Artık yavaş yavaş ses performansından sizlere bahsetmeye başlayayım. İlk söyleyeceğim şey, DAC’ınızı kutudan çıktığı hali ile yorumlamayın. Uzunca bir pişme süresinden sonra olayın boyutu çok değişiyor. Bıkmadan usanmadan HD11’i çalıştırın. O zaten pişmiş olduğunu size hissetirecektir.
HD11’i sistemime bağlar bağlamaz. Aklıma bir albüm geldi, arşivimden bulup WAV formatına çevirip hemen dinlemeye koyuldum. Hegel’in vatandaşı Andrea Haugen’in Hagalaz’ Runedance projesinin ikinci albümü olan “Volven” 2000 yılında yayınlanan albüm pagan/folk olarak nitelendirebileceğimiz bir albüm. İlginç vokallerin yanında akustik enstrümanların ön plana çıktığı bir albüm. Hammerheart Records gibi nispeten küçük bir plak şirketinden yayınlanmış olmasına rağmen kaydı oldukça iyidir albümün. Ortaçağ ezgilerinin yanında Andrea Haugen’ın kendi kaleminden şiirlere de ev sahipliği yapan albüm sakin havası ile dikkat çekiyor. Ancak İskandinavya’nın doğasından, eski inanışlarından bahsederken içinizi farklı bir huzur kaplıyor. Ülkemizde folk müzik denince Kelt melodileri akla geliyor ancak İskandinavya’ya da uzanmanızı tavsiye ederim. Detay seviyesi beni mutlu ediyor. Sahne oluşturmak konusunda da başarılı HD11. Daha önceki denemelerimden artık öğrendiğim şekilde stok USB kablosu yerine iyi bir USB kablosuna geçiş yapınca tizler daha da açılıyor ve genişliyor. Albümde çok derin alt frekanslar yok. Ancak dingin bir albüm, HD11’in verdiği hissiyat gayet yerli yerinde.
Keith Jarrett ve Charlie Haden ikilisinden Jasmine albümünü mercek altına alıyorum. Tam 33 yıllık uzun bir ayrılığın sonrasında Haden ve Jarrett tekrar bir albüm yapmaya karar verirler.Albümün yapım fikri Haden konusunda çekilen bir belgesel sırasında çıkmış. İkili, albümde standartların seslendirilmesine karar verirler. Şarkı listesi son derece ilginç. Örneğin albümün açılış parçası “For All We Know”, 1934 yılında J. Fred Coots tarafından bestelenmiş. Şarkıyı kendi arşivinizde araştırırsanız Dinah Washington, Aretha Franklin, Billie Holliday veya Rosemary Clooney gibi önemli isimlerden bir yorumuna mutlaka denk gelirsiniz. “Body and Soul” keza aynı şekilde. Ella Fitzgerald, Billie Holiday gibi solistlerin yanında çok sayıda caz müzisyeninin defalarca söylediği/çaldığı çok bilindik bir parça. Liste uzadıkça uzar. Birliktelik mükemmel, şarkılardaki yorumlar ilgi çekici. Özellikle “Body and Soul” ve albümün açılış parçası “For All We Know”u dikkatle dinleyince bu yazdıklarıma katılacaksınız. Keith Jarrett’ın standartları seslendirdiği albümlerdeki ortak huzur duygusu bu albümde fazlası ile var. 1970′lerdeki Keith Jarrett ile bugünkü Jarrett arasındaki (özellikle havada uçuşan nota sayısındaki) değişime merakla tanıklık eden müzik meraklıları Jasmine’e de bayılacaklardır. HD11’in sunumu da huzurlu. Sahne son derece geniş, detaylar yerli yerinde… Hayat güzel gidiyor şimdilik.
Kaynak cihaz olarak Acer netbook’umu kullanıyorum. Üzerinde bir çok yazılım modifikasyonu yaptığım netbook’u yukarıdaki fotoğrafta görebilirsiniz. Daha önce işinize yarayabilecek bir rehber yayınlamıştık, bilgisayarınızı kapağı kapalı kullanmak hakkında. Göz atmanızı tavsiye ederim. Bu sayede fazla yer kaplamadan rafımta duran netbook’u uzaktan kontrol ediyorum.
Grinderman projesinin ilk albümü ile devam edeyim. Bu albümü aldığım zaman yanında dijital kopyası da gelmişti. Sonrasında malum ortamlardan daha iyi bir versiyonunu edindim. Nick Cave and the Bad Seeds projelerini pek severim. Grinderman projesi ilk kez ortaya çıktığında bir şeylerin farklı olacağını biliyorduk. Nick Cave yanında Warren Ellis, Martyn Casey ve Jim Sclavunos yeralıyor. Albüm Nick Cave geleneği olduğu üzere her zamanki gibi kapkaranlık ama bu defa müzisyenlerin geçmişlerine doğru yol almak istemeleri albümün sound’unu benzersiz hale getirmiş. Uzak bir geçmişte kalan kirli mi kirli gitar tonları, garip efektler ve hastalıklı tonlar albümü bambaşka bir zamandan gelmiş hale getiriyor. 11 şarkı barındıran albümün her şarkısı benim gözümde birer hit. Electric Alice, Grinderman, No Pussy Blues hepsi harika. Albüm elinizde yoksa bunu da edinin hatta ikinci albümü de edinin. Ben hızımı alamayıp ikinci albümün ilk single’ı olan “Heathen Child”ı hatırlayıp ikinci albümle devam ediyorum. Sahne geniş, detaylar yerli yerinde. Albümün geneline yayılmış tüm garip sesler odayı olması gerektiği gibi dolduruyor. Baslar başarılı, tizler çok çok keyifli ancak sahne tüm bu keyfin katma değeri oluyor. Dinamik çalıyor sistem. İki albümde keyifle dinlenip bitiyor artık uyuma zamanı…
Anthony Braxton ve Italian Instabile Orchestra birlikteliği ile Rai plak şirketinden yayınlanan 2007 tarihli Creative Orchestra (Bolzano) albümüne bir bakalım. 2007 yılında Braxton’ın yönetiminde Italian Instabile Orchestra’nın canlı performansı. Albümde klasik Italian Instabile Orchestra şarkıları yerine Braxton’ın besteleri seslendirilmiş. Oh keyfe bakın. İleri ki dönem Braxton besteleri böylesine bir grup için harika solo fırsatları veriyor. Kısa sololar, parçaların birbirine bağlanması ve çok enstrümanlı bölümler kalabalık ve süper yetenekli İtalyan müzisyenlere eldiven gibi gelmiş. Bu arada Braxton kendi bestelerini son derece farklı şekilde düzenleyerek daha farklı sololar için ortam hazırlamış. 15 dakika civarında süren No. 63 ve toplamda 25 dakikayı geçen No. 164 kompozisyonları için tek yapılacak şey evde oturduğumuz yerden kalkıp alkışlamak. Bu kayıtta 17 kişilik bir ekip olarak çalmış Italian Instabile Orchestra. Albümün kaydı müthiş. Ancak bu albüme bir yanda da kızgınım. Edinebilmek için bol bol kan ve gözyaşı döktüğüm albüm, Apple Store’da karşıma çıkınca çok üzülmüştüm. Aldığım fiyatın çok çok daha azına albüm karşımdaydı. Neyse olan oldu artık keyfimize bakalım. Albümde her saniye bir şeyler oluyor. Bir solo bitmeden yenisi. Dinamizm had safhada. Mutluluk verici bir albüm. Hegel HD11’in performansı da çok başarılı. Dinamizm duygusunu çok güzel şekilde aktarıyor. Detaylar yerli yerinde. Odaklandıkça katmanlarda ayrıntıları duyabilmek mümkün.
Hegel HD11, iki adet koaksiyel ve birer adet USB ve optik giriş ile gayet donanımlı bir DAC. Açıkçası bir DAC alacağım zaman en önem verdiğim şeylerden bir tanesi USB haricinde ek girişlerin olması. Bilgisayar kaynaklı bir müzik sisteminin kalbinde bulunmasının yanında sisteminizdeki diğer dijital kaynakları bağlamak için gerekli tüm olanakları sağlıyor. Bu da tek bir cihaz alıp sistemin dijital tarafını yükseltmek demek. Bu konuda bir yazıyı sizlerle zaten paylaşmıştım. HD11 ile CD çalarımı beraber kullandığım süreç ile alakalı yazı ise ilerleyen günlerde yayına hazır olur.
HD11 sisteme ilk eklendiği zaman farklılıklarını hissettirse de, cihaza biraz zaman tanıyıp pişmesini bekleyip ve iyi bir kaynak bilgisayar, tabii ki iyi bir USB kablo ile donattığınız zaman işin rengi değişiyor. Listeye iyi bir yazılımı da eklemeyi unutmayın. Benim tercihim Foobar oldu. Bu hamlelerin ardından HD11 daha detaylı çalıyor ve sahnesi çok daha başarılı hale geliyor. Asıl keyifli dakikalar bu sürecin ardından başlıyor. Sahne genişliyor ve dinleme odanızı dolduruyor. Ancak yapaylıktan uzak bir sahnesi var Hegel’in. Bu çok önemli, en azından benim için… Bonus olarak uzaktan kumandası kullanım kolaylığı açısından iyi düşünülmüş özellikler ile donatılmış.
Fiyatına bakınca HD11 çok ucuz bir DAC değil ama hem donanım hemde performans olarak hakkını veriyor. Aslında bu yazıda bahsetmediğim bir de özel koaksiyel giriş mevzuu var, merak etmeyin CD çalar ile yaptığım denemelerde bu konuyu ayrıntılı şekilde ele alacağım.
Stereo Mecmuası’nda incelediğimiz hemen her DAC gibi başta iyi bir USB kablosu da dahil iyi bileşenler eklendiğinde uzun seneler keyifle kullanabileceğiniz sorunsuz ve başarılı bir kombinasyon oluşturmak mümkün. Ülkemizde geniş kitleler tarafından da sevilen bu DAC kendi fiyat seviyesinde listenin en başlarında yer bulmayı kesinlikle hak eden bir ürün.
Hegel HD11
24/192 DAC 2 adet koaksiyel, 1 adet optik, 1 adet USB giriş. RCA ve XLR çıkışlar. Frekans aralığı: 0Hz – 50kHz Gürültü tabanı: -140dB Distorsiyon: %0.0007’den az Ebatlar: 6cm * 21cm * 26 cm (Y*E*D) Ağırlık: 3,5 kg
Fiyat: 945 Euro + KDV
Temsilci: Timpani / www.timpani.com.tr
Hegel bence çok önemli bir iş başarmış.
Mazisi çok eski olmamasına karşın (80’lerin sonu sanırım), çok yerinde ve başarılı işlere imza atmış. Bahsettiğiniz gibi
burada Holter’ın hakkını vermek gerek. “harmonic distortion”a açtığı savaştan galip çıkmış gibi görünüyor.
Ve bu kadar kısa bir zamanda kendi sengmentinde zirve yarışında ben de varım demiş bence.
HD11 benim de kullandığım dac. Arkadaşım sağolsun taaa Norveçlerden getirmişti :))) ne kadar teşekkür etsem azdır ona, çok çok memnunum.
Tespitlerinize katılıyorum, özellikle ‘yapaylıktan uzak’ yorumunuz tam isabet kanımca. Herşey olması gerektiği gibi..
Veeee Jasmine albumu :) herhalde son yıllarda bana en büyük keyif veren albumdür. Huzur ve dinginlik…
Ben cd çalarımı mecburen optik ile bağlıyorum. Koaksiyel mevzu enteresanmış Hegelde. Merakla bekliyorum incelemeyi. Ama yapabiliyorssanız hem optik hem koaksiyel yapın testleri.
Teşekkürler paylaşım için.
Sevgiler
Not. Seçil hanımın yazıları ne zaman geliyor bekliyoruz sabırsızlıkla. Selamlar :)
Burada izlenimlerinizi paylaştığınız için teşekkürler. Bu izlenim yazılarınızın başında ya da sonunda imzanızı da koymanızı öneririm.
Mantıklı olur imza ekleme işi aslında. Unutmazsam yapmaya çalışırım…
Dac ve test yazınız her ikisi de gayet başarılı tebrikler.
Yazınızda göremedim ama bu dacı düşünen arkadaşlar için ufak bir teknik açıklama yapmak isterim. HD11’in içinde, Hegel’in en üst modeli olan HD25’de olduğu gibi, bir adet AKM 4399 revizyon 2 dac kullanılıyor. 32 bitlik bu DAC çipinin ilk versiyonu 105DB S/N oranına sahipti. 24 bitlik daha önceki popüler AKM modeline göre oldukça düşük S/N değerine sahip olmasına rağmen yine de çok beğenilmişti. Ardınan AKM bu modelin 123DB lik ikinci versiyonunu çıkardı. Hegel firmasının direktörünün de açıkca söylediği gibi bu DAC çipi muhtemelen şu anda piyasada bulunabilen en başarılı model gibi duruyor. Uyarlamaya gelince HD11 ‘in dijital inputlarında ve diğer yerlerde kullanılan devre elemanlarının çoğu HD25 ile birebir aynı diyebilirim. Yalnız HD25 gözüme çarpan şey özellikle güç katmanında kullanılan ekstra kapasitörler oldu. HD25 ‘in ses rengi ve farkının daha çok güç besleme tarafındaki iyileştirmeden kaynaklandığını düşünüyorum. Üretim maliyetinin, büyük kardeşine çok yakın olduğunu zannettiğim HD11 ‘in satış fiyatı gerçekten ilgi çekici.
Üzerindeki girişlere gelince, şu aralar yemeden içmeden kesildim bunları test ediyorum :) Geçenlerde Sn. Tuger’den aldığım DH Labs D75 coax kablo ve elimdeki Wireworld Silver Starlight USB kablo ile testler yaptım halen yapıyorum. Arada Keith Jarrett’in “Jasmine” albümünden de dinlemeler yaptım. Ne şanstır ki bu albüm benim de favorilerim arasında. Piyano ve derin kontrbas albümleri dac çiplerinin ve özellikle kabloların performanslarını kıyaslamak açısından çok uygun görüyorum.
HD11 ile ilgili internette birbirine zıt düşen yorumlar var. Çoğunluk daha çok üreticinin yorumlarını dikkate almış gibi görünüyor ama birkaç kişi ise cihazın sadece USB üzerinden gerçek performansını verdiğini söylüyor. Coax girişlerde sahnenin yeterince büyümediği gibi yorumlar. Açıkcası ben de USB ‘nin daha başarılı olduğunu zannediyordum ama durum pek öyle değil gibi.
HD11’in USB girişi kaliteli bir USB kablo ile gerçekten çok iyi iş çıkarıyor. Hız, dinamiklik ve sahne anlamında her şey yerli yerinde. Coax-1 üzerinden D75 le yaptığım kritik dinlemelerde pek çok faktörün USB girişe benzer olduğunu gördüm. Kulağıma çarpanlar ise sadece kablo farkları gibi geldi bana. D75’in daha derinden gelen basları özellikle Jasmine albümünde çok barizdi. Ayrıca yine bu albümdeki sert piyano vuruşları D75 ile biraz daha yumuşamıştı. Yalnız detay, transparanlık ve sahne anlamında kayıp yoktu (USB ile aynı derecede iyiydi).
Sonuç olarak üreticinin yorumlarına katılmadığım tek nokta Coax-1’in en iyi input olduğu yönündeki açıklaması (DAC’ın kitapçığına da yazmışlar bunu). Bence HD11’in tüm girişleri eşit derecede iyi iş çıkarıyor. Mesela Sn. Tuger’de yaptığı testlerde en iyi sonucu optik girişi üzerinden aldığını söylemişti. Hangi input olacağına çok takılmaya gerek yok ama çok iyi bir kablo şart.
kora hermes 2 dac hakkindaki dusuncelriniz nelerdir
Dinlemediğim için bir yorum yapabilmem mümkün değil..
Selamlar
http://stereomecmuasi.com/2013/05/eski-cd-calarlarimiza-can-vermek-hegel-hd11.html
Bonus inceleme :)
Merhaba,
HD11 aldık fakat mavi ışık bir türlü USB yapamadık. USB aktif oluyor ama USB moduna geçmiyor. Bu konuyla ilgili bilgisi olan var mı?
Teşekkürler.
Bilgisayar tarafında bir sıkıntı gibi görünüyor. Forumlarımızda oldukça fazla Hegel kullanıcısı var isterseniz sorunuzu orada yöneltin…
Selamlar