İlk Sayfaya Ulaşmak İçin Tıklayınız
Kısacası anlaştık, bir çift sipariş ettim ve altı aylık uzun bekleyiş başladı. Beklerken bu canavarların içine bir göz atalım ve nasıl çalıştıklarını anlamaya çalışalım. Boyutları 1.660mm yükseklik, 390mm genişlik ve 600mm derinlikte. Yaklaşık 135kg ağırlığında ve bi-wire için tasarlandılar. Ön tarafta 4 adet 9” seramik bas ünitesi, bir 7” seramik mid-range sürücü ve özel yapılı 26mm elmas tiz sürücü var. Arkada ise dört adet 9” alüminyum pasif radyatör var. Tiz sürücüler hariç tüm üniteler Accuton tarafından yapılıyor, tiz sürücü ise Jantzen tarafından imal ediliyor. Crossover’da yine Jantzen’dan gümüş ve bakır “foil coil”ler ve gümüş kapasitörler var. Basları 3 adımda ayarlayabiliyorsunuz, 50 -120 Hz aralığında 0, -1 ve -2 dB olarak.
Bitmiş hoparlör cilalı paslanmaz çelik standlar üzerine oturtulmuş ve bunlarda “Black Diamond double puck” ve “cone”lar üzerinde duruyor. Hoparlörlerin yanları her zaman siyah cilalı karbon fiber, ancak üst ön ve arkaları ahşap paneller çeşitli seçeneklerde alınabiliyor.
Benimkileri yağlı meşe istedim. Beklerken tabii ki boş durmadım, sistemimin bileşenlerini Soulution pre-amp, CD çalar ve amplifikatör ile değiştirdim ve bir Nagra kayıt cihazı ile Schoeps mikrofonlar aldım. Onlarda başka bir macera için, Venedik’te küçük bir orkestranın kaydı içindi.
Çok uzun bir altı ay sonra bekleyişim sona ermişti ve hoparlörler Noel zamanı teslim edildi. Noel tatilinde aile arkadaş ve ziyaretlerin bitmesi en zorlu ilk aşama olacaktı.
Hoparlörler dev kutulara yerleştirilmişti ve her birini kaldırabilmek için 4 güçlü adam gerekiyordu. Onları depolandıkları yerden Londra’daki bodrum katı daireme taşımak bambaşka bir maceraydı. Tabii ki o gün yağmur yağıyordu, yazıma o günden birkaç fotoğrafı da dahil ettim, onlar o soğuk kış gününün eğlencesine dair çok şey anlatıyor.
Birkaç kesik ve çürükten sonra evdeydiler, çok ter ve bol efordan oluşan bir gün sonra, odada ayaklarının üstünde duruyorlardı. Eğlence zamanı! Bir sorun daha vardı, tüm ekipman yeniydi, hepsinin pişmesi ve “burn-in” olması gerekiyordu. Daha öncede dediğim gibi önceden bir çift Coltrane’im vardı ve bunlar yaklaşık 3 ay sonra hakkının verecek noktaya geliyordu.
Seramik üniteler ile ilgili bir nokta başta çok zayıf bir ses verirler ve potansiyellerine ulaşmaları normalden daha fazla sabır ve zaman gerektirir. Bundan Leif’e bahsettim ve sonucunda işlemi hızlandırmak için şimdi fabrikada üniteleri ürettikleri hoparlöre montajdan önce “burn-in” yaptıkları bir alanları var. Bununda tabii ki faydası var ancak dediğim gibi çok sabırlı olmanız gerekiyor, istediğiniz noktaya ulaşıp hakkını vermeleri zaman alıyor. İşlemi hızlandırmak için bende akşamları televizyonun sesini hoparlörlerden dinlemeye karar verdim.
Gündüzleri birkaç sene önce keşfettiğim enstrümantal 70 dakikalık bir “burn-in“ CDsini çaldım. Bu CD, Kharma’dan temin edildi ve birçok “burn-in” CD sine nazaran çok farklı ve güzel. Diğerleri gibi tonlardan ibaret değil de müzikal olduğu içinde komşulardan “daha az” şikayet toplar diye düşündüm.
Tamam, bekleyiş bitti. Biraz ciddi dinleme zamanı. Unutmayın ki hoparlörler sadece sistemin bir parçası ve yorumlarım için komple Soulution elektronik ekipman ve Sosna Kubala Elation kablolar kullandım. Yargı konusunda da elimin bu tip dinlemeler yaptığım zaman uzandığı 12 CD’lik jüriden faydalandım.
Bir yorum ekleyin