Evcil bir hoparlör kablosu, Neotech NES-1001 Bölüm II

Birinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız

Gelelim, hoparlörümüzün yeni sevincine… Üç metrelik bir piton yılanı gibi amplifikatör ile hoparlör arasına çöreklenen kablomuz, yavaş yavaş yanmaya başladığında tadına doyulmaz bir sahneyi de kulaklarımıza misafir getirdi. Bu çok özel parça, daha üzerinden geçen ilk notalardan itibaren, bizlere high end kablolar sınıfının en ön sıralarında rahatlıkla oturmayı hakettiğini ispatladı. Tayvan çıkışlı UP-OCC teknolojisiyle üretilmiş bu pür gümüş kablo, teflon yalıtımı ve polietilen “air tube” tasarımıyla da önemli teknik koşulları sesi koruma ve iletme yolunda yerine getiriyor.

İyi kabloları test ederken kullandığım referans albümleri sırasıyla bu kabloyla da dinledim. “The Turtle Creek Chorale” grubunun “Serenade” albümü (Reference Recordings / 2007) insan sesininin koro olarak hangi noktalara taşınabileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Seslere eşlik eden yaylılar, arada bir kendini duyuran obua ve piyanoyla yakalanan kozmik tınılar özellikle test parçamız “Dirait-on”da doruk yapıyordu. Timothy Seeling yönetimindeki koro, ünlü Alman Şairi Rilke’nin bu duyarlı şiirini Morten Lauridsen’in bestesiyle en üst seviyede yorumlamış. Bestenin melodik yapısı ve yorumun sahne akustiğiyle (kayıt Dallas’taki Meyerson Symhpony Center’da gerçekleştirilmiş) birlikte 24 bit HDCD kaydı da testimizi bütünlüyor. Naim CDS3’ün HDCD formatını da çalabiliyor olması, kablonun müzik üzerindeki etkisini daha iyi gösterdi. Neotech’in referans kablosu NES-1001, aynı albüme adını veren Schubert’in Serenad’ında, az önce düşündüklerimizin sağlamasını yaparcasına yüksek bir sahne ile bizlere polifoninin görkemini yaşatıyordu.

Koral sınavından başarıyla geçen NES-1001’in yeni engeli, Erkan Oğur (gitar, perdesiz gitar, kopuz), İlkin Deniz (elektrik bas) ve Turgut Alp Bekoğlu (davul)’dan kurulu Telvin albümüyle aynı adı taşıyan parçasıydı. Tüm beste ve düzenlemelerinin grup elemanlarına ait olmasıyla daha önem kazanan bu 2 CD’lik albüm, ülkemizden icra edilen müziğin geleneksel tınılarıyla caz ağırlıklı bir söylemi oluşturan ezgiler arasında kendine özgün bir yer ediniyordu.

Albümün açılış parçası olan “Kervan”, hem melodik zenginliği, hem de tüm enstrümanların iş bölümündeki ustalığını başarıyla öne çıkıyordu. Daha fazla Doğu’ya ait olan bu minör söylemin sıcaklığı, eski hoparlör kablosunu taktıktan sonra önemli ölçüde düşmeye başlayınca müzik sistemimin kabloya kanının kaynadığını iyice anladım. Hatta 1.CD’nin son parçası olan Sızı’da tekrar kabloyu değiştirip Neotech’i taktığımda, bunun bir plasebo etkisi değil, aksine bir gerçeklik olduğunun farkına vardım. Bu arada kablo da yeryüzündeki ilk 50 saatlik ömrünü doldurmuş, müzik bileşenlerime hayat vererek kendini sevdirmişti.

 

Neotech NES-1001’in tadı, beni arşivimden daha şiirsel, lirik ve daha elit kayıtlar dinlemeye itti. Berlin Flarmoni Orkestrası’nın efsanevi şefi Herbert von Karajan ile 1968-1989 yılları arasında yaptıkları kayıtlardan seçilmiş adagio bölümler, JVC’nin buluşu olan XRCD 24 bit K2 teknolojisi ile adeta yeniden yaratılmış. “Karajan Adagio” adını taşıyan bu albümü (orijinali Deutsche Grammophon) tıpkı bir konseri canlı dinlercesine yeniden master yapılmış haliyle ve pürüssüz olarak, üstelik insana müzik zevkini katlayarak veriyor. Artık iki hoparlörü doğru ortaladığınızda bir konser salonunda alacağınız hazzın daha fazlasını bile alıyorsunuz. Neotech var olan sahneyi sesleri birbirinden koparmadan, özellikle dozunda bir sıcaklıkla geriye ve yukarıya doğru yayarak yeniden formatlıyordu.

 

Hoparlör kablosunun caz müziğiyle olan testin ikinci kısmı için de plaklar seçtim. İlk albüm, Keith Jarret, Gary Peacock ve Jack deJohnette üçlüsünün otoriteler tarafından en iyi konser performanslarından biri kabul edilen “Still Live” idi. (ECM /1998) Albümün en mükemmel yorumlanmış parçalarının başında gelen “Autumn Leaves”, özellikle Jarret’in çıkardığı seslerin kablo sayesinde biraz daha öne çıkması, başka bir deyişle kopup gelmesi açısından önem taşıyordu. Detaylı simballer, altoların canlılığı, kontrbasın buna ayak uydurması ve piyano ile girilen diyaloglar müziğin başarısını da yanında getiriyordu.Özellikle piyanonun tonlarındaki doğal akıcılık, binlerce kez dinlediğimiz bu parçanın yorumundaki farklılığı bize duyurmayı hedef alıyordu. Piyanonun sesini gerçeğine yakın vermeyi başaran ekipmanların genelde iyi cihazlar olduğunu biliyoruz.

 

Bir başka caz standartını, bir Duke Ellington klasiği “Solutude”u kendine has sesi ile, yaşayan kadın vokallerin en büyüklerinden Marianne Faithfull’dan dinliyoruz. Yine plak (Naive / 2008) ve sessiz, sakin ve adeta arka planda gizlenmiş bir “big band”in tınıları eşliğinde dinliyor ve geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. “Easy Come, Easy Go” albümünde Faithfull’un sesini daha yukarılarda göksel bir hava içinde duyuyoruz; bir yandan güç artarken diğer yandan da başarıyla artiküle edilen seslerin melodiler eşliğinde dinleme odamızda tane tane düştüğünü görüyoruz.

Yaptığımız dinlemelerin sonucunda Neotech NES-1001 hoparlör kablosu, kaynaktan gelip amplifikatörde sonuçlanan her inceliği, hoparlörlere taşımak için adeta fazla mesai yapıyor. Özellikle 150 saatten sonra kablonun geldiği kıvam, kulak tarafından da ayrımsanabiliyordu. Doğalüstü bir derinliğe ve netliğe sahip olan bu kablo, enstrümanlar arasındaki uyuma dikkatimizi çekiyor ve bunu yaparken arada bir hava katmanı olduğunu da asla unutturmuyor. Dinamik dışavurumunu mütevazı yapısı içinde ustaca eritiyor.

Kablomuzun sesi iletme konusunda asla negatif bir yönü yok. Belki parlak kayıtları biraz daha şekerlendiriyor ama müziğe kattıkları yanında üzerini örttüğü minimum detaylardan söz etmemiz kabloya haksızlık olur. Doğal bir sıcaklığa sahip olan bu kablo, özellikle güçlü amplilerin performanslarını hoparlörlere daha iyi taşıyabiliyor. Sonuç önerim, bu kablonun biraz sert (soğuk ve doğal tınılara sahip) solid state amplifikatörlerle (Kuzey Avrupa, İngiliz ya da Kanada üretimi) daha iyi bir uyum sağlayacağı üzerinedir. Aynı öneriyi basları güçlü yorumlayan hoparlörler için de yapabiliriz.

Kullanılan konnektörlerin boyu, bazı hoparlörler için uzun kalabiliyor ama bu herhangi bir mekanik sorun oluşturmuyor. Doğru eşlenmiş cihazlar arasında ideal bir köprü görevi gören hoparlör kablomuz Neotech NES-1001’in tonlarının belirli bir dinlemenin sonucunda alışkanlık yapma ihtimali büyük. Sesi uçlarda arayan odyofillerin ideal tınıları duyup mutlu olduklarında, daha önceden de yaptıkları gibi kablonun fiyatına itiraz etmeyeceklerine eminim.

Merih Akoğul

Kullanılan sistem:
Amplifikatör: Musical Fidelity Tri-Vista 300Hoparlör: Harbert Super HL5
CD Player: Naim CDS3 ve XPS
Pikap: La Platine Verdier, SME 312S (12 inch) kol, Benz LP iğne
Pikap amplisi: ASR Mini Basis
Ara kablo (CD-ampli): DH Labs-Silver Sonic “Revelation”
Ara kablo (Pikap amplisi-Güç amplisi): Clearaudio “Sixtream

 

Birinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız

Tags: