli Signature kullanıldı. İlerleyen günlerde ise düşük çıkış gücüne rağmen Verdier Triode Spirit 2A3 amplifikatörümü de devreye soktum.
Bir yorum ekleyin