Woman Acceptance Factor Sayı 9


Merhaba

Herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Bayram henüz bitmişken bende bir bayram yazısı yazayım dedim. Umarım herkes sevdikleriyle bir bayram daha geçirebilmiştir.

Evet ben de herkes gibi söyleyeceğim galiba nerede o eski bayramlar dediğime inanamıyorum ama sanırım gerçek bu. Bayram ziyaretleri,çatlayana kadar yenen tatlılar, çocuklar için harçlık ki ben bu kısmını çok severdim ne zaman çalışmaya başladım, sen artık büyüdün deyip bayram harçlığını kestiler. Ama bu bayram bizimkilerden bayram harçlığı kopardım biraz duygu sömürüsü yaptım galiba ama harçlık harçlıktır. Ne kadar olduğunu sormayın.

Bir de mutlaka bayramda ablamla çok şeker yemekten ya midemiz bulanırdı ya da ben alerji olurdum. Her bayram bunu yaşardık. Bunu yaşayacağımızı bile bile de aynı şeyi mutlaka yapardık. Neden olduğunu bilmiyorum.

Bütün bunları bize niye anlatıyorsun diyebilirsiniz ? Hifi ile, müzikle ne ilgisi var? Var, çünkü ne olursanız olun sizde bayram sabahları erken kalkıp bayramlıklarınızı giyip harçlık topladınız. Harçlıklarınızı toplar toplamaz mahallenin bakkalında çatır çatır harcadınız. Sizde TRT’de bayram sabahları çalan rahmetli Barış Manço’nun “bugün bayram erken kalkın çocuklar” şarkısını duyduğunuzda aklınıza bir şeyler geldi.

Şimdilerde bayramda ancak tatil planları yapıyoruz. Hava nasıl, acaba güneye mi insek? Biliyorum şimdi koşullar değişti, çok çalışıyoruz,tatile daha çok ihtiyacımız var.

Bu kadar yazıyorsun siz ne yaptınız diyeceksiniz? Aslında biz de farklı bir şey yapmadık. Biraz tatil bol bol müzik :)

Dergide de çeşitli değişikler yapmaya karar verdik. Tabii bu kararlar nasıl alındı en yakın şahidi benim. İş hayatı insanı tatilde bile bırakmıyor. Yılbaşı muhasebe koşuşturması, tahmini döviz kurları filan derken günün bir vakti, dergiyi ikiye bölüyoruz koşuşturması. Ardı arkası kesilmeyen telefonlar trafiği…
Hadi bunlar neyse bir telefon, forumlar çöktü çalışmıyor. İşi gücü bırak havale çek, server’lar değişsin, bir sürü ayar. O rakamın sonuna bunu ekle falan filan. Allah’tan bu sayı hazır olduğundan bol bol müzik dinledik.

Dergi ikiye ayrılınca bende “neler seyrediyoruz” bölümünün genişlemesini istedim. Nasıl olsa dergi sayfasına para ödemiyoruz. Bol bol film seyrettim, eski klasikler, yeni klasikler. Bonnie ve Clyde, Warren Beaty – Faye Dunaway klasik mi değil mi bilmiyorum ama kötü biten filmleri ben çok sevmiyorum. Hadi tamam kesinlikle bir klasik.

Krzysztof Kieslowski’nin Mavi’sini de özel bir versiyondan seyrettim. Bu filmi daha önce seyretmiştim. O zaman çok farklı algıladığımı söyleyebilirim. Hakan yüzündeki pis bir gülümsemeyle özel versiyonu seyrettirdiğinde bazı şeylerde ağzım açık kaldı. Bu tarz filmlerin hemen arkasından özel versiyonları seyredilmeli kesinlikle.

Bu arada bende Lost’a bulaştım. Biraz geç kaldım galiba ama bir şekilde bulaşmış oldum. İlk 4 sezonunun DVD’lerini edinince seyretmek keyifli oluyor. Diziyi beğenmiyorum ama sonunu çok merak ediyorum. Bana mantıksız olacakmış gibi geliyor. Aman diyeyim bulaşmayın.

Of nereden nereye geldik. Bir bayram daha böyle geçti. Tabii ki eski bayramlar tadında değildi. Ne olursa olsun bir şekilde bayramı kutladık, SMS’ler çekildi, telefonlar edildi. Kapıya gelen çocuklara şekerde verdik. En azından sevdiklerimle geçirdiğim bir bayramdı. Böyle günlerde kimsenin sevdiklerinden ayrı olmaması ve özlem duymaması tüm kalbimle diliyorum.

Artık sırada yeni yıl var. Bizim hifi takımı büyük ihtimalle yazılarında kutlamayı unutmuşlardır. En azından ben herkes adına şimdiden herkesin yeni yılını kutlarım.

Eh artık bu yazımı Elwood ve Jake Blues’un dediği gibi “ Everybody Needs Somebody To Love” diyerek yazımı sonlandırıyorum…

Secil

Tags: