Hi-fi için klasikleşmiş ekipmanlardan bahsetmek mümkündür. Ama konu CD çalar olunca bu pek mümkün olmuyor! CD’nin kısa tarihçesine baktığımızda -ki bu yirmi yedi yıllık bir süreyi kapsar- ilk basıldığında büyük mutluluk yaratan bu medya, zamanla bir takım eleştirilere maruz kaldı. Mesela duygusuz, detaylı ama soğuk, uzun sure dinlenemeyen gibi. Hatta bir eleştiri yazısında, kayıtlarıyla masa başında mükemmel performansı arayan Glenn Gould’un CD’nin bulunmasından kısa bir süre önce ölümünü, onun adına mutluluk verici olduğunu söyleyecek kadar ileri gidenler oldu.
Tabii ki bu tezi destekleyen, yüzlerce hi-end CD çalar bu süreçte üretildi. Bunlar en iddialı kulvarı oluşturdular. Bu süreci de kabaca 1990’ların başından günümüze kadar varsayabiliriz. Ve geriye dönüp baktığımızda 90’lar ve 2000’li yıllarda üretilmiş ve performansıyla bugün bile hi-end sınıfda kalabilen CD çalardan bahsetmenin bile mümkün olmadığını görürüz. Ama bu dijital zamanda plakların yani analog kayıtların kulanım zorluklarına rağmen, yeniden müzik severler (odyofiller) tarafından kabul görmesiyle birlikte kendimize şöyle bir soru sormalıyız. Neden?
Cevap gayet basit, doğal, uzun sure dinlenebilen kısaca insani. Yada başka bir deyişle insan kulağı ve algısına uygun.
Bu noktada benim plaklara yakın bir yaklaşımımın olduğunu tahmin etmişsinizdir. Bende öyle zannediyordum; ta ki, bir gün Timpani’nin kapısından girene kadar. Adnan Arduman, Playback Designs MPS-5 CD, SACD çaların geldiğini ve dinlemem gerektiğini söyledi. Kabaca yanmamış olan cihazdan çıkan ses şaşırtıcı idi. Birden ağzımdan “analog gibi çalıyor” cümlesi dökülüverdi. Hikayenin devamında Hakan Cezayirli, Stereo Mecmuası için Playback Designs MPS-5’i dinlememi ve görüşlerimi yazmamı rica etti. Ve işte buradayız.
Playback Designs MPS-5’i, kendi şahsi dinleme odama gelmeden yanma sürecini Timpani’de takip ettim. Bana gelen cihaz tamamen yanmış, dinlemeye hazır halde idi. İsterseniz izlenimlerden önce cihazın tasarımcısı Andreas Kosch ve Jonathan Tinn’i tanıyalım.
Andreas Koch uzun yıllar dijital devreler üzerine tasarım yapmış. Pek çok firmada çalışmış, bunlar Studer/Revox, Dolby Labs, Sony ve son olarak da dünyada büyük beğeni toplayan EMM Labs cihazlarını dizayn etmiş. 2008 yılında ise bu ikili Playback Designs firmasını kuruyorlar. Ve benim yazımın başında bahsettiğim eforsuz ama detaylı sesin peşine düşüyorlar.
Bir yorum ekleyin