Hegel HD30

Hegel firmasının ürün yelpazesine yeni eklediği amiral gemisi DAC modeli HD30 bu yazımızdaki konuğumuz. Hegel, bu modelde geçmişte eksikliğinden bahsettiğimiz 32 bit/192 kHz ve DSD desteğinin yanında ağ üzerinden yayın akışı (stream) özelliğini de HD30’a eklemiş. Bu sayede cihaz UPnP/DLNA desteğine sahip olmuş ayrıca Apple’ın AirPlay teknolojisi destekleniyor. İşin içerisine network girince NAS cihazlarına da destek veriliyor haliyle. Aslına bakarsanız HD30, kaynak seçimi noktasında ağırlığı dijital tarafa veren meraklılar için tam anlamı ile bir çözüm sunuyor. Hal böyle olunca yazı içerisinde farklı konuları da tartışmaya çalışacağım. Yani biraz uzun bir yazı olacak, ancak yeni teknolojiler hakkında bolca bilgi bulabileceğinizi umut ediyorum.

İlk önce teknik bilgiler. Hegel HD30’un kalbinde Asahi Kasei tarafından üretilen AK4490 yongaseti bulunuyor. Bu yongaseti tamamen high end cihazlar ve pro-audio tarafında kullanılmak üzere tasarlanmış ve bunu sağlamak için yeni teknolojiler ile donatılmış. Japon üreticinin bu yeni yongasetleri bugünlerde en üst sınıf cihazlarda boy gösteriyor. Yongaseti tasarlanırken firmanın “Velvet Sound” olarak isimlendirdiği bir dizi konsept hayata geçirilmiş. Veri iletişimindeki hız, düşük gecikme süreleri, sessiz çalışma gibi bir çok noktada yapılan gelişmeler sayesinde bugün endüstrinin üst sınıf olarak kabul ettiği bir yongasetini üretmeyi başarmış Japon üretici. Cihazın USB kontrolcüsü ise C-Media firması tarafından sağlanmış. Tayvanlı firma özellikle üst sınıf laptop ve bilgisayarlarda kullanılan USB ses teknolojileri üzerine uzmanlaşmış bir firma. Hegel tasarımcıları dijital analog çevirim için AK4490 yongasetlerinden her kanalda birer adet kullanarak mümkün olan en optimal şekilde veri akışı sağlamak istemiş. Tüm sistemin elektrik ihtiyacı ise ikiye bölünerek dijital çevirim için ayrı, dönüştürülen sesin işlenmesi için ise ayrı birer güç katı kullanılmış. Bunun sağladığı faydalardan ilerleyen bölümlerde bahsedeceğim.

Cihazın tasarımı alışageldiğimiz Hegel çizgisinden farklı değil. Cihaz alüminyum şasiye sahip. Tüm kenarlar yumuşatılmış. Ön panelde sol tarafta kaynak seçimi ve sağ tarafta ise simetrik olarak yerleştirilmiş ses kontrol düğmesi bulunuyor. HD30 tam anlamı ile dijital bir kaynak çözümü olmasının yanında ses kontrolü dolayısıyla pre-katı sayesinde ek bir pre-ampli olmadan bir güç amplisi ile kullanılabiliyor. Entegre ampli veya pre-ampli kullanan meraklılar için ise ses kontrolünü devre dışı bırakmak mümkün. İncelemedeki fotoğraflarda görebileceğiniz ses seviyesini gösteren değerin “101” olduğu konum bypass modu. Bunu ses düğmesi veya uzaktan kumanda üzerinden ayarlayabilmek mümkün.  Bir kez bu şekilde kullandığınızda cihazınızı her açtığınızda ses düğmesi bypass edilmiş halde hafızaya alınarak kullanıma hazır oluyor. Gözden kaçabilecek güzel bir ayrıntı! Cihazın ön panelinin merkezinde bilgi ekranı ve üzerinde Hegel logosu yerleştirilmiş. Bilgi ekranı diğer tüm Hegel ürünlerinde olduğu gibi mavi ışıklandırmaya sahip. Ekran kumanda üzerinden kapatılabiliyor ki, mavi rengin akşamın bir vakti özellikle loş ortamlarda gözünüzü rahatsız etmesini önleyebilmeniz mümkün.

Cihaz üç adet ayak üzerinde duruyor. Titreşim önleyici özel bir yapısı var bu ayakların. Cihazın uzun çalışma saatlerinde bile rahatsız edici bir ısınma yapmadığını da unutmadan ekleyeyim.

Cihazın arka bölümünde meraklıların ihtiyaç duyacakları tüm giriş ve çıkışlara yer verilmiş. Sol tarafta analog çıkışlar bulunuyor. 1 çift dengelenmiş XLR ve 1 çift klasik RCA çıkış ile HD30’u amplifikatörünüze bağlayabilirsiniz. Bunların hemen yanında dijital girişler bulunuyor. Birer adet AES/EBU, BNC ve koaksiyel dijital çıkışın yanında toplam 3 adet optik dijital girişe yer verilmiş. Bunun yanında farklı Hegel cihazları birbirine bağlayabileceğiniz “IR In” girişi var. USB ve network girişlerinin sağında ise elektrik girişi ve açma kapama düğmesi var. Cihazın arka bölümünde derli toplu bir konumlandırma var. Bu sayede elektrik kablosu dahil arzu ettiğiniz kalınlıklarda kablolar kullanabilirsiniz.

Aslında Hegel tasarımlarında özellikle de amplifikatörlerde açma kapama düğmesinin cihazın sol altına konumlandırılmasına alışmış iken arkada bir düğme görmek beni şaşırttı. Yine aynı yere konumlandırılsaymış daha ergonomik bir çözüm olurmuş. Cihazlarını dar raflarda kullananlar açısından arkaya konumlandırılmış açma kapama düğmeleri bir problem.

USB girişinin hemen yanındaki minik siviç ile USB portunun çalışacağı çözünürlüğü belirlemek mümkün. “A” pozisyonu seçili iken çalabileceğiniz maksimum çözünürlük 24-bit/96kHz iken “B” pozisyonu seçildiğinde DAC’ın maksimum çözünürlüğü yani 24-bit/192kHz ve DSD64/128 desteği açılıyor. Aslına bakarsanız bu minik siviç “A” modunda iken, cihaz tak ve çalıştır şeklinde kullanılırken “B” moduna geçirildiğinde ek sürücülerin yüklenmesi gerekiyor. Üreticinin web sitesinde Apple ve Windows işletim sistemlerinde kullanılabilecek sürücüler indirilebiliyor. Ben direkt olarak, en baştan “B” modunu seçip sürücüleri yüklemenizi öneririm.

Cihazın network bağlantısını modem veya router’ınızdan gelen bir ethernet kablosunu kullanarak sağlıyorsunuz. Cihaz otomatik olarak IP alarak ağınıza dahil oluyor. Daha ayrıntılı ayarları Windows’un pek anlaşılır olmayan network özellikleri ekranından yapabilirsiniz. HD30, UPnP/DLNA desteğine sahip WAV, AIFF, FLAC, Ogg ve MP3 dosyalarını ağ üzerinden çalabiliyor. DSD için USB bağlantısını tercih etmelisiniz. Apple tarafında ise hayat daha kolay, özellikle AirPlay özelliğini kullanacaklar için kapsamlı bilgiler kullanım kitapçığında mevcut. Aslına bakarsanız bu tarz bağlantılara aşinaysanız kurulum bir dakika civarında tamamlanıyor.

Burada iki konuya da kısaca değinmek istiyorum. Bunlardan birincisi NAS yani Türkçesiyle Çoklu Depolama Üniteleri. Eğer ciddi bir dijital müzik arşiviniz var ise NAS cihazları çok güzel bir çözüm. Ülkemizde fiyatların bir türlü düşmemesi yüzünden yaygınlaşamayan bu tarz cihazları eski bilgisayarlarınızı dönüştürerek veya Raspberry Pi gibi mini bilgisayarları kullanarak DIY tarzı çözümlerle kullanıma alabilmeniz mümkün. Aslına bakarsanız bu konuda bir yazı yazmak istiyorum ancak fazlasıyla teknik olacağı için bir türlü başlayamadım. Ancak internet üzerinde adım adım kurulum rehberleri ve kolay projelere denk gelebilirsiniz. Bu arada bir NAS cihazı alacaksanız mutlaka bilindik bir markayı tercih edin. Çok bilgili değilseniz menülerde kaybolmak çok kolay oluyor. Son dönemlerde karşımıza çıkan bir çok network destekli DAC, NAS desteğine sahip ki, Hegel HD30’da bu DAC’lardan bir tanesi.

İkinci konu ise ağınızdaki RFI ve EMI etkileri. Eğer imkanınız varsa kaliteli ağ kabloları kullanın. Türkiye’den alışveriş yapacaksanız Belden gibi kalburüstü markaları tercih edebilirsiniz. Eğer yurtdışından alışveriş edecekseniz çok daha ilginç seçenekleriniz var. Double shielded yani iki katman ekranlı altın kaplama konektörlere sahip gerçekten kaliteli kabloları çok makul fiyatlara satın alabilirsiniz. Tabii ki üst düzey odyofil çözümlerde mevcut. Stereo Mecmuası’nda yakın zamanda Acoustic Revive LAN-1.0PA modelinden bahsetmiştim sizlere. Tabii ki bu uç noktalarda bir çözüm ancak alternatifleri de mevcut. 10 metrelik çift ekranlamalı ve kaliteli konektörlere sahip bir ağ kablosunu 25 Dolar civarına satın alabilirsiniz.

Ayrıca ağ izolasyonu için farklı çözümler de mevcut. Ben etkisi olabileceğine pek ihtimal vermemiştim ancak aynı firmanın RL-1 kodlu ürünü beni oldukça şaşırtmıştı. Alternatif olarak benim denemediğim ancak oldukça beğenilen Giso Isolator ürününe bakabilirsiniz. Dijital müzik alanına ciddi kaynak ayıran meraklılar bence NAS üniteleri artı ağlarındaki iyileştirmeler konusunda mesai harcarlar ise performanslarında ciddi artışlar sağlayabilirler.  Uzun lafın kısası bu konuya yatırım yapacak meraklılar Qnap veya Synology gibi bilindik bir üreticinin NAS sürücüsü, modeline göre iki adet HDD (tercihen SSD) gerekli ağ kabloları, ve izolatörleri, fırsatları kovalayarak, toplamda  1.000 Dolar’ın azıcık üzerinde edinebilirler ki, böylelikle son derece üst sınıf bir medya depolama merkezi sahibi olabilirler. Ben Atom işlemcili basit bir netbook’tan devşirilmiş bir FTP server’ı kullanıyorum evimde. Müzik medyası yükleyerek denemeler yapabiliyorum

Hegel HD30 veya benzeri üst sınıf bir cihaza sahip olmayı planlıyorsanız, yol haritanıza bu konuları da eklemenizi en azından bir araştırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Neyse biz konumuza geri dönelim.

Cihazın beraberinde gelen uzaktan kumanda amiral gemisi iddiasındaki bir cihaza yakışacak şekilde alüminyumdan üretilmiş. Temel DAC kontrollerinin yanında uyumlu medya çalarlar için çalma, durdurma, ileri ve geri temel işlevlerde kumanda üzerine yerleştirilmiş. Denemelerime göre bir çok medya çalar tarafından da sorunsuz şekilde algılanabiliyor.

Dinletilerime HD30’u kendi sistemime dahil ederek başlıyorum. Hem pre-amplifikatörüm ile hemde olmadan denemeler yaptım. Ayrıntılı notlara geçmeden önce birkaç noktayı hemen aradan çıkartmak istiyorum. Gerek Windows gerekse de Apple platformlarında bilgisayarlarınızı HD30’a bağlayabilmek için iki seçeneğiniz var. Birincisi USB ikincisi ise optik dijital giriş. Hiç kuşkuya gerek kalmayacak şekilde optik bağlantıyı bir kenara bırakarak USB bağlantıyı kullanmanızı öneririm. CD çalarınızı bir transport olarak kullanmayı planlıyor iseniz, bu kez ise koaksiyel bağlantıyı tercih etmenizi öneririm. Farklı cihazlar ile yaptığım denemeler sonucunda bu sonucu çıkarttım. DAC’ın dijital optik bağlantılarını, oyun konsolu, televizyon , uydu alıcı gibi daha ikincil öneme sahip cihazlar ile kullanabilirsiniz ihtiyaç halinde. Pre katının da gayet iyi performans gösterdiğini söylemeliyim. Ben kendi sistemimde çok sayıda cihaz kullandığım için kendi pre-amplifikatörümü devreye soktum ve HD30’un pre katını bypass ettim.

İkinci Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız