Devialet 200 Bölüm 3

Devialet 200 modeli isminden anlaşılabileceği gibi kanal başı 200W güç üretebilen son derece güçlü bir amplifikatör. Bu güç yeterli gelmez ise isterseniz 2 adet  200 modelini bir arada kullanıp çok daha yüksek güç sağlayabilirsiniz. Benim denediğim tüm hoparlörleri rahatlıkla sürdü. İlk önce cihazın stream özelliklerine bakalım. Bunun için iki seçeneğiniz var, ethernet girişi ve Wifi. Şahsen ben kablo karmaşası ile uğraşmamak için Wifi seçeneğini tercih ediyorum. Günümüzde birçoğumuzun evindeki modem/router’lar ile bu cihazların desteklediği medya dosyalarını kablosuz olarak paylaşmak hiç sorun olmuyor. Devialet hem ethenet hemde Wifi üzerinden 16-bit/44.1 kHz ila 24-bit/192 kHz çözünürlüğe kadar dosyaları sorunsuz şekilde çalabiliyor. Kullanım kolaylığı kesinlikle harika.

Stream denemelerime Andy Sheppard Quartet’ın Surrounded By Sea albümünü ile başladım. Albümde Andy Sheppard’a gitarda Eivind Aarset, basta Michel Benita ve davulda Sebastian Rochford eşlik ediyor. Daha önce basta Michel Benita ve davulda Sebastian Rochford ile kurduğu Trio Libero projesinin genişletilmiş bir versiyonu olarak görebileceğimiz bu yeni albümde bir Elvis Costello melodisinin yanında “Aoidh, Na Dean Cadal Idir” isimli bir İrlanda halk şarkısından temalar kullanılmış. Albüm müzisyenin belirli temalar üzerinde ne denli yaratıcı olabileceğinin ve göreceli durağan bir yapıda duran şarkıları ne denli müzikal hale getirebileceğine dair güzel bir örnek. Albümün açılış parçası “Tipping Point” Michel Benita’nın kontrbasından süzülen notalar bile başlıyor. Albümün genelinde bu durumu bol bol göreceksiniz. ECM’in başarılı kaydı ile melodiler birleşince insan belli noktalarda nereye bakacağını şaşırıyor doğrusu. Ethenet ile Wifi’dan stream etmek arasında herhangi bir fark duymadım. Detay seviyesi gayet başarılı. Bas performansı hem benim JBL monitörlerim, hem de BBC monitörleri ile son derece etkileyici. Alt frekansta detay ve ayrıntı arayan meraklılar için çok güzel haberler.

Bu defa aynı albümü CD çalarıma yükledim önce optik arkasından koaksiyel girişi kullanarak bir kez daha dinledim. Bu konfigürasyonda 24-bit/96 kHz ila 24-bit/192 kHz çözünürlük destekleniyor. Bu tarz girişler evinizdeki göreceli daha eski dijital kaynakların yeniden hayata dönmesi için kesinlikle faydalı oluyor. CD, SACD veya benzeri bir dijital kaynağı transport olarak kullanarak harici bir DAC ile kullanmak gerek ses kalitesi gerekse de yıllar içerisinde gelişen teknolojilerden faydalanmak için en güzel seçenek. Hele ki, transport mekanizması iyi bir cihazınız var ise onlar için kesinlikle bir can suyu oluyor. Açıkçası stream ile fiziksel girişleri kıyaslarken daha ilk notalardan farklılık hemen anlaşılıyor. Burada bağlantılar için çok üst düzey kablolar da kullanmadığımı söylemem gerekli. Daha sessiz bir arka plan, daha iyi bir sahne derken aradığımız hemen her kriterde fiziksel bağlantı seçenekleri daha üstün. Ben yine geleneksel olarak koaksiyel ve dijital giriş arasında da bir kıyaslama yapmaya çalıştım ancak net bir sonuç elde ettiğimi söylemem güç. Farklılıklar çok bariz değildi ancak dinlemelerime alıştığım için koaksiyel giriş üzerinden devam ettim.

Daha fazlasını isteyenler için USB girişinden bilgisayarlarını bağlama seçeneği bulunuyor. 16-bit/44.1 kHz ila 32-bit/192 kHz çözünürlükleri destekleyen 200, DSD64 2.8MHz ve 3.0MHz örnekleme oranı desteği ile daha yüksek çözünürlüklerde müzik dinlemek isteyen kullanıcıların ihtiyaçlarına da tam anlamı ile karşılık verebiliyor. DSD için hatırlatmak gerekirse müzik çalar yazılımınızda bazı düzenlemeler yapmanı gerekebiliyor. Örneğin Foobar kullanacaksanız ve temel ayarları yapmak isterseniz buraya bir göz atabilirsiniz. Tabii ki farklı yazılımlar ile de DSD çalabilmek mümkün. Sorun şu ki, ben DSD olayından biraz şiştim son dönemlerde. Çok yüksek dosya boyutları, edindiğim bir çok albümden aradığım “şeyleri” bulamamak beni biraz soğuttu açıkçası. Farklı denemeler için elimde bir miktar dosya tabii ki tutuyor olsam da, eskisi kadar çok uğraşmıyorum bu konuyla. Hifi dünyasında hemen her yerde demo albümü olarak kullanılan Jazz At The Pawnshop binbir formatta basıldı tabii ki DSD versiyonlarını da satın alabilmek mümkün. Lars Erstrand, vibe. Arne Domnerus, alto saksafon klarnet. Bengt Hallberg, piyano. Georg Riedel, bas ve Egil Johansen, davul kadrosu ile ilginç bir konsepte imza atılan albümde aslında müzikal yaratıcılık adına çok büyük bir beklentiniz olmasın. Ancak konsept, performans  ve kayıt olarak gerçekten çok çok  başarılı olduğunu söylemek lazım.

Albümü bilgisayarımdan JPlay aracılığı ile farklı çözünürlüklerde Devialet 200’e gönderiyorum. Beklendiği gibi detay seviyesinde resmen patlama yaşanıyor. Örneğin “High Life” şarkısına bakmak gerekirse tüm vurmalılar, vibrafona hemen her dokunuş, arkaplandaki hemen her hareket, fısıldama sanki oradaymışınız gibi duyulabiliyor. Albümün özel baskı plağını da dinlemiştim ancak DSD formatında detay seviyesi sanki bambaşka bir yere gelmiş. Devialet 200’ün verdiği detay seviyesine, tonuna sahnesine söylenebilecek hiçbir şey yok. Mücevher gibi parlıyor özellikle alt frekanslar noktasında…

Devialet 200 line girişini biraz daha farklı şekilde denemeye karar verdim. İlk önce EMT 948 pikabı, 929 kol, Miyajima Labs Kansui iğne ile kendi pikap katını kullanarak arkasından preampliyi devre dışı bırakarak 200 üzerinde gerekli ayarları yaparak karşılaştırmalı deniyorum. Pikap konusunda yazdığım detaylı yazıyı okuduysanız oldukça kapsamlı bir pikap katı olduğunu yazmıştım. Ancak LE200’de bunun çok üzerindeki ayarları tam anlamı ile gerekli değerleri girerek yapabiliyorsunuz. Birkaç gün boyunca Denon DL103 için üreticinin  sunduğu değerler ile dinletiler yapmıştım ancak şimdi tüm değerleri manuel olarak ben giriyorum. Tam anlamı ile dijital sınıf bir cihazda analog deneyimi oldukça farklı olacak.

Son zamanlarda aldığım ve kayıt ve müzik anlamında son derece hoşuma giden David Oistrakh Volume 2 Limited Edition plağı ile denemeler yaptım. Melodiya tarafından yayınlanan plakta müzisyen Franz Schubert Sonata for Violin and Piano Op. 162 ve Johannes Brahms Sonata for Violin and Piano No. 3 Op. 108 eserlerini seslendiriyor. David Oistrakh’a piyano da yine çok önemli bir müzisyen olan Sviatoslav Richter eşlik ediyor. Franz Schubert’in 1817 yılında yazdığı keman sonatası Duo veya Grand Duo olarak bilinir. Bir yıl sonra aynı düzene sahip 3 sonata daha yazan Schubert’in bu eserlerde kullandığı kuvvetli tematik yapı özellikle de açılış bölümünde kullanılan çok dikkat çekicidir. Johannes Brahms’ın Re Minör Violin Sonata No. 3 Op. 108 eseri bestecinin son keman sonatasıdır. 1878 ila 1888 yılları arasında bestelenen eser, önceki iki keman sonatası ile benzer karakteristiğe ve yapıya sahiptir. Çok önemli iki müzisyenin bu önemli performansı 1968 kaydı olmasına karşın master’lar üzerinde yapılan çalışmalar sonrasında bambaşka bir hale gelmiş. Son derece başarılı bir plak. Franz Schubert’in piyano ve keman sonatı özellikle de ilk hareket “Allegro moderato” eminim ki duyunca hatırlayacağınız bir melodidir.

Devialet 200’de tertemiz arka plan daha ilk notalarda dikkatimi çekiyor. Piyano tonlarına baktığımda şaşırdığımı söylemeliyim. Yaptığım yüzde yüz doğruluktaki ayarların iğnenin detay seviyesinde ve doğruluğunda ne kadar önemli bir performans artışı yaptığını bir kez daha görüyorum. Devialet 200 değme pikap katlarında bulunan ayarları size sunuyor. Denemelerime başlamadan önce tamamen dijital bir amplinin plak çalmak konusunda sıkıntı yaşayacağını düşünmüş olmama rağmen sonuç hiç öyle olmuyor. Bu noktada özellikle orta frekanslarda başarımı yüksek ve yumuşak karakterde bir hoparlörü seçmeniz ortaya daha da keyifli bir ses çıkartacaktır.

Devialet  200 bana sorarsanız, bambaşka bir dünyanın kapılarını açan bir ampli. Firmanın ilk ürünleri olan D-Premier’i de dinlemiş bir insan olarak geldiğimiz noktada” 200″ olayı çok ileriye götürmüş. Cihazın sesi kötü diye bir yorum yapmanın bile zor olduğu gerçeğini kabul etmek lazım. “200” üzerinde elinizin altında öylesine ayar seçenekleri var ki, parametrelerle oynayarak cihazı nasıl istiyorsanız ona çok yakın çalmasını sağlamak bile mümkün. Tüm bu işlemleri yapmak sadece bir kaç mouse tıklamasına bakıyor. SD kartın yerine yerleştirilmesi ve açma kapama düğmesine bir dokunuş ile dünyalar gerçekten değişebiliyor. Ancak hiçbir ayar yapmadan bile hemen her denememde Devialet 200’ün detay seviyesi ve tonlamalarından son derece hoşnut kaldım. Hele ki, BBC monitörü LS3/6 ve Scansonic MB 2.5 ile harika sonuçlar aldım ki, bu eşleşme sırasında önceki sayfalarda bahsettiğim SAM teknolojisini de kullanma imkanım olmadı. Tamamen standart ayar ile sadece pikap katı ayarlarını hassas şekilde yapmak bile ortaya son derece keyifli bir ses çıkarttı.

Devialet 200 ülkemizde 8.390 Euro’luk fiyat etiketine sahip. Mücevher gibi bir amplifikatör, gerçekten bunu yazabileceğime pek ihtimal vermiyordum ama başarılı bir pikap katı, tam teşekküllü bir DAC ve aynı zamanda streamer alıyorsunuz. Devialet 200 neredeyse kendi başına teknolojik bir devrim. Göreceli küçük bir şasi içerisinde modern teknolojinin gücü, dijital amplifikasyon ve donanım konusunda yeni gelişmeler, kullanım kolaylığı ve daha da onemlisi böylesine bir donanım ile ahenk içinde çalışabilen bir yazılım yerleştirilmiş. Son derece yetenekli ve her türlü ince ayari yapabilme kapasitesine sahip olan yazılım konusunda benzerisiz olan şey kullanıcı dostu olması. Devialet tasarımcıları muhteşem bir iş çıkartmışlar.

Devialet son derece derli toplu bir yapı içerisinde odyofillerin her hemen alanda mutlu olacağı bir paket sunuyor. Hoparlör seçiminde ince eleyip sık dokuyarak harika bir sistem kurabilmeniz mümkün. Yaklaşık 8.400 Euro olan fiyat etiketinin bu denli özelliği birarada sunan bir cihaz için makul bir rakam bana sorarsanız.

Devialet 200
2×200 Watts 6Ω THD+noise 0.001% Signal-to-noise ratio: 130 dB Advanced phono stage Black chrome finish Dimensions: 383mm x 383mm x 40mm (l, w, h) Weight: 5.9 kg Sliding removable connector cover Horizontal or vertical installation with automatic tilt detection
Fiyat: 8.390 Euro (12 Mart 2016 itibarı ile)
Temsilci: Extreme Audio / www.extreme-audio.com

İlk Sayfaya Geçmek İçin Tıklayınız

Tags: