Ortofon Rondo Bronze Bölüm 2

Değişik bir plak ile başlayalım. Bu sıralar hemen her yerde ACAB yazıları görüyorsunuzdur. Eh bunları görünce punk albümleri dinlemek farz oluyor eve gidince. Sex Pistols – Never Mind the Bollocks, Here’s the Sex Pistols plağına bir göz atalım. Never Mind the Bollocks, Here’s the Sex Pistols (veya kısaca Never Mind the Bollocks) ilginç bir şekilde Sex Pistols’ın ilk ve tek stüdyo albümüdür. Hem müzikseverler, hem eleştirmenler hemde müzik tarihçileri açısından albümün müziğe etkisi hatta müzik tarihini değiştiren albümlerden bir tanesi olduğu genel olarak kabul görür. Bende bir müziksever olarak albümün müzik tarihine etkisini önemseyenlerdenim. Sonuçta dünya müziğinde yepyeni bir akımın başlamasına vesile olmuştur. Bu arada bu albüm kesinlikle ilk punk albümü değildir ancak en büyük etkiyi yapan albüm olduğu muhakkaktır. Zaten albüm en taraflısından en tarafsızına kadar arşivinizde olması gereken listelerinin en üstlerinde kendisine yer edinir. Özellikle “God Save the Queen” ve “Anarchy in the UK” daha önce 45′lik olarak yayınlanmış ve ortalık birbirine girmişti. Bu iki şarkının İngiltere’ye ve Kraliçe’ye direkt olarak saldırdığı -ki saldırıyordu- söyleniyor ve topluluğun başı dertten kurtulmuyordu. Aslında bu albüm toplumdan dışlananların haykırışı idi. Son derece sinirli ve kızgın bir albüm… Hatta bugün için dahi bayağı sinirli bir albümdür. Topluluğun albümü tamamlarken iyi müzik yapmak gibi bir sıkıntısı yoktur. Vokaller bambaşka bir kafa ile -ayrıntısına giremiyorum- yapılmış, gitardan davula kadar hatalarla doludur. Zaten albümün geniş kitlelere ulaşmasının sebebi budur. Albüm samimidir. Bu tarz albümlerde en büyük beklentim iç geçirici bir performanstan çok albümün ruhuna uygun dinamik bir sunumdur. Orta/üst sınıf sistemlerde bu tarz albümler dinleyince bazen inanın içi bayılabiliyor hele amplifikatör vakum tüplü ise. Ancak benim sistemimde bu tarz bir durum olmadığı gibi Ortofon Rondo Bronze albümün dinamizmini son derece başarılı bir şekilde sunuyor. Beklentiler karşılanıyor ve hatta üzerine çıkıyor.

Breakfast at Tiffany’s veya Türkçesiyle “Tifani’de Kahvaltı”, eşim Seçil Hanımım en sevdiği filmler arasında yer alır. Alman Speakers Corner firması yavaş yavaş Mancini soundtrack’lerini basıyor. Enrico Nicola “Henry” Mancini 1924 doğumlu Amerikalı bir müzik adamı. Besteci, aranjör, orkestra şefliği gibi müziğin bir çok alanında çalışmış. Ona asıl ünü getiren şey ilk başta film müzikleri ve arkasından da televizyon çağında yaptığı besteler. En bilindik müzikleri ise sanırım hepimizin kafasında yer etmiş Pembe Panter melodisi ve duyar duymaz hatırladığımız meşhur “Moon River” şarkısı ki, şarkıyı Breakfast at Tiffany filminden hatırlarsınız. Filmi hepiniz duymuşsunuzdur ancak filmin afişi zaman içerisinde bir pop art ikonu haline gelmiş ve günümüzde de bir çok markanın duvar kağıtlarından, perdelerine kadar farklı bir çok üründe kendisine yer bulmuştur. Aslında filmin bile önüne geçmiştir diyebiliriz. Nasıl geçmesin Audrey Hepburn’ün kariyeri boyunca verdiği belki de en güzel pozdur. Filmin tüm müzikleri neredeyse Mancini tarafından bestelenmiştir. Ancak en akılda kalıcı şarkı olan “Moon River Cha Cha” ve “Moon River” Henry Mancini ve Johnny Mercer ortak çalışmasıdır. Bu çalışma ile bir çok ödül kazanmıştır ikili… Film yönetmenlerinin, müziğin önemini keşfetmesi muhtemelen sinema tarihinin yazılmaya başladığı zamana denk geliyor. Filmin yönetmeni Blake Edwards, filminin müziklerine özel önem vermek ister ve araştırmaya başlar. 1950′lerin sonunda bir televizyon fenomeni haline gelen Peter Gunn şovunun müziklerini yapan Mancini ilk aklına gelen isimdir. Mancini işi kabul eder. 1960′ların Amerikasında rock müzik çılgınlığı devam ederken filmin müziğini senaryoya da uygun şekilde caz ağırlıklı yapmaya karar verir. Caz müziğin popüler ismi Glenn Miller’in bir nevi öğrencisi olan Mancini, onun müziğine bol bol atıf yapar ve şarkılar birer birer ortaya çıkmaya başlar. Meşhur “Moon River” şarkısınında dahil olduğu besteler filmi çeken Paramount yetkilerinini beğenisine sunulur. Yöneticilerin bir çoğu “Moon River” beğenmez ve şarkının listeden çıkarılmasını isterler. Tam bu esnada Audrey Hepburn devreye girer ve şarkıyı filmde ister. Bazı yazılan çizilenlere göre şarkının atılmasını öğrendiğinde cesedimi çiğnerlerse yapabilirler demiştir. Bu durumu bazı yazarlar Mancini ile Hepburn’ün arkadaş olmasına bazıları da şarkının potansiyeline bağlarlar. Tek bildiğim şey şarkının filme bir çok şey kattığıdır. Albüm son derece keyifli. Evinizde ailenizle geçirdiğiniz bir pazar günü keyifle çalınabilir. Baskı müthiş. Sunum son derece ayrıntılı.

Ortofon Rondo Bronze ile enstrüman ayrımı bence birinci sınıf. Detay sahne ve müziğe dair dinleme odamızda ne istiyorsak tam onları alıyoruz hatta biraz daha fazlasını. Tonlarda sertlik yok, sanki iğne plaktan plağa evrim geçiriyor gibi. Özellikle piyano pasajlarında izlere son derece hakim görünüyor iğnemiz. Breakfast at Tiffany’s plağı ile başlayan dinletilerde özellikle vokal caz plaklarında Ortofon Rondo Bronze resmen parlıyor. Performans son derece etkileyici. Tam da Ortofon iğnelerden beklediğimiz gibi kötü sürpriz yok…

Mendelssohn A Midsummer Night’s Dream. Bu plak oldukça yakın dönemlerde yayınlandı. Aslında almak gibi bir planım yoktu ancak bir arkadaşım kazaran 2 tane satın alınca bir tanesinin üzerine oturdum hemen, amiyane tabiri ile kesikledim. Plak Original Recording Group alamet-i farikası. Felix Mendelssohn’un (1809-1847) çok bilinen Yaz Gecesi Rüyası aslında William Shakespeare’in aynı adlı eserinin sahneye konması amacı ile bestelenmiştir. Eser sayısız kez seslendirilmiş. Bu kez konuk sanatçılar olarak Jennifer Vyvyan (soprano) ve Marion Lowe’ı Peter Maag yönetimindeki Londra Senfoni Orkestrası ve Kraliyet Opera Evi Korosu ile beraber kaydedilen eserler ORG tarafından özel olarak basılmış. Son derece kısıtlı sayıda basılan plak için gösterilen özen üst düzey. Her kopya el ile numaralandırılmış. Fiyat son derece yüksek olsa da ORG’nin diğer kayıtları gözönüne alınırsa referans seviyesinde bir plak seti ortaya çıkmış. Ses kalitesi çok üst düzey. İsviçreli şef Peter Maag, 1950’nin ortalarından itibaren Londra Senfoni ile çalışıyor ve bir dizi önemli Mendelssohn ve Mozart kaydına imza atıyor. Plak bu serinin bir örneği. İngiliz soprano Jennifer Vyvyan’ın Tytania rolüyle son derece başarılı olduğu ve dünya çapında üne kavuştuğunu düşünürsek kaydın önemi de biraz daha fazla anlaşılabilir. Bu arada meraklılar Peter Maag’ın yine Londra Senfoni ile Mozart’ın 29 ve 34 numaralı senfonilerini yorumladığı kayıtları da bir kenara not etsinler.

Kayıt, Stereo Mecmuası’nda referans plak olarak kullanabileceğimiz düzeyde başarılı. Ortofon Rondo Bronze en karmaşık pasajlarda dahi hiç zorlanmadan çıkıyor. Ayrıntı seviyesi üst düzey. Sahne ve enstrüman ayrımı özellikle dikkat çekici. Ortofon MC iğnelerinin kalitesi bir kez daha belli oluyor. Çok mutlu ayrılıyorum dinletilerimden…

Gelelim sonuca. Açık konuşmak gerekirse daha önce inceleyip yayınladığımız Ortofon 2M Red gibi bu iğneyi herkese tavsiye etmek kolay değil. Tabii ki fiyatından dolayı, Ortofon Rondo Bronze 2.000TL’yi geçen bir fiyat etiketine sahip. Ancak bütçesi daha geniş okuyucularımızın kısa alışveriş listesine eklemelerini tavsiye ederim. Her şeyden önce Rondo Bronze tam anlamı ile müthiş bir all rounder. Yani hemen her müzik tarzında sunumu çok başarılı. Hele bir de geniş ayar seçeneklerinin bulunduğu bir kola sahipseniz alacağınız detay sizi çok mutlu edecektir. Plak gibi çalmak konusunda ödün vermeden plak izlerindeki detayları, tonları odanızın içerisinde katman katman yayan, geniş sahneye sahip çok başarılı bir Ortofon iğne. Dediğim gibi Ortofon hep belirli bir standardın üzerinde performans gösteriyor ve bu standart Rondo Bronze ile bir adım ileriye gidiyor. Çok beğendim.

Meraklılar için son bir not Rondo serisi MC iğnelerin en üst modeli Bronze’un küçük kardeşi yani Rondo serisinin giriş modeli olan Red, 1.000 TL’nin biraz(cık) üzerinde bir fiyat etiketine sahip. Tabii ki gönül Bronze modelini ister ancak bütçeniz kısıtlıysa “Rondo Red” modeline de bir göz atabilirsiniz…

Ortofon Rondo Bronze
MC pikap iğnesi Nude, Fritz Gyger 80 Diamond
Fiyat: 2.245,00TL (KDV Dahil)
Temsilci: Forum Audio / www.forumaudio.com

İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız

Tags: