PrimaLuna Prologue One

Yaklaşık 1 senedir severek kullandığım amplim, PrimaLuna Prologue One. 2004 senesinde ciddi şekilde ödül yağmuru yaşayan ampli 4 adet EL34, 2 adet 12AX7 ve 2 adette 12AU7 lamba kullanan ve kanal başına 35W güç üretebilen bir cihaz. Tüm bağlantılar el ile noktadan noktaya lehimleme yapılarak sağlanmış. Lambalı amplilerin acemi kullanıcılar için karmaşık gelen bazı problemlerine de ilginç çözümler bularak cihazı oldukça rahat kullanılabilir hale getirmişler.

Öncelikle benim için önemli olan “soft start” denilen olay. Lambaların ömrünü arttıran bu teknoloji amplinin müzik çalmaya başlamasını hızlandırıyor. Bir diğer teknoloji ise “adaptive auto bias”. Bu teknoloji ise lambaları otomatik olarak ayarlayan ve farklarını elektronik olarak denetleyerek buna uygun ayarlamaları yapan bir teknoloji. Bu sayede cihaz mümkün olan en az bakımın yapılmasını sağlıyor. İlk kez lambalı bir ampli sahibi olan bir insan için önemli bir özellik bu.

Ürünün bir diğer ilgi çeken özelliği ise çok şık olan kasası. Özel araba boyası kullanılarak hazırlanmış ve beş kat olarak şaseye sürülmüş. Tüm katmanlar elle parlatılmış.

Bu noktada benim gibi “titiz” insanların oldukça hoşuna gidecek bir ayrıntı var. Ürünün kutusunu açar açmaz bir çift eldiven karşılıyor sizi. Herhalde biz ürünle bu kadar uğrastık lütfen el izi yapmayınız, dikkatle taşıyınız demek istemişler. Bence süper bir düşünce.

Üründe diğer hoşuma giden özellik ise ayrılabilir bir güç kablosu olması. Bu da gelecekte biraz fazla para biriktirebilirsem güç kablosunu geliştirerek seste değişimler yakalamama fırsat vermesi.

Bir diğer enteresan ayrıntı ise tüpleri korumak için ürün ile birlikte gelen kafesin, ana şaseye hoparlör bağlamak için kullanılan “banana plug”lar ile takılması. Bence etkin ve keyifli bir çözüm.

Açıkcası ürün, kutudan çıktığı haliyle sizi ufak ama keyifli ayrıntılar ile kendisine ruhen bağlıyor. Üründe 4 adet giriş bulunmakta. Bunlar “CD, TUNER ve 2 adet AUX” olarak işaretlenmiş olsa da elektriksel olarak birbirlerinden herhangi bir farkları yok. Üründe bir çıkış ise bulunmamakta. Bunun iki dezavantajı olabilir. Birincisi ekolayzır bağlayamazsınız -ki bence sese çok olumsuz etki eden ve bozan gereksiz bir cihazdır- ikincisi ise mesela kaset dekinize kayıt yapamazsınız ki, bence lambaların ömrünü azaltmak pahasına oturup kimse bu cihaz üzerinden kayıt yapmaz. Ürünün yorumlarından anladığım kadarı ile iç bileşenleri çok kaliteli parçalardan oluşmuş.

Bunlardan bazılarını açıkçası tanımıyorum. Mesela ses potunun üreticisi ALPS firması veya seramik tüp bağlantılarının üreticisi gibi. Ama Nichicon ve Realcap firmalarının kaliteli kapasitörler ürettiğini biliyordum. Ürünün sır gibi saklanan bir de “Toroidal Transformator” üreticisi var ki, yakın zamanda sırf meraktan söküp markasını öğreneceğim. Hoş pek tanıyacağımı zannetmiyorum ama merak işte. Ayrıca tüm bağlantı noktaları da oldukça kaliteli gözüküyor. Ben en çok WBT tipi hoparlör bağlantı noktalarını sevdim. Bu arada tabii ki, markaları WBT değil.

Benim hoşuma giden bir diğer özellik ise 4 ve 8 ohm hoparlör kullanımının manüel olarak seçilebilmesi. Bu sistemin genel sahne performansında değişik tatlar yakalanabilir olma merakını getiriyor. Kullandığım hoparlörler 6 ohm olduğu için ister 4 ister 8 ohm bağlantı yapma fırsatım olabildi. 8 ohm bağlantıda genel olarak daha tatlı ve yumuşak bir hava varken, 4 ohma geçildiğinde dinamizm artışı hissettim. Ben ne olursa olsun 8 ohm kullanmaya devam edeceğim sanırım.

Peki üründe hoşuma gitmeyen şeyler nedir? İlk önce makyajla ilintili bir sorun, bence bu kadar uğraşılmış bir amplide güç anahtarının yapısı böyle olmamalıydı. Bizim bilgisayar sektöründe çok sık gördüğümüz tipte bir şalter kullanılmış. Bence eski tip metal bir açma kapama düğmesi çok şık olabilirdi. Bu tarz müzik için transistörlü bir ampli kesinlikle şart. Bir de cihazın elektrik sarfiyatı biraz fazla. 300W elektrik çeken cihaz ne mutlu ki ısınma sorunu yapmıyor. Sanırım adı açıklanmayan transformatör üreticisi bu nokta da iyi iş çıkartmış.

Son söz olarak bu ampli kesinlikle alınmayı hakeden, sıcak ve tatlı bir sesi olan iyi bir cihaz. Benim gibi lambalı ampli sevgisi ile içi yanıp tutuşan ama maddi imkanları şimdilik sınırlı insanlar için çok iyi bir sıçrama tahtası. Açıkçası şahsen tanıyıp, ziyaret etme şansım olmasa da, bu konuda ciddi ve özenli bir firma olduğunu hissettiğim “Timpani” tarafından ülkemize getirilmesinin de bir avantaj olduğunu düşünüyorum.

artılar/eksiler :

+Süper yapım kalitesi
+Süper fiyat / performans oranı
+Harika orta frekans kalitesi
+Kendime özel Fransızca muzik dinlemek icin yaratılmış bir ampli
-Bas seslerde zaman zaman olusan zaafiyetler.

Hakan Cezayirli