İsterseniz pre katı ile denemelerimize başlayalım. SPL Director üzerinde iki adet analog giriş olması çok sevindirici. Bu sayede pikabınızı, makara teybinizi veya benzeri cihazlarınızı kullanabilmeniz mümkün oluyor. Ben pikabımı SPL Director’a bağlayarak denemelerime başladım. Daha ilk anlarda dikkat çekilen şey müthiş bir arka plan temizliği. Denemelerimde farklı lambalı ampliler ve Solid-state ampliler kullanacağım. Ancak lambalılar ile deneme yaparken arka planın sessizliği benim için çok önemli, özellikle de pikap kullanırken. Hifi dünyasında güç amplifikatörleri ile pre-ampli eşleştirmek bana sorarsanız en zor şeylerden bir tanesidir. Elektriksel uyumun yanında sisteme ekleyeceğiniz pre-amplinin tonlaması belirli frekans aralıklarında ağırlıklıysa tüm sistemin dengesi bozulabilir ve dengelemek için çok uğraşırsınız. Örneğin benim gibi asıl amplisi 2A3 üzerine kurulu bir sistem kurduysanız fazla yumuşak tonlu bir pre-ampli ile elde edeceğiniz ses size hiç keyif vermeyebilir. Bu örnekler aslında çoğaltılabilir. Bence pre-amplinin mümkün olduğunca nötr olması sisteminizi kurarken çok yardımcı olacaktır. Böyle bir seçim yaparsanız farklı ampliler arasında geçişler yaptığınızda saçınızı başınızı yolmaktan da kurtulursunuz.
Bana sorarsanız SPL tasarımcıları işte bu noktada müthiş bir tasarım yapmışlar. Pre-ampliyi sisteminize bağladığınız zaman çok bariz bir şekilde hemen her frekans bandında “iyi” dengelenmiş bir cihaz olduğunu anlıyorsunuz. Pro-audio’da bu durum çok önemlidir ve bu tarz firmaların hifi dünyasına taşıdıkları ürünlerde aynı tarzı devam ettirmelerini değerli buluyorum. Toplamda denediğim 3 farklı amplifikatörde bu tespitim değişmedi. Bunun yanında SPL Director tam anlamı ile açık çalan bir pre-ampli diyebilirim. Özellikle üst frekanslarda bunu çok rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Dinlediğiniz müzik tarzından bağımsız olarak pre-amplinin sistemin genel detay seviyesi ve çözünürlüğüne azaltıcı veya olumsuz etkisi yok. Kaynağınızdan gelen veriyi amplinize aktarır iken bir pre-ampliden yapmasını istediğiniz hemen herşeyi SPL Director başarı ile yapıyor. Şahsım adına DAC bölümünü hiç gözönüne almadan pre katının müthiş bir iş yaptığını söyleyebilirim. Alman firma bu konuda ciddi şekilde mesai harcamış ve sonunda iddialı bir tasarım ortaya çıkartmış gözüküyor.
DAC katına geçelim isterseniz. CD çalarımı Vovox Link Protect AD serisi koaksiyel kablolarla DAC’a bağlayarak denemelerine başlıyorum. Optik kablo ile yaptığım denemelerde geleneksel olarak koaksiyel giriş daha iyi performans gösterdiği için denemelerime bu şekilde devam ettim. Açıkçası günümüzde CD çalar almak bir çok insan gereksiz hale gelmiş durumda. Ancak elinizde bir DAC varsa ve eski CD çalarınıza yeniden hayat vermek istiyorsanız bir koaksiyel kablo ile bunu başarabilirsiniz. Sadece CD çalarınızı değil, eğer bu alanda masraf yapmak istemiyorsanız oyun konsolunuzu veya Blu-Ray çalarınızı müzik dinleme amacı ile kullanacaksanız koaksiyel kablo ile DAC’a bağlantı yapmak en makul mantıklı yol. CD çalarımı SPL Director’un DAC katına bağladığımda detay seviyesi anlamında resmen bir devrim yaşanıyor. Kullandığım CD çalar kendi DAC’ı ile biraz alt frekans ve üst frekans odaklı çalarken iken, denge geliyor ve perdelenen orta frekansların ortaya çıkması ile sistemin genel performansında önemli bir artış elde ediyorum. Söz gelimi Eric Clapton’ın Forever Man albümünden Layla’nın Unplugged versiyonuna bakmanız yeterli. Gitar tonlarında farklılığı hemen anlıyorsunuz. Hazır denemelerime devam ederken Vovox Link Protect AD kablo ile daha sıradan bir kabloyu kıyaslama imkanı da buldum. Link Protect uzak ara iyi performans gösterirken sistemde ilginç bir rahatlama hissi de oluştu. Bahsi geçen kablo KDV Dahil 82,60 İsviçre Frangı. İsviçre Frangı ile Euro arasında çok fark yok. Türk lirasına çevirdiğimizde 250TL’lik bir tutar çıkıyor ki, SPL Director ile CD çalarınızı kullanacaksanız Vovox Link Protect kabloyu bir seçenek olarak kenara not edebilirsiniz.
Benim en çok merak ettiğim konu olan USB DAC performansına gelirsek. İlk önce teknik değerler ile başlayalım. SPL Director, 24Bit çöznürlüğü ve 44.1 ila 384kHz arasındaki örnekleme oranlarını destekliyor. Cihaz tahmin edebileceğiniz üzere tüm dijital müzik formatlarını ve ayrıca DSD (DSD64 ve DSD128) destekliyor. Açıkçası profesyonel audio tarafındaki bir firmanın DAC’ından DSD dinlemeyi oldukça merak ediyordum. Bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkacak.
İlk önce daha yaygın klasik formatlar ile başladım denemelerime. Özellikle büyük orkestra müziğinde DAC’ın verdiği ayrıntı seviyesi gerçekten iddialı. EMI tarafından yayınlanan Wagner: Orchestral Music CD’sinden hazırladığım FLAC dosyasına bir bakış atalım. Çok bilindik Wagner operalarından orkestral bölümlerin Herbert von Karajan yönetimindeki Berlin Filarmoni Orkestrası tarafından seslendirildiği albüm, yakın zamanda remaster edilerek yayınlanmıştı. Albüm opera daha doğrusu Wagner operası dinlemeye katlanamayan ancak müthiş orkestral bölümlerden de geri kalmak istemeyenler için harika bir seçenek. Kayıt zaten başarılı ancak SPL DAC’ın performansı ile işin rengi daha değişik. Lohengrin operasının 3. Perdesinin girişindeki üflemelilere bakmak yeterli. O dinamizm ve eşlik eden yaylıların detayları bir anda öne fırlıyor. CD’yi koaksiyel kablo ile bağladığım CD çalardan kıyaslama amacı ile dinliyorum. Arada muazzam fark var. CD’den hazırladığım dosya, özelleştirilmiş yazılım ve iyi bir USB kablosu ile taşındığı USB DAC’ta daha iyi çalabiliyor. Bu tabloda CD çaları kırıp atmak mı lazım bilemedim artık :) Tabii ki bu performansı elde etmenin en önemli anahtarı, kullandığınız dijital dosyaların kalitesi…
DSD çalmaya başladığınızda DAC’ın yıldızı daha da parlıyor. Ancak şunu baştan yazayım her DSD dosyası aynı etkiyi bırakmıyor insanda. DSD’nin popüler olması ile bir şekilde bombardıman yaşanmaya başladı ve yaşanmaya devam ediyor ancak işin kötü tarafı varolan müzik dosyaları çoğu zaman stüdyo ortamında oynanarak DSD imiş gibi ortalığa saçılıyor. Asıl DSD dosyalarının orijinal kaynaklardan elde edilmesi gerekiyor. Ne yazık ki deneme yanılma yapmak veya güvendiğiniz satıcılardan alışveriş etmek en mantıklısı. Daha önceki DAC denemelerimi okuduysanız bu konuda bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmıştım. Elimdeki keyifli DSD dosyalarından bir tanesi Oliver Nelson’ın efsanevi The Blues and the Abstract Thruth albümü. Albümün aynı zamanda CD’sine ve plağına sahibim. Farklı formatlarda kıyaslama yapabileceğim için ve en önemlisi son derece keyifli bir albüm olduğu için sıklıkla kullanıyorum testlerimde. Albümün açılış parçası olan “Stolen Moments”a bakmak yeterli bazı şeyleri anlayabilmek için. Oliver Nelson’a Paul Chambers, Bill Evans, Eric Dolphy, Roy Haynes ve Freddie Hubbard gibi müthiş kadrodan başka ne bekleyebilirsiniz ki. Albümün DSD dosyasından DAC ile dinlediğim kaydı ile pikaptan çaldığım kopyası arasında tabii ki fark vardı ve hatta bayağı fark vardı. Ancak SPL Director şimdiye kadar denediğim tüm DSD DAC’lar arasında aradaki farkı minimize etmeye yaklaşan ürünlerden birisiydi doğrusu. Sırf bu durum bile DAC katının başarısını gösteriyor.
Tabii ki denemelerim günler boyu devam ediyor ve SPL Director’un USB performansını gerçekten beğeniyorum. Söz gelimi bilgisayarınız aracılığı ile basit bir Spotify dinletisi yaptığınız zamanlarda bile kendisini gösteriyor DAC katı. Hazır elimdeyken SPL’in tavsiye ettiği Vovox Textura güç kablosu ve Vocalis IC Direct ara bağlantı kablosunu da sistemime entegre ediyorum. Vocalis IC Direct KDV Dahil 438,96 İsviçre Frangı karşılığı 1.340TL’lik bir fiyat etiketine sahip. Vovox Textura güç kablosu ise KDV Dahil 383,50 İsviçre Frangı karşılığı 1.171TL. Özellikle güç kablosunu çok başarılı bulduğumu söylemek isterim. Fark takar takmaz belli oldu. Özellikle alt frekanslarda. Bu etki DAC’tan ziyade özellikle pre-amplide daha fazla öne çıkartıyor. Ara bağlantı kablosu konusunda ise elektrik kablosu kadar vurucu bir fark elde ettiğimi söyleyemem. Ancak detay seviyesinde bir miktar artış hissettim ve tonlamada bir değişim duymadım ki, bence bu da önemli. Sisteminiz belli bir olgunluğa ulaştığı zaman kablo değişiminde ton değişikliği istemezsiniz. Vovox kabloların neden tavsiye edildiğinin ipucu bu olabilir. Tabi ki siz Director satın almaya karar verdiğinizde arzu ettiğiniz kabloları kullanabilirsiniz ancak Vovox’larda alışveriş listenizde bulunsun!
Gelelim işin maddi boyutu ve son yorumlarımıza. SPL Director Ağustos 2016 itibarı ile 3.200 Euro + KDV’lik bir tutara sahip. Bu tutar karşılığında tam fonksiyonlu bir pre-ampli ve DAC alıyorsunuz. Tabii ki pre-ampli tarafını bypass ederek kullanmanız mümkün ancak benim görebildiğim kadarı ile pre-katı çok çok başarılı. Director’u ben olsam bir güç amplisi ile kullanırdım. DAC katına geldiğimizde ise firma pro-audio tarafındaki deneyimlerini hifi dünyasına taşıyarak son derece dengeli ve detaylı çalan bir DAC’a imza atmış. Dışarıdan baktığınızda Director çok gösterişli insanı etkileyen bir tasarıma sahip değil. Böylesine bir tutarı hak edip etmediğimi sorgulayabilirsiniz. Ancak sisteminize bağlayıp, dinlemeye başladığınızda tasarımdan ziyade performansa para verdiğinizi anlayacağınız bir cihaz olmuş. Ben çok başarılı buldum…
SPL Director
Analog Stereo Inputs 2 x RCA, unbalanced (single ended) Impedance: ca. 10 kohms Max. input level: +32,5 dBu Digital Inputs AES/EBU (XLR), balanced Coaxial SPDIF (RCA) Optical TOSLINK (F06) USB (B) 0 dBFS = max. 24 dBu Converter Chip AD1955 Sample Rates Encoded PCM (kHz): 44.1, 48 , 88.2, 96, 176.4, 192, 352.8, 384 DSD: DSD1 (DSD64), DSD2 (DSD128)
Fiyat: 3.200 Euro + KDV (Ağustos 2016 itibarı ile)
Temsilci: BL Müzik / www.blmuzik.com
Bir yorum ekleyin