Türkiye’de Audio Üretimi Tartışması

 

Uzun zamandir bilgilenmek adina ozellikle Fransiz ve farkli ulkelerin forum sitelerini takip etme firsatim oluyor. Dunya’da 1950’leri hatirlatircasina bir modifikasyon veya iyilestirme akimi ortaya cikmis oldugu dikkatimi cekti. Zaten o hifi’nin endustriyellesme donemini animsattigini oradaki insanlarda konusuyorlardi. Kendi cihazlarini modifiye edenler, bununla ilintili devre vesaire tasarlayip paylasanlar ve hatta bunlari seri uretime tasiyip satanlar. Bu konuda ciddi bir sektor olusmus durumda. Sirf ulkemizde degil, yurtdisinda da, yillar icerisinde alim gucunden ozellikle “calisan” siniflarinda hobisel faaliyelere daha az pay ayirabilir hale gelmesi, hifi hobisi acisindan da belirli bir cihaz sinifindan ust sinira gecme noktasinda, fiyatlarin bir anda asiri yukselmesi bu modifikasyon akiminin gitgide neredeyse “moda” haline gelmesini saglamis. Tabii ki, onlarin giris seviyesi olarak adlandirdigi cesitli cihazlar ve fiyatlari bizde neredeyse orta sinif veya orta alt sinif olarak degerlendirildigini ve cihazlar konusundaki alim gucunun hemen herseyde oldugu gibi ulkemizden yuksek oldugunu da ufak bir not olarak belirtmem gerekir.

Ikinci olarak ozellikle hammadde ve ekipman konusunda, uretimin Cin gibi uzakdogu ulkelerine kaymasindan kaynaklanan, eskiden belirli Avrupa’li firmalarin tekelinde olan bu ekipmanlar kullanilarak yapilan modifikasyon veya bir sey uretmenin neredeyse yeni bir cihaz almaktan daha pahaliya geldigi donemlerin gecmiste kalip, cok yuklu miktarlarda uretilen bu tarz malzemenin son kullaniciya donuk urunler haricinde sarf veya yari mamul olarak piyasaya surulmesininde etkisi vardir. Arastiranlarin mutlaka ilgisini cekmis oldugunu umdugum, cok iyi bildigimiz bir cok cihazin icerisinde kullanilan PCB levhalari kit halinde oldukca uygun fiyatlara satin alinabilmesi, belirli cok taninmis markalarin bu tarz urunlerinin benzerlerinin “hatta kopyalarinin” cok adetli miktarlarda piyasaya surulmesi kisisel uretim ve modifikasyonu arkasindan markalasmayi saglamaktadir. Bununla birlikte yapilan bir yorumda birkac sene icerisinde cok fazla Cin markasinin hifi ve hatta hi-end alaninda gorulecegidir. Su an icin bazi acik arttirma veya internet sitelerinde gorulen urunlerin, ozellikle Amerika ve Avrupa piyasasina bayilik sistemi ile girecegi gorusu de tartisilmaktadir. Ama tutucu Avrupa musterisi ve hatta hifi basini dolayisiyla Avrupa’da son kullaniciya yonelik urunlerin basarili olamayacagi konusunda da ciddi bir konsensus oldugu goruluyor. Fakat bu nokta Turkiye’de daha tam anlamiyla emeklemekte olan sektorun tamamen yokolmasi sorununu getirecektir. Fiyat konusunda rekabetci ve belirli standartlarin uzerindeki urunlerin, ulkemizde on yargida uzak bir talep gormesi cok olasildir.

Ucuncu olarak ki en onemlisi bu bence, insan egosu gercegini de gozardi etmeden herkeste olan cihazi kullanmak istemeyen (hem ses yonunden tatmin olmayan, hemde farkli olmak istegi) merakli kullanicilarin bu modifikasyon veya kisisel uretimlere girip bunlardan bazilarinin bu tarz insanlarin alici olabilecegini kesfetmesinden kaynaklanan yeni ve ozellikle “daha yerel” markalarin ortaya cikmasinin onemli bir etken oldugunu dusunmekteyim. Bu arada bu tarz “butik” urunlerde CE onayli ekipmanin kullanilmasi -ki bir cok Avrupa ulkesinde bahsi gecen spec’lere sahip olmayan herhangi bir ithalat yapmak mumkun degildir- dolayisiyla siki garanti ve benzer yasal sureclerin uygulanmamasi ve hatta ozel bir seyler urettigini belgelemek isteyen uretici veya meraklilar icin patent’te dahil bir cok noktada destek olunmasinin onemini de vurgulamak isterim.

Ulkemizde ise, son yillarda -hatta son 5 yildir diyebiliriz- cesitli ithalatcilarin uygun fiyat ve ozellikle daha esnek odeme sekilleri ile dergilerde gorup senelerce ic gecirdigimiz cihazlari alabilme sansimizin olmasi, goreceli “genc” bir hifi pazarinin olusmasina yol acmistir. Bu nokta da tuketici yerli uretim bir urun yerine kendince hakli olarak hep hayalini kurdugu urunleri satin alma yonune gidecektir. Siz belirli bir urun gaminda urettiginiz bir urunle bu markalar ile rekabet edebilme gucune su an icin sahip olamazsiniz. Bu aslinda pazarin yeniliginde ve ekonomi tabiri ile “ac” olmasindan kaynaklanan bir durumdur. Bu noktada taninmis rakiplerinizden daha ucuz urunler uretmeye calisabilirsiniz -ki kalite dusunce ust pazar payinda rekabet sansiniz dusecektir ozellikle ev sinemasi konusundaki urunler ornek olarak gosterilebilir- veya satisi az ozellikli urunler ureteceksiniz. Veya olan urunleri modifiye ederek, cesitli iyilestirmeler yaparak en azindan bu donemde pazarda bir marka imaji daha dogru tabirle hatirlanabilirlik yaratacaksiniz. Bu tabii ki, ozellikle Avrupa’da yasanan akimin gelecekte ulkemizde de yasanacagi gercegi isiginda gelecege olumlu bir yatirim olarak ortaya cikacaktir.

Su an bazi firmalar ve hatta sahislar tarafindan uretilen cesitli urunler pazarda gorulmektedir. Oldukca basarili urunler oldugu gibi performans acisindan basarisiz urunlerde mevcuttur. Fakat tum bu yerli uretimlerin ortak noktasi ticari intihar olarak adlandirilabilecegidir. Bu tarz hareketler, ilerisi icin aslinda olusmakta olan sektore umut vermeli. Istendiginde bir seylerin yapilabildigi ve uretildigi anlaminda. Tabii ki eger ticari acidan bakarsak basarisizlik olarak adlandirilabilir ama uygun kosullarla olustugunda -gerek ekonomik, gerek toplumsal anlamda- benzer bir uretimin ticari anlamda markalasabilecegi gercegi de yatsinmamalidir. Ornegin yukarida bahsettigim sarf urunler ve/veya yedek parcalar piyasamiza girip, uretim maliyetlerimiz dustugunde ve benzer bir “moda” bizde de olusunca ben yerel markalar olusacagina inaniyorum.

Tum yazdiklarimin isiginda bu hareket, bizde de kisisel kurcalamalar dedigim modifikasyon veya iyilestirmeler ile baslayacaktir. Ben kendimden bir ornek vermek isterim, yapmaya calistigim son pikabim icin (belki hatirlayan dostlar olur Tavanannah) kol almak istedigimde karsima cikan rakamlarin yuksekliginin akabinde kendim bir kol yapmaya karar verdim. Bu konuda bir cok meraklinin veya ureticinin yasadigi gibi, bir atolyeye gittigimde kac tane yapilacak sorusuna 1 adet diye karsilik verilince, olusan olumsuz hava atolye sahibinin -kendince hakli- abi ben bununla ugrasamam cevabi ile, projenin sonunun gelmesi tehlikesi uzerine bende oturup kendim yapmaya karar verdim. Bir dostumun yardimiyla basit bir torna tezgahinda su an calismaya devam ediyorum ve bitirmeye calisiyorum. Sonucta daha once bir iyilestirme olarak yaptigim diger pikabimin (Kybele) sistemimde eski pikabimin (ProJect Debut II) yerini almasindan kaynaklanan amiyane tabiri ile “gaz” ile yenisinin daha basarili olacagi konusundaki “iyimserligim” bu keyifli calismalari devam ettiriyor. Tabii ki, bir de bir ust sinif cihaz almakta ekonomik olarak zorlanacagim gercegini de eklemem lazim. Bir uretimin eger ki, tamami kendimiz tarafindan yapilamiyor ise, ne yazik ki bu tarz parca ihtiyaclarinda ciddi bir sorun ortaya cikabiliyor. Gerek uretim maliyetinin artmasi, gerekse de bu tarz bir yan sanayinin bulunmamasi uretim adina onemli bir sorun gercekten.

Bu noktada herseyin otesinde kendinizin urettigi, yarattigi, modifiye ettigi (ismi hic farketmez) aslinda emek verdigi bir cihazin insana verdigi haz gercekten inanilmaz. Basit bir kablo, tenis topundan veya hemoroid yastigindan bir izolasyon platformu, bir sehpa veya herhangi bir sey yapan dostlarimiz beni mutlaka anlayacaktir. Bugun bunlarla baslayan yolculuk, ses ve muzik bilgimiz yanisira teknik olarak da gelistikce daha kapsamli projelere donusecek ve bunlari begenen insanlar icin uretmeye basladikca markalasma olusacak ve ticari anlamda karlar edilebilecektir. Belki su an bizim disimizdaki faktorlerden dolayi bu mumkun gozukmuyor ama gelecekte uygun kosullar mutlaka olusacaktir. Zaten hifi hikayesininde baslangici bu degil mi?

Hakan Cezayirli