24 Bit Ne Getirir, Ne Götürür? Bölüm II

Sırada ses kalitesini çok beğendiğim bir kayıt var. Dire Straits’ten Your Latest Trick. Bu kayıtı ilk dinlediğimde, işte yüksek çözünürlük farkı bu olsa gerek demiştim. Pırıl pırıl bir ses ve geniş dinamik aralık hemen kendini belli ediyordu.

İşte o şarkı.

Nasıl bir görüntü bu? 24/88 formatında olduğundan frekans bandı 44 kHz’e kadar çıkıyor ancak 20 kHz üzerinde hiç ses sinyali yok. Üstelik bu sınır son derece net bir eşik olarak karşımızda duruyor. Yani bariz bir filtreleme yapılmış, adeta bir MP3 dosyası gibi. Dinamik aralığın genişliği görülebiliyor ancak o güzelim ses bu kadar dar bir frekans bandından çıkabiliyor mu gerçekten? Çıkabiliyor demek ki. Kafa karıştıracak bir durum.

Bir de klasik müzikten bir örneğe bakalım. Dört mevsim’i Joseph Silverstein, Seiji Ozawa yönetimindeki Boston Senfoni eşliğinde yorumluyor. Meraklısı bilir, ses kalitesi açısından iddialı bir kayıt bu.

24/96 formatındaki kayıta bakınca 5 kHz seviyesine kadar esas enstrüman seslerini görüyoruz. 22 – 23 kHz mertebesine kadar azalan sinyaller mevcut. Sonrası önce bir sessizlik sonra da sürekli bir gürültü bulutu, hem de az buz bir seviyede değil. Ne işe yaradı şimdi 24 bit?

Son bir analiz daha yapalım. Stan Getz’in Jazz Samba Encore albümünden bir kayıt. Bu albümün de hem 24 bit’lik dosyası hem de CD’si elimde var. En baştan söyleyeyim, Jazz at the Pawnshop albümündeki durum burad da geçerli, CD’de dinamik sıkıştırma var. Yani, 24 bit kayıt daha doğal ses veriyor.

İşte bu kayıt yani!

24/192 formatındaki kayıt yine beklenmedik bir görüntü sunuyor. 20 kHz üzerinde sinyal yok, bir gürültü bulutu var. 77 kHz’de şarkı boyunca bir parazit sinyal mevcut.

Bütün bunları nasıl yorumlayacağız? Yüksek çözünürlüklü olarak sunulan bazı kayıtlar bu standartın koşullarını karşılamıyor, ya da en azından imkanlarını kullanmıyor. Bazılarının 16 bit’lik kayıtlardan yükseltilmiş olma olasılığı bile var. Kandırmaca yani. Baştan bunu anlama imkanımız var mı? Maalesef yok. Parasını ödeyip dosyayı satıcının sitesinden indirdikten sonra bu analizleri yapabiliriz ve artık sonuç ne çıkarsa! “Ses kalitesinden genelde memnunuz ama!” derseniz, bunun sebebinin bu kayıtların master işlemlerinin daha özenli yapılıyor olmalarına bağlanabilir. Dinamik sıkıştırma virüsü buralara pek bulaşmamış şimdilik! Ancak bunun formatın teknik özellikleri ile bir ilgisi yok. Aynı özeni 16 bit’lik kayıtlara gösterdiğinizde aynı sonuçlar çıkıyor.

Şu ana kadar işin tek yönü ile ilgilendik: Frekans bandı. Halbuki en başta dört üstünlüğü sıralamıştık. Gelin, devam edelim. Ses sinyalinin küçük bir bölümünün karşılaştırılması ikinci ve üçüncü üstünlük iddialarının gerçekliği hakkında bize bir fikir verebilir. Özetle, sesin analog aslına olan yakınlaşması.

Stan Getz’in albümünden minik mi minik bir an alıp ses sinyalinin görünümünü inceleyelim. Sonra da bunu 16 Bit olanı ile karşılaştıralım. Daha doğrusu, 16 bit’lik iki versiyon ile karşılaştıralım: benim dönüştürdüğüm versiyon ile CD olarak satılan kayıttaki.

Kolay incelemek adına üç sinyali tek grafikte topladım.

Tekrar edeyim, bu grafik saniyenin binde üçü kadar olan bir zamanı gösteriyor, algılayamayacağımız kadar küçük bir ses anı bu. Ancak, şeytan detayda gizlidir diyerek bu kadar küçük bir aralığı büyütüp önümüze koyuyoruz.

En üstte 24 bit’lik Orijinal ses sinyali var. Örneklemeler sık olduğundan örnekleme noktaları seçilmiyor. Ses sinyali kesintisiz bir analog sinyal gibi duruyor. Hemen altındaki sinyal benim dönüştürdüğüm 16 Bit’lik dosyadan. Örnekleme noktaları seçilebiliyor. Orjinalde olan saniyede 192.000 kere yerine saniyede 44.100 kez örnekleme var bu versiyonda. Görüldüğü gibi, iki sinyal arasında bir fark yok. 16 Bit dönüşümü aynı ses sinyalini hassas şekilde tekrar yaratabiliyor.

En altta ise, CD’den alınmış sinyali görüyoruz. Devamlılık adına o da sorunsuz ancak üsttekiler ile farklılık gösteriyor. Bunun sebebi muhtemelen dinamik sıkıştırma uygulanmış olması. Sinyalin genliği arttırılmış. Bu yüzden 24 Bit’lik kayıt ile CD kaydını dinlediğimizde aynı sesi duymuyoruz, CD kulağımıza daha kötü geliyor.

Yukarıdaki grafik aslında CD standartının ses sinyalini tekrar üretmek için teknik olarak gayet yeterli bir formatta olduğunu gösteriyor, yeter ki sinyal manipüle edilmesin. Doğru dürüst bir dönüşüm aslına sadık bir ses almamıza imkan tanıyor.

Öyle bir yere varıyoruz ki, eğri ile doğruyu ayırmak çok zorlaşıyor. Hi-Res kayıtların en çok vurgulanan “üstünlükleri”nin pek bir önemi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Başta bahsi geçen üstünlüklerin üçüncüsü olan dinamik aralık genişliği de çelişkili bir konu. CD kalitesi bile her zaman kıyaslandığı analog (plaktan dinlenilen diyelim) sisteme göre çok daha geniş dinamik aralığa sahipken bunun iyice abartılmasının pek elle tutulur bir yanı yok. Aslında, bu tür kayıtların teknik olarak gerçek avantajı neredeyse hiç bahsedilmeyen dördüncü nokta. Yani, sesin dönüştürülmesinde kullandığımız cihazların (nam-ı diğer DAC’ların) kendi gürültü seviyelerindeki azalma. Yüksek örnekleme frakansına sahip format cihazların kendi gürültü seviyelerinin aşağı çekilmesinda fayda sağlıyor. Bu ne kadar sese etki eder derseniz, yine net bir şey söyleyemem ama en azından ölçülebilir bir fark var. Bu konuyla ilgili kendim ölçüm yapamıyorum, teknik imkanlarım uygun değil. Ancak ilgili objektif pek çok makale ve inceleme internette mevcut.

Peki ama, bazı kayıtlarda 22 kHz üzeri sesler gerçekten mevcuttu, bunlar ne olacak, hiç mi fark yaratmıyor bu seslerin varlığı? Yaratıyor mutlaka, ama muhtemelen düşündüğünüzden çok çok daha az. Neden böyle olduğu konusu bu yazının içeriğinden daha farklı alanlarda dolaşacağından belki üçüncü bir yazıda da onu ele alırız.

Elinizde olan yüksek çözünürüklü kayıtları 16 bit’e çevirin saklayın demiyorum, ama önyargılı olmayın, emin olun ki iyi bir kayıt ister 16 ister 24 Bit’lik olsun size çok çok iyi ses verecektir. Kayıt kötüyse, dinamik sıkıştırma uygulanmışsa, özensiz bir mastering işlemi varsa plak olmuş, Hi-Res format olmuş ya da burada hiç bahsetmediğimiz DSD formatı olmuş, hiç farketmez, size zevk vermeyecektir.

Aykut Turhan
Yazarın kişisel sitesine erişmek için tıklayınız 

 

İlk Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız

Tags: