Normalde dinleti notlarına geçmem lazım ancak yazıyı uzatmak pahasına isterseniz alt başlıklar şekilde bazı özelliklere yakında bakış atalım. Genel kültür olarak bir kaç satır yazmak istiyorum. İlk önce faz değişikliği konusuna bir bakış atalım. Faz değişikli basit anlatımla kanalların yerini değiştirmek olarak düşünün. Reverse mod’a aldığınızda sol kanal sağ kanal, sağ kanalda sol kanal haline geliyor. Ancak işin derinliklerine girmeye başladığımız zaman özellikle pikap tarafında kayıtlarda kullanılan yatay ve dikey modülasyon olayına girmemiz gerekiyor. RIAA öncesi dönemlerde bazı kayıtlarda özellikle mono dönemlerde kaydedilmiş plaklarda yaşanan sorunların üstesinden gelmenin bir yolu. Aslında bir çok albümü dinlerken bu faz değişikliğinden dolayı bir fark duymayacaksınız. Ancak dediğim gibi RIAA öncesi büyük orkestra müziği dinleyenler böyle bir özelliği inanın çok arıyor olacaklardır. Tamam geniş koleksiyonu olan meraklıların ilgisini çekecek bir özellik olsa da, ben bu tarz ek özellikleri çok önemsiyorum ve açıkçası bazen gereksinim duyuyorum. Ben bu özelliği gördüğüme çok memnun oldum.
Hoşuma giden bir diğer özellik ise pre girişi olması. Bu konumda amplifikatör bir nevi güç amplifikatörü haline geliyor. Ancak tam anlamı pre-katını tam olarak by-pass etmiyor. Pre katındaki tüpler bir nevi driver oluyor. Örneğin karmaşık bir pikap katı kullanmak istiyorsunuz ve pre-ampli özelliği de var. Bu durumda pikap dinlerken “Pre-In” konumunu kullandığınız zaman ses kontrolünü pikap katınızdan yapabilirsiniz. Bu durumu iki ayrı senaryo ile açıklayayım.
İlk örnekte elimde bulunan J.C.Verdier Control B pre-amplifikatörün pikap katını kullanmaya karar verdim diyelim. Bu kendi başına bir pre-amplifikatör olsa da, ben sadece pikap katı olarak kullanacağım. Bu noktada bir entegre amplifikatöre bu tarz bir pre-ampliyi eklediğiniz zaman sesi iki cihaz üzerindeki düğmeleri kullanarak kontrol edebilirsiniz. Dilemma şudur, pre-amplinin sesini azaltıp entegre amplifikatörden mi yükseltmeliyim yoksa tam tersi mi? Tabii bu arada iki ses kontrolcüsünün ortaya çıkardığı kayıpları ve bazen uyumsuzlukları da unutmayalım. Bu çözüm sayesinde ben pikap katımı kullanırken ses kontrolünü pre-amplim tarafımda yaptım. CD dinleyeceğim zaman ise Leben CS-600’ün pre-katını kullanmaya karar verdim. Dikkat edeceğiniz üzere bu çok spesifik bir durum. Normalde pikap katları kendi ses kontrolüne sahip değildir ancak tam tersi bir durum söz konusu olduğunda elinizin altında bu tarz bir özellik olması harika bir şey.
Diğer örneğimiz ise dijital taraftan gelsin. Diyelim ki sisteminizde kullandığınız DAC’ın kendi ses kontrol imkanı var. Buna örnek olarak yakın zamanda incelemesini yayınlamış olduğum Auralic Vega‘yı gösterebilirim. Bu DAC’ta başarılı bir şekilde ses işleyebilen bir kat var ve yine aynı yukarıdaki senaryoda olduğu gibi iki adet ses kontrolcüsünün yarattığı veya daha doğru bir ifade ile kağıt üzerinde yaratabileceği sıkıntıları yaşamak istemiyorsunuz. Bu arada bunu sıkıntı olarak yazmamın sebebi olayı ciddi şekilde abartarak daha iyi anlaşılmasını sağlamak, normalde bunun bir sıkıntı olup olmadığını dinleyerek tespit etmek güç, ben işin tamamen kağıt üzerinde, teorik kısmında bahsediyorum. Bu durumda da DAC’ınızı kullanacağınız zaman “Pre-In” konumunu kullanabilirsiniz.
Tüm bu özellikler, sistemlerinde detay ve ayrıntılara önem veren meraklıların ağzını sulandıracak özellikler. Bir çoğumuz sistemlerinde olsa bile bu özellikleri kullanmıyor eminim ki ancak ihtiyaç duyduğunuz anda elinizin altında olması inanın çok önemli.
Gelelim lamba konusuna. Leben CS-600 güç katında 4 adet 6L6GC (5881) lamba ile donatılmış halde geliyor. Lambalar Sovtek ancak işin en şenlikli tarafı meraklısına EL34 seçeneğini de kullanma imkanı tanıyor. Özellikle EL34 tarafında NOS lamba sevenler 6L6 tarafına göre daha fazla seçenek ile karşılaşabilirler. Bu ampliyi Mullard EL34’ler ile donatabilme fikri bile insan heyecan veriyor. Ki bir ara amiyane tabiri ile kaşınmadım değil. Günümüzde Mullard ve tabii ki meraklıları için Telefunken El34’lerin erken dönem örneklerini bulmak pek mümkün olmasa da, yakın çevremde bu tarz lambalar bulunduğu için deneme yapabilme seçeneğim vardı aslında. Ancak ben amplifikatörün stok halini test etmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Benim bulacağım NOS lambaları muhtemelen şu an bulmanız imkansız veya çok çok pahalı. Bu yüzden stok halde test daha doğru bir yaklaşım olacaktı. Leben’in verdiği verilere göre CS-600 6L6GC ile kanal başı 32W, El34 lambalar ile ise kanal başı 28W güç üretebiliyor. Bu pazarda bulunan bir çok hoparlörü sürmek için yeterli bir güç! Solid state amplilerde alıştığımız yüzlerle ifade edilen güçler lambalı dünyada çok uçuk ürünler tarafında elde edilebiliyor. Ancak lambalı bir ampli ile solid state bir ampliyi kağıt üzerinde sadece çıkış güçleri ile kıyaslamak büyük bir hata olur. Bunu da eklemek isterim.
Amplifikatörde giriş katında 4 adet 6CS7 lamba kullanılmış. Bunlarda hifi tasarımlarında çok sık karşılaşmadığımız aslında harika dual-triyod lambalardır. 1950’lerde General Electric tarafından kalitesinin üst noktasına taşınan bu lambaların NOS’larını biraz şans ile eBay vesaire sitelerden göreceli makul fiyatlara edinebilmeniz mümkün. Özellikle plate plate modellere atlayın derim. Nedir bu “black plate” derseniz burada kısa bir açıklama bulabilirsiniz. Amplifikatörde yer verilen son lamba ise 6CJ3. Bu çok ilginç bir lamba. Aslında televizyonlarda rektifiyer olarak kullanılmak üzere tasarlanmış yine ucuz fiyatlara denk getirebileceğiniz özellikle General Electric ve diğer Amerika’lı üreticilerin 1950’lerde ürettiği lambalara balıklama atlayabilirsiniz. Özellikle Sylvania firmasının clear top modelini sırf görselliği için bile satın alabilirim ben mesela. Performansı da muhteşemdir.
Bana yazarken normal geliyor ancak okuyucularımız açısından televizyonda kullanılan lamba gibi kavramların acayip geldiğinin farkındayım. Daha önce benim “tube rolling” yazımı okuduysanız benim de sistemimde “6Y6” gibi televizyonlarda kullanılan özel rektifiyer lambaları veya EF184 gibi audio amacı ile üretilmiş ancak bilgisayarlarda bile kullanılmış lambalara sahip olduğumu hatırlayacaksınız. Şöyle düşünün bundan on yıllar önce transistör denilen “şey” ortalıkta yok iken bunların yaptığı her şeyi lambalar yapıyordu. Günümüzde özel tasarımcılar lambaların kullanıldığı en ücra köşelerden muhteşem lambaları bulup tasarımlarında kullanıyorlar. Bunu bir nevi meydan okuma diye düşünebilirsiniz. Zaten lambaların dünyasını özel hale getiren şey işte bu.
Velhasıl kelam Leben CS-600 kullanıcıları için önlerinde lambalar konusunda bir derya var. Arzu ederseniz tabii ki bayağı masraflı olacağı aşikar olan bu yolculuğa çıkabilir veya varolan haliyle kullanabilirsiniz seçim tabii sizin! Bu arada EL34 ile GL6 arasındaki geçiş amplfikatörün içerisinde bulunan switch’leri kullanarak çok rahtlıkla yapılabiliyor. Auto-bias konusunu ise zaten anlattığım için acemi kullanıcıların bile lamba değişikliği için korkmaları için bir sebepleri yok!
Artık test sistemini oluşturmaya geçebilirim. Leben CS-600 gibi harika bir cihaz elime geçince test sistemine de ekstra özendim doğrusu. Pikap katı olarak kullanılacak J.C.Verdier Control B’nin pikap katı içerisine Telefunken’in Berlin fabrikasında üretilmiş “ECC83“lerini, pre-amplifikatörün çıkış katına da Philips/Valco “TS65“leri yerleştirdim. Bu lambalar ile alakalı ayrıntılar linklerde mevcut ve günümüz tutarları ile cihazın içerisini donattığım lambalar cihazın kendisinden daha pahalı. Yine bazı denemelerde Muzaffer Günal ağabey imzalı Denon DL-103 için optimize edilmiş özel bir pikap katını da denedim. Elimde bulunan en üst sınıf kablolarla bağlantıları yaptım ve Finite Elemente standıma CS-600’ü yerleştirdim. Manzara muhteşem ama bakalım ses nasıl…
Bir yorum ekleyin