Demir Çetiner Ve Mavi Hifi Söyleşisi

 

Bu sayımızda röportaj bölümümüzde Mavi Hifi firmasından Sn. Demir Çetiner ile yaptığımız keyifli söyleşiyi sizlere sunuyoruz.

 

Stereo Mecmuası (S.M): Merhabalar, öncelikle Mavi Hifi firmasının kuruluş hikayesini sizden dinleyelim.

Merhabalar Hakan Bey. Aslına bakarsanız ticari düşünceden hayli uzak, tamamıyla hobimin tutkuya dönüşmesinin sonucuydu. Doksanlı yıllarda Cabasse hoparlör edinmem ve keyifle dinlediğim bu markanın ithalatına başlamam tesadüf değilmiş yani. 10 seneyi aşkın devam ediyoruz, hem keyifle dinlemeye hem de presente etmeye…

(S.M.): Firmanızın ülkemize getirdiği ürünlerden ve bunların distribütörlüğünü nasıl üstlendiğinizden bahseder misiniz.

Şu an için sekiz markanın distribütörlüğünü yapmaktayız. Bunlar; CABASSE, AUDIOMAT, AUDIOENGINE, BRYSTON, MELODY, COPLAND, MIMETISM ve TRANSROTOR. Fakat önümüzdeki zaman diliminde bu sayı şu an görüştüğümüz bazı firmaların katılımıyla da daha da artacak.

Öncelikle bu işi yapan bir kişi olarak gündemi takip etmeye gayret ediyorum Ayrıca bu işe duyduğum ilgide yaptığım araştırmaları şekillendiriyor diyebilirim. Internet kullanarak gerek firma gerek ferdi olarak katıldığım fuarlardaki edinimlerim ilk adım oluyor , zaten sonrası da prosedürler , karşılıklı anlaşma ve yazışmalar.

Gerçek şu ki bu denli zaman ayırıyor ve ilgi gösteriyor olmamıza karşılık temsil ettiğimiz firma sayısı az. Elbette son yıllarda sektörün dünyada ki düşüşü, ülkemizde de ilgili sayısının az olması ve daha marjinal bir hale gelmesinden dolayı daha dikkatli davranmamız şart.

(S.M.) : Size çok sorulmuş bir soru olduğuna eminim ama okuyucularımız için tekrar sormak istiyorum. İyi bir Hi-fi sistemi nasıl olmalı ve hangi kriterlere göre oluşturulmalıdır.

Hi-fi sistemini oluşturma kararı dinleyecek ve satın alacak kişi tarafından verilir. Ama elbette değişmez bir takım kriterler belirlemek mümkün.

Şöyle ki; öncelikle kriter kişinin kendi müzik geçmişi ile ilgili olacaktır. Eğer sadece rock veya pop dinleyen bir kişi ise daha sert çalan bir sistem seçiminde bulunabilir. Fakat seçim caz,klasik, pop caz, etnik caz, new age tarzından yanaysa daha kaliteli hi-end sistemler devreye girecektir. Burada bana göre belirleyici olan nokta kaydın kalitesi ile ilgili. Kayıt kalitesi arttıkça, insanlar tınıları ve çalgıları tane tane duymaya başladıkça sistemine önem verip vakit ayırmaya başlıyor. Genelde rock ve pop kayıtlar sanırım çok fazla özen gösterilmeden yapıldığından -iyi kayıtlarda yapılmaya başladıysa da – daha çok hifi başlangıç sistemlerinde dinlemek uygun. Fakat kayıtların kalitesi dediğim gibi arttıkça beklentilerde bu yönde artarak high end’e doğru geçiş süreci başlıyor. Benim için de nasıl olmalı ve başlamalı sorusunun yanıtı ise ; önce hoparlör ve amfi uyumunun belirleyici bir başlangıç noktası olmasıdır. Kaynak cihaz ve kablo seçimi de işin son aşamasını oluşturur.

(S.M.): Artık yavaş yavaş spesifik konulara inmeye başlayalım. Son bir kaç senedir tüm büyük Fransız hoparlör üreticileri gibi distribütörlüğünü üstlendiğiniz Cabasse firması da benzer şekilde bir çok yeniliği müşterilerine sundu. Okuyucularımıza Cabasse firmasını anlatabilir misiniz ve bu seneki yeni modellerde meraklıları ne gibi yenilikler bekliyor.

Tabiî ki. Dünya değişiyor Hakan Bey, teknoloji ise en süratli değişeni. Cabasse markası ise nüvesini bozmadan yani orijinal yapısının çok dışına çıkmadan bu yeniliklere marketindeki diğer üretici firmalar gibi eşlik ediyor.

Firmanın kurucusu George Cabasse‘ın ataları 1740 lı yıllarda ilk kemanı yaparak müzik dünyasına girmiş. Beş jenerasyon sonrasında bile bu geleneği devam ettirmişler. Ve günümüzde hala çeşitli orkestralarda da bu enstrümanlar kullanılmaktadır. Ve sonuçta George Cabasse 1950 yılında iyi bir elektro akustikçi olarak kurduğu hoparlör firmasını bugünlere kadar birçok yeniliğe imza atarak getirmiştir. Bu sene Cabasse firması öncelikle MT 4 serisini MC 40 serisi olarak yeniledi. Bu yeni serinin tamamında tiz ünitesi coaxial (iç içe geçen) ünite kullanıldı. ALTURA serisi yenilenerek ALTURA MC ismiyle tekrar geri geliyor. Bu serideki yeni modelleri (Iroise 3, Egea 3, Santorin 30 gibi) 2009’a varmadan görebileceğiz. Artis serisine de sanırım yılbaşından sonra 17 cm çapında Mini Baltic ekleniyor.

(S.M.): Cabasse firmasının özellikle Sphere ürünü oldukça ilgi çekiyor. Özellikle sitemizdeki Münih fuarı galerisinde bu ilginç hoparlörleri gören hemen herkes bu hoparlörün teknolojisini merak ediyor. Cabasse için Sphere hoparlörlerin özelliği nedir ve bu ilginç hoparlörlerden okuyucu-larımıza tanıtabilir misiniz?

Evet gerçekten de en ilgi çeken ürünlerden biri Sphere. Teknolojisine gelince, aslında çok basit 55 cm’lik bir bas ünitesinin tam ortasına 21 cm’lik Baltic hoparlörünü oturtunca karşımıza 4 lü coaxial La Sphere çıkıyor. Aslına bakarsanız bu hoparlörü ben 30 cm’lik bas ünitesi olarak yapmalarını teklif edecekken firma benden önce davrandı. Tabi bu büyüklükte bir 4 lü coaxial hoparlörü aynı eksen üzerinde birbirinden etkilenmeden yapmak oldukça zor, zira dünyada 3’lü coaxial (Baltic) ve 4’lü coaxial La Sphere yapan tek firma Cabasse .

Tabii firmanın özellikle geçmişten beri Coaxial hoparlör yapmasının altında yatan neden ; uzun ve doğal dinleme olanağı sağlaması ve bu olanağı sağlayan sadece Cabasse’ın kullandığı köpük ünite teknolojisi.

(S.M.): Hazır Cabasse’dan bahsetmişken bir konuyu size sormak isterim. Genel olarak ülkemizde Fransız sound’u olarak isimlendirilen bir terim var. Neredeyse tüm Fransız üreticiler için hemen bu yakıştırılma yapılıyor. Ben bu konuda genel bir terime karşıyım. Sizin bu konudaki yorum-larınızı duymak isterim.

Evet böyle bir ifade kullanılıyor. Bu aslında bir audiophile efsanesi gibi. Belirli bir kitle arasında konuşulan, yazılan düşünceler yani. Ve pek tabiî ki Fransız sound unun son derece açık ve canlı olmasından kaynaklanan bir terimdir.

(S.M.): Distribütörlüğünü yaptığınız bir diğer hoparlör markası Audio Engine. Ürünlerin fiyat performans dikkat çekici ve sanırım ülkemizde de bayağı kul-lanıcısı var. Audio Engine firmasından ve ürünlerinden okuyucularımıza biraz bahseder misiniz.

Audioengine A5 teknik özellik ve aldığı olumlu yorumlarla ilgimizi çekti . Sonrasında da kullanıcılarımıza sunmak için harekete geçtik. Modeller ilk geldiğinde biz de duyduğumuz ses karşısında hayrete düştük. Özellikle A5 Toroidal Trafo, Kevlar Midbas ve ahşap kasası ile bizi oldukça etkiledi .

A2 daha ufak olmasına rağmen mid bas ve tiz olarak boyundan beklenmeyecek bir performans sergileyerek fiyatını hakkettiğini kanıtladı. Firma biz ürünleri getirdikten hemen sonra , A5 Bambu ve S8 Subwoofer’ı piyasaya sürdü. Ardından Kablosuz kullanım desteği sunan AW1 tanıtıldı . Henüz bu yeni modelleri kullanıcılarımıza sunma fırsatı bulmamıştık ki; firma Ipod Touch ile kullanılabilen kablosuz taşıyıcı AW2 yi piyasaya sürdü . Bu ürünle A5 , Müzik seti veya TV’nizi bile Ipod’unuza kablosuz olarak bağlayabiliyorsunuz .

(S.M.): Stereo Mecmuası’nın ilk ortaya çıkışındaki sebep, analog sevgisi. Sizin analog ve özellikle pikaplara bakışınızı merak ediyorum.

Bence bunların hepsi , özüne , doğalına en yakın olma arzusuyla iniltili. Tabiî ki ilklerden biri olma özelliği de bunu tetikliyor. Sizin kadar olmasa da gittikçe daha sevmeye başladım diyebilirim (Transrotor temsilciliğinden sonra). Bir kere en güzel tarafı gerçekten belli dinamikleri yakalayınca daha doğal olduğunu düşünüyorum. Hele iyi kayıtlar yakalarsanız daha da keyifli.

(S.M.): Üzerinde durmamız gereken bir diğer markanız hiç şüphe yok ki Transrotor. Alman üretici ile ilgili kısa bir tarihçeyi okuyucularımıza sunmuştuk ama bir kez de sizden dinlemek isteriz.

Evet daha önce siz bunları yayınladınız. Zaten bizdeki bilgilerde hemen hemen aynı diyebilirim. Tekrar üstünden geçmek gerekirse: Jochen Rake 70’li yıllarda Transcriptor firmasının ürünlerini Almanya’ ya ithal eder , fakat ürünlerin eleştirdiği bazı kısımlarını bir türlü firmaya kabul ettirip düzelttiremez. Daha sonra da kendi markasını oluşturmaya karar verir. Bir taraftan da ünlü İngiliz firması J.A Michell’in temsilciliğini yapmaya başlamıştır zaten.

Firma pikapların şasi olarak tabir ettiğimiz kasa ve hareketli platosunun üzerine daha çok uzmanlaşarak üretim ve tasarım yapmış. Tasarımlarında değişik malzemeler kullanmaya özen göstermiş. Akrilik ve mermer malzemeler kullanarak pikap ta oluşacak titreşimleri en aza indirmiş özellikle akrilik malzemesini pikaplarda ilk kullanan lider firmalardan biri olmuştur.

(S.M.): Bu sene Transrotor yepyeni modelleri ile analogseverlerin karşısına çıktı. Mavi Hifi olarak ülkemizdeki meraklılara hangi modeller sunuyorsunuz.

Evet , her sene olduğu gibi bu senede Transrotor ürün gamına yeni modeller ekledi. Mavi Hi-fi olarak bizde mümkün olduğunca çeşitli alternatifler sunma çabasındayız. Ancak elbette piyasa gerçeklerimize uygun seçimler yapıyoruz, yoksa Transrotor Türkiye ‘de konut ederi kadar olan ürünlerde sunuyor.

Marka distribütörü olarak bizde; Bu sene yeni Ürünlerinden Opaco , Avorio, Zet serisi pikaplarını ithal edip meraklılara sunduk. Bu modellerin çoğu belt drive teknolojisi içeriyor ve isterseniz TMD ( magnetic drive ) ekleyebiliyorsunuz.

(S.M.): Son bir kaç senedir Transrotor ilginç bazı ürünlere imza atıyor. Özellikle manyetik itme sistemi konusunda bayağı ilgi çekici gelişme sağlamayı başardılar. Bu konunun ayrıntılarını sizden dinleyelim.

Transrotor yenilikçi düşünce yapısıyla, olabilecek en yüksek performansa ulaşmayı ilke edinmiş bir firma. FMD (FREE MAGNETIC DRIVE) teknolojisi de buna en iyi örnek . Temelde , motor titreşimlerinin plato ve kafa üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak -yok etmek- için tasarlanmış bir sistem .Pikap dışında bulunan iki veya üç adet motor aslında FMD içinde yer almaktadır.

Son teknoloji hızlı tren ve metro vagonlarında kullanılan; manyetik kutupların birbirini itmesi mantığı ile çalışmakta. Bu sayede motor ve plato arasında hava boşluğu olmasına yani fiziksel temas olmamasına rağmen plato dönmektedir . İstenmeyen rezonanslar minimuma indirilmekte ve platonun dönüşü ciddi şekilde rahatlamaktadır .

(S.M.): Transrotor’da ilgimi çeken bir diğer konu zaman zaman OEM kollar bile kullansalar hemen her ürün yeniden ele alınıp belli iyileştirmeler yapılıyor değil mi?

Transrotor kasa ve plato dizayn eden bir firma olduğundan kol ve iğneleri dışardan temin ediyor bildiğiniz gibi. Böylelikle kullanıcılar istedikleri zaman farklı marka kol ve iğne de kullanabiliyorlar Ama firmanın kendi ürünlerinde belli iyileştirmeler yaparak kullandığı markalar SME, Rega ve Goldring. Zaten Sme firmasının yıllardır Almanya dağıtıcılığını yapıyor.

(S.M.): Audiomat fazla ürünü olmayan ama genel anlamda ürünlerinin çıtası oldukça üst düzey bir firma. Geçmiş dönemlerde benimde Arpege serisi amplifikatörler ve Tango dijital analog çeviricileri dinleme fırsatım olmuştu. Audiomat firması ve yen yıldaki yenilikleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Audiomat hedef kitlesine çoktan ulaşmış bir marka, az ve öz üreterek bunu başardığıysa sizinde dediğiniz gibi ortada. Firma Norbert ve Denis Clarisse adlı iki kardeşin kurduğu bir firma. 1986 yılında 2 x 20 watt lık bir OTL ampli ile başlamışlar daha sonra Prelude ve Solfege ile üretime devam edilmiş. Bu arada Tempo ile başladıkları DAC üretimini Tango ve Maestro ile devam ettirmişler.

Firmanın 2008 yılında yaptıkları yenilikler şöyle :Seriye Recital adlı A sınıfı çalışan 80 watt’lık bir ürün eklendi. Kullandığı güç tüpleri 8 adet KT 88,sürücü tüpler ise 2 adet 12 AU7 WAH .Bunu takiben yine yeni tasarlanan Pre-Power tasarım Opus 2 ve Festival var. Festival 2 x 160 watt lık bir güç amplisi. Kullandığı tüpler ise kanal başına 4 adet KT 88.

Yine firmanın bu seneki yeniliklerinden bir diğeri ise Maestro Referans DAC.Yeni üretilen DAC’lar 24 bit / 192 Khz yapısını kullanıyor. Çeviricinin güç katı dışarıya alınmış ve içinde 350 VA’lik 2 adet toroidal güç trafosu var.

(S.M.): Bir diğer markanız Melody. Çok eski bir firma olmasa da kısa süre içinde çok ilgi çekici ürünleri piyasaya sürmeyi başardılar. İlk önce Melody firmasını sizden dinleyelim.

Haklısınız. Melody 90’larda Avustralya Melbourne da kurulmuş bir firma. Melbourne da bir mühendis ve audiophile tarafından kurulmuş. Fakat 90’lı yılların sonunda Allen S.H Wang tarafından devir alınmış. Markanın esas gelişimi bundan sonra başlamış, Wang firmayı Çin’in Shenzen bölgesinde büyük bir fabrikaya taşıyarak üretime arttırmış. Markanın ürün gamını da geliştirerek model adedini çoğaltmış.

Ürünler doğuda ve batıda çok ilgi gördü. Yazılı basında ve internette iyi eleştiriler aldı, özellikle 6Moons ve Hifichoice da. Firma uzak doğulu olmasına rağmen şaşırtıcı derecede şık ve kaliteli malzemelerden üretilmiş ürünler imal ediyor. Son zamanlarda firmanın üretim tesisi ile ilgili çok sık röportaj yayınlandı ve yine uzak doğulu üreticiler arasında çok rastlanmayacak bir şekilde tesisin tamamı ilgili basın tarafından fotoğraflandı.

(S.M.): Melody bu sene yepyeni ürünlerle meraklıların karşısına çıktı. Özellikle egzotik lambalar kullanan pre-amplifikatörleri ve monoblok güç amplileri, iyi incelemeler ve ödüller konusunda zengin bir külliyata sahipler. Mavi Hifi müşterileri en çok hangi modellere ilgi gösteriyorlar.

Melody firması tüm ürünlerinde Full music lambalarını kullanıyor, özellikle bu seneki modellerinin çoğunda 101 D lambasını sıkça kullandı. Firmanın ürünlerinde kullandığı kapasitörler Jensen , bağlantı parçaları ise WBT marka. Ürünlerin tamamı noktadan noktaya mantığıyla imal edilmiş. Kasaların siyah lake boyaları en kaliteli şekilde yapılmış. Ürünlerin tamamı fabrikada tek tek elde yapılıyor, trafolar Melody tarafından sarılıp imal ediliyor.

Kullanıcılarımız Melody’nin her ürününe ilgi gösteriyorlar. Fakat en çok entegre ampifikatörlerden 6L6 lamba kullanan 2x 40 watt AB sınıfı SP3 II , KT 88 lamba kullanan 2x 36 watt A sınıfı Astro Black 50 ve 2A3lamba kullanan 2×18 watt A sınıfı ve ünlü pre-amplifikatörü 101 D lamba kullanan Pure Black 101 ilgi gören modeller. Ama biz bu sene kullanıcılarımıza 300 B ve 845 lambalarla üretilen yeni ve değişik ürünlerini de ithal ettik.

(S.M.): Şimdi benim merak ettiğim bir konuyu size sormak istiyorum. Son bir yıldır hemen tüm hifi fuarlarında Fransız hifi ikonu Jean Hiraga’nın yeni hoparlörleri ile Melody ürünleri sıklıkla birlikte görülüyor. Bunun sebebi konusunda bir fikriniz var mı ve Jean Hiraga ürünlerini Mavi Hifi demo odalarında görme şansımız olacak mı?

Bu benimde beğendiğim bir kombinasyon ve aklımda olduğunu söylemeliyim. Bir çoğunuzun bildiği üzere Jean Hiraga 60’lı yıllarda ” Revue du Son” isimli bir Fransız elektronik dergisinde yazar olarak çalışmaktaydı. 70’li yıllarda ise mühendisliğini kendisinin üstlendiği bir amplifikatör üretti. İki yıl öncede ilk kez bir hoparlör üretti. Başarılı da oldu fakat Hiraga yeni bir firma ve bizde bu firmanın gelişmesini izliyoruz. Kendisi ile en son Almanya fuarında temas kurduk, seri üretime geçmesini ve ürünlerini yurt dışına ihraç etmesini bekliyoruz.

(S.M.): Bryston markası özellikle profesyonel pazarda çok iyi tanınan ama hifi alanında aynı şekilde tanınmayan bir firma en azından ülkemiz için. Sizin Bryston ürünlerini oldukça beğendiğinizi biliyorum. Tüketicilerin Bryston’a bakışları nasıl ve geri dönüşümler ne durumda.

Bryston dünya çapında bir marka ve kuruluşu 1942 lere dayanıyor. Türkiye’de de profesyonel kesimde çok tanınıyor. Aslında stüdyolar için imalat yaparak bu işe başlamış ve orada çok başarılı olmuş. Başarılarını high-end dünyasına da zaman içinde sunmuş. Sizinde dediğiniz gibi kullanıcılar firmaya biraz stüdyocu mantığıyla bakıyorlar bu da doğal çünkü doğumu bunun üzerine, ama özellikle power amplifikatörleri uzun yıllar ülkemizde çok ilgi gördü ve hala rağbet var. Demonte ve Kit mantığıyla imal edilişi, dual mono yapısı, 0,003 değerlerdeki sessizliği, sağlam ve güven veren kasası ve 20 yıl parça garantisi tüketiciler için en büyük seçim nedenleri. Firma bu sene yeni CD çaları BCD-1 ve DAC ‘ı usb bağlantılı BDA 1 ile çok ilgi gördü. İlgi gören diğer bir ürünü ise Mono amplifikatör 28 B SST. 8 ohm da RMS 1000 watt güç üretiyor.

(S.M.): Stereo Mecmuası’ndan okuyucularımıza verdiğimiz bir haber Ankara’lı Adisa firması ile Mavi Hifi firması arasındaki bir işbirliği ile ilintiliydi. Firmanın özgün hoparlörleri sizin demo odalarınızda dinlenebiliyor. Bu işbirliği nasıl başladı ve gelecekte başka ortak projeler olacak mı?

Adisa firmasının sahibi Vefa bey ile bir dostluğumuz var. Hobilerimizden kaynaklanan bu dostluğu ürünlerle de olabildiğince devam ettirmeye çalışıyoruz. Vefa bey’in çok zaman ayırarak imal ettiği DIY hoparlörleri Mavi hifi demo odalarında dinleyebilecek müzikseverler. İlerde belki ortak ürünler , projeler tabi ki doğabilir.

(S.M.): Mavi Hifi firmasının distribütörlüğünü yaptığı diğer markalar ve faaliyetleriniz konusunda bilgi verebilir misiniz.

Firmamızın temsilciliklerinin yanı sıra bayisi olduğu ses ve görüntü markaları da var. 2002’ den bu yana ev sineması sektöründe Panasonic, Yamaha, Denon ve Marantz bayiliklerini üstlenmekteyiz. Ses ve Görüntü sınıfındaki bu ürünlerle beraber Cabasse, Bryston markalarımızın ev sinema serilerini birleştirerek satışını uzun zamandır yapmaktayız. Ev eğlencesi ve proje sistemleri daha çok ilgi görüyor..

(S.M.): Birazda Mavi Hifi firmasından bahsedelim. Müşterilerinize ne gibi imkanlar sunuyorsunuz. Şu an demo odalarınızda dinlenebilir durumda olan ürünler hakkında okuyucularımızı aydınlatır mısınız.

Markalarımızın talep gören tüm ürünlerini bulundurmaya gayret ediyoruz. Avrupa’dan ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatlarını kendi ülkelerindeki liste fiyatlarına satıyoruz. Sadece Transrotor ürünleri + Kdv olarak satılıyor. Avrupa harici ülkelerden ithal edilen ürünler ise yine + Kdv olarak satılıyor ve tüm ürünlerde vade farksız liste fiyatına 12 taksit imkanı var. Şu an demo da CABASSE ‘ın tüm ev sinema ve stereo kule tipi serilerini dinlemek mümkün. MELODY’nin SP 3 II, ASTRO BLACK 50, Pre 101, 300 B, 845 Mono amplifikatörleri , BRYSTON, pre-power amplifikatörleri ve Cd çalar ürünleri, TRANSROTOR Opaco , Zet serisi ve Orfeo serisi , AUDIOENGINE A 5 , COPLAND CDA 823 CD çalar, AUDIOMAT‘dan Opera ve Tempo DAC dinlenebilir. CABASSE yeni serileri ise önümüzdeki günlerde dinlemeye hazır olacak.

(S.M.): Mavi Hifi firmasının geleceğe yönelik planları nelerdir ve Hi-Fi sektörünün ülkemizdeki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Hifi sektöründeki bazı firmalar büyük marketlerin Türkiye’ye gelmesi ve Çin’de ucuz üretimin artmasıyla biraz zarar gördü ve bunlar daha çok doğu bank kökenli firmalardı , bazıları başarılarını devam ettirse de. Fakat bir süredir müzikseverler güvendikleri ve istedikleri markaları dinleyerek alma şansına sahipler ve düzgün demo yapan, müşterisine değer veren firmalar daha başarılı oluyor. Ancak müzik dinleme alışkanlıklarımızın gelişmesiyle doğru orantılı olarak diğer ülkelerin çıtasını yakalamamız mümkün olabilir. Mavi hifi da her zaman sektördeki çizgisini korumaya özen gösterecektir.

(S.M.): Demir Bey hep Mavi Hifi firmasından bahsettik, birazda sizi tanıyalım. Özelikle ne müzik dinlersiniz, nelerle uğraşmayı seversiniz.

1967 İstanbul doğumluyum . Esas mesleğim Gümrük Müşavirliği ve 23 senedir bu işle meşgulüm. Ailemden ve hobi amaçlı girdiğim hi-fi sektöründen vakit kaldıkça basketbol oynarım, bisiklete binerim. Her türlü müziği dinlerim, ayırım yapmamaya çalışıyorum. Daha genç yaşlarda dinlediğim rock kayıtlarını yine dinliyorum ama son 10 senedir jazz müzik, klasik müzik ve blues dinliyorum.

(S.M.): Okuyucularımıza söylemek istediğiniz son sözleri alalım.

Sektörümüz hi-fi ve high-end olduğu için şunu söylemek isterim; Müzikseverler bol bol canlı performanslara gitsinler, müzik dinlesinler. İşte o zaman cihazları tanımak ve satın almak daha kolay bir hale gelir.

(S.M.):Son olarak Stereo Mecmuası hakkındaki görüşleriniz almak isterim.

Stereo Mecmuası hi-fi sektörünün internet üzerinde ne kadar çok başarı kazandığının bir kanıtı bence. Yayınlandığı ilk günden beri çok ilgi gördü içerde ve dışarıda. Bende sizleri kutluyorum bu girişiminizden dolayı. Bu tip hobilerin gönülden severek yapıldığında her zeminde başarılı olabileceğini göstermiş oldunuz.

(S.M.): Teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.Hi- fi dünyasına girişim işte böyle oldu. Ben daha kapının eşiğindeyim.

Hakan