Hakan Cezayirli: Merhabalar Adnan Bey, Timpani nasıl kuruldu, kuruluş amacınız nedir.
Adnan Arduman: Merhaba Hakan bey. Odyo benim yaklaşık otuz yıldır hobim ve bütçem dahilindeki en ideal sesi arayış sürecimde bu tutkumu son derece aktif olarak sürdürdüm. İstanbul Hi-Fi Kulübünün kurucu üyesi oldum ve bir yıl genel sekreterliğini ve bir yıl da başkanlığını yaptım, kendi Single-Ended lambalı amplilerimi tasarladım ve imal ettim (evde hala onları dinlemekteyim). “Nuance” ve “Fluence” ismini verdiğim bu ampli ve preamplileri dünyadaki diğer DIY meraklıları ile paylaşmak için 1998 yılında bir İngilizce web sitesi oluşturdum ve daha sonra bu sitenin kapsamını büyüterek ilk aşamada İstanbul’daki odyofillerin sistemlerine ve daha sonra da dünyadaki tüm odyofillerin sistemlerine yer vermeye başladım. Site son derece popüler, sıkça ziyaret edilen bir web mekanına dönüştü ve Ultimate Audio dergisi siteyi “En İyi İki Beynemlilel Odyofil Sitesinden Biri” seçti. Daha sonra fuar ziyaretleri ve fuar raporları yazmaya başladım ve bir raporum Japoncaya çevrilerek Japon “MJ” dergisinde yayınlandı.
Aynı dönemde Stereotimes.com için de eleştiri yazıları yazmaya başladım. Uzun lafın kısası salt odyofil olmanın dışında, amatör olarak imalat, web yayıncılığı ve eleştiri yazarlığı konularına da el atmış oldum. Yani bir anlamda işin ticari kısmı dışında kalan bütün alanlarında amatör olarak faaliyet gösterdim. 2001 yılında klima sektöründe
faaliyet gösteren firmam satılınca, bundan böyle çok severek yapacağım bir işim olsun dedim ve odyo konusunun ticari kısmına da el atmaya karar verdim.
Timpani’nin web sitesinin “Felsefemiz” bölümünde de ifade etmeye çalıştığımız gibi kalite/fiyat oranı yüksek olan cihazlara öncelik vermeye çalışıyoruz ve sesini sevmediğimiz hiç bir ürünü (satılabilirlik şansı ne derece yüksek olursa olsun) satmıyoruz. Amacımız ses performansı yüksek sistemlerin olabildiğince büyük kitlelere yayılımını sağlamak. Bu konuya merakı olan ama bütçesi çok daha mütevazi seviyedeki insanlar da çekinmeden Timpani’ye gelip iyi bir sistem edinebilsin istiyoruz. Sistem elemanları arasındaki sinerjiye çok önem veriyoruz ve bizden sistem alan müşterilerimizin sadece demo koşullarında değil, ev ortamlarındaki akustik şartlarda da performans kaybına uğramayacakları sistemleri önermeye çalışıyoruz. Tabii ki sattığımız ürünlerin tamamı hesaplı cihazlardan oluşmuyor, uç seviyeleri hedefleyen odyofilleri de ihmal etmiyoruz. Aksesuarların ve/veya “tweak”’lerin önemini biliyoruz ve lamba, WBT konnektör, kablo, cereyan filtresi ve titreşim izolatörleri (yeni geliyor) gibi aksesuarlar da satıyoruz.
Hakan Cezayirli: Bu sene Absolute Sound dergisinde temsilciliğini yaptığınız markaların birçok ürünü ödül aldı. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz.
Adnan Arduman: Sanırım bu ödüller bizim marka seçimlerimizin doğruluğunun bir kanıtı sayılabilir. Birçok markanın ödülü biz çalışmaya başladıktan sonra geldi. PrimaLuna bu markalardan biri.
Hakan Cezayirli: Temsilciliğini alacağınız firmaları nasıl seçiyorsunuz. Bugün dağıtımını üstlendiğiniz firmalarla ilgili çalışmaları nasıl yaptınız ve hikayelerini öğrenebilir miyiz.
Adnan Arduman: Aslında hepsinin hikayesi farklı. Bütün markaları tek tek sıralamak yerine bu konuya yaklaşım tarzımızı kolayca özetleyebilecek bir kaç örnekten bahsedebilirim.
Örneğin ProAc evde kendi sistemimde senelerdir kullandığım bir hoparlör. Kendi kullandığım ve bu derece sevdiğim bir hoparlörü satmamazlık edemezdim.
AH! Njoe Tjoeb CD Çalarları yabancı dergilerde okudum ilgimi çekti ve bir örnek siparış ettim, çok sevince de devamı geldi. PrimaLuna, AH! Njoe Tjoeb’i üreten firma tarafından geliştirilmiş bir markaydı ve daha henüz piyasaya çıkmadan bana bir örnek yolladılar. Onu da çok başarılı buldum ve çalışmaya başladık.
Ecosse kabloları, BlackNoise şebeke cereyanı filtrelerini fuarlarda tanıdım ama kararı hep almış olduğum örnekleri Timpani’de uzun testlere tabi tuttuktan sonra verdim. Ecosse’la çalışmaya karar vermemiz tam dört ay sürdü.
Hiç bir markayı yeterince test etmeden ürün yelpazemize dahil etmiyoruz.
Hakan Cezayirli: Aslında cevaplaması çok zor bir soru olsa da, okuyucularımız için tekrar sormak istiyorum. İyi bir Hi-fi sistemi nasıl olmalı ve hangi kriterlere göre oluşturulmalıdır.
Adnan Arduman: Sesle doğrudan bir ilişkisi olmamakla birlikte en bağlayıcı ilk iki kriter, bütçe ile oda boyutları. Sistem alamaya gelen bir müşteriye ilk sorduğum sorular bunlar. Daha sonra dinlediği müzik türü ve kişisel zevkleri geliyor. Bence hedef bütçe dahilinde kalan en iyi sistemi bulabilmek olmalı. İşte bu noktada kalite/fiyat oranı yüksek olan ürünler çok önem kazanıyor. “İyi sistem” tanımlaması her ne kadar göreceli bir kavram olsa da detaylılık, doğallık, sahne büyüklüğü, bas performansı gibi fazla tartışmaya gelmeyecek kriterler de yok değil. Timpani’de kurulu ve dinlenmeye hazır 10 adet sistem var. Bütün bu on sistem de bizim beğenimizi kazanmış markalardan oluşuyor ve fiyat kategorilerinde çok iyi ses performansı sağladığına inandığımız sistemler. Ayrıca ihtiyaca göre onların muhtelif kombinasyonlarını da oluşturmamız mümkün oluyor.
Bu konuya yeni başlayan kişilerin en büyük sıkıntısı ne istediklerini tam olarak tanımlayamamalarıdır, ancak farklı sistemler dinledikleri zaman neye daha yakın olduklarını hissedebilirler. Biz de tam olarak bunu yapmaya çalışıyoruz: Timpani’yi ziyaret eden müşterilerimize seçkin ama farklı sistemleri aynı mekanda ve aynı zaman aralığında dinleme şansı veriyoruz. Benim önerim ciddi bir dinleti yapmadan hiç bir kararın kesinleştirilmemesi. Eleştiri yazıları, arkadaş tavsiyeleri, tabii ki çok yararlıdır ama son kararı her zaman kişinin kendi kulağı vermeli, çünkü asıl hedef sistemini bir başkasına beğendirmek değil, sevdiği müziklerden olabildiğince büyük haz alabilmek olmalı.
Hakan Cezayirli: Ülkemizde Hifi’nin konumunu nasıl görüyorsunuz ve geleceğe yönelik düşünceleriniz nelerdir.
Ülkemizde maalesef bu konuda arz talepten yüksek. Bu yüzden hedef bu hobinin daha büyük kitlelere, özellikle yeni nesillere yayılması için çalışmak ve bu şekilde de piyasanın büyümesini sağlamak olmalı. Surround ve çok kanallı sinema sistemleri ne derece yaygınlaşırsa yaygınlaşsın, televizyonun çıkışı radyoyu devre dışı bırakamadığı gibi, iki kanallı ses sistemlerinin de daima var olmaya devam edeceklerine inanıyorum. Bu yüzden geleceğe bakışım kötümser değil. Yeni neslin ilgisini çekmeyi başarabilmek ve onlarda merak uyandırabilmek çok önemli.
Hakan Cezayirli: Timpani’de müşterilerinize sunduğunu imkanlar nelerdir, şu an gelen bir müşteri demoda hangi ürünleri dinleyebilir.
Adnan Arduman: Timpani’de müşterilerimize sunduğumuz imkanlar çok fazla: gelen müşteri sattığımız ürünlerin istisnasız tümünü demoda dinleyebilir, hatta kendi cihazlarını da getirip onlarla kıyaslamasını da yapabilir. 10 adet kurulu sistem ve onların muhtelif kombinasyonlarını düşündüğünüzde belki de 30-40 adet farklı sistem kurgusu oluşturabiliyoruz. Ve bütün bu varyasyonları müşteri tam tatmin olana kadar hiç üşenmeden, sıkılmadan yapıyoruz. Arzu ettiğimiz şey müşterimizin aradığı sese olabildiğince yaklaşan sistemin oluşmasını ve Timpani’den (bir alış-veriş yapsın ya da yapmasın) memnun ayrılmasını sağlamak.
Hakan Cezayirli: Geçmiş dönemlerde Timpani’de çeşitli konularda aktivite ve toplantılar yapılmaktaydı. Bu senede bu aktiviteler devam edecek mi ve şimdiden belirlenmiş toplantılar var mı ?
Adnan Arduman: Evet, Timpani etkinliklerine yaz mevsimi dolayısıyla ara vermiştik ama etkinliklerimiz Ekim ayından itibaren tekrar başlayacak. Şimdiden belirlenmiş konuşmacı-lar var ama konular henüz kesinlik kazanmadı.
Hakan Cezayirli: Uluslararası fuarları takip ettiğinizi biliyorum. Sanırım en son Milano Top Audio fuarını ziyaret ettiniz. Bu fuarla ilgili gözlemlerinizi merak ediyorum.
Adnan Arduman: 13-16 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Milano Top Audio fuarına bu sene ilk defa katıldım. Daha önce çok sıkça Londra’daki fuara, Münih fuarına ve Las Vegas’ta yapılan CES fuarına gitmiştim. Tabii CES bu fuarların tartışmasız en büyüğü. Milano fuarı benim için çok hoş bir sürpriz oldu: hiç tanımadığım yeni markalarla tanışma imkanı buldum. Ayrıca çok canlı ve hareketliydi. Bu fuar sayesinde muhtemelen yeni bir aksesuarımız daha olacak (tabii yakında elimize ulaşır ulaşmaz duyurusunu yapacağım). Milano Top Audio fuarının belki de şu anda Avrupa’daki fuarlar arasında en iyisi, ya da Londra ile birlikte en iyi ikisi olduğunu söyleyebilirim.
Hakan Cezayirli: Biraz da müzikten bahsedelim. Müzikle aranız nasıldır, neler dinlersiniz.
Adnan Arduman: Müzikle aram çok iyi: klasik (son zamanlarda barok ağırlıklı), çağdaş müzik, jazz, fusion, blues, rock türlerini ağırlıklı olarak dinliyorum ve albüm koleksiyonumu geliştiriyorum. Biraz gitar çalıyorum ve gitar dersi almaya devam ediyorum. Yeni dönemde (29 Ekim’den itibaren) Açık Radyo’da (94.9) Reha Arcan’la birlikte bir müzik programı yapmaya başlayacağız.
Hakan Cezayirli: Stereo Mecmuasının ilk sayısını okudunuz mu? Dergimizle ilgili yorumlarınızı duymaktan mutlu oluruz.
Adnan Arduman: Konumuza has bir derginin olmayışı bence büyük bir eksiklikti. Bu yüzden girişiminizi çok yerinde ve yararlı buluyorum. Ayrıca sunuş, içerik ve sayfa düzeni de son derece seviyeli ve başarılı. Sizi yürekten kutlu88yorum ve girişiminizin uzun soluklu olmasını diliyorum.
Hakan Cezayirli: Son olarak okuyucularımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Adnan Arduman: Stereo sistemlerin bir araç olduğu ve asıl amacın Müzik dinlemek olduğu hiç bir zaman gözden kaçırılmamalı. Bu yüzden yatırım sadece cihazlar için değil albüm koleksiyonunun gelişimi için de yapılmalıdır bence.
İyi bir sistemin en büyük katkısı sizi canlı müzik ortamına daha çok yaklaştırarak müziği daha büyük bir keyif ve heyecanla dinlemenizi sağlamaktır. Ama yine de hiç bir sistem iyi bir canlı performansın yerini tutamaz, bu yüzden imkan buldukça konsere gitmek hem müzikle olan ilişkinin pekişmesi hem de kulak referansının tazelenmesi açısından çok önemlidir.
Her zaman büyük yatırımların yapılması gerekmeyeceği akıldan çıkmamalıdır: bazen sisteminizde yapacağınız küçük bir değişiklik bile (örneğin bir ara kablo değişikliği) size bütün koleksiyonunuzu baştan dinletebilir.
Cihazlarla ilgili yerli ve yabancı basını takip etmek son derece yararlıdır. Ancak bu okumaların dinletilerle desteklenmesi şarttır. Bu yüzden, vakit buldukça, dinleti imkanı sağlayan mekanların ziyaret edilmesi ve farklı sistemlerin dinlenmesi çok faydalı olacaktır.
Keyifle dinlenen müziğin hakkıyla yapılan meditasyonla eşdeğer etkisi olduğu bilinir. Müzik dinlemenin de bir tür meditasyon olduğunu söyleyebiliriz. Müzik dinleyerek günün stresinden arınabilir, yaşam kalitenizi artırabilirsiniz. Herkese bol ve iyi müzikli günler dilerim.
Hakan Cezayirli
Stereo Mecmuası No. 2
Bir yorum ekleyin