İşçilik gerçekten birinci sınıf, her kabin elde üretilmiş ve birleşim noktalarına gösterilen hassasiyet göz kamaştırıcı. Avrupa’nın ahşabı en iyi işleyen milletlerinden bir tanesi olan İngilizlerdir. Tannoy, hifi alanında bu işçiliği gerçekten bambaşka noktalara taşımış. Turnberry üzerinde, Prestige serisinin hemen her modelinde bulunan ince uzun bas refleks kapıları bile bu ince işçilikten nasibini almış. Bir çok farklı marka bu bölümleri plastik parçalar ile kapatır. Tannoy, Prestige serisinde kabin tasarımlarında modern zamanın malzemelerinden uzak durmuş. Ortaya çıkan manzara gerçekten etkileyici. Prestige serisinin daha üst modellerinde daha doğrusu Westminster ve Canterbury modellerinde gül ağacı bölümlerde bulunuyor. Bu hoparlörler zaten ayrı birer hikaye.
Sürücü sarı bronz bir dış çember içerisinde bulunuyor. Bu bölüm öylesine bir özenle parlatılmış ki, dışarıdan bakıldığında kolaylıkla altın bile zannedilebilir. Aynı özen hoparlörün aynı zamanda cross-over olarak kullanılan marka/model plaketinde görülebiliyor. Tiz sürücüye dikkatle bakıldığında sarı Tulip Waveguide bölümü de seçilebiliyor. Ahşap ile sarı metalin uyumu muhteşem.
Ayrıntılar bununla bitmiyor. Hoparlörün sürücüsünü korumak amacı ile üretilmiş bölüm bile ayrı bir paragraf için yeterli malzemeyi bize veriyor. Hoparlör ızgarası deyip geçmeyin. Tannoy mühendisleri bu bölümü bile abartmışlar. Son derece ağır olan hoparlör koruması, uzun yıllar önce ilk Tannoy hoparlörlerde kullanılan kumaşlar ile kaplanmış. Şimdinin hoparlör ızgaralarından çok farklı bir malzeme. Dokusundan “vintage kumaş” hissini alıyorsunuz. Ayrıntılar bununla bitmiyor. Koruma bölümünde bir anahtar deliği dikkat çekiyor. Sanki bir kumbara gibi. Eğer hoparlör korumalarını çıkartmak isterseniz kutudan çıkan anahtar ile yapmak zorundasınız. Basit bir anahtar için bile çok uğraşmışlar. Ayrıca her hoparlör için ayrı birer anahtar eklenmiş ambalajlara. İsterseniz bir tanesini kullanıp, diğerini yedekte tutabilirsiniz. Çünkü tüm anahtarlar aynı. Ancak böylesine ayrıntılar insanı özel hissettiriyor. Serinin isminin Prestige olması tahmin edebileceğiniz üzeri tesadüf değil.
Ayrıntılar bunlarla bitmiyor. Her hoparlörün kendi sertifikası, ayrı üretim sonrası kontrol belgesi var. Tüm sertifikalara bilgilerin doldurulup imzalanması bile ayrı bir özen ile yapılmış. İnsanın aklına gelen her ayrıntı sanki önceden düşünülmüş gibi. Ancak asıl bomba hoparlörlerin yanında gelen ahşap cilaları. Yazının başlarında ahşapta değişikler olduğundan bahsetmiştim. Bu değişikler devam ederken bu kadar yeter dediğiniz noktada cilayı kullanarak hoparlörünüzü parlatabiliyorsunuz. Kutu içerisinden bu işlem için kullanacağınız özel bezde eklenmiş. Tahmin edebileceğiniz gibi bu bezde sıradan bir bez değil. Cilalama sürecinden sonra hoparlör resmen ışıl ışıl parlıyor ve etkileyici bir hale geliyor. Cilalama işleminde tamamen özgürsünüz. Daha sık yaparak hoparlörün rengini koyultabilir, daha az cila kullanarak var olan durumu koruyabilirsiniz. Ahşap cilasını ilk gördüğümde çok etkilendim. Basit plastik bir ambalaj yerine cam tercih edilmiş. Etiket bile bambaşka; kağıdı farklı. Tannoy, bu hoparlörlerin 1940’lardan günümüze gelen bir geleneğin parçası olduğunu her adımda gösteriyor.
Markanın ismini ve modeli taşıyan plaket dediğim gibi aslında önemli bir fonksiyona ev sahipliği yapıyor. Tiz sürücülerin frekans kesim değeri veya Tannoy jargonu ile tiz frekans enerjisi +/- 3dB aralıkla 1.3kHz ila 25kHz arasında ayarlanabiliyor. Evinizin durumuna göre, beğenilerinize göre tiz aralığını ayarlayabildiğiniz gibi eğer Tannoy’un süper tiz sürücüsünü kullanacaksanız optimizasyonu da bu sayede yapabiliyorsunuz. İşin güzel tarafı bu işlemi yaparken sisteminizi kapatmanıza gerek yok.
Ses performansını bir kenara bırakırsak, hiçbir meraklının bu hoparlörlere fiziksel bir kusur bulabileceğini düşünmüyorum. Tüm ayrıntılar hatta dikkatinizi çekmeyecek şeyler bile inanılmaz bir özenle üretilmiş. Ben hayatımda böyle bir hoparlör görmedim. Fiziksel özellikleri mükemmel.
Geriye dönüp baktığımda Stereo Mecmuası’nda hiçbir ürünün fiziksel görünümü için böylesine güzellemeler yapmadığımızı söyleyebilirim. Ancak şunu söyleyeyim, şu yazdıklarım az bile. Gerçeğini gördüğünüzde bana hak vereceksiniz.
Gelelim ses performansına. İlk olarak şunu söyleyeyim. Bu hoparlörlerden en iyi verimi alabilmek için ortalamanın üzerindeki bir boyutta dinleme odasına sahip olmanız gerekiyor. Evet daha küçük mekanlarda da kullanmak mümkün ama tüm ihtişamı elde etmenin en iyi yolu biraz büyük bir dinleme alanına sahip olmak. Bunu öncelikle belirteyim.
Tannoy firması kataloglarında hoparlörlerin optimal çalışması için gerekli gücün 30 ila 180W olduğu yazılmış. Fakat Tannoy Dual Concentric sürücüler yapıları itibarı ile çok daha düşük güçlerde bile yüksek performans gösterebiliyorlar. Biz, Tannoy Turnberry SE modelini J.C.Verdier Triode Spirit 300B ve Lot-X Silbathone Junior 300B amplifikatörler ile sürdük. J.C.Verdier 6W, Lot-X Silbathone ise 8W güç üretebiliyor kanal başına. Her iki amplifikatör tabii ki single ended triode yapıda. Sistemde dijital kaynak Goldenote Stibert Tube CD çalar, pikap ise J.C.Verdier La Platine. Pikap katı olarak ise özel tüplü güç katı ile birlikte yine J.C.Verdier Control B ünitesi kullanılıyor.
Bir yorum ekleyin