Woman Acceptance Factor Sayı 19


Herkese tekrar merhaba,

Uzun bir ara verdim sanırım. Umarım her şeye rağmen güzel bir yaz geçirmişsinizdir. Bu yaz benin biraz tatilimin birikmiş olması nedeniyle deniz, kum , güneş için biraz daha fazla vaktimiz oldu. Marmaris, Turunç, Mordoğan, Çeşme, Didim, Selimiye derken bir yazı daha bitirdik. Bol bol deniz ve güneş; benim her zaman daha fazla tercih ettiğim tatildir. Balkonda ya da bahçede geçirilen ılık yaz akşamları, bir kadeh rakı, biraz beyaz peynir, köz biber, patlıcan derken en sonda buz gibi bir kavun ve tabii ki fonda Zeki Müren . Daha soğuklar gelmeden yazı özledim bile. İzmir’de yaşamamıza rağmen en sevdiğim mevsim. Tüm bunlar sevdiklerimizle güzel tabii ki..

Her şeyi sevdiklerinizle paylaşırsanız daha güzel oluyor sanırım. Müzikte bunlardan biri. Sizin sır gibi sakladığınız hi-fi dünyanıza da biraz kadın eli değmesinde bahsediyorum. Hemen sinirlenmeyin hoparlörünüzün üzerine dantel serilmesi değil olay. Kimi fotoğraflarda görmedim değil. Bu dünyaya sevdiğiniz kadınları almanızdan bahsediyorum. Müzik dinlemek beraber vakit geçirmek için güzel bir yol. Beraber vakit geçirmek biz kadınların en büyük dırdırıdır. (sizin için dırdır, bizim için duygularını paylaşmaktır.)

Bir çoğunuz bu dünyanın içine öyle bir dalmışsınız ki sizinle yaşayan insanlar için bunun ne kadar zor olduğunu anlamıyorsunuz. Dışarıdan nasıl göründüğünüzün genelde farkında değilsiniz. Sevdiğiniz kadının gözüyle özellikle de bunu hiç paylaşmıyorsanız yine bizimki bir dünya şey almış, kim bilir kaç para verdi, diye düşünüp size pek de sevimli yaklaşamıyor. Eşlerinizin ya da sevgililerinizin o kablolara, hoparlörlere kaç para verdiğinizi duysa eminim dudağı uçaklardı ? Eşiniz o kadar parayı ayakkabı ya da elbiseye verse dünyanız kararır bir de üstüne üstlük karşınızdakine de dünyayı dar edersiniz. Bana aynı şey değil demeyin, çünkü bir kısmınız aldığınız cihazın daha kabloları bile yanmadan tekrar değiştirme hevesine kapılıp aldığınız cihazı yok pahasına satıp yeni bir şeyler deniyorsunuz. Ve tabii ki eşinize söylemeden. Bizimde size söylemeden ya da beyaz yalanlar söyleyerek yaptığımız alışverişler yok değil. Ama sizinkiler genelde limitleri biraz aşıyor.

Özellikle mi yapıyorsunuz o kadar teknik konuşup bu işi anlaşılmaz hale getirmeyi; hangi kablo ne kadar yanmalıymış, kablo yakmak için cihazlar, şu hoparlör bu ampli ile sürülmeliymiş, pikabın iğnesinin komplians değeri mutlaka şu olmalıymış falanda filan.

Odyofilleri de sanırım ikiye ayırmak lazım. Bir sadece cihazlara tutkun olup evirip çevirip aynı şeyleri dinleyip genelde sadece cihazlardan bahsedip duranlar. Bir de işi gücü müzik dinlemek olanlar. Ben bu ikinci grup odyofilleri kendime yakın buluyorum tercih ediyorum. Onlardan yepyeni şeyler öğrenebiliyorsunuz. Eminim ara modellerde vardır ama onlara değinmeyeceğim.

Ben sadece beraber müzik dinlemekten bahsetmiyorum. Müzik marketlere gidip beraber alışveriş yapmaktan, sevdiğiniz bir şeyi beraber ınternet’ten sipariş edip kargocunun yolunu beklemekten, o kutuyu açtığınızda jelatinini yırtıp, CD’nin kokusunu duymaktan (ki ben kitap kokusunu daha çok sevmem rağmen), CD’nin kapağını açıp incelemekten. Evinizde pikabınız varsa plak alışverişi bambaşka bir keyif zaten.

Kıymetli sistemlerinizi eşiniz kumanda etsin! Yok artık daha neler demeyin, bırakın eşiniz CD’yi ya da plağı değiştirsin. Korkmayın iğneniz kırılmaz. Kırılsa bile sevdiğiniz insan kadar değerli değil, değil mi? Gözlerinizi fal taşı gibi açtığınızı buradan bile görebiliyorum. Ama denemekten ne çıkar diyorum. Sizde bana o iğne ne kadar biliyor musun diyorsunuz. Ben en azından tahmin edebiliyorum da eşiniz biliyor mu? Ya da sizin eşinize biçtiğiniz değer bu kadar mı?

Bırakın o değerli sisteminizde bir gecede sevdiğiniz kadının en sevdiği şarkılar çalsın…

Seçil

Tags: