Oyaide Tunami II SP-Y ve Tunami Terzo RR

Oyaide markasından ürün incelemelerimize devam ediyoruz. Geçtiğimiz aylar içerisinde Oyaide Continental 5S USB kablosunu incelemiştik. Şimdi firmanın Tunami II SP-Y hoparlör kablosu ve Tunami Terzo RR ara bağlantı kablolarını mercek altına alıyoruz. İlk önce ara bağlantı kablosunu sistemimde deneyeceğim ardından hoparlör kablosunu ve en sonunda her iki kabloyu beraber kullanarak görüşlerimi yazmaya çalışacağım.

Oyaide ürünlerinde genel bir yaklaşım anlayışı var. Örneğin firmanın geliştirdiği Tunami teknolojisi gelişim süreci aynı şekilde diğer kablo ailelerine de uygulanıyor. Benzer üretim teknolojileri farklı kablolar için ölçeklenerek bir kablo ailesi oluşturuluyor. Süreç ile ayrıntılı bilgiyi bir sayfa sonrasında bulacaksınız. Bu durumun bir çok avantajı olabilir kağıt üzerinde ancak bizim için önemli olan sistemlerimizde nasıl çalacağı. Terzo RR ısıl işlemlerden geçirilmiş bakır kullanılarak üretilmiş bir kablo. Tıpkı hoparlör kablosu gibi seramik beyazı bir koruma kılıfı var. Konektörleri çok güzel gözüküyor. Oyaide tasarımcıları hem yapıları hemde kozmetikleri üzerine bayağı kafa yormuşlar. Her iki kabloyu da Blue Horizon kablo yakma cihazına takıyor ve 2 gün geçiriyorum. Arkasından kablolar sisteme bağlanıyor.

Tunami Terzo’nun beyaz rengi benim çok hoşuma gitti. Hemen her türden kabloda bu tarz alışılmışın dışındaki renklere özel bir ilgim var. Sanırım sistemlerimizi sınırın dışına çıkarttığı için olabilir. Cihazın konektörleri oldukça sağlam şekilde bağlantı kurmak için yeterli sıkılıkta. Kabloyu pre-amplim ve amplim arasında CD çalarım ve pre-amplim arasında kullanıyorum. Ayrıca step-up transformer’ımdan pre-amplime doğru da kullanabiliyorum. Kablonun ekranlaması son derece başarılı. Eğilip bükülmesinde sorun yok.

Etta James At Last albümü ile başlayalım. Bir müzisyenin kariyerine başlamak için olabilecek en başarılı albümlerden bir tanesidir herhalde. 1960 ila 1961 yılları arasında yayınlanan hit’lere ek olarak albüm Lena Hornes’un üç tane klasik şarkısı ile desteklenmiştir. “Stormy Weather”, “I Just Want to Make Love to You” ve “A Sunday Kind of Love”. Albümün yapımcıları ve aynı zamanda Chess’in sahipleri Phil ve Leonard Chess albümle bizzat ilgilenmişlerdir. 1960′lardaki başarılı albüm öncesi dönemde yapımcılar James’in sesinin popülerleşme potansiyelini görmüşler ve tam anlamı ile bir R&B albümü yerine Pop listelerini de hedefleyen bir yapıma imza atmışlar. Bu düşünce özellikle albüme ismini veren “At Last” şarkısında çok ön plana çıkıyor. Zaten albüm yayınlanır yayınlanmaz “At Last” tam anlamıyla patlamış ve hit haline gelmişti. Günümüzde bile büyük bir keyifle dinlenebiliyor. Albümde “At Last” gibi orkestral bir alt yapıya sahip olan “Trust in Me.” yine hem R&B hem de Pop listelerinde çok başarılı olmuştu.

Albümde en dikkat çekici durum, albümün tam anlamıyla R&B değil aynı zamanda blues ve caz tarzlarına göz kırpan şarkılarda bulunmasıdır. “Stormy Weather” ve “A Sunday Kind of Love,” caza göz kırpan şarkılar, “I Just Want to Make Love to You” ise başlı başına bir blues klasiği. Plak Alman Speakers Corner baskısı. Elinde albüm olanların dikkat edebileceği gibi detaylı bir baskı ancak sahnesi çok geniş değil. VOkal oldukça ön planda ancak arka plandaki müzisyenlerinde performansları rahatlıkla duyulabiliyor. Tunami Terzo’nun da performansı bundan farklı değil. Detaylar yerli yerinde. Tonlar başarılı.

Ornette Coleman The Shape of Jazz to Come albümüne bir bakış atalım. Stereo Mecmuası’nda yaptığım kimi testlerde farklı Coleman plaklarını kullanıyorum. Genelde en çok “Dancing In Your Head” albümü kullanmışımdır tahmin ediyorum. Bu kez değişiklik yapalım. 1959 yılında Atlantic’ten yayınlanan ilk plağı “The Shape of Jazz to Come” caz tarihinde yeni bir akımın yükselme döneminin başlangıcını müjdeleyen albümlerden bir tanesidir. Coleman, nota hatlarıyla bezenmiş klasik anlamda hiçbir yapıya yer vermemiştir. Tabii ki bu kendisine özgü yepyeni bir yapının ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Hemen her şarkıda belirli bir melodi hissedilir. Ancak standart bir caz şarkısında olduğu gibi belirli mezürlerde ritm belirli mezürlerde solo şeklinde bir beste yapılmamıştır. Ana ritmin hissettirilmesinin ardından tamamen doğaçlama solo bölümleri gelir. Zaman zaman “örneğin “Lonely Woman” şarkısında olduğu gibi) solo bölümlerinin ardından ritm tekrar edilir ve ana solo ve onun etrafındaki doğaçlamalarla şarkı bitirilir. Okuduğunuz zaman belki çok ilginç gözükmüyor olabilir ancak 1950′lerin caz albümlerine baktığınızda “The Shape of Jazz to Come”ın oldukça farklı olduğunu anlayabilirsiniz. Albüm yayınlandığında tepkiler oldukça sert olmuş. Özellikle müzisyenler özellikle de dönemin büyük müzisyenleri albümü yerden yere vurmuşlar.

Albümün sahnesi çok geniş değildir hatta zaman zaman hoparlörlere yapışır. Ancak çok aykırı sesler duyarsınız plak içerisinde. Bu seslerin yuvarlak hatlarla düzeltilip dinlenebilir hale gelmesi ise hiç işimize gelmez doğrusu. Oyaide albümün dinamizmini bizlere yansıtırken bu tarz tonlar üzerinde bir yumuşamaya izin vermiyor. Özellikle 2A3 amplim ile oluşan sinerji hoşuma gitti doğrusu.

Dinlemelerime devam ederken farklı tarzlardaki albümler ile yoluma devam ediyorum. Oyaide asıl gücünü büyük orkestra müziğinde gösteriyor. Hem sahne çok başarılı (tabii plaktan plağa değişiyor) hemde detay seviyesi yüksek. Kablo sistemle bütünleştikçe daha iyi çalıyor. Anlayabildiğim kadarı ile yanma süresi uzun. Kabloları tekrar yakma cihazıma bağlayarak testlerime devam ediyorum. Dinletime devam ederken ayrıntı düzeyi daha başarılı hale geliyor. Toplamda 3 gün boyunca kablolar yakma işlemine maruz bırakılmış oluyor toplamda. Şimdi her şey daha keyifli…

İkinci Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız

Tags: