Falcon Acoustics LS3/5A yapısı itibarı ile klasik LS3/5A modellerine göre eşlenilecek ekipman konusunda bayağı seçici. Özellikle de amplifikatör konusunda. Yüksek omaj sebebi ile eğer lambalı bir ampli kullanacaksanız güçlü bir push pull tasarım seçmelisiniz. Transistörlü ampli cephesinde ise belki seçenekler daha fazla ancak tahmininizden biraz daha fazla güç istediğini söyleyebilirim. Ben denemelerimde Exposure güç amplilerimi kullandım. Lambalı ampli olarak ise Luxman MQ60 kullanıyorum. 4 adet 50CA lamba ile kanal başı 30W güç üretebilen bu ampliler çok büyük olmayan bir dinleme odasında gayet iyi sonuç verdiler. Tabii ki bir de class A amplifikatör denemeyi ihmal etmeyerek Sugden A21SE kullanıyorum. Hoparlörlerin konumlandırılması noktasında birazcık vakit geçirmek gerekiyor. Stand olarak geçtiğimiz günlerde incelemesini yayınladığımız Atacama Audio’nun Moseco 6 modelini kullandım.
Hoparlörlerin tiz sürücülerinin kulak hizasına yükseltilmesi ve bunun yanında yanında içe doğru çevirerek farklı konumlarda denemeler yaptım. Açıkçası bu denemelerin kesinlikle acayip getirisi var ve kesinlikle uğraşmanızı tavsiye ederim. Cebinizden beş kuruş çıkmadan dinleme odanızdaki sesi iyileştirmenin en iyi yolu, hoparlörlerin konumlarını ayarlamak. Günler süren devinimin akabine kendi dinleme odam için en optimal kurulumu yaptığıma inandığım an dinletilerime geçtim. Öncelikle şunu söyleyeyim BBC monitörlerini zaten seven bir insanım ve bu tarz raf tipi hoparlörleri her zaman tercih etmişimdir. Zaten bunları biliyorsunuz:) Hal böyle olunca yazıyı birazcık bu taraftan okumanızı isterim.
Denemelerime bu hoparlörlerin üretildiği dönemin ruhuna uyan albümler ile başladım. Nedense Led Zeppelin ilk elimin gittiği plak oluyor. Bu defa bir değişiklik yapıp Mothership ile başlayacağım. Bu aslında bir toplama veya en iyiler albümü. Bu tarz küçük monitörlerin rock müzik konusunda zaman zaman bas konusunda sıkıntı yarattığı düşünülür. Ancak amplifkatör seçiminde hassas davranılıp, yerleşim konusuna dikkat edilirse pek sorun olmuyor. Tabii ki dev sürücülere sahip, büyük boyutlardaki hoparlörlerin alt frekansları ve çözünürlüğünü de beklememek lazım. Ancak daha ilk şarkı olan “Good Times Bad Times” ile insan havaya girmeye başlıyor. LS3/5A hoparlörlerin üretim amacı yakın mesafeden dinlenebilir olması ve detay seviyesinden bir şey kaybetmemesi idi. Bu noktada seyredin şenliği. Detay seviyesi, tonlar neredeyse muhteşem. Gitar tonları, vokaller, sunumdaki dinamizm etkileyici. Hırçın tonlar, olması gerektiği gibi, balad’lardaki yumuşak tonlar da. Led Zeppelin ile başlayan maceralar modern zamanların uç örneklerine doğru devam ediyor. Böylesine küçük boyutlardaki hoparlörlerden böylesine büyük ve detaylı bir ses elde etmek insanı şaşırtıyor. Eksiklikler var mı, evet tabii ki var. Ancak gün sonunda öyle bir tat var ki, eksiklikler unutulup gidiyor. Buraya yeniden döneceğiz merak etmeyin.
Büyük orkestral klasik müzikte yine alışık olmayan meraklılar için son derece etkileyici bir sunum sözkonusu. Kapalı bir kutu hoparlörün ve böylesine küçük bir hoparlörün bu denli büyük bir ses çıkartabilmesi garip hemde çok garip. Detay seviyesi gerçekten etkileyici. Tiz sürücülerden odaya yayılan melodiler açık ve keskin. Zillerin ve Triangle gibi vurmalıların o uzayan namelerinin sanki sonu gelmiyor gibi. Detaylar koskoca bir orkestrada bile neredeyse tek tek duyulabilir bir durumda. Bu durumu gözlemleyebildiğimiz bazı sistemlerde müziğin bir bütün olarak çalmadığını dolayısıyla müzikten keyif almadığınız zamanlar olur. LS3/5A’larda böylesine bir durum yok. Hele ki işin içerisine piyano girdiğinde insan daha da şaşırıyor. O tonlar, o detaylar… Gerçekten harika… İyi kayıtlarda çekiçlerin tellerin üzerine hafifçe dokunması, geri çekilmesi sanki yanı başınızda oluyor gibi. John Cage’in özel hazırlanmış piyanolar için yazdığı eserlere bir bakıyorum. Kabul albümler çoğu insanın beş dakika dayanabileceği gibi değil, teller arasına eklenen vidalar, titreşim önleyici veya arttırıcı malzemeler derken odanın içi her türden gaip armoni ile doluyor.
Günümüzün popüler albümlerinde de farklı bir durum yok. Alt frekans performansı bu tarz bir hoparlöre göre şaşırtıcı derece de iyi. Hele ki, kağıt üzerindeki değerleri referans kabul edip, daha hoparlörleri dinlemeden bunların alt frekansı ile vakit geçmez diyorsanız, oturup bir dinlemenizi tavsiye ederim. Eğer optimal bir yerleşim ve kurulum yapıldıysa alt frekanslar sadece kabinin içerisinde değil sizin dinleme odanızda üretildiği için teorik anlamda hoparlörün inemeyeceği frekanslarda çalabildiğini görüyorsunuz. Daha elektronik tarzda tabii ki birçok hifi hoparlöründe olduğu gibi alt frekansların vurgusunun azlığından dem vurulabilir ama şahsım adına ben elde ettiğim ses ile sonsuza kadar yaşarım.
Orta frekansların ön plana çıktığı tarzda ise bir ikilem ortaya çıkıyor. Diyelim ki, bir Elle Fitzgerald albümü dinlediğinizde orta frekanslar yani vokaller ön plana çıksın, sıcacık bir ses elde edeyim, bunun karşılığında arka plandaki orkestranın tonlarından veya detaylarından ödün verebilirim diyorsanız BBC monitörler sizin için uygun hoparlörler değiller. Ancak vokallerin yine tadı olsun ama ben hiçbir detayı, ayrıntıyı kaçırmak istemiyorum diyorsanız işte o zaman doğru yerdesiniz. Örneğin Ella Fitzgerald and Louis Armstrong ikilisinden “Ella & Louis” plağını dinlemeye başladığınız hemde vokallerden keyif alabiliyor hemde arka plandaki ayrıntıları kaçırmıyorsunuz. Vokaller bu albümde son derece ön plandadır, belirli bir sıcaklığı, kadifemsi bir dokusu vardır. İnsanı rahatlatır, keyiflendirir. Ancak albümün başarılı olmasının tek sebebi vokaller değildir, seçilen şarkılara yapılan aranjmanlar, arka planda derinden harika melodiler ve usulca çalınan sololarında etkisi vardır. İşte bu büyük resmi BBC monitörler ile gerçekten son derece etkili bir şekilde karşınızda buluyorsunuz.
Hakan Bey, ballandıra ballandıra anlattın, hifi dünyasının en müthiş hoparlörü LS3/5A mıdır diyeceksiniz? Tabii ki hayır. Bir çok alanda insanı etkileyen bu ufak şeytanlar özellikle de Falcon Acoustics LS3/5A kendisine özgü avantajlarının yanında bazı dezavantajlara sahip. Bunların en başında sahne konusu geliyor. Normal koşullarda raf tipi hoparlörlerin sahne oluşturmak konusunda çok başarılı olduğu söylenir. Falcon Acoustics LS3/5A klasik bir raf tipi hoparlör değil. O ve türevleri birer stüdyo monitörü. Bizim hifi dünyasında anladığımız anlamda bir sahneyi elde edebilmek mümkün değil. Bir klasik müzik plağında dinleme odanızın her tarafında duyulan melodiler, sanki bir konser salonundaymışsınız gibi havalarda uçuşan notları beklemeyin. Bunun yerine bir ölçüde doğrusal, kendisine özgü sahne değil de, konumlama diyebileceğimiz bir dinleme alanı oluşuyor. Bu doğru veya yanlış değil daha çok alışmak ile alakalı. Hoparlörün konumunu iyi ayarlarsanız, bambaşka bir tat alıyorsunuz.
İkinci konu ise hoparlörlerin sürülmesi konusu. Falcon Acoustics LS3/5A’nın hassasiyeti 83dB iken nominal empedansı ise 15ohm. Bu değerlere bakınca tablo biraz zorlu gibi gözükebilir. Aslında ne çok kolay ne de çok zor. Düşük güçlü lambalı bir ampli kullanmayı hayal bile etmeyin. Push pull bir tasarım ise makul ölçülerdeki dinleme odalarında yeterli gelecektir. Ancak lambalı ampli konusunda özellikle de lambaları konusunda bayağı deneme yapmalısınız. KT ailesi bir lamba mı yoksa daha egzotik bir lamba mı kullanmalısınız bunun ezbere bir cevabı yok. Benim geçmiş deneyimlerimden en sevdiğim lambalardan EL34 veya EL84 yerine daha güçlü ve sert karakterli bir lambaya gitmek daha mantıklı bir seçenek olabilir. Sanırım bu noktada transistörlü bir ampli daha mantıklı bir seçim olacaktır. Burada da basit bir ampliyi bağladığınızda hoparlörlerin limitlerini zorlamayı bırakın yaklaşmak bile kolay olmuyor. Hoparlör küçük olabilir ancak ihtiyaç duyduğu güç ve o gücün kalitesi performansına çok etki ediyor.
Peki bu denli uğraşmaya değer mi? Daha kolay sürülebilir bir hoparlör kalbinde sistem kurmak hem daha ekonomik hemde daha kolay iken niye LS3/5A ile uğraşmalıyım. İşte bu sorunun cevabını çok iyi biliyorum. Çünkü bir kez dinlediğinizde bu ufaklıkların sesi sizi etkiler ise geriye dönmek çok kolay değil. Sahnesi alıştığımız gibi olmayabilir, alt frekanslar hepimize hitap etmeyebilir ancak tabiri caiz ise iyi bir sistem içerisinde bu hoparlörler kristal berraklığında çalıyorlar. Tonlar müthiş, detay seviyesi muhteşem. Bunu sağlamak için sistemin her bir parçasına özen göstermek gerekiyor ancak eğer benim gibiyseniz yani uzun seneler boyunca sisteminizden keyif alıyorsanız ve devinim yerine huzur arıyorsanız amiyane tabiri ile Falcon Acoustics LS3/5A çevresinde sistem kurarken bir kez uğraşıp uzun seneler boyu keyfini sürebilirsiniz.
Gelelim işin parasal tarafına. Falcon Acoustics LS3/5A Haziran 2017 itibarı ile KDV Dahil 2.590 Sterlin karşılığı yaklaşık 11.900TL’lik bir fiyat etiketine sahip. Fiyat ucuzudur veya pahalıdır bunların benim gözümde hiçbir önemi yok. Sorulacak tek soru var, bu monitörlerin sesini seviyor musunuz. Cevabınız evet ise, Falcon Acoustics, orijinal 15ohm’luk LS3/5A’nın neredeyse mükemmel şekilde yeniden üretilmiş modern bir örneği. Ürünü geliştiren ekip, aynı zamanda bu monitörlerin doğuşuna tanıklık eden hatta hikayenin tam kalbinde olan kişiler. Olay aslında bir ürün satın almaktan çok, hifi tarihinde çok önemli bir yeri olan bir hoparlörü kullanmak. Bu hoparlörün bunca senedir hala kendisine aşık edebilmesi garip bir şey. Eksiklikleri var, zorlukları var, ama onları aşarsanız veya aşacak kadar sabırlıysanız, bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz. Tavsiye eder miyim, kesinlikle evet. Falcon Acoustics firmasını ayakta alkışlıyorum, bu denli özenli bir çalışma yaptıkları için. Bir tarihe tanıklık ettiğim içinde çok ama çok mutluyum :)
Falcon Acoustics LS3/5A
Type: Two-way, sealed-enclosure mini-monitor Driver complement: 0.75″ dome tweeter, 5″ midrange/woofer Frequency response: 70Hz–20kHz Sensitivity: 83dB/2.83V/1m Nominal impedance: 15 ohms Dimensions: 7.4″ x 11.9″ x 6.4″Weight: 11.8 lbs.
Fiyat:2.590 Sterlin 11.924,36TL Haziran 2017 itibarı ile KDV dahil şekildedir. / Online satın almak için tıklayınız
Temsilci: Can Hifi / www.canhifi.com
Bir yorum ekleyin