Rethm Maarga ve Saadhana: Jacob George ile Efes Turu

Fil Elektronik’in, Sevgili Jacob için Pazartesi akşamı İzmir Hifi Klubü toplantısı öncesinde hem mimari hemde tarihsel anlamda ilgisini çekeceğini düşündükleri, Efes Antik kentine ziyaret programından haberim olunca size bir rehber lazım diyerek programa balıklama atladım. Daha önce bu kenti defalarca gezmiş olmam ve mitoloji/tarih konularına amatör merakım beni tanıyan hemen herkesçe bilindiğinden herkes rehberlik teklifimi kabul etti. Bunun üzerine Selçuk’a yolculuğumuz başladı. Efes bildiğiniz gibi Selçuk ilçesi yakınlarında kurulu, tarihi M.Ö. 6000 yıllarına kadar uzanan ülkemizdeki en önemli antik kentlerden bir tanesi. Bu kentin kendisinin yanısıra Dünyanın 7 Harikasından biri olan Artemis Tapınağının (Artemision) ve Meryem Ana’nın (Hz. Meryem) yaşadığı kabul edilen evde görülmeye değer yerlerden. Bunun yanısıra Selçuk Kalesi, eski su kemerleri, Keçi Kalesi ve şarapları ile ünlü Şirince Köyü gerçekten mutlaka uğranılması gereken yerler. Benim Jacop için öngördüğüm program uzunca bir Efes antik kenti gezisi idi. Diğer tarihi ve turistik yerleri, Jacob’ın bir sonraki sefer, benim gibi tarihe çok meraklı değerli eşi ile ülkemizi ziyaret ettiğinde gezdirmekisterim doğrusu. Jacob’ın asıl işi mimarlık olduğundan Efes antik kentinin ona çok ilginç geleceğini düşünmüştüm tabii ki öyle oldu. Yazımın bu bölümünde hifi konusuna biraz ara verip tarih ve mitolojinin büyülü dünyasına sizleri de dahil etmek isterim. Yukarıda bahsettiğim gibi, şehrin kuruluşu bundan yaklaşık 8.000 yıl önceye dayanmakta. Öncel yerleşimler Neololitik çağı işaret etse de, asıl yerleşim Hitit dönemine rastlar. Asıl büyük gelişim Ion kültürünün Ege Havzasına yayılması ile başlar. Bu dönemde deniz kıyısında olmasından dolayı hem işlek ticaret hayatıyla hemde tüm Anadolu ve Ege Havzasında büyük saygı gösterilen tanrıça Artemis’in kutsadığı kent olmasının büyük önemi vardır. Anadolu, Mısır ve Mezopotamya’da çok yaygın olan ana tanrıça kültlerinin neredeyse hepsine bu kentte de tapılmaktaydı. Bunların en önemlileri Kybele, Isis ve İştar’dır.

Kentin şu an gezilen bölümü ise Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından inşa edilmiştir. Bu bölüm yüzyıllar boyunca hiç durmadan gelişmiş ve Roma Imparatorluğu ile birlikte Asya Eyalet’inin başkenti olmuştur. Roma İmparatorluğunun gelişiyle beraber Roma inançları da, kente gelmiş, öncelikle Artemis’in Roma mitolojisindeki karşılığı olan “Diana” kültü burada da büyük saygı görmüştür. Daha sonraki dönemlerde Mithra kültü gibi inançlarda kentin bir parçası haline gelmişlerdir. Kent gerçekten gezmekle bitmeyecek kadar fazla anıta sahiptir. bunlardan en önemlilerinden bir tanesi Celsus Kütüphanesidir. Burası antik döneme ait bilim adamlarının eşine az rastlanır parşömenlerinin saklandığı önemli bir yerdir. Büyük bir yangında içerisindeki tüm kültür hazineleri ne yazık ki, yokolup gitmiştir

Bunların yanısıra, Hadrianus Tapınağı, Traian Çeşmesi, Arkadiana, hamamlar, sayısız tapınak ve sunak mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Ayrıca keşif meraklıları için, misyonerler tarafından yıkılmış Artemis tapınağının parçalarını gerek Efes antik kenti, gerekse de, Selçuk ve çevresinde araştırmak günlerce sürebilecek keyifli birer macera olabilir. Bunun yanısıra kentte hemen her duvara her dönem boyunca işlenmiş yazılar ve freskler tarih meraklıları için gözden kaçırılmaması gereken gerçek tarih hazineleridir. Bu arada Efes’te son yıllarda yapılmış en önemli keyiflerden bir tanesi de Yamaç Evleridir. Bu evler modern müzeciliğin bence en önemli sunum örneklerinden bir tanesi kullanılarak meraklıların ilgisine sunuluyor. Neredeyse küçük bir mahallenin tamamının üzeri kapatılmış ve geçiş yolları özel camlar kullanılarak hazırlanmış yapay yollarla kaplanmış. Bu sayede mozaiklerden tutun, duvar resimlerine kadar herşeyi çok yakından inceleme fırsatı yaratılmış. Bu vesile ile bu güzel sunuma imza atan herkesi buradan tebrik etmek isterim. Gelelim Efes’in pek bilinmeyen yönlerinden bir tanesine. Yazımın başlarında Artemis inancından bahsetmiştim. Bu kült tüm Anadolu’da yaygın şekilde saygı görmekteydi. Roma İmparatorluğu resmi din olarak Hristiyanlığı kabul ettiğinde diğer “pagan” inançları yasaklanmıştı. Fakat Anadolu’da bir çok kent eski inançlarını terk etmemekte direnmekteydi. Bunun üzerine yukarıda bahsettiğim ve dünyanın 7 harikasından bir tanesi olan “Artemision” yıkıldı. Bu tapınak yıkılınca inancında yok olacağı zannedilmişti. Fakat sonuç beklenildiği gibi olmadı. Daha sonraki yıllarda Meryem Ana’nın (Hz. Meryem) burada yaşadığının kabul edilmesi, eski inançların unutulmasında rol oynamıştı. Ne tesadüftü ki, her 2 inancın bu önemli ikonlarının bir çok ortak özelliği vardı. Bu ortak özellikler, eski inançların unutulmasını ve Efes’in de önemini kaybetmesine sebep olmuştur. Yazıma son vermeden önce İzmir’e uğrarsanız, Efes’i ziyaret etmeyi unutmamanızı şiddetle tavsiye ederim. Neyse sanırım artık konumuza dönmeliyiz.

Bölüm 3: -Hoparlörlerin Kurulumu