Rega Apheta Bölüm 2

Tabii ki denemelerim sırasında rahat durmayarak referans değerler arasında oynamalar yaptım hatta referans değerleri de aştığım zamanlar oldu. Ancak her defasında tasarımcıların verdiği değer en optimal, en dengeli performansı aldığım nokta oldu. Hal böyle olunca Rega Apheta’dan maksimum verimi almak istiyorsanız ağırlık konusunda mümkün olduğunca hassas ayar yapmaya çalışın. Dediğim gibi SME kol üzerinde bu ayarlar olabilecek en üst seviye hassasiyet ile yapılabiliyor ancak hemen her kolda uygun araçlarla optimale yakın hassas ayar yapabilirsiniz. Bu önermenin dışında kalan bazı kollarda yok değil özellikle de bazı uni-pivot kollar. Artık dinleme notlarına bir bakış atalım. Test sistemini zaten biliyorsunuz. Tek değişken Rega Apheta olarak dinleme notlarıma başlıyorum.

Bu tarz iğneler ile farklı müzik tarzları dinlenir mi sorusu çok merak edilen bir konudur. Bende orta/üst segment iğne denemelerinde bu konuyu mutlaka denerim. Geçtiğimiz aylarda ülkemizde de konser veren Portishead topluluğunun Roseland NYC Live plağı ile başlayalım. Beth Gibbons, Geoff Barrow ve Adrian Utley üçlüsünden müthiş bir konser performansı. Portishead topluluğunun 1998 yılında Go! Discs/London plak şirketinden yayınladığı albüm aslında ilk olarak VHS formatında yayınlanmıştı. Hemen ardından sanırım bir sene sonra DVD formatında yayınlanan albümün eş zamanlı olarak albümü de piyasaya sunulmuştu. Ben zamanında VHS video kasetini de almıştım konserin. Bana sorarsanız plak baskısı son derece başarılı. Albüm “Humming” “Cowboys” ve “All Mine” üçlemesi ile neredeyse tam damardan başlıyor. Her ne kadar Trip-pop kategorisine de sokulsa Portishead’in müziği oldukça farklıdır ve bu konser akustik enstrümanların da işin içerisine girmesiyle oldukça ilginç bir hal alıyor. İlk baktığım konu bas performansı, sıkıntı yok. Detay seviyesi gayet başarılı. Hazır deneme yapıyorken ağırlık ile oynayalım bakalım ne olacak. Basların etkisini arttırması beklediğim bir sonuç ancak bunu yaparken diğer frekans bantlarında çok bariz farklıklar olmamalı. Evet bu oluyor ancak optimal ayarlarla daha dengeli bir ses elde ettiğimi söyleyebilmem mümkün. Bir kaç plak dinlerken yine benzer denemeler yapıyorum ve sonuç aynı. Artık uğraşmayacağım izleme ağırlığı ile :)

Bob Brookmeyer – Kansas City Revisited plağına bir bakış atalım. 1930′larda Kansas City caz sahnesinin en önemli şehirlerinden birisiydi. İlk önce Bennie Moten’in büyük orkestrası arkasından da Count Basie Jazz Orchestra’sına ev sahipliği yapmıştı. Bu albümde Bob Brookmeyer bu döneme bir selam çakıyor. Albümde Bob Brookmeyer’e eşlik eden müzisyenler. Tenor saksafon Al Cohn ve Paul Quinichette. Piyano Nat Pierce. Gitar; Jim Hall. Bas Addison Farmer ve davul Osie Johnson. İki şarkıda “A Blues” ve “Travlin’ Light” vokallerde Big Miller. Albümdeki kadro evlere şenlik. Kayıt 1958 yılından ve mono yapıda. Albüm tam anlamı ile Count Basie büyük orkestralarına saygı duruşu olarak nitelendirilebilir ve bunun oldukça erken yıllarda yapılmış edisyonu denilebilir. Albüm içeriğindeki şarkıların seçimi de özel, genelde Count Basie orkestrasının icra ettiği şarkılar; “Jumping at the Woodside,” “Blue and Sentimental,” “Moten Swing,” ve Travlin’ Light.” Fletcher Henderson büyük orkestrasından Big Miller ise yine Basie orkestralarının olmazsa olmazı iki blues standardını seslendirmiş, “Travlin Light” ve “A Blues.” Baskı çok başarılı.

Denge gayet iyi. Detay seviyesi özellikle de üflemelilerde gayet başarılı gözüküyor. Aynı şekilde zillerde de çözünürlük başarılı. Genel hissiyat konusunda sorun yok. Bu plakta ilginç bir sunum vardır. Müzik sistemin ortasına toplanıyor. Bu noktada da Rega Apheta benim sistemin doğruları açısından iyi bir sunum sergiliyor. Albümde bas performansı konusunda beklentim yok. Arka plan detayı ve enstrüman çözünürlükleri daha dikkat edilmesi gereken noktalar. Sınıfı kolaylıkla geçiyor.

Max Richter – Konzerthaus Kammerorchester Berlin – Four Seasons plağına bakalım. Plak çok ilginç! Ayrıntılar Müzik sayfalarımızda mevcut. Şimdi dikkatlice Max Richter ne yapmış ona bir bakalım. Eseri ilk önce alıyor ve başına bir overture ekliyor. Yani eser ezbere bildiğimiz Bahar pasajı ile değil yeni yazılan overture yani açılış ile başlıyor. Arkasından her hareketi alıp bazen ana temaya çok dokunmadan bazen ise daha kışkırtıcı bir şekilde yeniden kurguluyor. Aslında bir çok eleştirmen bu işlemi müziğe daha doğrusu orkestraya bir kaç katman daha eklemek olarak yorumluyor. Bu durum bazıları için kabul edilemez bazıları için ise sıkıntı yaratmayan bir durum. Andre de Ridder yönetimindeki Konzerthaus Kammerorchester Berlin, bu yeni düzenlemede başarılı bir iş çıkartmış. Özellikle yükselen pasajlarda orkestranın hakimiyeti son derece etkileyici. İşin en kötü yanı ise kaydın son derece başarılı olması. Çok hoş bir atmosfer odayı kaplıyor, sahne çok başarılı… Burada olay alışılageldik yorumun dışında bir Dört Mevsim dinlemek ister misiniz sorusu. İstiyorsanız gönül rahatlığı ile alabileceğiniz, aksi durumda ise uzak durmanız gereken bir plak.

Albümde ilginç bir katman var. Eklenen yaylı bölümlerinde özellikle. Plak çok güzel basılmış. Sahne devasa olmalı. Katman katman bir sunum olmalı. Neredeyse orkestranın oturumunu hayal edebileceğiniz bir sunum olmalı. Evet tüm bu hissiyat var. Rega Apheta kendisinden çok şey eklemeden detay seviyelerini, katmanlarını başarı ile sunuyor. Sahne hissiyatı başarılı. Rega kendisini aşan çok ilginç bir iğne tasarlamış dersem yanlış olmaz.

Plaklar plakları kovalıyor. Rega Apheta ilginç bir iğne. Öncelikle Rega tasarımcıları plak üzerindeki izleri tam anlamı ile sunmayı hedeflemiş. Mümkün olan en renksiz sunum elde edilmeye çalışılmış. Evet size her plakta çalanın bir plak olduğunu hissettiriyor. Bazı iğnelerde CD çalar gibi müzik dinlemek zorunda kalırız. Özellikle yeni bir teknoloji geliştirdik iddiası ile ortaya çıkan batılı iğnelerinde sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur bu. Rega tasarımcıları bu yanılgıya düşmemişler. Analog dünyanın güzelliklerini sunan, her frekans bandında detay seviyesi sunan dengeli bir iğneyi meraklılara sunmuşlar. İğne son derece sessiz bir arka plana sahip bunu özellikle beğendim. Ayar konusunda özellikle de yazı da bahsettiğim gibi izleme ağırlığı konusuna odaklanırsanız elde edeceğiniz performans artacaktır. Aynı şekilde anti-skating konusuna da odaklanmanızı tavsiye ederim. Tüm bu ayarları yaptığınızda iğnenin asıl performansını görüyorsunuz. Bu fiyat aralığında gerçekten şahsına münhasır bir ses elde etmişler.

Rega Apheta yenilikçi tasarımı ve fikirlerin iyi uygulandığı bir ürün olarak dikkat çekiyor. Plak dinlediğiniz hissiyatından kopmadan tasarlamayı başardıkları bence başarılı bir iğne. Detay seviyesinden sunuma kadar analog dünyasında istediğimiz hemen her şeyi bize verebilme potansiyeli var. Bu potansiyeli ortaya çıkartacak olan sizin elleriniz, iyi ayar yaparak gerçekten beklenmedik bir performans elde edebilmek mümkün. Rega tasarımcıları bu yenilikçi tasarımı bulunduğu seviye için makul mantıklı bir fiyat etiketi ile sunuyor ki, bu bence çok önemli bir nokta. Ürün 920 Pound (KDV Dahil) bir fiyat ile ülkemizde satılıyor. Rega en üst sınıf iğnesini son derece rekabete açık bir pazarda orta segmentte konumlamayı başarmış. Çok da iyi yapmışlar; bir üst segmentte egzotik ürünlerle dolu bambaşka dünya var. Rega Apheta beni şaşırtan bir performans gösterdi ve açıkçası fiyatına göre başarılı ürünler olan Elys, Exact gibi klasik Rega iğneleri tanıyan bir insan olarak Apheta’nın bu iğneler ile akraba olduğunu söylemek güç. Bambaşka bir performans, bambaşka tatlar. Rega’dan böyle bir ürün beklemiyordum!

Editörün notu: Rega Apheta ile maceralarımız bitmiyor. Siz bu satırları okurken önümüzdeki haftalarda yayınlayacağımız Rega’nın ilginç tasarımlı RP8 pikabı ile beraber plak devinimi devam ediyor!

Rega Apheta
Tipi: MC Önerilen iğne basıncı: 1.75g Yük giriş empedansı: 100 Ohm Çıkış empedansı: 15 Ohm Çıkış voltajı: 0.5 mV
Fiyat: 920 Pound (KDV Dahil) Ekim 2014 itibarı ile
Temsilci: Timpani / www.timpani.com.tr

İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız