Woman Acceptance Factor Sayı 1


Herkese Selamlar,

Hakan bana dün akşam bana bir Hi-Fi dergisi çıkaracağını söylediği zaman açıkçası şaşırdım. Ben daha bunu fikir aşamasında sanırken meğer 10-12 sayfası hazırmış bile… Bir de bana sen de bir şeyler yazsana dediğinde iyice şaşırdım. “Ben” ve “Hi-Fi dergisine yazı yazmak” birbirine pek yakın şeyler değil.

Hı-fı dünyasında zaten pek hatuna rastlamadım. Belki de hiçbir zaman hangi kabloyu nereye bağlayacağımızı tam ve kesin olarak kestiremediğimizdendir. Malumunuz kabloları yanlış bir yere bağlarsanız Allah muhafaza!!!! Gider binlerce Euro…

Ben tam olarak bu dünyadan sayılmam ama Hakan sayesinde ucundan köşesinden de olsa biraz bulaştım galiba…Artık en azından markaları duyunca pikap markası mı hoparlör markası mı az da olsa bilir hale geldim. Kablolar, amplifikatörler, hoparlörler, pikaplar, CD çalarlar hepsinden önemlisi bunları birbiriyle kombine edip en iyi sesi nasıl duyabilirim? Benim Hi-Fi dünyasından çıkardığım; herkesin peşinden koşturduğu şey; “en iyi ses” İşin kötü tarafı bunun da göreceli bir kavram olması. Büyük hoparlör mü daha iyi ses verir yoksa küçük mü olmalı , salon ne kadar büyük? Ya pikap hum yaptı duydunuz mu ne oldu acaba, bu kablolar doğru kablolar değil mi, X marka mı alsaydık, çokta pahalı ama yoksa iğnede mi bir sakatlık var? İşleri zor anlayacağınız… Aslında birazda insanı strese sokan bir tutku bu.

Ve bir kız arkadaşınız veya eşiniz varsa siz tüm bu dertlerle uğraşırken kendisi sıkılabilir. Bir de bu cihazlar için harcadığınız paraları da duyarsa -eminim bir çoğunuz bunların maddi değerlerinden bahsetmiyorsunuzdur bile- kendinden geçip cinnet geçirebilir. Bu yüzden ne yapın ne edin hayat arkadaşınızında bu işten zevk almasını sağlayın.

Benim en keyif aldığım kısım ise pikaplar. Hem kullanımı basit (hepsi için söylemiyorum) hemde insana huzur veren , eskileri çağrıştıran o cızırtılı sesi veren cihazlar. Pek çoğu gibi o cızırtılı sesi seven ama pikabı olmayanlardandım.

O cızırtılı sesi tekrar dinlettiğinde benimde bundan olmalı dedim. Bundan sonrası ise Hakan’la yaptığımız takas –ki ben burada onu biraz kandırmış gibi olabilirim ama çaktırmayın – bir çalar saat karşılığı bir Sansui ama oldukça oynanmış olduğunu düşündüğüm bir pikap ve Sony bilmem kaç model (bu model isimleri de hep acayiptir nedense, HFG-3546 bilmem ne abuk-sabuk) bir sistem sahibi oldum. Hakan sistemi yeniledikçe eskiler bana geldi ve şu an iyi bir marka bir pikap sahibiyim. Hakan sistemi yenileme konusunda her zaman bir devinim içinde ama benim için son nokta budur. Özellikle pikabımı asla değiştirmem.

Bu işin en keyifli yanlarından biride kendi aralarında toplantı düzenlemeleri. Bunların birisinde bulundum ki Hi-Fi kesinlikle bahane, olay tamamen yeme-içme ve dedikodu etmek. Kadınlar mı dedikoducu, gülünç Valla ne diyeyim ağızlarının tadını biliyorlar. Daha doğrusu kime misafir olacaklarını iyi biliyorlar. Bende bir bayan Hi-Fi grubu kurmanın peşindeyim. Hi-Fi, sosyalleşme açısından iyi bir bahane. Beyler ekipmanlarını değiştirdikçe, eskiler bayanlara…

Hi- fi dünyasına girişim işte böyle oldu. Ben daha kapının eşiğindeyim.

Secil

Tags: