Audio Analogue Puccini Settanta V.2 Bölüm 2

Audio Analogue Puccini Settanta V.2 kanal başı 8Ohm’da 70W, 40Ohm’da ise 125W güç sağlama kapasitesine sahip. 3W ile kolaylıkla sürdüğüm hoparlörlerimi nasıl süreceğini merak ediyordum doğrusu. Aslında en önemlisi Audio Analogue’un kendisine özgü en azından benim çok sevdiğim bir ses karakteri vardır bakalım hala aynı gelenek devam ediyor mu merak ediyordum. Hızla ve büyük bir hevesle müzik dinleme başladım.

Marc Copland · Some More Love Songs CD’si ile başlayalım. Marc Copland, Philadelphia Amerika’da 1948 yılında doğmuş bir müzisyen. 1970′lerin ortasına kadar alto saksafon çalan Copland bu dönemlerde bu enstrüman üzerine uzmanlaşmış ve Ralph Towner, Chico Hamilton ve John Abercrombie gibi önemli isimlerle çalışmış. Sonra kafasında soru işaretleri oluşmaya başlamış. Bunu çaldığım müzik hayal ettiğim müzik değildi şeklinde açıklıyor Amerikalı müzisyen. Sonrasında 1985 yılında piyano çalmaya başlıyor. Yaklaşık 10 senelik bir eğitim ve durmadan çalışma sürecinin ardından piyanosunun başında kayıtlara başlıyor. Albümde Marc Copland’a, basta Drew Gress ve davulda Jochen Rueckert eşlik ediyor. Ortaya çıkan albüm gerçekten başarılı. Albümde özellikle bir kaç parçadaki icra hemen dikkat çekiyor. Bunların başında Joni Mitchell’den hatırladığımız “I Don’t Know Where I Stand” ve bir caz klasiği olan Cole Porter imzalı “I’ve Got You Under My Skin”

Pirouet Records tarafından yayınlanan albüm bu genç plak şirketinin hemen her kaydında olduğu gibi küçük bir plak şirketinden beklenmeyecek bir özene sahip. Firmanın kataloğundan seçtiğim kayıtların tamamı özellikle de piyano içeren kayıtlarından büyük keyif aldım diyebilirim. Joni Mitcell’den tanıdığımız ve sevdiğimiz “I Don’t Know Where I Stand” şarkısına şöyle bir bakış atalım hızlıca. Güzel bir piyano girizgahı ile başlayan şarkı arka bölümlerde bas ile oluşturulmuş melodi hatları ile hemen dikkat çekiyor. Basların doygunluğu çok güzel ama asıl önemlisi piyano tonlarında aradığımı buluyorum. Şarkıya yapılan düzenleme klasik Joni Mitchell çizgisinden oldukça farklı ve özellikle piyano için yapılan düzenleme piyanonun her oktavında geçişler içeriyor. Tam beklediğim sesi elde ediyorum….

Arthur Fiedler – Gershwin: An American In Paris / Rhapsody In Blue CD’si ile devam edelim. Çok bilindik Rhapsody In Blue yerine ilk bölüme bir bakış atalım. “An American in Paris” veya “Paris’te Bir Amerikalı” Amerikalı besteci George Gershwin’in 1928 yılında bestelediği senfonik bir şiirdir. Eser bestecinin Paris’te geçirdiği zamandan esintiler taşır. Gershwin, 1920′lerin Fransız başkentini ve yaşamını tasvir eder ve eser bestecinin en bilindik eseri haline gelmiştir. “Paris’te Bir Amerikalı” üzerindeki çalışmaları yaparken Gershwin ünlü şef Walter Damrosch ile oldukça yakın çalışmıştır. Orkestra enstrümanlarına ek olarak selesta, saksafon ve otomobil kornaları kullanmaya karar vermiş ve ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. Eserin ilk halka açık performansı 1928 yılında meşhur Carnegie Hall’da yapılmış ve Walter Damrosch yönetiminde New York Filarmoni orkestrası eseri icra etmiştir. Eserin ilk çalınması sırasında Paris’ten getirilen Taksi kornaları da kullanılmıştır. Gershwin orijinal program sunumunu eleştirmen ve besteci Deems Taylor ile birlikte yazmıştır; amacını Paris’in büyüleyici atmosferini tasvir etmek istedim demiştir.

Albümün yakın zamanda plağından size bahsetmiştim. Bu kez CD’yi tercih ettim. Daha ilk harekette eğlence başlıyor. Bir yandan kornalar, üflemeliler, bir anda yükselen bir anda durağan pasajlar derken vakit nasıl geçiyor anlamak mümkün olmuyor. İcra belki birinci sınıf sayılmaz, aynı şekilde eserde ama eğlence katsayısı öyle yüksek ki, albüm keyifle akıyor gidiyor. Detay seviyesi beni çok mutlu etti. Bu eserin imzalarından bir tanesi, bol bol vurmalı ve zilleri duymaktır. Özellikle zil tarafındaki detay seviyesi çok başarılı. Sahne olması gerektiği gibi odayı kaplamış durumda.

Ardı arkasına gelen büyük orkestra müziği CD ve plaklarında Audio Analogue Puccini Settanta sunduğu gücünde etkisi ile detaylı ve keyifli bir sunum elde etmemi sağladı. Daha ambalajı açmadan bu amplifikatör umarım şu şekilde çalıyordur diye bazı fikirlerim vardı. Açıkçası beklentilerimin bir adım fazlasını karşıladı diyebilirim. Artık pikap katına doğru geçeyim, benim için asıl ilginç deneyim bu olacak.

Pikap katını denemek için Michell Gyrodeck pikabımı Denon DL-103 iğne ile kullanacağım. Bu iğneyi hep uygun bir SuT ile kullandığım için Puccini Settanta V.2 içerisindeki pikap katını MM konumunda bırakmayı uygun gördüm. İlk önce dip ses ve hum konusuna bir bakalım. Hiçbir sıkıntı yok. Son derece sessiz bir arka plan sağlıyor. Belki de MM/MC ayarı için kullanılan jumper’ların ürünün içerisine saklanmasının sebebi bu sessizliği sağlamak içindir kim bilir. Kurulumu bitirdikten sonra hemen plak dinletilerine başlıyorum.

Dinleme notlarında sıra dışı albüm statüsünde Van der Graaf Generator topluluğunun ikinci albümüne yer vermeye karar verdim; The Least We Can Do Is Wave to Each Other. Stereo Mecmuası Müzik bölümünde geçen hafta bu plağa oldukça kapsamlı şekilde yer vermiştim. Albümdeki kadro şu şekilde; Peter Hammill gitar ve vokaller ayrıca “Refugees” şarkısında piyano. Hugh Banton – Farfisa organ, piyano ve geri vokal. Guy Evans davul ve perküsyon. Nic Potter – bas ve elektrikli gitar. David Jackson – tenor and alto saksafon, flüt ve geri vokaller. Ek müzisyenler Mike Hurvitz Refugees” şarkısında cello . Gerry Salisbury “White Hammer” şarkısında kornet.

Albüm 1970 yılında yayınlandığında kendi memleketlerinde fazla ilgi çekmez. Ancak Avrupa’da özellikle de İtalya’da çok başarılı olur. Albüm teorik olarak Van der Graaf Generator kataloğunun ikinci albümüdür ancak ilk albüm yani “Aerosol Grey Machine” tek başına Peter Hammill tarafından çalınmış ve kaydedilmiştir. Bunun sebebi saçma sapan bir sözleşmedir. Velhasıl kelam topluluğun topluluk olarak aslında ilk albümü “The Least We Can Do Is Wave to Each Other” oluyor. Albüm o dönemin en gelişmiş stüdyosu olan Trident stüdyolarında yapılır. Plağın yeniden baskısının kalitesi harika. Hem müzik müthiş hemde test için kullanılmaya uygun!

Sizlere yaklaşık 6 dakikalık “Refugees” şarkısından bahsedeyim. Bu şarkıda ne ararsak var. Orkestral girişin arkasından Van der Graaf Generator’ın pek meraklı olduğu herşeyi modifiye edelim hastalığının bir kazanımı olan vokaller başlıyor ve bu bölümlerde arkalarda olan bitenler tüm açıklığı ile Audio Analogue Puccini Settanta tarafından sunuluyor. Harika baskı ile sistemin performansı da uçmuş durumda. Baslar dolgun, davul soloların ardından sert zil vuruşlarının uzaması bile duyulur tüm çıplaklığı ile. Plak akmaya devam ediyor. Oya gibi dokunmuş “Whatever Would Robert Have Said?” şarkısında davullara kulak kabartıp mutlu olmamak imkansız.

Audio Analogue Puccini Settanta V.2 tüm beklentilerimi karşıladı diyebilirim. Açıkçası hayal ettiğim performansı da elde ettim. Audio Analogue son derece özgün cihazları ile tanınırdı eskiden. Zarif bir sesi vardır, son derece müzikaldir ve detay seviyesine baktığınız zaman her zaman mutlu olursunuz. Pikap katları ise hep başarılıydı. Tüm bu söylediklerim hala geçerli. Ben son derece keyifle vakit geçirdim.

Audio Analogue Puccini Settanta V.2, KDV Dahil 2.300 Euro’luk fiyat etiketi ile giriş seviyesinin bir tık üzerinde bulunuyor. Bu fiyata son derece zarif tasarlanmış bir amplifikatör, yeterli sayıda giriş çıkış, harika bir pikap katı satın almış oluyorsunuz. Yüksek çıkış gücü sayesinde hemen her hoparlörü sürebilme kapasitesine sahip. Bu amplifikatöre güzel bir CD çalar eğer bana sorarsanız güzel bir pikap ve standart bir MC iğne ile kombine etmeye çalışın. Güç kablosu ve hoparlör kablosunda orta segmentte güzel seçimler yapın ve hemen her tarz müzik dinlerken keyfinize bakın. Puccini Settanta V.2 son derece keyifli bir seçenek olarak entegre ampli alışveriş listelerinde kendisine yer bulabilecek bir ürün…

Audio Analogue Puccini Settanta V.2
Kanal Sayısı 2 Klas AB Besleme Devre Tipi Regüleli Lineer Yüksek Kaliteli Devre Elemanları Evet RFI/EMI Ekranlama Evet Stand-by Özelliği Evet Altın Kaplama Bağlantı Noktaları Evet  Güç Çıkışı (8/4Ohm/Köprü 8Ohm RMS) x70W/2×125 Frekans Bandı 10Hz to 70kHz +/-1dB, 0dB, 1Vrms out Total Harmonik Distorsion (THD) 0.005% Sinyal/Gürültü Oranı -100dBV, 0dB, 20Hz to 20kHz
Fiyat: 2.300 Euro (KDV Dahil)
Temsilci: Can Hifi / www.canhifi.com

İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız