Önceki sayfaya ulaşmak için tıklayınız
1. Electric Bass, Rock-Jazz
Sanatçı : Stanley Clarke, Marcus Miller, Victor Wooten
Albüm : SMV, Thunder
Parça : 8. Classical Thumb
Thunder, albüme baş harfleri ile ismini veren 3 efsane basçı Stanley Clarke, Marcus Miller ve Victor Wooten tarafından hazırlanmış olmakla beraber düzenlemelerin, bestelerin ve kaydın arkasında basla ilgili her şeyin en iyisini bilen efsane basçı Marcus Miller’ın olmasından dolayı Marcus Miller’ın bildik tınısını taşıyan bir albümdür. Marcus Miller, Miles Davis’in son dönemlerinde özellikle Tutu albümü ile rock-jazz ve fusion’ın yönünü belirlemiştir. Victor Wooten’ı solo çalışmaların yanında Dave Matthews Band grubundan hatırlamak mümkündür. Slap bas tekniğinde Victor Wooten’ın Marcus Miller’dan daha iyi olduğunu düşünenler çoktur. Aralarında en tecrübeli ve ağır abi ise Stanley Clarke’dır. Stanley Clarke daha temel jazz&fusion basçılardandır. İncelememizde kullandığımız Classical Thumb parçası adından da anlaşılacağı gibi basgitar dersi niteliğinde bir slap bas tekniği şaheseri. Victor Wooten bir kanalda, Marcus Miller diğerinde. Bu eserin hızlı bas geçişlerine yeterince hızlı cevap verebilen sıkı bir sisteme ihtiyacı var. Bu yüzden, bas testi için bu parçayı seçtik.
Mid-bas oldukça ayrıntılıydı. Buna ek olarak, beklediğim üzere derin bası alabildim. Tizlerin geniş yayılımı etkileyiciydi. Mid performansının da iyi olması ile beraber sahne genişliği konusunda bu fiyatta 826V ile kapışmak gerçekten zor. Sahne genişliğinin bu derece fazla olması hoparlörün büyük mekanlarda çok iyi iş çıkaracağını gösteriyor. Port ve diyafram bası ile ilgili herhangi bir faz problemi yaşamadım. Ancak baslar yavaştı ve fazlaca uzadı. Hoparlörde “punch” yani vurma etkisi yeterli değildi. Bunun dışında 826V tarafından sağlanan mid ve tiz ayrıntı aslında olanın biraz fazlasıydı, yani renkliydi. Bu kayıtta tiz, mid ve mid-bas performansı bizi etkilerken, basların yeterince hızlı olmayışı istediğimi tam olarak alamamama sebep oldu.
2. Jazz & R&B
Sanatçı : Christian McBride
Albüm : A Family Affair
Parça : 5. …So You Thought
Christian McBride şu an belki de dünyanın en iyi caz kontrbas sanatçılarından biridir. Sadece caz müzikte değil aynı zamanda rock müzik alanında da – özellikle Sting ile beraber- performansları da dikkate değerdir. Big band’lerde olduğu kadar trio performanslarında da enstrüman hakimiyeti ve Amerikan cazının derinliklerindeki hissiyatı ile bulunduğu yeri hak etmekte. Elektrik basgitarda da oldukça iyi olan Christian McBride testimde kullandığım kayıtta bu enstrümanla R&B Jazz karışımı bir parça ile karşımıza çıkıyor.
Focal 826V ile bateri zilleri oldukça renkli bir ses sunuyor. Basgitarın derin baslarını ve mid-baslarını ayrıntılı dinleyebildim. Kayıttaki bol vibratolu vokal, tenor saksafon ve bateri crashinin dinleme odasında oluşturduğu hava Focal 826V’nin gerçek bir caz hoparlörü olduğunu gösteriyor. Ancak davulun “kick” sesleri bu basın altında biraz kaybolup uzadı. İngilizcede bu tür basa “mushy” yani lapa bas deniyor. Başka bir deyişle davul “kick” leri tanımını biraz kaybetti. Buna ek olarak sese biraz yüklendiğimde zillerin fazla agresifleştiğini de hissettim.
3. Progressive Rock
Sanatçı : Pink Floyd
Albüm : Dark Side of The Moon
Parça : 4. Time
Pink Floyd 1960’lı yıllarda 4 Cambridge’lı mimarlık öğrencisi tarafından kurulmuştur. Kurucular Syd Barrett, Nick Mason, Roger Waters, Richard Wright’a sonradan David Gilmour da eklenmiştir. 90’lı yılların ortalarına kadar progressive ve psychedelic rock tarzında müzik dünyasına her biri ayrı efsane sayısız konsept albüm, konser ve şarkı kazandırmışlardır. En popüler albümleri The Wall gibi görünse de 1973’te ilk kez synthesizer kullanarak yaptıkları Alan Parsons etiketi taşıyan Dark Side of The Moon albümü 700 hafta gibi rekor bir süre listelerde kalmış ve istatiksel bir efsaneye göre dünya üzerinde herhangi bir zamanda en az bir kişi tarafından dinlenmektedir. Testimize konu olan Time bu konsept albümün kırılma noktalarından birini oluşturmaktadır. Özellikle girişinde kullanılan birçok analog teybin aynı anda farklı çalar saat kayıtlarını (Alan Parsons’ın quadrofonik deney kaydı) çalması ile üretilen dünyanın en ünlü kakofonisi ve sonrasındaki kalp atışı ile birlikte verilen derin bas sinyalleri parçanın hifi camiasında da listelerde yıllardır yerini korumasına sebep olmuştur. Girişteki kakofoni birçok insan tarafından dinlenmesi zor bir kısım olarak bilinir. Ne kadar dinlenebilir bir performans alırsanız setiniz o kadar iyi demektir. Çünkü bahsettiğim çalar saatler birbirine karıştığında tanımsız bir gürültüyken yeterince ayrıştırıldığında her bir çalar saati ayrı ayrı duyarsınız.
Girişteki çalar saatlerden hemen önce On The Run parçasından arta kalan saat vuruşlarını ve dip sesini duyabilecek kadar dinamik aralığı geniş bir performans alabildim. Bu Focal 826V’nin düşük ses ve güç seviyesinde de yeterince ayrıntı verebildiğine bir işaret. Aynı ses seviyesinde patlayan çalar saatler ise Focal 826V tarafından kalından inceye bütün farklı çalar saat çeşitlerinin seslerini alabilmemizi sağladı. Dinleyiciyi saran mid-tiz bandındaki hacimli ses etkileyiciydi. Bu konuda Focal 826V’nin “widespread inverted dome tweeter” larının çok sıkı iş çıkardıkları kesin. Kalp atışı yeterince vurgulu olmamakla beraber derinden ve duyulabilirdi. Bu sırada ortaya çıkan sahne ortasındaki sayıcı sesinde beklediğimiz keskinliği yakalayamadım. Sonrasında iki farklı notada basılan derin baslar, beklentiler doğrultusunda ciğer titretecek seviyedeydi, hatta biraz fazlaydı. Kalp atışını gereksiz uzayan basların altında kaybettim ara ara. Bu basların seviyesine her ne kadar Focal 826V inmiş olsa da dinleme odasının bu performanslar için 40 metrekareden küçük olmaması gerekiyor, zira oda sebepli faz kaymaları bazen hoparlöre yönelik negatif eleştirilerde bulunulmasına sebep olabiliyor ve düşük seviye bas veren hoparlörler benzer problemler ortaya çıkarmadığından daha iyi zannedilebiliyor. Focal 826V bu açıdan derin bas verebilen ama yere de ihtiyaç duyan bir kule hoparlör. Time’ın devamında çok temiz olmayan gitar, klavye ve bateri ile icra edilen kısımda Focal 826V, açık frekans cevabı ile alışıldık bas yoğun havanın dışında bana çok renkli ve daha mid bir performans sundu. Her ne kadar dinlediğim kayıt 30. yıl baskısı olsa da kayıt yılları plağa basımla ilgili olarak frekans eğrilerinin bastan yana biraz cimri davrandığı dönemler. Bu sebepledir ki bizden önceki hi-fi jenerasyonu için bas abartılı setler daha iyiydi. Yeni jenerasyon bütün anfi ve hoparlörler ise flat frekans cevabına yaklaşmak istediklerinden bu tarz kayıtlarda bu fiyattaki setlerde insanlar genellikle hoşnutsuzlardır. Yine de Dark Side of The Moon döneminin çok önünde kayıt teknikleri ile Alan Parsons tarafından yapıldığından ve 30. Yıl için “analog tape” lerden ayrık kayıtlarla yeniden birleştirildiğinden bahsi geçen genellemeye çok hafif girmekte. Focal 826V genel manada 70’ler rock için iyi bir performans verdi diyebilirim.
4. Vocal Jazz Oldies
Sanatçı : Ella Fitzgerald & Louis Armstrong
Albüm : Ella and Louis Again
Parça : 5. Autumn in New York
Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong’u çok fazla anlatmamıza gerek yok. Ella Fitzgerald tekniği ile birlikte değerlendirildiğinde belki de gelmiş geçmiş en iyi kadın caz vokaldir. Louis Armstrong ise cazın temellerini atan insanlar arasındadır. Albüm 1957 Verve Records kaydı ama günümüzde yapılan bazı vokal kayıtlara ders olacak niteliktedir. Piyanoda Oscar Peterson ve basta Ray Brown’un da ismini anmamız gerekiyor ancak bu enstrümanların kayıtlarının çok dikkate değer olmadığını da belirtmek lazım. Ella Fitzgerald’ın çok katmanlı renkli vokalini, Louis Armstrong’un ciğerlerinden gelen hışırtılı buğulu sesini, her yeri kaplayan vokalini ve cazın temellerinde görev almış trompetini bakalım setimizde nasıl duyacağım?
Ella Fitzgerald’in “Autumn in New York” diyerek başladığı vokali oldukça renkliydi. Sahnede Ella Fitzgerald’i hissettirecek kadar sıcak bir ses ile karşı karşıyaydım. Ardından gelen Louis Armstrong’un vibratolu vokali gerçek ötesiydi, salonda koca bir ağız beliriverdi. Focal 826V tam bir caz vokal canavarı diyebilirim. Bu sonucu 16.5 cm genişliğinde genellikle daha büyük kule hoparlörlerde kullanılan irilikteki mid diyaframa bağlıyorum. Hiçbir zaman basın ve tizin altında kalmayan çok steril ve ayrıştırılmış bir mid performans alıyorum. Bu yapı mid-bas ortak yollu hoparlörlerin çoğunda bulamayacağınız bir özellik. Ancak kritik konu ayrıştırılmış midin tiz ve bas çıkışlar ile faz problemi yaşamadan kulağınıza ulaşması. Focal 826V bu konuda da başarılı. Sonrasında dinlediğimiz trompet de bizi haklı çıkardı ve olanca sıcaklığıyla odanın içini doldurdu. Eksik yanları tiz performansının bazı kısımlarda fazla sertleştiği ve Ella Fitzgerald’ın vokal performansının enstrümanlar devreye girdiğinde biraz dağılması olarak sıralayabilirim.
5. Vocal Jazz Sweden
Sanatçı : Ida Sand
Albüm : Meet Me Around Midnight
Parça : 1. Mr. Pianoman
Her ne kadar kumral bir İsveçli hanımefendi de olsa siyahi bir caz vokali gırtlağına sahiptir Ida Sand. Ünlü İsveçli trombon ustası Nils Landgren’in ACT kayıt firması aracılığıyla caz dünyasına kazandırdığı bir değerdir. ACT baskısı olan kayıt blues ve jazz’ın kesiştiği yerde durmaktadır. Sadece vokal kayıtları ile değil, kayıpsız ve sıcacık enstrüman kayıtları ile de yeni jenerasyon vokal cazda setimizin nasıl bir performans gösterdiğini anlamak için iyi bir seçim.
Giriş kısmında dinamik aralığı yüksek vokaldeki coşkuyu en ince ayrıntısına kadar hissettik. Devamındaki piyano kaydı iyiydi ama biraz daha gerçekçi olabilirdi. Sahne genişliği ve dizilimi yeterince tanımlıydı. Gırtlak nağmelerini enstrüman yoğunluğunda bile hissedebildim. Yeni jenerasyon caz vokal kayıtları için Focal 826V biçilmiş kaftan.
Bir yorum ekleyin