Testlere başlamadan önce elimdeki en üst model USB kabloları, elektrik kablolarını ve ara bağlantı kablolarını DAC ile kullanmak üzere hazırladım. Bunun haricinde yaklaşık 10 gün boyunca DAC’ı hemen her gün kendi bilgisayarım ile kullanarak günlük işlerimi yaparken müzik dinledim ve oyun oynadım. Şu an kullanmakta olduğum Audioengine A5+ aktif hoparlör sistemi ile bile duyduklarım belirli bir fikre ulaşmak için yeterli oldu olmasına ama yanma sürecinin ardından kapsamlı sistem testlerine başladım. Sistemimi zaten bildiğiniz için ayrıntıya girmeyeceğim. Haydi gelin test notlarına bakalım.
Oliver Nelson- The Blues and the Abstract Thruth. Bu albümü ilk dinlediğimde valla bir şey söyleyeceğim ayıp olacak “bu ne ya” demiştim. Kadro mükemmel, Oliver Nelson’a Paul Chambers, Bill Evans, Eric Dolphy, Roy Haynes ve Freddie Hubbard eşlik ediyor. Bu kadar tanınmış müzisyen olunca albüm mutlaka iyi olacaktır diyeceksiniz ama durum öyle böyle değil. Plağın ilk şarkısı “Stolen Moments” öyle bir çalınmış ki, sanki karşınızda dev bir caz orkestrası var zannediyorsunuz. Üflemeliler sanki 20 kişi tarafından çalınıyor ama aslında sadece 4 kişiler. Buna Bill Evans’ın oya gibi arka plan işlemeleri, Paul Chambers’ın harika bas eşliği ve Roy Haynes’in harika davulları eklenince albüm tam bir ziyafete dönüşüyor. Tempo bir yükseliyor bir azalıyor ama her ana mezür her solo oya gibi işlenmiş. Muhtemelen caz tarihinin en eğlenceli albümlerinden bir tanesi ve şahsi listemde en üst sıralarda bulunuyor. Albümün elimde oldukça iyi bir baskısı var. Speakers Corner’ın Impulse AS-5 kodlu 180Gr versiyonu. Bunun yanında standart CD’si, 24Bit/192kHz ve 24bit/96kHz FLAC versiyonları da elimde mevcut. Bunların yanına yaklaşık 25 Dolar’a satın aldığım DSD versiyonu da eklenmiş durumda. Bu plağın 45 devirlik 180Gram’lık Acoustic Sounds baskısından bilineceği üzere firmanın elinde orijinal bantlar var ve oldukça kapsamlı bir çalışma yapmışlardı albüm için. Aynı çalışma ilerleyen yıllarda SACD formatında yayınlandı ve farklı çözünürlüklerin haricinde DSD edisyonu da mevcut. Öncelikle plak ile DSD dosyası arasında yaptığım denemelerde ben duyduklarımdan bayağı mutlu oldum. Helen 24Bit dosyalara göre aradaki fark oldukça azalmıştı. Kendi CD’imden hazırladığım standart kayıpsız dosyalar ile karşılaştırdığımda ise DSD baskı bayağı dikkat çekici bir performans gösterdi ki, özellikle çok sevdiğim “Stolen Moments” şarkısındaki ayrıntı ve detay seviyesi baş döndürücü idi. Büyük boyutlu dosyalar ile ortaya çıkan performans… Birazcık deli işi kabul. Gelin standart dosyalara biraz göz atalım…
Klasik müzik dünyasına bir bakış atalım. Prokofiev: Piano Concerto No.3 ve Rachmaninov: Piano Concerto No.1 eserlerinin bulunduğu bir kayıttan bahsedeceğim sizlere. Piyanist Byron Janis ve Moskova Filarmoni orkestrası birlikte. Bu kayıt meşhur Mercury Living Presence serisinden. Amerikalı piyanist Byron Janis’in Moskova filarmoni orkestrası ile birlikte soğuk savaş döneminde kaydedilmiş bu eser, Rachmaninoff’un pek bilinmeyen 1.piyano konçetosunun yanısıra Prokofiev’in folk öğeleriyle süslenmiş 3. piyano konçertosunu içeriyor. Kayıt 35mm filmlerden plağa aktarlmış. Bende plağın Mercury Records LP 130525 referans kodlu ilk baskısı mevcut. Ayrıca 180Gram formunda Mercury Living Presence: Russian Recordings plak setinin içerisinde de mevcut. 1962 yılının Haziran ayında Mercury Living Presence firması o zamanki ismiyle S.S.C.B’nin başkenti Moskova’ya bir kayıt kamyonu gönderir. 1962 yılı çok ilginç bir yıl. Tarih severlerin hatırlayacakları gibi Berlin’i bölen meşhur duvar tamamlanmış ve Küba’da patlayan füze krizi ise yoldadır. İşte tam bu dönemde yani soğuk savaşın en yüksek tansiyonlu döneminde Mercury Living Presence setteki kayıtları yapar. Zaten plak setinin kapağında bu kamyonu ünlü Kızıl Meydan’da görebilirsiniz. Kayıt ekibi 8-17 Haziran tarihlerinde işini bitirerek geriye döner. Zaten plak setinin içerisinde gelen kitapçıkta bu bilgiler daha ayrıntılı olarak anlatılıyor. Ayrıca Bob Eberenz (Fine Recordings başkan yardımcısı), Harold Lawrence (Mercury Living Presence müzik direktörü) and Brice Somers (Mercury Living Presence Uluslararası İlişkiler Yöneticisi) ile yapılmış röportajlar ve o dönemde çekilmiş fotoğraflarda kitapçıkta bulunabilir. Plak baskısı muhteşem, sunum muhteşem.
Matrix X-Sabre DAC’ı HDTracks sitesinden satın aldığım 176/24 çözünürlükteki FLAC dosyalar ile denerken eş zamanlı olarak analog sistemden özel baskısını dinliyorum. HDTracks sitesinde satılan edisyon yıllar önce SACD formatında yayınlanan baskının master bantlarından yapılmış yazılana göre. Başarılı bir sunum söz konusu. Matrix X-Sabre, oldukça detaylı şekilde yüksek çözünürlüklü dosyaları bize sunuyor.Odaklandıkça katmanlarda ayrıntıları duyabilmek mümkün. HDTracks satın aldığım kimi albümlere göre çok daha başarılı bir albüm olduğu ortada. Sonuçlardan çok memnunum..
Amerikalı rock topluluğu Pearl Jam’in 2013 yılı albümü Lightning Bolt yayınlandı. Albüm topluluğun beklenen 10. stüdyo albümü. Albümden yayınlanan ilk single “Mind Your Manners” oldu. Albüm hakkında yazıp çizmek oldukça zor. Pearl Jam sevdiğimiz bir topluluk bu yüzden albüme biraz ihtiyatlı yaklaşmakta fayda var. Pearl Jam albümde uzun zamandır yapmak istediği ve türün artık ana akımının birbiri ile aynı hale gelmiş yapısından uzaklaşma hareketini yapmış. Bu hareket bazıları için iyi bazıları için kötü. Ben bu yeni Pearl Jam’i beğendim. Öncelikle albümün genel sound’u son derece etkileyici. Bu albümde prodüktör Brendan O’Brien topluluğu sık boğaz etmeyip özgür bırakmış anlaşılan. Albümde eskilerden punk etkilerinin yanında rock ve metal müziğe dair bir çok iz bulmak mümkün. Pearl Jam’in yine en önemli özelliği sözlerin keyifli olması ve bir şeyler anlatması. Eddie Vedder müzik dünyasında ilginç bir figür ve sözlerinde her zaman elinden geldiğince bir şeyler anlatmaya çalışır. İlk single Mind Your Manners oldukça geleneksel bir giriş ile başlayıp, punk etkisinin ama eski punk etkisinin hissedildiği bir şarkı. Şarkının vokal kısımları daha bilindik rock izleri taşısa da, nakarat kısımlarında ritm ve sözler eski punk geleneğine yaklaşıyor. Tabii ki Pearl Jam ikinci nakaratın ardından gitar solo öncesi kendi tarzını şarkıya monte etmeyi unutmamış. Albüm Pearl Jam müziğini sevenleri mutlu edecektir. Beni mutlu etti. Denediğim müzik dosyası normal çözünürlükte. Baslar gerçekten başarılı, atmosfer tamam. Detay seviyesi yeterli ancak en önemlisi albümün sunumunda dinamizminde sorun yok. Bir ara acaba daha yüksek çözünürlük edisyonunu da mı edinsem dedim içimden…
Öncelikle şunu söylemek isterim. Matrix X-Sabre DAC kesinlikle günümüzün en güncel yongasetlerini içeren DAC’lardan bir tanesi. Meraklısı için harika bir teknolojik oyuncak. Türünün en iyi örneği midir onu bilemem ancak oldukça iddialı bir performans elde etmeyi başardım ben kendi adıma. Ancak bu DAC’ın fiyatına mutlaka çok iyi bir USB kablosu, iyi bir elektrik kablosu ve ara bağlantı kablosu eklemek gerekiyor. Laf aramızda performansı duyunca bu ek masraf problem olmuyor. Yazının başında şu paragrafı özellikle işaretlemiştim;
24 bit iyi örnekler bizim bolca kullandığımız analoğa yakın çalıyor yakıştırmasına uyuyor. Çözünürlük arttıkça, elde edilen sesin ehlileştiği ve doğallaştığını düşünüyorum. Tabii ki kullanılan ekipmanın büyük önemi var ama sıkıştırılmadan ve belirli frekansların kesiminden kurtulmuş kayıtlar insanı çok mutlu edecek düzeyde ve dijital ile analog arasındaki farkı ortadan kaldırma potansiyeli çok yüksek..
İşte Matrix X-Sabre bu tarz sonuçları elde etmenin önünü açan bir ürün. 32 Bit desteğinin yanında DSD desteği dijital kaynak dünyasında bambaşka bir boyut bence. İyi bir sistem içerisinde, iyi medya ile desteklendiğinde ortaya müthiş sonuçlar çıkıyor. Ülkemizdeki 1.300 Dolar civarında fiyatı ile giriş seviyesinin bir tık üzerine yerleşiyor olsa da, bana sorarsanız verilen her kuruşun hakkını veriyor. Ben genel detayını, tonunu, sunumunu ve sunduğu atmosferi çok sevdim hatta bayıldım diyebilirim. Hem üretim kalitesi, bundan önemlisi içerdiği yongasetlerinin günümüzün en üst sınıf modelleri olması, bu fiyat kategorisinde X-Sabre’yi ülkemizde neredeyse rakipsiz hale getiriyor. DAC alışverişi için araştırma yapanlar gönül rahatlığı ile listenin en üst sırasına ekleyebilirler.
Matrix X-Sabre DAC
ESS Technology ES9018 SABRE Reference 32-bit DAC
Fiyat: 1.300 Dolar + KDV Online satın almak için tıklayın
Temsilci: Audio AVM / www.audioavm.com
Ellerine sağlık Hakan güzel bir inceleme. Ben de PCM kayıtlardan DSD ye geçtiğimde suratımdaki gülümsemeyi hiç unutmuyorum çok keyif almıştım, çok detay duyuyorum ama inanılmaz rahat ve ferah çalıyor…
Audio AVM’ye de teşekkürler DSD çalabilen bu fiyat seviyesindeki dac’ı bize sunduğu için…
Hakan Bey öncelikle emeğinize sağlık.
Bu inceleme yazısı için zaman ayırıp, çok emek vermişsiniz.
İncelemelerinizde eleştirmek istediğim bir husus var.Yapıcı bir eleştiri olarak kabul edilmesini temenni ediyorum.
Genel olarak yaptığınız incelemelerde albüm,müzisyenler,plak şirketleri,müzik türlerine o kadar çok yer veriyorsunuz ki, incelediğiniz donanım için sadece bir kaç cümle kalıyor.Müzik tarihi,müzisyenler ve plak şirketleri hakkındaki bilginiz gerçek anlamda takdire şayan.Lakin donanım bilgisi konusunda açlık duyan birine, bu detaylar gereksiz gelebilir.( Ses konusunda daha fazla ayrıntı olması gerektiğini düşünüyorum )Bu konuda şahsım adına anlayışınıza sığınıyorum.
Mesela bu ürün için donanım konusunda merak ettiğim bir ayrıntı :
– Üründe her kanal için 4 adet ESS Sabre ES9018 işlemci kullanılmış.Ürün pazarlanırken bu konunun üzerinde özellikle duruluyor.İlgili fiyat aralığında bulunan tek işlemcili veya çift işlemcili dönüştürücülerle kıyasladığınızda; sese yansıyan bir avantajı var mı?
– Ses konusunda beklentileri karşılayacak kadar ayrıntıya yer verilmediğini düşünüyorum.İncelenen her ürün için sahne bilgisine yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sahne önde mi oluşuyor?Hoparlörlerin gerisinde mi?Yada yüksek bir sahneye mi sahip?Duvardan duvara bir sahne oluşturabiliyor mu?
– Her dijital-analog dönüştürücünün detaylı çaldığından bahsediyoruz ama dinamik (devingen) aralığının kaç db olduğundan bahsedilmiyor.
-Herhangi bir senfonik eserin, 15 enstrümanlı bir pasajında,32’lik notaların kullanıldığı pasajlarında nasıl bir performansı var.Sesler üstüste biniyor mu?Enstrüman ayrışımları ne kadar başarılı?
Bu gibi detaylara yer verirseniz çok mutlu olurum.
Bunun yanısıra yayıncılıkta türkçe kelimelerin kullanılması hususunda sizlere çok büyük görevler düşüyor.Türkçemizi doğru ve manasıyla kullanabilmek adına edisyon yerine baskı,air etkisi yerine hacim gibi kelimelerin kullanımına öncülük etmeniz temennimdir.Yapabildiğimiz kadarıyla anadilimizi yabancı kelimelerden korumak yayıncılığınızın ilkeleri arasında yer almalı.Sorumluluğunuz gerçekten büyük.
Çift kanallı ses sistemleri dünyasına yaptığınız katkılar için tekrar teşekkürler.
Saygılarımla.
Merhabalar,
Yorumunuz için teşekkürler. Öncelikle son 2 yıldır gelen yorumlara göre şekillendirdiğimiz yeni yazı sistemimiz genel olarak çok başarılı oldu. Bunun en önemli sebebi dünyanın dört bir tarafında yayınlanan incelemelerden farklı olarak okuyucularımıza testler sırasında neler dinlediğimizin ayrıntılı olarak vermemiz. Bu durum aslında yazılarımızın biraz uzamasına sebep oluyor ve iş yükü getiriyor ancak her yazıyı kendi içerisinde daha değerli bir hale getiriyor diye düşünüyorum. Yazılarımızda değinmediğimiz kısımlar noktasında incelemenin akabinde forumlarımızda kapsamlı yazışmalar olabiliyor ve ürünün okuyucularımızdan gelen ve merak edilen noktaların yeniden denemesi gibi olanaklarımızda her zaman mevcut. Belki bu yapı kullanılmaya devam edilerek teknik tarafta farklı gelişimler yapılabilir. Notlarıma bu konuyu ekledim.
Sorularınıza gelir isek,
İlk sorunuzu karşılıklı testler yapmadan yorumlamak pek kolay değil. Ancak X-Sabre donanımının pazarın en üst sınıfında olması ve çıkış katının başarılı tasarımı onu bir çok benzerinden ayırıyor. Özellikle USB giriş katında kullanılan XMOS yongaseti benzerlerinin çok ötesinde bir performans sahip. Hal böyle olunca Sabre yongasetlerinin sayısında ziyade, cihazın kendi içerisinde devre yapısı, güç katı ve yongasetleri kombinasyoları ön plana çıkıyor. Hemen bir not 32Bit dosyaların işlenmesi noktasında birden fazla yongasetinin kullanılması DAC’ların veri yollarını olası darboğazlardan da uzak tutuyor.
Sahne bilgisini vermek çok zor. Bunu veren yayınların pek makul bir iş yaptığını düşünmüyorum. Bunun en önemli sebebi her sistemin her oda da farklı etkiler yapması. Bildiğiniz üzere ben uzun senelerdir near field monitörler ile vakit geçiriyorum. Bu tarz hoparlörlerin tepkileri daha klasik hoparlörlerden çok daha farklı. Kullanılan amplifikatörler ve kablolarda işin içerisine girdiğinde sahneyi tasvir etmek son derece güç. Bu yüzden genelde
katman konusuna önem veriyoruz yazılarımzda.
– Dinamik aralık konusu keşke sadece incelenen ürünle alakalı olsa. Bakınız bu noktada sıkıntılı hale geliyor. Bir cihazı kağıt üzerindeki değerleri ile yorumlamak ne yazık ki bizi yanlış yollara götürecektir. Herhangi kaynak cihazın verdiği dinamik aralığın bizim tarafından duyulabilmesi için sistemin tüm bileşenlerinin benzer dinamik aralıkları desteklemesi gerekli. Kağıt üzerinde hemen her cihaz bu değerleri destekliyor olsa da, olay dinlemeye geldiğinde çok aksi durumlar karşımıza çıkabiliyor.
– Matrix’in entrüman ayrımı son derece başarılı. Uzun zamandır kullanıyorum ve bu konuda çok çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Sevgili Robin,
İsminizi bilemediğim için bu şekilde yazdım ama Türkçe’nin doğru kullanımı ve eğer mümkün ise Türkçe kelimelerin kullanılması evet önemli bir konu. Bizler Stereo Mecmuası’nı bir yayın olarak değil hobi sitesi olarak görüyoruz ki, zaten doğrusu da o, elimizden geldiğince bu konulara dikkat etmeye çalışıyoruz ama ne yazık ki çok fazla yabancı kelimeyi yine de kullanmaya devam ediyoruz. Gönül ister ki yazılar redakte edilsin (kontrol mü demek lazım) ve düzeltilebilsin ama buna imkanımız yok. İlerleyen dönemlerde bu konuya dikkat etmeye çalışırız ama bu konuda gerçekten söz veremem.
Sevgiler selamlar
Hakan