ELAC B5 Bölüm 2

ELAC B5 hoparlör denemelerime ilk önce konumlandırma çalışmaları  ile başlıyorum. Optimal koşulları sağlamak adına B5’leri bir stand üzerinde kullanacağım. Hoparlörün bas refleks portunun arkada olması sebebi ile duvara çok yakın yerleştirmeniz tavsiye edilmiyor. Benim gördüğüm kadarı ile yan taraftan da mümkün olduğunca boşluk bırakırsanız daha keyifli sonuçlar elde edebilirsiniz. Toe-in yani hoparlörlerinizi oturduğunuz yere göre bir miktar çevirmek yine performansta farklı bir tat elde etmenizi sağlıyor. Hangi hoparlör olursa olsun, zaman içerisinde bol bol deneme yanılma yaparak sizin için en iyi konumu bulmak için mesai harcayın. Konumlandırmanın çok fark yaratacağını görecek ve en önemlisi kendi kulaklarınızla duyacaksınız. Cebinizden beş kuruş para çıkmadan dinleme odanızdaki sesi farklılaştırmanın en iyi yolu bu!

Denemelerime zorlu klasik müzik albümleri ile başladım. Simone Dinnerstein’ın harika Mozart in Havana albümü ilk konuğumuz. Mozart’ın 21 ve 23 numaralı piyano konçertolarını seslendirildiği albümler belki icra anlamında eserlerin en iyi yorumları olmayabilir ancak olay keyif almaya gelince orada işler bir anda değişiyor. Kübalı Havana Lyceum Orkestrası eşliğinde piyanist Simone Dinnerstein son derece dinamik ve son derece keyifli bir performans imza atmış. Bu tarz bir hoparlör için zorlu bir deneyim olarak düşünebilirsiniz ancak gayet basit bir amplifikatör ile elde edilen ses son derece başarılı. Piyano tonları zaten hoparlörün performansı konusunda önemli bir ipucu veriyor. Normalde bu tarz ekonomik fiyat etiketli hoparlörlerde görmeye alıştığımız orta frekans dopingi gibi hilelere hiç girilmeden gayet başarılı bir performans elde edilmiş. Kaydın son derece dinamik bir performans içerdiğini söylemiştim. B5 bu dinamizmi de size yansıtabiliyor. Klasik müzik denemelerimde hem lambalı hemde solid state amplifikatörler kullandım ve özellikle solid state tarafında gayet ekonomik fiyat etiketine sahip entegre ampliler ile iyi sonuçlar elde ettim. Hoparlör gayet rahat sürülebiliyor ve farklı tarz ampliler ile bambaşka tatlar elde edebilmek mümkün. Basit bir lambalı ampli veya transistörlü keyfinize göre bir seçimi rahatlıkla yapabilirsiniz. Büyük orkestra müziğinde de başarılı tatmin edici sonuçlar elde ettim.

Rock müzik denemelerime türün biraz ucundaki örnekler ile başlamayı uygun gördüm. Erken dönem kevlar sürücüleri hatırlayanlar var ise, hız konusunda sorunları vardı ancak zaman içerisinde malzemelerin ve tasarımların gelişmesi ile bu sorunlar ortadan kalktı. ELAC B5’lerde de bu durumu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Mid/bas sürücüleri deli edebilen hızlı çift bas davullara sahip albümleri dinlerken hız konusunda son derece başarılı bir performans elde edilebiliyor. Bu hengamenin içerisinde bazı durumlarda gördüğümüz hoparlörün belirli bir noktadan sonra dağılması ve müziğin yerini bir karmaşaya bırakması durumu B5’lerde kesinlikle gözükmüyor. Hifi sistemlerimiz için bir eziyet haline gelebilen Mayhem’in De Mysteriis Dom Sathanas Alive tarzı albümlerin bile üstesinden gelebildi B5’ler ki, bu çok büyük bir artı. Tabii ki dinlemeler devam ederken geçmişe dönüp bol bol Hendirx, Led Zeppelin, The Who dinlemeyi ihmal etmedim. Albümler keyifle akıp geçtiler.

Caz müziği denemelerime geleneksel olduğu şekilde vokal ağırlıklı albümler ile başladım. Caz müziğin büyük divalarının plaklarının yanında özellikle kuzey vokal  cazı denilince ilk akla gelen firmalardan olan ACT CD’lerini de denedim. Orta frekanslar gayet akıcı, gerektiğinde yumuşak gerektiğinde de keskin hatlara sahip. Üst frekansların dengesi gayet yerinde, bu hoparlörlerin tizleri şöyle keskin diyecek bir durum kesinlikle yok. Bunu özellikle o eski referans seviye alüminyum sürücülü ELAC hoparlörleri dinlemiş meraklılar için özellikle belirtmek istedim. Hiçbir frekans aralığı diğerinin önünde değil denge iyi kurulmuş. Buradan biraz Güney Amerika’ya doğru geçiş yaptım. Diskografisinde kötü hatta ortalama bir albüm olmadığını düşündüğüm Antonio Carlos Jobim’in 1970 yılında yayınladığı Stone Flower albümüne bir bakış atalım. Okuyucularımıza “The Girl from Ipanema” şarkısını bir süreliğine kenara koyup müzisyenin diskografisine bir bakış atmalarını tavsiye ederim. Caz ve bossa nova tarzlarının bir nevi karışımı olan albümde açılış parçası “Tereza My Love” bir fikir sahibi olmak için yeterli. Arka planda vurmalılar üzerinde usul usul akan melodiler ve piyano dokunuşlarına özellikle dikkat!

Günümüzün popüler tarzları hatta elektronik müziklerde bile boyundan büyük bir performansa sahip olduğunu söyleyebilirim B5’lerin.

ELAC ve hoparlörlerin tasarımcısı Andrew Jones benim görebildiğim kadarı ile tasarımlarında tamamen büyük tabloya odaklanmaya çalışmışlar. ELAC B5 kendi sınıfında belki en iyi baslara sahip olan hoparlör değil, belki en açık tizlere sahip olan hoparlör de değil. Ancak bir bütün olarak gerçekten çok güzel çalan bir hoparlör ortaya çıkmış. Hemen her müzik tarzını başarı ile çalabilecek, dinleyiciye keyif veren bir hoparlör olmuş. Benzer bir konuyu sahne içinde söyleyebilirim. Hoparlörün öyle notların havalarda uçuştuğu her taraftan bir ses geliyor diyebilecek kadar bir sahnesi yok ancak bir monitör gibi doğrusal bir performansı da yok. Konumlandırmaya özen gösterdiyseniz, sahnesi son derece başarılı ancak istediğinizde detaylara odaklanabileceğiniz kadar derli toplu bir performans söz konusu.

Bana sorarsanız bu hoparlörlerin optimal kullanım senaryosunda giriş seviyesi veya bir tık üzerindeki bir entegre ampli veya all in one sistem, tercihinize göre iyi bir dijital veya analog kaynak, çok artmadan özenle seçilmiş tercihan bakır kablolar ve eğer mümkün ise kulak hizanıza veya yakın yükseklikte konumlandırma ile bu ufaklıkların altından kalkamayacağı albüm yok gibi bir şey.

Hoparlörün kozmetiği belki bulunduğu sınıfta en şık olanı değil, en iyi sahneye sahip hoparlörde değil. Hifi adına dikkat ettiğimiz bir çok konuyu tek tek irdelediğinizde pek azında lider olabilir. Ancak iş bir bütün olarak çalmak, tonlar konusuna gelince işte burada farkını göstermeye başlıyor ki, bence bir hoparlörü değerli kılan şey işte tam olarak budur…

ELAC’ın giriş seviyesine konumlandırdığı yeni Debut serisi içerisinde 3 farklı raf tipi hoparlör var. Biz ortanca model diyebileceğim B5 modelini inceledik. Haziran 2017 itibarı ile hoparlörlerin fiyatı 385 Euro karşılığı KDV dahil yaklaşık 1.400TL. Performansına ve fiyatına baktığımızda oldukça iddialı bir hoparlör B5. Debut serisinde daha küçük boyutlu B4 ve daha büyük olan B6 modelleri de birer seçenek olarak kenara not edilmeli. Özellikle dinleme odası daha küçük boyutlarda olan ve bütçe konusunda daha kısıtlı meblağlar ile hareket etmek isteyen okuyucularımız B4 modeline de bir bakış atabilirler. Sanırım ELAC B5 Stereo Mecmuası’nın uzun bir süre giriş seviyesi raf tipi hoparlör tavsiyelerinde ilk 3 arasında kalır.

ELAC B5
Speaker type: 2-way, bass reflex Tweeter: 1 x 1-inch cloth dome Woofer: 1 x 5.25-inch woven aramid-fiber cone Crossover frequency: 3,000 Hz Frequency response: 46 to 20,000 Hz Sensitivity: 85 dB at 2.83 v/1m Recommended amplifier power: 30 to 120 wpc Nominal/peak power handling: 50 / 120 wpc Nominal impedance: 6 Ω; minimum 5.4 Ω Binding posts: 5-way metal Magnetic shielding: No
Fiyat: 385 Euro KDV Dahil havale indirimi ile 1,432.64TL (Haziran 2017 itibarı ile) online satınalmak için tıklayınız
Temsilci: Extreme Audio / www.extreme-audio.com

İlk Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız

Tags: ,