Woman Acceptance Factor Sayı 5

Soldan sağa, Seçil, Hakancez, Frank Tchang

Herkese merhaba

Ne yazacağımı bilmeden bir yandan da Frida filminin soundtrack’ini dinleyerek bu yazıma başlıyorum. Sanırım geçen sayıydı bir şey yazamadım. Malumunuz evimiz ile uğraşıyorduk. Artık evimizde doya doya müzik dinlemeye başladık. Yeni yeni müzikler. Önümüzde Mojo ve hatırlayamadığım kimi müzik dergileri, Jazz ve Rock tarihine dair kitaplar bir yandan dinlerken bir yanda da öğreniyoruz. Benim hiç duymadığım, kiminin sadece ismini duyduğum ama dinleyemediğim ya da çocukluğumuzdan beri kulağımızda kalan nağmeler. En son bir Müzeyyen Senar albümü dinledik ki…

Türk Sanat Müziği daha çok benim sevdiğim bir müzik türüdür. Aslında bizim sistemde dinleyince de pek bir güzel oldu. Hakan ne düşündü bilemiyorum ama. Sanki Müzeyyen Senar bizim salonda söylüyordu. Yanıyor mu yeşil köşkün lambaları. Rakı içmeden edemezdik tabii ki. Bu müzik acayip birşey!!! İnsanı sakinleştiriyor, ağlatıyor, içini sızlatıyor, hasret çektiriyor. Ve biz müzik dinlemeden edemiyoruz.

Şimdi genel olarak bir müzik tarzına takılıp kalır insanlar. Bana ne dinlediğimi sorduklarında her şeyi dinliyorum deyince ilk önce gülümsüyor bir takım insanlar. Sonra bu hafta sonu şunu şunu dinledim deyince o gülümseme ortadan kayboluyor. Hatta okuduklarımdan karşımdaki sırf bana böyle davrandı diye bilgiçlik bile yapıyorum. Anladığım kadarıyla 2 tip odyofil var. Birisi sizin benim gibi müzik dinliyor ama dinlediği müziği kaliteli dinlemek için para harcıyor, diğer tipi ise sistemine para yatırıp hep aynı şeyleri dinliyor ve bunların insana üstten bakan tarafları var. Neyse canım fazla tepki çekmeyelim değil mi?

CD, kaset ya da plak koyup dinlemek güzel de bir de daha iyi ses duyabilmek için yaptıklarımız ve denediklerimiz var. Gerçi ben en çok dinleme kısmını seviyorum. Mesela bizim salonda hoparlörlerin üzerinde iki tane tahta parçası diyeceğim ama çok ayıp olacak. Bunları denemekte keyifli, o iki tahta parçasının sesi bu kadar değiştirebileceğine inanamazdım. Kendinizi sihirbaz gibi hissediyorsunuz. Bir koyuyorsunuz farklı, bir alıyorsunuz farklı..

Bir de çanlarımız var şimdi salonun dört bir köşesine yerleşmiş. Hadi tamam salonu eşimize kaptırdıkta, bu kadar olmaz ki canım. Bu çanları diğer evdeyken de denemiştik. Yani ne işe yararlar biliyorum. Hakan sigara içiyor diye salona halı koymayınca akustik bozuluyor diye çanlar yine çıktı ortaya. Bu çanlarda bir garip! Alıp bir metre öteye koyuyorsun seste bir metre öteye gidiyor. Allahım şunu yapan Çinli amca birde sigarayı bıraktıracak bir alet bulsa. En kötü ihtimal dumanına karşı. Belki vardır da, ben bilmiyorum. Neyse konuyu uzatıp, köşemizden olmayalım. En azından konuyu bağlamak için bizim salonda böyle nesnelerle daha çok karşılaşacağım ve daha çok şaşıracağım diyeyim :)

Bizim evde müzik dinlemekte biraz işkence. Kırmızı kablo takılıysa lambalı, diğeri takılıysa diğer ampliler takılı. Cihazlara zarar vermemek için dedektifçilik oynuyorum vallahi. En çok da pikaptan şikayetçiyim, benim ProJect pikabımda ne güzel iğneyi indir müzik dinle. Bu pikapta iğneyi indirmek bile mesele. Zaten Hakan o manivelayı kullanmıyor ama ben pikabın fiyatını bildiğimden korkudan elim titriyor. Böyle giderse kendi sistemimi de karşı duvara kuracağım. Neyse sistem maceralarımdan gelecek sayıda bahsederim.

Sevgiler

Seçil

Tags: