Cambridge Audio DacMagic’i sistemime takmadan önce iş ve oyun amaçlı kullandığım bilgisayar sistemime ekledim. Bu sistem içerisinde ProAc Tablette Reference Signature hoparlörler, Goldnote firmasının yeni AP7 kompakt amplifikatörü, Hifiman HE-500 kulaklıkları kullandım. Kullandığım kablolar Wire World firmasının giriş seviyesi Ultraviolet ve Starlight modelleri. Bir süre bu sistemi kullanarak müzik dinledim ve oyun oynadım. Cambridge Audio DacMagic Plus denemelerine geçmeden önce ana bilgisayarımın USB ve optik ses çıkışlarını da kullanarak bazı testler yaptım. Bu testler sırasında ise her zaman olduğu gibi DH Labs Deluxe Toslink kabloyu kullandım. Pişme işlemleri ilerleyince Cambridge Audio DacMagic Plus ana sisteme dahil oldu. Ana sistemimi zaten biliyorsunuz ayrıntıya fazla gerek yok sanırım :)
Bu arada unutmadan hemen ekleyeyim kutu içeriğinde özel bir ayak geliyor ve bu ayak sayesinde DAC’ı yatay olarak da kullanabiliyorsunuz. Dar alanlara sahip meraklılar için süper bir seçenek. Özellikle masaüstü kullanımı için…
Testlerimde sık sık kullandığım bir albüm ile başlayayım. Keith Jarrett ve Charlie Haden ikilisinden Jasmine albümünü mercek altına alıyorum. Tam 33 yıllık uzun bir ayrılığın sonrasında Haden ve Jarrett tekrar bir albüm yapmaya karar verirler.Albümün yapım fikri Haden konusunda çekilen bir belgesel sırasında çıkmış. İkili, albümde standartların seslendirilmesine karar verirler. Şarkı listesi son derece ilginç. Örneğin albümün açılış parçası “For All We Know”, 1934 yılında J. Fred Coots tarafından bestelenmiş. Şarkıyı kendi arşivinizde araştırırsanız Dinah Washington, Aretha Franklin, Billie Holliday veya Rosemary Clooney gibi önemli isimlerden bir yorumuna mutlaka denk gelirsiniz. “Body and Soul” keza aynı şekilde. Ella Fitzgerald, Billie Holiday gibi solistlerin yanında çok sayıda caz müzisyeninin defalarca söylediği/çaldığı çok bilindik bir parça. Birliktelik mükemmel, şarkılardaki yorumlar ilgi çekici. Özellikle “Body and Soul” ve albümün açılış parçası “For All We Know”u dikkatle dinleyince bu yazdıklarıma katılacaksınız. Keith Jarrett’ın standartları seslendirdiği albümlerdeki ortak huzur duygusu bu albümde fazlası ile var. 1970′lerdeki Keith Jarrett ile bugünkü Jarrett arasındaki (özellikle havada uçuşan nota sayısındaki) değişime merakla tanıklık eden müzik meraklıları Jasmine’e de bayılacaklardır. Detay konusunda bulunduğu fiyat skalasında sıkıntı yok. Sahne gayet geniş. Piyano tonları önemli bu albümde. İşte bu noktada kablo seçimi ön plana çıkıyor. Benim gördüğüm kadarı ile güzel özellikle gümüş kaplı hızlı bir kablonun bu noktada performansa çok önemli katkıları oluyor. Ayrıca DAC’ınızı bol bol kullanın hatta mümkünse bir süre hiç kapamayın. Cambridge Audio’nun bu ufak cihazının pişme süresi bayağı uzun. Ayrıca elimizin altındaki filtre seçenekleri ile işlerin rengini değiştirmek mümkün. Bu DAC ile yapacağınız denemelerin sonu yok ve işin ilginç tarafı bazı filtre seviyeleri işin rengini değiştiriyor.
Son dönemlerde bayağı ilgi çeken bir albüm hatta bu albüm için bir rönesans sürec, yaşanıyor diyebilirim. Kesinlikle hak ediyor. Broken English 1979 yılında yayınlanan ve tüm Marianne Faithfull diskografisinde en önemli sayılabilecek albümlerden bir tanesi belki de en önemlisi. Albümden iki parça özellikle ön plana çıkıyor “The Ballad of Lucy Jordan” ve tabii ki son şarkı “Why D’Ya Do It”. Bu altı dakikalık şarkı aslında bir kadının sevdiği adamın çok dürüst olmaması üzerine. Şarkı adamın bakış açısından başlıyor. Şarkının başı Jimi Hendrix’in Bob Dylan şarkısı “All Along the Watchtower”ın başlangıcına bir atıfla başlıyor. Aslında şarkının bir çok efsanesi var. Mesela şair Heathcote Williams aslında bu sözleri bir Tina Turner şarkısı için hazırlıyor ancak bir şekilde Marianne Faithfull şiiri kullanıyor. Sözler belki biraz tamam birazdan fazla müstehcen sayılabilir. Şarkı son derece güzeldir ancak anlayarak dinlemenizi tavsiye ederim. Ne güzel bir balad diye dinlediğiniz şarkının sözlerinde fırtınalar kopuyor olabilir. Vokal performansı dikkat ekiyor bu albümde. Sertliğe pek yer yok. Tonlar gayet güzel duyuluyor. Detaylar yerli yerinde. Belki bazı okuyucularımız için tonlar daha üst model DAC’lara bakılınca birazcık sert denilebilir. Ancak kullanacağınız sistem ve beklentilerinize göre işlerin rengi tabii ki değişiyor. Ayrıca Cambridge Audio’nun tavsiye ettiği ve önceki sayfada bahsettiğim ayarları yapınca performans bir tık daha yukarıya çıkıyor. Özellikle ASIO konusuna dikkat! Bir de bunun üzerine filtreleri kurcalayınca başarım bir tık yukarıya çıkıyor.
Deep Purple’ın 1972 yılında yayınlanan Machine Head içerisindeki hit şarkıları ile baş döndürme potansiyeline sahip. Highway Star, Smoke on the Water, Space Truckin ve Lazy. Albümün CD’sinden yaptığım kopyayı dinliyorum. Elimde albümün plağı da mevcut olduğu için performansı daha detaylı irdeleme imkanım var. Cambridge Audio DacMagic’in bu noktada dinamik sunumu hemen dikkat çekiyor. DAC tam performansını özellikle bu tarz müzikle yani rock ile tam bulmuşa benziyor. Detay seviyesi çok başarılı. Atmosfer gayet iyi.
Cambridge Audio DacMagic’i sadece bir DAC olarak ele almaktan çok giriş seviyesi ve onun bir tık üzerinde yer alan gerçekten çok başarılı bir donanıma sahip bir dijital çözüm olarak düşünmek lazım. Dijital kaynaklar için pre-amplifikatör görevi üstlenmesinin yanında çok sayıda giriş seçeneği ile neredeyse evdeki tüm cihazlarınızı bu ufak yapılı DAC’a bağlayabilirsiniz. Kısaca bahsetmem gerekirse kulaklık pre-amplisi olarak da bence sınıfı geçiyor DAC Magic. Tabii ki salt bu iş için üretilmiş bir cihazın başarısını beklemeyin ancak yabana atılacak bir performansta göstermedi denemelerimde.
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Cambridge Audio DacMagic Plus içerisinde bulunduğu fiyat seviyesinde çok çok az sayıdaki DAC’ın sağladığı imkanları sunuyor. Tabii ki üst sınıflardaki DAC’lara göre bakılınca bazı eksileri yok değil. Ancak işin içerisine fiyat faktörü girdiğinde çok başarılı demekten başka hiçbir seçenek yok. Hele biraz da mesai harcayarak seçeceğiniz güzel bir USB kablo ile birlikte kullanırsanız performansı bir tık ileri götürebilmek mümkün. Ayrıca firmanın önerdiği ayarları mutlaka yapın. İşin rengi çok değişiyor. Bence tasarımcılar dijital dünyayı iyi okumuşlar ve meraklılara hem yazılım hemde donanım açısından çok cazip bir içerik hazırlamışlar. Zaten cihazın seçeneklerinin zenginliği kendisinden üst sınıf ürünleri kıskandıracak nitelikte. Yok yok dersem yanlış olmaz.
Filtre ve faz sistemi ilginç bir özellik olarak karşımızda duruyor. Bazı okuyucularımız bu tarz oynamaları sevmiyor bazı okuyucularımız ise bu konuya açıklar. Benim fikrimi sorarsanız DAC’ın performansını minik yüzdelerde değiştirebildiğimiz bu tarz oyuncaklara itirazım hiç yok. Belirli bir sürenin sonunda en uygun seçeneğini buluyorsunuz zaten. Ama biraz mesai harcamak lazım….
Cambridge Audio DacMagic Plus bulunduğu fiyat seviyesinde yani giriş seviyesi ve onun bir tık üzerindeki sistemlerde dijital kaynak olarak kendisine çok rahatlıkla yer bulacak bir ürün. Daha dar bütçeler içerisinde hareket eden okuyucularımızın alışveriş listelerine eklemelerini öneririm…
Cambridge Audio DacMagic Plus
Dual Wolfson WM8740 24bit DAC 32kHz, 44.1kHz, 48kHz, 88.2kHz, 96kHz, 176.4kHz, 192kHz
Fiyat: 1.380TL (KDV Dahil)
Temsilci: Forum Audio / www.forumaudio.com
İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız
Cambridge Audio
Şimdi bir şey sormak istiyorum. Hoparlörleriniz 30hz-35000hz arssı frekans verebiliyor. Amfiniz de 5 e 100000hz. Ama bilgisayardan apple tv ye oradan da dac a gelen ses 20-20000hz arası. Seste değişiklik olmaz mı?
Kağıt üzerindeki rakamlar pek bir şey ifade etmiyor özellikle de seçim yaparken. Teorik olarak insan kulağı 20-20000hz arasını duyabiliyor ancak bu rakam kişiden kişiye değişiyor. Tüm bu cihazların birbiri ile uyumunu denemek hariç sorgulayabileceğimiz bir yöntem yok. Bu değerlere bakmak sadece kafa karıştırır…