İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız
Castle, hoparlöründe resimlerde görebileceğiniz üzere bas sürücüyü yukarıda tasarlamış. Hoparlörün bas refleks portu ise aşağıda. 90dB hassasiyete sahip olan ürünü Quad 909 güç amplisi yeterli şekilde sürebiliyor. Hoparlörün biraz güç istediği bir gerçek. Bunun yanında hoparlöre yanması için biraz zaman vermek gerekiyor. Ben üç farklı zamanda dinleti yaptığımdan, aradaki süreçte hoparlörün sürücüleri yandıkça özellikle bas performansında çok olumlu değişiklikler olduğunu gördüm. Bunda kullanılan kevlar kaplamalı sürücülerin önemli bir payı var. Bu tarz sürücülere sahip hoparlörler, optimal performanslarına ulaşmak için diğerlerine göre biraz daha fazla çalışmak istiyorlar. Bu da daha fazla müzik dinlemek demek olduğundan bence sorun yok. Bunun yanında bu iş için üretilmiş CD’ler, radyo veya televizyonunuzu bağlayarak hoparlörünüzü daha fazla kullanmak bu süreci daha da hızlandırabiliyor.
Bir çok odyofil bu süreçten nefret etse de, benim çok hoşuma giden bir süreçtir bu. Günden güne hoparlörlerin seslerinin değişmesini gözlemek ilginç bir deneyim. Howard’larda bu sürece şahit olduğumdan, ilk gün ile son dinleti yaptığım gün arasındaki farklar oldukça fazlaydı. Gelelim dinleti notlarıma. Her 3 dinleti sırasında hep aynı CD’leri dinledim. Son yıllarda müzik piyasasına iyi isimler veremeyen Fransızların, en ilgi çekici isimlerinden bir tanesi olan Dany Brillant’ın Nouveau Jour albümü seçtiğim albümlerden bir tanesiydi. Bir diğer albüm son zamanlarda odyofil dünyasında popüler olan ama aynı zamanda çok güzel bir albüm olan Joel Grare’in Paris – Istanbul – Shangai CD’siydi. Albümün kaydı mükemmel. Ezgisel zenginlik ise bambaşka bir alem zaten. Avrupa’dan Asya’ya uzanan geniş coğrafyanın müzikal zenginliğini yansıtan albüm, bu tarz dinletiler için ideal. Bunun yanında Arianna Savall’ın Peiwoh‘u yine dinleti sırasında kullandığım albümlerden bir tanesi oldu. Bunun yanında bol bol caz, rock, endüstriyel ve elektronik müzik örnekleri de dinledim tabii ki.
Quad, Cardas ve Castle birlikteliği ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Öncelikle Castle’ların sahneleri gayet başarılı. Ama asıl şaşırtıcı olan bas performansı. Portishead gibi elektronik öğelerle desteklenen toplulukların drum&bas bölümlerinde etkileyici sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu noktada hemen bir parantez açalım. Performans alabilmek için hoparlörün konumunu iyi ayarlamanız gerekiyor. Bana göre hoparlörün yan ve arka duvarlardan mümkün olduğunca açılması gerekli. Çünkü alttan dağıtılan bas, tıpkı arkadan bas refleks portu olan hoparlörlerde olduğu gibi yerleşime dikkat etmeyi gerekli kılıyor. Duvarlardan uzaklaştığınız anda daha üç boyutlu bir bas performansı elde edebilmeniz mümkün.
Bu yüzden Howard’ları almadan önce evinizin yerleşimini gözden geçirmeniz gerekiyor. Mid/bas ve tiz sürücülerde ise durum klasik anlayışa daha yakın. Ancak basların başka bir yerlerden oturduğunuz yere ulaşması sayesinde özellikle mid sesler de kulağınızda farklı tınlıyor. Özellikle Joel Grare’nin Nihavent ve La femme de l’eau şarkılarında bu farklılığı anlamak daha kolay oluyor. Castle, oldukça şık bir şekilde, pek alışagelmediğimiz bas performansı ile dikkat çeken bir ürün. Biraz güç isteyen, yerleşimine dikkat etmek gereken bir hoparlör ancak çok çok farklı bir tınısı var. Değişik bir lezzet arayanların göz atmasını tavsiye ederim.
Hakancez
Castle Howard S3
Frekans cevabı: 35Hz-20kHz
Empedans: 8 ohms,
Sürücüler: 2x150mm bas ve
mid/bas sürücü, 28mm tiz sürücü
Hassasiyet: 90dB
Tavsiye edilen güç: 25-175 watt
Ölçüler: 1.000 x 210 x 335
Ağırlık. 26Kg (Birim Basına)
Fiyat: 2.082 Dolar
Daha Fazla Ayrıntı için www.fonetik.biz
Bir yorum ekleyin