24 Bit Ne Getirir, Ne Götürür?

24 Bit ne getirir, ne götürür?
Yüksek çözünürlüklü müziğe olabildiğince tarafsız bir bakış.

Başlıktaki sorunun cevabını “Belki sabit diskten fazlaca yer götürür ama sese kalite getirir” şeklinde verenler çoğunlukta olur herhalde. Ne de olsa üzerimize yağan reklam ve tanıtım bombardımanı başka türlü düşünmemize pek izin vermiyor. Dinlediğimiz çok güzel 24 bit kayıtlar da var zaten. Demek ki, dijital ortamda iyi müzik eşittir 24 bit!

Gelin fazla kafa karıştırmadan, yüksek çözünürlüklü müzik ne anlama geliyor bir göz atalım.

Bu formatın 16 bit – 44.1 kHz standartındaki dosyalara göre şu noktalarda üstün oldukları vurgulanıyor.

1. Yüksek çözünürlüklü müziğin frekans aralığı çok yüksektir.

44.1 kHz örneklemeye sahip bir dosyanın frekans bandı 22 kHz seviyesine kadar çıkarken, 96 kHz örnekleyebilen 48 kHz’e, 192 kHz örnekleyebilen ise tam 96 kHz seviyesine kadar ulaşabiliyor. İlişkiyi kurmuşsunuzdur: frekans bandı, örnekleme frekansının -yani örnekleme sıklığının- yarısına eşittir. Ne kadar çok örnekleme, o kadar geniş frekans bandı.

2. Örnekleme frekansının yüksek olması sesi “analog” müziğe yaklaştırıyor.

Saniyede 44.100 kere örnek almak yerine 96.000 veya 192.000 kez örnek alınınca, köşeler yuvarlatılıyor, dijital ortamda üretilen sinyalin görünümü analog olana daha fazla yaklaşıyor.

3. Saniyede binlerce kez alınan her bir örnekleme 16 bit yerine 24 bit derinliğinde olunca o örnek anındaki sesin değeri daha detaylı oluyor.

16 bit örnekleme 65.536 ayrı ses seviyesinden oluşabiliyor. 24 bit örnekleme ise bunun tam 256 katı, yani 16.777.216 ayrı ses seviyesinden oluşuyor. Muazzam bir fark bu. Yani ses çok daha geniş bir dinamik aralıkta tekrar canlandırılıyor.

4. 24 bit kayıtlarda sesin tekrar üretilmesinde kullanılan cihazların kendi gürültü tabanları çok daha düşüktür.

Yani fonu daha sessiz, daha hassas müzik dinleriz yüksek çözünürlükte. Özellikle üst düzey, renksiz, şeffaf müzik sistemleri olanlar bu özellliğin tadına iyice varırlar.

Bu formatı standart CD formatından ayrıştıran özellikler bu şekilde sunuluyor.

Kayıpsız ve kayıplı müzik sıkıştırma yöntemlerini karşılaştırdığımız bir önceki yazıdaki gibi birkaç müzik parçasını elimize alıp inceleyelim de bu iddialar doğru mu değil mi anlamaya çalışalım. Bunun için öncelikle müzik dosyalarının spektrogram denilen frekans grafiklerine bakıyoruz. Şarkı boyunca hangi frekanslarda hangi yoğunlukta sesler olduğunu rahatça görebiliyoruz.

Malum, CD standartının 22 kHz ile üstten sınırlandırılması bazı odyofilleri rahatsız ediyor. Plaktan müzik dinlediğimizde hem plağın hem de çalan ekipmanın iyi olması kaydıyla, frekans aralığı 30 kHz’e dayanabiliyor. Fazlasını bile iddia edenler var. Hi-Res olarak kısaltılan yüksek çözünürlüklü kayıtlar CD’nin bu sınırlamasını ortadan kaldırmak iddiasında.

İncelemek için seçtiğim ilk kayıt Arne Domnerus’un Jazz at the Pawnshop albümünden. Çok bilindik bir kayıt bu, yüksek kaliteli sistemleri test etmek için de tercih ediliyor.

Grafiğimizin dikeydeki frekans skalası 96 kHz’e kadar uzanıyor çünkü bu 192 kHz örnekleme frekansındaki bir kayıt. Müthiş bir şekilde, 80 kHz’e kadar ses sinyalleri var. Rahat duyulabilen seslerin çoğu 16 – 17 kHz mertebesinden sonra azalıyor ama yukarısı var mı, var. Müziği dinlediğimizde de kayıt kalitesi dikkat çekecek seviyede, dinamik aralık da geniş. Yüksek çözünürlüğün hakkını vermişler gibi görünüyor.

Aynı albümün CD’si var elimde. Başka bir incelemeye geçmeden önce onunla bir karşılaştırma yapmak istedim. Önce oturup aynı şarkıyı biraz dinledim, 24 bit kayıt kesinlikle daha güzel geldi. CD’de ses seviyesi daha yüksek, diğerine göre sesi biraz kısarak aynı seviyede dinleyebildim.

İşte aynı şarkının 16 bit’lik CD versiyonu.

Bir önceki spektrogram ile aynı skalayı tutturup karşılaştırma yapabilmek için biraz yüksekliği azaltılmış bir grafik bu. CD limiti olan 22 kHz’e kadar olan sesler yerlerinde duruyor. Ancak biraz daha dikkatli bakarsak 24 bit’lik kayıtta 17 kHz mertebesinde biten seslerin (yeşil renkli alan) CD’de 22 kHz’e kadar uzandığını görüyoruz. Üşenmeyip bire bir karşılaştırırsanız başka farklılıklar da bulacaksınız. Ne anlama geliyor bu? CD’nin master’i hazırlanırken dinamik sıkıştırma yapılmış. Modern kayıt endüstrisinin hastalığı bu. (Belki ayrı bir yazı ile bu konuyu da inceleyebiliriz.) Bu durum neden CD kaydını dinlerken sesi kısmak zorunda kaldığımı da açıklıyor.

Şarkının 16 bit ve 24 bit versiyonlarının sürelerine baktığımızda farklı olduklarını görüyoruz. İlki 6 dakika 58 saniye, ikincisi 7 dakika 19 saniye. Bütün bunlar iki versiyonun farklı şekilde, belki farklı master’lardan hazırlandığını işaret ediyor. Yani 24 bit’lik kayıt hazırlanırken gösterilen özen CD için gösterilmemiş. İki ayrı kayıtı dinler gibiyiz burada.

Devam edelim. Albümlerinde genellikle ses kalitesine önem veren bir vokalist/piyanist olan Diana Krall’ın Paris konseri kaydından bir şarkıda sıra.

24/96 standartında bir kayıt olduğundan frekans aralığı 48 kHz’e kadar uzanıyor. 23 kHz mertebesinden sonra ses seviyesi iyice düşüyor ancak 35 kHz’e kadar sinyal var. Frekans bandı hakkıyla kullanılmış gibi görünüyor. En azından analog taraftarlarının üstünlük olarak öne sürdüğü bir alanda durum eşitlenmiş: “O ses sende varsa bende de var!” diyor dijital kayıt.

Bir dostumdan aldığım Sonny Rollins yorumunda sıra. Dosya bana wave formatında geldi, yani sıkıştırılmamış. FLAC ile nihai olarak bir fark göstermediğinden bu haliyle inceledim.

24/192 formatında yüksek çözünürlüklü bu dosyanın frekans genişliği 96 kHz’e kadar çıkıyor. Ancak problemli bir görüntü var karşımızda. Ses sinyalleri 22 kHz seviyesinde bitiyor. Ondan sonraki koca boşlukta sadece şarkı boyunca devam eden gürültü var. 60 ila 75 kHz aralığı sessiz sonra tekrar gürültü. Hatta 77 kHz’de şarkı boyunca devam eden bir parazit sinyal var. Nasıl yorumlayabiliriz bu manzarayı? 16 bit’lik bir dosyaya göre hiçbir avantaj yok ortada, hatta bir sürü istenmeyen ses var. Ses sinyali açısından koca frekans aralığı kullanılmadan duruyor. Hi-Res taraftarları açısından pek gurur duyulacak bir durum değil bu.

İkinci Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız

Tags: