Silverfi Rumi SGP

Evet bu yazımızda Silverfi Signature serisinin en üst modeli olan Rumi modelini mercek altına alıyoruz. Rumi , ilk inceleme yazımızda sizlere tanıtmaya çalıştığımız Moonshadow modelinin bir üstünde yer alıyor. Serinini en üst modeli. Bu kablonun akabinde Silverfi’nin daha üst Referans serisi kabloları var. Kablo elimize ulaştığında Rumi’nin yapısının diğer Silverfi kablolardan yapısal olarak birazcık farklı olduğunu hemen anlamak mümkün. Fotoğraflarda da tespit edebileceğiniz gibi sarım sistemi bayağı değişik ve daha geniş olduğu gözlemlenebiliyor.

Kablo dışarıdan bakıldığında geleneksel Silverfi anlayışının bir parçası olduğunu hemen belli ediyor. Beyaz narin kablo kılıfları içerisinde gümüş ve farklı metallerden oluşan teller. Bu kablolar ilk kez yakından gördüğüm Switchcraft’ın altın kaplı konektörleri ile donatılmış. Bu konektörleri Stereo Mecmuası’nda çok seviyoruz. Gelmiş geçmiş en başarılı fiyat/performans oranlarından bir tanesine sahip bu konektörler, sese çok müdahil olmayan yapıları ile bir çok egzotik üreticinin birinci tercihi. Ancak bu altın kaplamalı versiyonları çok sıklıkla denk gelmiyoruz. Çok şıklar doğrusu. 

Silverfi kabloların yanma süresi oldukça uzun. Hemen Blue Horizon Proburn cihaza taktım bu kabloları, 2 günlük uzun bir yanma sürecinin ardından sistemime dahil ettim. Ancak nihai testler öncesi bir kaç gün daha uyum sağlama süreci bıraktım ve bu sürecin ardından sistemin başına kritik dinleme için oturdum. Kritik dinleme terimi çok güzel bir terimdir sağ olsun ben ilk kez Haluk Özümerzifon ağabeyimizden duymuştum ve o zamandan bu yana kullanıyorum. Kendisinin kulaklılarını çınlatmış olalım ve selam edelim buradan..

Silverfi’nin Signature serisinin en üst modelini test ederken daha kapsamlı bir test programı uyguladım. Gayet yakınen bildiğiniz bazı albümleri tercih ettim. Denemelerimde özellikle pre-amplifikatörüm ve amplifikatörüm arasında denemeler yaptım ancak dijital kaynaklarımı da devreye sokmayı unutmadım tabii ki.

Duke Ellington, Count Basie First Time: The Count Meets the Duke. Big band dediğinizde çoğu kişinin aklına ilk önce bir kaç isim gelir. Duke Ellington, Count Basie, Benny Goodman ve diğer bir kaç isim. Bunların içinde en iyisi hangisidir diye düşününce sanırım yukarıdaki ilk iki isim aklınıza gelir. Colombia plak şirketi 1960 yılının yaz aylarında iki müzisyeni buluşturarak bir kayıt yayınlamaya karar verir. Her iki önemli şef kendi şarkı listelerinden 4′er aranjmanı şarkıyı birlikte çalacaklardır. Tabii kayıtlar sırasında bazı değişikler oldu. Count Basie, 1960′larda caz tarihçilerinin verdiği ismiyle üçüncü orkestrası ile müzik yapıyordu. Bu orkestranın entonasyonu ve birlikte çalma yetisi üst düzeydi. Bazı tarihçiler bu dönem ve sonrasını buluşu az bir dönem nitelendirseler de, özellikle baladların güzelliği ve icrasındaki düzeyin yüksekliği herkesin birleştiği bir noktadır. Duke Ellington orkestrasınında 1960′lı yıllarda bir değişim içerisinde olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak her iki orkestra ve her iki müzisyende hayatlarının her döneminde üst düzey müzik yapmışlardır. Albüm başlangıç parçası Battle Royal’in hakkını her açıdan sonuna kadar veren bir icra ile başlıyor. Johnny Hodges, Thad Jones, Ray Nance, Russell Procope, Jimmy Hamilton, Freddie Green, Billy Strayhorn, Eddie Jones ve daha fazlası. Notalar resmen havalarda uçuşuyor. Plak baskısı son derece başarılı. Bu plakta aradığım şey deli gibi detay duymak arka planda. Çünkü sololar esanssında bile arka tarafta olup bitene odaklanmak plağı defalarca dinlenebilir kılıyor. Her dinlediğinizde farklı bir şey duyuyorsunuz. Silverfi Rumi ile detay seviyesi çok çok başarılı. Hatta bunun bile ötesinde. Tonlamalarda kenarları yuvarlatma yok. Bakır üflemelilerin keskin yüksek oktavları kulaklarınıza ulaşıyor. Bunun yanında arka planda hemen her şey duyulabilir durumda. Silverfi Rumi , kendisini çabucak unutturan ve müzik eksenine dört elle sarılan bir ürün izlenimi veriyor.

Motörhead – 1916. 1916, Motörhead’in 1991 yılında yayınladığı bir albüm. Albüm topluluğun dokuzuncu albümü. Albümün bir özelliği var. Söz konusu Motörhead olunca kavga dövüş gayet normaldir. Motörhead ilk albümleriniz Bronze plak şirketinden yayınlamıştı. Bu şirket zor duruma düşünce daha doğrusu iflas edince GWR plak şirketi tarafından satın alınıyor. Aslına bakarsanız topluluğun ilk dönemlerdeki tüm diskografisi bu plak şirketlerinden çıkmıştı. Ancak Motörhead 8 albüm sonra plak şirketini değiştirmeye karar verir ve ortalık birbirine girer. Anlayacağınız 1916 son derece sancılı bir dönemin arkasından çıktı. Albüm I. Dünya Savaşı’nda savaş meydanlarında ölen askerlerden etkilere sahip. Özellikle de batı cephesindeki siper savaşlarından. Albümdeki en ilgi çekici şarkı “Love Me Forever” Solist Lemmy’nin biraz sakin söylediği (veya söylemeye çalıştığı) bir balad. Ayrıca büyük punk grubu için yazılmış “R.A.M.O.N.E.S.” albümün ilginç parçalarında. Albüm bir çok dinleyici için Motörhead’in olmazsa olmaz albümlerinden birisi olmasa da, iyi bir kaydın farkını görmek isteyenler göz atabilirler. Motörhead plakları son dönemlerde çeşitli plak şirketleri tarafından basılıyor olsa da Pure Pleasure baskısı pırlanta sayılır.

İçerisinde bulunduğumuz şu garip günleri de bir şekilde anlatma potansiyeline sahip “Love Me Forever” Biz sistemiz, biz yasayız / Biz ahlaksızız, çekirdeğin içerisindeki kurduz diyerek başlayan bölüm çok değerli benim gözümde. Şarkı garip bir şarkıdır. Standart bir balad işte, akustik bölümler, heyecanın yükseldiği nakarat bölümleri. Atmosfer son derece keyifli. Silverfi Rumi iyi bir all-rounder olduğunu gösteriyor bu albümde. Detay beklemiyorum, sert gitar riff’Leri ve arka planda sessiz sakin iken zaman zaman şiddetini yükselten davulları ve Lemmy’nin Rickenbacker basından çıkan kirli tonların zaman zaman kulaklarımı rahatsız etmesini bekliyorum. İstediğim gibi oluyor da…

Klasik müzik cephesinde durum gayet başarılı. Silverfi kabloların denediğim hemen hepsinden daha yüksek bir detay seviyesi var. Sahne müthiş tabii ki kayıttan kayda değişiyor olması gerektiği gibi.

Garip bir albümden bahsedeceğim. Elend – The Umbersun / Au Tréfonds des Ténèbres gibi son derece garip ve klasik müzik ile akraba bir albüme doğru yol alıyorum. Elend topluluğunun 1998 yılı albümünün, grubun plak şirketini değiştirmesinin ardıdan albümün tekrar piyasaya sürülmesine karar verilmişti yeni baskı Sony/BMG grubuna bağlı plak şirketinin de gücüyle yeniden düzenlenmiş. İlk baskıya göre ayrıntı seviyesi daha başarılı. Atmosfer daha keyifli. Deneysel, klasik ve opera tarzlarının birleşimi ile ortaya çıkan eser gerçekten övgüye değer. Fransız grubun, Les Ténèbres du Dehors ve Leçons de Ténèbres albümlerinin karanlık ama daha sert yapısından daha klasik müziğe yaklaşmaya başlamasının arkasından çıkan Weeping Nights albümü ile Elend’in daha geniş kitleler tarafından kabul edilmişti. Zaten ilerleyen dönemlerde grubun mainstream bir şirket ile anlaşması bunu gösteriyor. Karanlık sözlerle bezenmiş, ciddi bir koro tarafından seslendirilen, ciddi müzisyenlerin çaldığı süper bir albüm. Albümde keskin hatlar var. Du Trefonds Des Tenebres ile başlayan albüm daha ilk saniyeden kaos başlıyor. Şarkıların alt yapıları tamamen klasik yapıda ancak üzerinde atmosferi tamamlayan çığlık çığlığa vokaller var. Albüm son derece sert ve keskin bir kayda sahip. Çoğu sistemde bu tarz müziği dinlemek zorlu bir deneyimdir. Arka planda ve bir anda öne çıkan klasik bölümleri harika şekilde çalan sistemler sert vokallerin girmesiyle sınıfta kalabilir. Aynı zamanda orgun belirli zamanlarda çılgınlaşması ile ortalık toz duman oluyor. Bu kısımlar bilgisayar üzerinde yaratılmış. İnsanın -örneğin eşimin ve komşuların- sabrını zorlamasının yanında sistemin bir noktadan sonra iflas etmesine sebep olabiliyor.

Silverfi Rumi, bu kaosun altından iyi kalkıyor. Arka planda koro ve orkestrasyon rahatlıkla duyulurken sert vokaller tüm keskinliği ile sunuluyor. Kaydın özelliğinden kaynaklanan sahnenin hoparlörlere yaslanması ve sert vokallerde yaşanan odayı kaplama durumu olması gerektiği gibi sunuluyor. Hemen bir not, bir klasik müzik dinleyicisiyseniz ve modern akımlara ilgi duymuyorsanız bu albümü kesinlikle edinmeyin. Ne olduğunuza şaşabilirsiniz. Sonra benden nefret etmeyin…

Bu albümde durum böyleyken Mozart Requiem Mass D Minor. Requiem Mass D minor (K. 626) veya Re Minörplağında işlerin rengi değişiyor. Wolfgang Amadeus Mozart’ın 1791 yılında Viyana’da bestelemeye başladığı ancak ölümü yüzünden tamamlayamadığı bir eseridir. Eser, öğrencisi Franz Xaver Süssmayr tarafından tamamlanmış olup, eseri sipariş eden Kont Franz von Walsegg’e teslim edilmiştir. Kont bu eseri eşinini ölümü sebebiyle Mozart’a ısmarlamıştı. Burada bir de enteresan nokta var, kontun eşinin ölümü 14 Şubat sevgililer gününe denk geliyor. Eser, müzik tarihinin en gizemli, üzerinden en çok tartışılan eserlerinden bir tanesidir. Bunun sebebi anlatılan çeşitli mitler, tartışmalar ve zaman zaman bulunan ve büyük tartışmalar yaratan el yazısı notlardır. Rivayetlere göre Mozart’ın elinden yazılmış notlara göre eserin bazı bölümlerini ölmeden önce yazan Mozart’ın yazmadığı bölümleri Süssmayr yazmıştır. Ancak tartışma konusu olan Süssmayr’ın orijinal olarak nitelendirdiği bölümlere de müdahale ettiğidir. Anlayacağınız konu son derece yoğun şekilde tartışılan ancak cevabını kimsenin tam olarak veremeyeceği bir konu. Üretilen ve tartışılan mitler tabii ki bununla sınırlı değil. 1960 yılında keşfedilen bazı taslaklar araştırmacılara bunların ağıtın “Amen” bölümünün olabileceğini düşündürüyor. Çeşitli müzikologlar bu konuya destek verince K. 626 yeniden düzenleniyor. Ancak bu çalışmalar ayrı bir katalog numarası altında listeleniyor . Şu an müzik araştırmacıları “Amen” bölümünün Requiem’in bir parçası olup olmadığı konusunda tartışmaya devam ediyorlar. Plak için Speaker Corners harika bir baskı yapmış, sistemi hem orkestra hemde koral olarak oldukça zorlama potansiyeline sahip bir kayıt. Rumi ile ayrıntı seviyesi yine yüksek, sahne geniş ve enstrüman ayrımı çok bariz. Bu durum istediğiniz zaman istediğiniz yere odaklanmanın yolunu açıyor.

Silverfi Rumi, 495 Dolarlık bir fiyat etiketine sahip. Silverfi’nin Signature serisinin en üst kablosu. Açık konuşmak gerekirse geçtiğimiz günlerde yayınladığım Spirit SG yazısındaki tespitim gibi çok ilginç bir durum söz konusu. Bir kere Rumi, kesinlikle hemen her tarz müzik ile baş edebiliyor. Sert müzikte sert ve dinamik bir sunum, yumuşak müzikte de tam tersi bir durum. Sisteminize müdahil olmadan sinyalleri taşıyor. Sinyalin içeriği önemli değil, neyse o… Detay seviyesi son derece başarılı. Sahne gerçekçi. Bir ara bağlantı kablosunda beklediğimiz hemen her konuda yüksek bir başarım gösteriyor. Ucuz değil tabii ki bu fiyat ancak verebilen için sistemlerini bambaşka bir keyifle dinlemelerinin yolunu sonuna kadar açıyor. İmkanı olanlar kulak kabartsınlar…

Silverfi Rumi SGP
Ara bağlantı kablosu
Fİyat: 585 Dolar
Üretici: Sezai Saktanver Silverfi / www.silverfi.com
Türkçe bilgiler için: Silverfi Blog / http://silverfi.blogspot.com

Tags: