Sennheiser HD 600 Bölüm 2

Sennheiser HD 600 üretimde olduğu uzun yıllar boyunca bazı gelişmeler almış bir kulaklık. Açıkçası ben denemelerime başlamadan önce  HD 650 modeli ile benzerlikleri olabileceğini düşünmüştüm. Ancak müzik dinlemeye başladıkça iki kulaklığın oldukça farklı karaktere sahip olduğunu anladım.

Hemen dinleme notlarına geçelim. Glenn Gould’tan “A State of Wonder” ile başlayalım. Bu son derece güzel elden geçirilmiş bir kayıt. Solo piyano performansına bir bakış atacağım. Açıkçası beklentilerimin çok üzerinde bir mikro detay seviyesi ile başladım tespitlerime. Özellikle üst frekansların son derece açık ve detaylı çalması, orta frekansların dengesi gayet hoşuma gitti. Bu tarz ilginç kayıtlarda piyano gibi çok ilginç sesler duyabileceğiniz enstrümanlar size hiç beklenmedik sürprizler ortaya çıkartıyor; küçük çekiçlerin tellere vurmasından bahsediyorum. Tüm detaylara oldukça rahat şekilde odaklanabilmeniz mümkün. Solo piyano albümlerinin hemen arkasından daha kompleks albümlere doğru geçiş yapmaya başladım.

Büyük orkestra müziğinde de hoşuma giden bir performans almayı başardım. Richard Wagner’in büyük “Der Ring des Nibelungen” (Nibelung’un Yüzüğü) dörtlemesinin ilk draması “Das Rheingold”tan meşhur Entry of the Gods Into Valhalla bölümünü dinliyorum. Herbert von Karajan ve Berlin Philharmonic tarafından seslendirilen eser son zamanlarda “Alien: Covenant” filminin albümünde de boy göstermişti. Arka plandaki vurmalılar son derece bariz bir etkiye sahip. Bu hoşuma gitti. Ayrıca üflemelilerin keskinliği ve vurguları da gayet başarılı. Daha karmaşık eserlerde bile kulaklık kontrolü elden bırakmaz iken, çok ilginç pasajların altından başarı ile kalkabiliyor Sennheiser HD 600. Tabii ki tüm bunların karşılığında ödenen bir bedel de yok değil, Mstislav Rostropovich’in Limited Edition plağına baktığımda ki, eser Antonín Dvorak eserini en önemli çello konçertosu olarak tanımlar, alt frekans çözünürlüğünün büyük abisinin çok daha gerisinde olduğunu söylemek lazım.

HD 650  denemelerim sırasında  Ella in Berlin: Mack the Knife plağına bir bakış atmıştım. Bu plağı kendi zevkim açısından daha iyi çaldırabilmek için hatırlarsanız hem pkulaklık amplisine hemde pikabın iğnesine müdahale etmek zorunda kalmıştım. HD 600’deki durumu merak ettiğim standart ekipman ile hemen dinlemeye başladım. Hiçbir şey ile uğraşmadan vokaller olması gerektiği gibi son derece ön planda iken, tonların sıcaklığı da gayet benim zevkime uygun. Arka plandaki orkestranın duyulabilirlik seviyesinin yanında mikro detayları da gayet tatmin edici. Bu plak özelinde HD 600 kesinlikle daha keyifli sonuçlara imza atıyor. Vokal caz albümlerinde orta frekansların etkisi dinlediğim hemen her plakta aynı şekilde etkileyici. Üst frekanslar gerek bakır enstrümanlar gerekse de zillerde kendisini belli ediyor. Tonlar gayet keyifli. Belki biraz yuvarlatılmış, keskinlikleri bir miktar ama çok küçük bir miktar azaltılmış diyebilirim. Ancak buna rağmen etki gayet güzel.

Cazın klasik dönemlerinde tıpkı yukarıda anlattığım gibi keyifli bir tablo var. Belki  Bill Evans Trio’dan Waltz for Debby albümünde Scott LaFaro’nun baslarının biraz daha ön planda olmasını belki de detay seviyesinin bir miktar artmasını isteyebilirim ancak asıl tabloya bakınca elde edilen sesin dengesinden genel olarak mutluyum özellikle de orta frekanslardan.

Rock dinleyicileri açısından bu bahsettiğim dengenin getirileri tabii ki olumlu. Belki daha ekstreme ve uç noktalarda müzik dinleyen meraklılar için HD 600’ün açık çalması değişik bir deneyim olabilir.   HD 650 bu noktada bu tarz müziğe çok daha uygun bir kulaklık diyebilirim ancak iş klasik rock dinlemeye geldiğinde, yine standart kurulum ile HD 600 beni daha çok mutlu etti.

Tamer Tekelioğlu imzalı harika bir yazı yayınladığımız Santana’nın Santana IV albümüne bir bakış atıyorum. “Yambu” gibi perküsyonların şarkının alt yapısında başrol aldığı bir şarkıda detay seviyesi gayet başarılı. Vokaller olması gerektiği gibi ve en önemlisi gitar tonları son derece keyifli. Şarkının ilk dönüşümünde davul vuruşlarına eşlik eden gitarların etkisi gayet tatmin edici. Detay seviyesi başarılı. Bana sorarsanız alt frekanslarda gayet tatmin edici. Bir tık fazlasını arayan meraklılara da hak verebilirim. Özellikle progresif rock albümleri havalarda uçuştukça duyduklarımdan mutlu olduğumu söyleyebilirim.

Günümüzün popüler tarzlarındaki albümleri veya elektronik müzik albümlerinde elde edilen sonuçtan tatmin olma durumu tamamen kişisel bir olay haline geliyor. Örneğin Adele “25” albümünü dinlerken iyi kayıt ve vokallerin son derece ön planda olması sebebi ile albüm neredeyse su gibi akıp gidiyor. Ancak Massive Attack’ın 1998 yılı albümü “Mezzanine”e geldiğimiz zaman acaba alt frekanslar biraz daha ön planda olmalıydı diyorsunuz. Bana sorarsanız ben bu şekilde çok keyifle yaşarım. Baslara karşılık vokallerden veya herhangi bir frekans aralığından feragat etmek istemem doğrusu. Bunun yanında kulaklığın açık çalması, sahnesi gayet keyifli.

Sanırım bu yazıyı okuyan okuyucularımızın soracakları bir soru olacaktır. Sennheiser HD 600 ile HD 650 modelini kıyaslarsanız hangisini alırsınız. Vallahi ben kesinlikle HD 600 modelini tercih ederim. Aslına bakarsanız iki kulaklığın fiyatları son derece yakın. HD 600 modeli 1.759TL iken HD 650 modeli 1897TL fiyat etiketine sahip.

Her iki kulaklığı aynı sistemde karşılaştırınca HD 600 daha açık çalıyor, üst frekanslar daha keyifli, orta frekanslar benim sevdiğim gibi biraz önde ve alt frekanslar çok yüksek çözünürlüğe sahip değil belki, ama yeterli etkiye sahip. HD 650 belki detay noktasında daha “iyi” olabilir. Alt frekans çözünürlüğü ve etkisi anlamında da gerçekten çok etkileyici olabilir. Ancak alt frekanslardaki bu dominantlık, başta orta frekansların birazcık geriye doğru gitmesine, biraz perdelenmesine yol açıyor. Üst frekanslarda bu durumdan nasibini alıyor. Vurgular konusunda biraz “karanlık” bir tablo çıkmıyor ortaya.

Gün sonunda kaynak tarafına ve özellikle de amplifikasyona müdahale ederek HD 650’yi olması gereken noktaya yaklaştırarak iddialı bir kulaklık haline getirebilmek mümkün. Buna karşılık HD 600 kutudan çıkardığınız haliyle pek müdahaleye gerek kalmadan daha müzikal bir performans sunuyor. Her iki kulaklığın sahne etkisi birbirine benzer. Ergonomi açısında da, ağırlık açısından da birbirlerine üstün oldukları bir nokta yok, daha doğrusu bariz bir nokta yok.

Durum bana sorarsanız böyle olunca tablo benim için gayet meydanda!. HD 600 uzun senelerdir üretilen bir kulaklık olabilir. Bu yıllar boyunca kendisine gerçekten bağlı bir kitlesi de olduğunu kabul etmek lazım. Bunun sebebini kulaklığı dinledikçe anlıyorsunuz. Hafif retro bir ses, açık bir performans, belirgin üst frekanslar, dozajı çok iyi ayarlanmış orta frekanslar ve bunlara eşlik eden iddiadan uzak ama insanı mutlu edebilen baslar. HD 600 modeli 1.759TL’lik bir fiyat etiketine sahip. Bu tutarın yanına çok iddialı olmasına ihtiyaç duymayacağınız uygun bir kulaklık amplisi ekleyerek, varolan müzik kaynağınızdan, son derece keyif alarak albümlerinizi dinleyebileceğiniz bir platform elde edebilmeniz mümkün. Sennheiser’ın gerçekten geniş bir ürün yelpazesi var, daha uygun fiyatlara benzer performans sunabilen kulaklıkları olup olmadığını şimdilik bilemiyorum. Ancak 1.500 TL ve üzerinde kulaklık arayanlar ve üst sınıf parasını karşılamak istemeyen meraklılar için gördüğüm kadarı ile HD 600 çok özel bir yere sahip.

Sennheiser HD 600
Renk Siyah Takma Şekli Kafa Üstü Kapsül Tipi Kulak Kaplayan (Circum-Aural) Sürücü ve Kulaklık Tipi Dinamik Sürücü / Açık Kulaklık Empedans 300 ohm Frekans Aralığı (Sürücü) 12Hz – 39.000Hz Ses Basınç Seviyesi (SPL) 112 dB Toplam Harmonik Bozulma (THD) <0.1% (1kHz, 100 dB SPL) Baskı Miktarı ~2,5 N (± 0,3 N) Bağlantı Tipi 1X6.3mm Jak Kablo Uzunluğu 3m Ağırlık ~260g
Fiyat: 1.759,90TL Temmuz 2017 itibarı ile KDV dahil / online satın almak için tıklayınız
Temsilci: Bircom Telekomünikasyon ve Bilişim Hizmetleri / www.sennheiser.com.tr

İlk Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız