Dünyadaki en büyük hoparlör üreticilerinden biri Dynaudio. 40 yıl boyunca da çizgisinden, temel felsefesinden ödün vermeden zirvede kalmayı başaran markalardan. Popüler akımlara kapılmadan, iki-üç yılda bir model upgrade etmeden, ufak değişiklerle müşterinin gözünü boyamaya çalışmadan tam 40 yıldır bu sektörde ayakta duran firmalardan. Öyle ki Contour 20’de olduğu gibi bir modeli yenilemesi 12 sene alabiliyor. Ben Dynaudio’yu biraz da Bethesda’ya benzetiyorum. Bir oyun tam oturmadan, beta testlerini geçmeden piyasaya sürmüyorlar. Yenisinin çıkması 7-8 seneyi alabiliyor. Bakınız The Elder Scrolls serisi… Doğrusunu söylemek gerekirse tüketimin çılgınlık halini aldığı bir dünyada bu tip adımlar atan firmalar takdiri fazlasıyla hak ediyor. Tabii siz ne dersiniz bilemem.
Bu güzide markayı daha iyi anlamak için biraz Danimarka’ya da bakmak gerekiyor. Yüzölçümü 42.931 km² olan ülkede sadece 5 milyon 676 bin kişi yaşıyor. Daha iyi anlamanız açısından kıyaslamak gerekirse yüzölçümü Konya’dan (40.838 km²) biraz daha büyük. Ancak bu ülkenin dünya çapında zirveye oynayan pek çok hoparlör markası bulunuyor. Jamo, Dali, Dantax (Raidho ve Scansonic) ve tabii ki Dynaudio… Üstelik size ilk aklıma gelen en popüler markaları saydım. Yani hoparlör konusunda rüştünü ispat etmiş bir ülkeden bahsediyoruz. “Türkiye bu noktaya ne zaman ve nasıl mı gelir?” Bu başka bir yazı ve tartışmanın konusu olsun…
Gelelim Dynaudio Excite X14’ün incelemesine… Tasarım açısından Dynaudio’nun çizgilerini koruyor. Basit, gösterişten uzak ve geleneksel… Öyle son dönemlerde görmeye alıştığımız hormonlu bookshelf’lerden değil. Küçük boyutlarıyla masaüstünde de değerlendirebileceğiniz türden bir hoparlör. Ön yüzde tweeter ve midbass driver’ı mümkün olduğunca birbirine yakın konumlanmış. Arka yüzde ise hava portunun yanı sıra hoparlör terminalleri bulunuyor. Bi-wire’a yer verilmemiş ki ben de ekstra hoparlör terminallerinin gerekli olup olmadığı, işe yarayıp yaramadığı konusunda çok emin değilim. Kurulumu da oldukça basit. Sehpanın parçalarını bir araya getir; tweeter üzerindeki korumayı çıkar, kabloları bağla ve işlem tamam. Unutmadan hoparlör üzerindeki toz korumalarının mıknatıslı olduğunu söyleyeyim…
Gelelim dinleme testine… 17 Mart 2017’de play tuşuna bastığımda ilk dikkatimi çeken şey temiz ve doğal tonları oldu. Sessiz, karanlık arka planı, detay seviyesi, müzikal oluşu ve tizlerin çözünürlüğü, pişmemiş haliyle bile sizi etkisi altına almaya hatta alt çenenizin düşmesine yetiyor. Sesini duyduğunuz andan itibaren pişmemiş olmasından kaynaklanan bazı olumsuzluklara rağmen sizi çok özel bir hoparlörün beklediğini hissediyorsunuz. Diğer hoparlörlerden farklı olarak pişmemiş halinde hırçınlık ve sertlikten eser yok. Tizler parlak ama kulağı tırmalamıyor. Ancak fazlasıyla yumuşak çalan bir hoparlör var karşınızda. Köşeleri yuvarlayan, hangi müzik türünü dinlerseniz dinleyin hepsini aynı şekilde çalan… Baslar genel olarak sıkı ama henüz hız kazanmış değiller. Genel olarak yorgun, uyuşuk bir havası var hoparlörün. Hızlı şarkılarda bu tansiyon düşüklüğünü daha çok hissediyorsunuz. Açık çalmaya yatkın ama bazı şarkılarda ses sanki kabin hacmine takılıyor gibi…
Neyse ki Dynaudio Excite X14’ün pişme süreci insanı delirten türden değil. Öyle “Yok baslar kayboldu, yok tizler iyice sertleşti, yok her gün başka çalıyor” gibi durumlara tanık olmuyorsunuz. Başta saydığım olumsuzluklar 80 saat gibi toparlanma yoluna giriyor. İlk olarak uyuşukluğu üzerinden atmaya başlıyor hoparlör; fokus artıyor, yumuşaklık belli ölçülerde devam etse de o “her şeyi aynı çalma” durumu saatler geçtikçe azalıyor. 250 saat gibi hoparlör kendine geliyor.
Selam,
Başlık fiyat/performans ile ilgili. Performans anlatılıyor da fiyat bilgisi niye verilmiyor acaba?
Yazının en sonunda fiyat bilgisi mevcut…