Rega RB-300

 

Rega RB300 neredeyse dünyanın en tanınmış ve en çok üretilmiş kollarından bir tanesidir. Rega 1973 yılında kurulduğunda ilk pikaplarının kolları Japonya’da üretilmiş ve bu süreç tam 10 sene sürmüştür. Bu yıllarda neredeyse en bilindik kollar hep Japonya’da üretiliyordu. Rega ve kurucuları Tony Relph ve Roy Gandy, Japonya’da üretilen R200 kolu yerine kendi fabrikalarında bir kol üretmeye karar verirler ve ortaya RB300 çıkar. RB300 basit bir mantıkla üretilmiş ve tasarımı 2 sene kadar sürmüştür Başındaki RB takısı ise, Rega Britain kısaltmasıdır. Bu İngiltere’de üretimin habercisidir. O günden bu güne yaklaşık olarak 300.000 civarında üretilmiştir. Sanırım hifi dünyasında en çok ve yoğun üretilmiş kollardan bir tanesidir. Bu üretilen miktar Rega’nın kendi pikaplarının yanısıra özellikle Oem olarak çok sayıda üreticiye satılmıştır. Michell, Origine Live gibi onlarca firma Rega kollarını modifiye ederek satmakta ve/veya pikaplarında kullanmaktadırlar.

Şimdiye kadar elimden çok fazla RB300 geçmiş olmasa da, denk gelenleri yoğun olarak inceleme şansım oldu. Bunlardan bir kaç tanesi Rega’nın kendi pikaplarında kullandıkları, bir kaçı da diğer pikap üreticilerinin kullandığı Oem RB300’ler idi. Açıkcası Rega’nın pikap tasarımlarını pek seven bir insan değilim, ama bu noktada özellikle RB300’ün hakkını vermek gerekir. Bu arada Rega pikaplara olan uzaklığımın sebebi, tasarımlarıdır yani kozmetiktir. Herbirinin kendi tasarım mantıkları olsa da, benim için kozmetik önemli bir noktadır. Belki komik gelecek ama sadece P3 pikabını nedense çok beğenmişimdir, özellikle de yeşil renk olanını. Rega bu noktada değişik üretim ve tasarım mantığına sahip bir firmadır ve ne olursa olsun, pikap noktasında bence en önde gelen firmalardan bir tanesidir. Öncelikle RB300’ü elinize alıp incelediğinizde özellikle kolun bağlantı noktalarında sanki talaşı alınmamışcasına özensiz bir görüntü ve bunun bu şekilde boyanmış olması dikkatinizi çekecektir. Bu bir hata kesinlikle değildir, mass production bir ürün olması nedeni ile hızla üretilebilir, kaliteli, kolay ulaşılabilir ve performanslı olması gerekliliği düşünülerek bir tasarım mantığının eseridir bu yapı. Kolun ehven fiyatı bu üretim mantığına sahip olmasıdır. İşte bu nokta RB300’ü benzersiz kılar, iyi bir fiyat performansıdır sonuç. Kullanıcılarının genel bir diğer memnuniyetsizlikle kullanılan kabloların kalitesizliği ve ayrı bir topraklamaya sahip olmamasıdır. Kablo noktası da, gene kolun ekonomik üretim ve satış stratejisinden kaynaklanmaktadır. Bu fiyata gayet iyi ekranlanmış hum sorunu yaşatmayan basit bir kablo takılmıştır RB300’e. Bu arada her kolda olduğu gibi RB300’de de kol kablosu değiştirilebilir gözükse de, kolun bağlantı kısmında kullanılan plastik koruma kısmı ve şasi mantığı, bu değişikliği biraz uğraştırıcı hale getirmektedir. Şasi mantığı derken, standart kollarda preampliye giden bağlantı kablolarının yanında birde topraklama amaçlı bir kablo bulunur. RB300’de bu olayı, RCA bağlantılarının şasilerini kulanarak değişik bir çözüm bulunmuştur. Bu da maliyete yönelik etkin bir çözüm olsa da, RB300 modifikasyonu ile uğraşan firmalar bu mantığı çoğu zaman terkeder. Olasıl bir kablolama yapacağınızda internette bu konu ile ilgili onlarca makaleye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Kolun bir diğer bariz dezavantajı hatta aslına bakarsanız en önemlisi standart arka ağırlık ile 10 gr’dan ağır iğne takmakta çıkan sorunlardır. Bu nokta da ağır bir iğne kullanacaksanız ya Rega’nın ekstra ağırlıklarını ya da Michell’in Technoweight gibi aksesuarları kullanmanızı öneririm. Kullanıcıların bir diğer şikayeti ise, RB300’ün çok hassas ayarlamaya izin vermemesidir. Bu aslında doğru bir izlenim yada serzeniş olsa da bu fiyata bir kolda odyofil seviyesi ayarlama seçeneklerinin olması beklenemez. Düzgünce ve basit bir ayarlama ile güzel güzel müziğinizi dinler, keyfinize bakarsınız ki, aslında bir çoğumuzun aradığı şey değil midir?

Öncelikle Oem bir kolu kullanıyorsanız, ya da Rega’nın kendi pikaplarında bile, iğnenin boyutuna göre kolun yüksekliğini ayarlamamız gerekir. Standart kolun alt noktası ile platter arasında 2 ila 3 cm’lik bir ara yaratılmasıdır. Bu ayarlara, iğnenin uzunluğuna göre ekstradan payda verilebilir. Bu ayar VTA ayarlayıcı (adjuster) denilen ve kol ve pikaba göre özel üretilmiş bir parça ile yapılabileceği gibi, Rega’nın 2 veya 4 mm’lik özel somunlarını kullanılarakta yapılabilir. Hatta bir sanayi sitesinde yaptıracağınız ince diş bir somunla da bu olayı çözebilirsiniz. Tabi bunu Rega’nın kolun alt kısmını tamamen büyük bir vidaymış gibi tasarlamasının payı var. Bence keyifli bir ayrıntı. Yazımın yukarı bölümlerinde Rega’nın kendine dair fikir ve tasarım mantığı olduğundan bahsetmiştim, kolun ayar sürecinde de, bu kendini belli eder. Kısaca özetlemek gerekirse, tüm pikaplarda olduğu gibi önce anti skating sıfırlanır. Ardından arka ağırlık iğne pikabın üzerinde 1mm yükseklikte kalacak şekilde ayarlanır. Normalde ben her zaman bunu dengede kullanırım. Rega’nın önerdiği ile benim yaptığım biraz farklı olsa da, ben asla 2 ayar arasındaki ses farkının çok olduğunu söyleyemem hatta ne yalan söyleyeyim pek fark duymadım demem gerekir. Bunun ardından traking force ayarını iğne üreticisinin önerdiği noktaya getirilir. Rega çoğu zaman iğne üreticisinin verdiği en üst değeri ayarlamayı önerse de, hem başlangıçtaki denge ayarının denge noktasından ziyade plak üzerine daha baskın şekilde yapılması, ardından da üst değerler kullanılarak tracking ayarı yapılması muhtemelen plak üzerinde standart ayarlama tekniğine göre daha yoğun bir baskı oluşturur. İyi durumdaki plaklarda sorun olmasa da, temiz olmayan plaklarda daha fazla istenmeyen ses olarak geri dönecektir bu ayar bize. Bu yüzden Rega’nın önerdiği şekilde ve alışılagelmiş ayar mantığı ile ayarlamalar yapıp, aradaki farkı kıyaslamak ve buna göre kullanmak bana daha optimal bir çözüm gibi geliyor. En son olarak da, anti skating ayarını basitçe yaptıktan sonra plaklarımızı dinleyebilir hale geliyoruz. Rega, MM iğneler için 1 ila 1.5, MC iğneler için ise 1.5 ila 2g’lik ayarı önerse de, ben bunun ezbere yapılmasından ziyade duruma göre ayarlanmasını tavsiye ederim ki zaten görebileceğiniz gibi bu nokta da fazla bir seçeneğinizde yok. Ama varolan gayet yeterli tabii ki…

Ben en azından kendi adıma bu önemli ve hifi tarihinde sağlam bir yeri olan RB300 kol için, bu yazıyı yazmaktan büyük keyif aldığımı ve ufakta olsa Türkçe olarak bu kolla ilgili ufak bir karalama yapmış olmaktan son derece mutlu olduğumu belirtmeliyim.

fotograflar için Görkem Devrim’e teşekkürler.

Hakan Cezayirli

Tags: