Ereshkigal Pikap Bölüm II

İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayın

Durum böyle olunca yapmanız gereken tüm hesaplamaların doğru olması gerekiyor. Her yanlışlık yeni durumları ortaya çıkartıyor. Örneğin yanlış bir motor seçtiğinizde, pikabı motora göre uyarlamak yerine motoru atmanız gerekiyor. Hem bütçenize zarar verecek hemde çalışma şevkinizi kıracak bir durum.

Bende kafamda bu sorularla çizim masama geri döndüm. Birkaç katman olarak pikabımı gerçek boyutları ile çizdim. Tüm ölçüleri belirledim. Özellikle mekanik aksam için ölçüleri belirledim. Bu andan itibaren geri dönüş şansım kalmıyordu. Ölçüler belli olunca, malzemeleri araştırmaya başladım. Malzemeler belli olunca bunların öz kütle ağırlıklarını araştırdım. Basit (!) geometrik hesaplamalar yaparak kütlelerin yaklaşık ağırlıklarını elde ettim. Bu dönemde pikabın şasisi hariç hemen her şey kafamda belli idi. Şasinin de çizimi vardı ancak kullanılacak malzeme kısmı belli değildi. Hesaplamaların hemen ardından sıra alışveriş sürecine geldi. Artık motorun torku belliydi. Eş zamanlı AC motor kullanmaya karar vermiştim. Platonun yaklaşık ağırlığı belli olduğundan nasıl bir mil ve mil yatağı kullanacağım (bearing) belli olmuştu. Tabii bu seçim aslında pek yazdığım gibi kolay değil. Milin bronz, pirinç gibi metallerden veya farklı metaller kullanılarak üretilenleri vardı. Ayrıca mil yatağında bilye olup olmayacağı sorusu bile çözümlenmesi gereken bir konuydu. Örneğin bir bilyenin varlığı titreşimin şasiden platoya erişimini arttırırken, bilyesiz çözümlerde iç toleransların 1/100 ve daha iyi hassasiyetlerde olması gerekiyor. Her iki durumda asıl tasarımda değişiklikler yaparak olumsuz etkileri tabii ki azaltmak mümkün. Ancak bunları tasarım aşamasında belirlemek gerekiyor. Sonradan yaratılan çözümler bir çok şeyi etkileyeceğinden bence bu soruların cevapları en erken şekilde bulunmalıdır. Bu konuları fazla ayrıntılı yazmak istemiyorum. Sadece genel hatlarından bahsetmemin amacı kendi pikabını yapmayı arzulayan dostlarımızın kafalarını karıştırıp şevklerini kırmamak içindir. Ancak bu konulardan da bahsetmek zorundayım, bir pikabı üretmenin zannedildiği kadar kolay bir şey olmadığını anlatmanın başka bir yolu yok.

Neyse tüm bu soruları cevaplarını kendimce bularak siparişlerimi verdim. Bu noktada bir konuyu açıkça yazayım. Mil ve mil yatağını ülkemizde ürettirebilecek iken, yurt dışından almam bence gereksiz oldu. Muhtemelen ülkemizde ürettirmek çok daha ucuza geleceği gibi aldığım bearing üzerinde bir takım iyileştirmeler yapmam için ekstra mesai, harcama ve hesaplama yapmam gerekmezdi. İlerleyen aylarda kendi mil ve mil yatağımı da pikabıma monte edeceğim.

Tüm bu siparişler elime ulaştığında şasinin malzemesini seçmenin de vakti gelmişti. Aklımdaki malzeme son derece iddialı bir malzemeydi, granit.

Granit oldukça ilginç bir malzeme. Aşınmaya karşı direnci, öz kütle ağırlığı, parçadan parçaya değişmekle birlikte homojen yapısı, titreşim (aslında titreşim periyodu) üzerindeki etkisi, cilalama gibi işlemlere uygunluğu avantajları iken elektriğe tepkisi, zor işlenmesi ilk aklıma gelen dezavantajları. Şimdiki dersim belli olmuştu; granit.

Granit konusundaki araştırmalarıma, arkeoloji ve mimarlık bilimlerinin ışığında başladım. Modern tekniklerle yapılan araştırmaları okudum. Eski binalarda bulunan granitler üzerinde yapılan testler gibi son derece karışık bir dizi okumanın ardından bu konuda profesyonel yardım almaya karar verdim. Sevgili Fatih Burs ile bir gün boyunca elimde farklı metaller onlarca farklı taşı inceledik. Granit ve mermer dünyası gerçekten bambaşka bir alem. Taşların renkleri, taşların oluşumları ve özellikleri hakkında önemli bilgiler içerdiğinden, hangi taşların hangi madenlerden çıkartıldığına kadar sıradan bir insanın ilgisini çekmeyecek bir çok konuda harika bilgiler edindim. Tabii elimde bir metal parçası onlarca farklı mermer, granit hatta abartıp çim-stone’a ufak ufak darbeler vurup, tıpkı bir vakum tübün mikrofonikliğini dinler gibi taşların seslerini dinledim. Neredeyse bir gün boyunca bir hem değerli bilgiler edinerek hemde denemeler ile granitimi seçtim. Yalnız bir taşta aklımda kaldı. Oniks mermeri. Bu taşı Koetsu gibi bazı firmalar pikap iğnelerinin dışında kullanıyorlar. Sese ilginç etkileri olduğunu tespit ettiğim bu taşın pikabımda kullanabileceğim ölçüde büyük ve hatasız olanını bulabilmek gerçekten çok güç. Bu taşın bazı katmanları ışığı geçiriyor. Ortaya çıkan manzarayı tarif edebilmek çok çok güç.

Granitin cinsini belirledikten sonra onu becerikli ustaların eline bıraktım. Kesim ve cilalama işlemlerinin ardından ses etkisi yadsınamaz yuvarlatma işlemleri yapıldı. Ortaya çıkan sonuç mükemmele yakındı.

Sıra granit üzerindeki hassas delme işlemine gelmişti. Tüm ölçüler tam boyutlu taslak çizimlerimden granitlerin üzerine aktarıldı ve tam gün sürecek bir mücadele başladı. Gün sonunda bende dahil hiç kimsede hal kalmamıştı ama ortaya çıkan iş hayallerimden çok ilerideydi. Pikabımın ana şasisi tam istediğim şekilde üretilmişti.

Burada hemen bir parantez açayım. Pikabımda ilk adımda geçtiğimiz senelerde aldığım Bluenote Borghese tek eksenli (uni-pivot) kolu kullanmaya karar vermiştim. Neredeyse bir sene boyunca bu kolu denedim. Aslında gönlümün bir köşesinde benim için tüm uni-pivotlar arasında en özeli (kolun üretimi, mekaniği, fikirlerin uygulanışı ve en önemlisi fiyat/performans oranı açısından) olan Moerch DP-6 yatıyordu. Ancak bu dönemde ek bir kol yatırımına girmek istemem, Borghese’nin ortaya koyduğu performans ve bu sene kendi uni-pivot kolumu üretecek olmam DP-6’dan vazgeçmemi sağladı.

Birkaç kelime ile Borghese’den bahsedeyim. Geçtiğimiz senelerde Bluenote’un tasarımcısı Sn. Maurizo Atterini ile sohbet ederken uni-pivotlar başta olmak üzere genel pikap kolu tasarımından uzun uzun bahsetmiştik. Borghese, Sn. Atterini’nin ilk tasarladığı pikap koluymuş. Şu an sadece sipariş üzerine özel üretilen bir kol. Bunun en önemli sebebi Bluenote’un B-5 gibi pikap kollarının tam aksine Borghese’nin kullanımının son derece zor olması. Benim uni-pivot’un ağababası dediğim sınıfa giren Borghese, becerikli, meraklı ve pikaplara aşık meraklıların ellerinde son derece başarılı sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. Ürünün fiyatı 1.000 Euro’nun üzerinde. Biraz daha para ekleyip Moerch UP-4 satın almak bir çok meraklı için daha akıllıca olacaktır. Benim şansım bizzat tasarımcısı ile saatler boyu pikap kolu tasarımı konusunda sohbet etmek oldu. Bu sohbetin sonunda İtalya’ya döndüğünde bana incelemem için bir Borghese göndereceğini söyledi. Bende kendisine kendi kolumu ürettiğimde bir tane göndereceğime söz verdim.

Üçüncü Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayın