Kansui’yi nasıl bir konfigürasyonda kullanacağıma karar vermeden önce bir kaç deneme yaptım. Michell Gyrodeck+SME kombinasyonu ile Ereshkigal+Frankenstein unipivot kol karşılaştırmalarında her iki kombinasyonda da güzel çaldı. Ama ben ağırlıklı olarak Ereshkigal+Frankenstein unipivot kombinasyonunu kullandım. Öncelikle Miyajima Laboratory Kansui, bir önceki sayfada anlattığım üzere yapı itibarı ile çok farklı ayarlarla denemenin iyi sonuç vermeyeceği bir iğne. Yani kolu biraz yukarı kaldırayım, iğnenin açısını değiştireyim gibi fantazyalar ile iyi sonuç vermiyor. Olayın en temeline giderek kolu geleneksel plak yüzeyine paralel açıda konumlandırıp hemen akabinde en klasik ayar yöntemini kullanmanızı öneririm. Ayrıca kolun 2.0gr ile 2.5gr’lık baskı ağırlığını gerekirse fazla mesai yaparak tam ortalarda bir değerde tutmanızı öneririm. Eğer elinizde imkan varsa üreticinin tavsiyesi 2.25gr. Ben ise 2,2 küsür bir şekilde denemeler yaptım. Kullanacağınız protractor zevkinize kalmış ancak bol bol deneme yapın. İğnenin kendi içerisindeki empedansı ve çıkış seviyesi dolayısıyla iyi bir MC pikap katı veya MM pikap katı+iyi bir step up transformatör şart.
Miyajima Laboratory meraklılar açısından klasik müzik ile özdeşleşmiş bir marka. Sahibi ve tasarımcısı Noriyuki Miyajima’nın da bu tarz müziğe özel bir ilgisi olduğunu biliyoruz. Ele alacağım ilk plak, Herbert von Karajan – Bruckner: Symphony No. 7. Anton Bruckner’in Symphony No. 7 in E major (WAB 107) muhtemelen bestecinin en iyi bilinen senfonisidir. Yazılması 1881 ila 1883 yılları arasında sürmüştür. İlk sunumu 1884 yılında Leipzig’de yapılmıştır. Hemen arkasından 1885 yılında yeniden düzenlenmiştir. Eser bir çok kez değişikliğe uğramıştır. 1883 versiyonu eserin yazım sürecinin ardından gerçekleşmiştir. Bu düzeltmeler bizzat Bruckner tarafından yapılmıştır ancak orijinal metin kaybolmuştur. Eserin ilk icrasının hemen ardından yani 1884 sonrasında Gutmann notları 1885. yılında yayınlamıştır. Bu notalar genel kabul görür ancak Bruckner izni olup olmadığı konusunda tartışmalar vardır. Orkestrasyon yani enstrüman dağılımı ve tempo da orijinal metine göre değişiklikler yapılmıştır. Tüm bu sürecin ardından neredeyse 50 yıl kadar sonra Robert Haas eseri yeniden ele alır ve Bruckner’in kendi edisyonlarından hareket ederek esere özellikle vurmalı enstrümanların eklenmesi ile 1944 yılında yayınlanır. Bu edisyon konusunda oldukça büyük tartışmalar vardır. Son düzenleme ise Leopold Nowak tarafından yapılır ve 1885 edisyonu üzerinden hareket eder. Kayıt tarihi boyunca tüm bu farklı edisyonlar kaydedilmiştir. Herbert von Karajan yönetimindeki Wiener Philharmoniker’in, Robert Haas’ın 1944 yılında düzenlediği edisyonuna bağlı kalarak icra ettiği eser, Anton Bruckner kayıtları açısından önemli bir yerdedir. Eserin ilk hareketi Allegro moderato E major yaylılar ile başlıyor. Hemen ardından yükselen pasajlarda kontrol akılda kalıcı. Detay seviyesi üst düzey. Plak baskısının da iyi olması sebebi ile sahne katman katman…
Hazır elimize böyle bir iğne geçmişken farklı şeyler denemeden olmaz… Motörhead – 1916 Pure Pleasure baskısını ele alalım. 1916, Motörhead’in 1991 yılında yayınladığı bir albüm. Albüm topluluğun dokuzuncu albümü. Albümün bir özelliği var. Söz konusu Motörhead olunca kavga dövüş gayet normaldir. Motörhead ilk albümleriniz Bronze plak şirketinden yayınlamıştı. Bu şirket zor duruma düşünce daha doğrusu iflas edince GWR plak şirketi tarafından satın alınıyor. Aslına bakarsanız topluluğun ilk dönemlerdeki tüm diskografisi bu plak şirketlerinden çıkmıştı. Ancak Motörhead 8 albüm sonra plak şirketini değiştirmeye karar verir ve ortalık birbirine girer. Anlayacağınız 1916 son derece sancılı bir dönemin arkasından çıktı. Albüm I. Dünya Savaşı’nda savaş meydanlarında ölen askerlerden etkilere sahip. Özellikle de batı cephesindeki siper savaşlarından. Albümdeki en ilgi çekici şarkı “Love Me Forever” Solist Lemmy’nin biraz sakin söylediği (veya söylemeye çalıştığı) bir balad. Ayrıca büyük punk grubu için yazılmış “R.A.M.O.N.E.S.” albümün ilginç parçalarında. Albüm bir çok dinleyici için Motörhead’in olmazsa olmaz albümlerinden birisi olmasa da, iyi bir kaydın farkını görmek isteyenler göz atabilirler. Müziğin sertliğini başarılı şekilde bana ulaştırıyor Kansui. Belki en iyi Motörhead albümü değil “1916” ama en iyi baskılar arasında birinci sırada. Özellikle baslar çok çok başarılı…
Billie Holiday – Solitude. Speakers Corner baskını dinliyorum. Malum albümün ilk hali “Billie Holiday Sings“ ismiyle Clef Records tarafından 1952 yılında yayınlanıyor. 1956 yılında Norman Granz “Billie Holiday Sings“ albümünü tekrar ele alıyor, 4 yeni şarkı ekliyor ve “Solitude” ismiyle tekrar yayınlıyor. Albümde erken dönem Billie Holiday’i dinlemek gerçekten keyif. Ancak bir diğer dikkat çeken husus Holiday’e eşlik eden müzisyenler. Charlie Shavers, trompet. Flip Phillips, tenor saksafon. BasRay Brown . Gitar, Barney Kessel. Davul Alvin Stoller. Piyano da ise caz piyanosunun en önemli isimlerinden bir tanesi var; Oscar Peterson. İlk şarkı olan “East of the Sun (and West of the Moon)”a bakalım. “East of the Sun (and West of the Moon)” hikayesi son derece ilginç bir parça. Bir üniversite kulubü için Brooks Bowman tarafından bestelenen şarkı ilk kez 1934 yılında kaydedilmiş. Daha sonra 1930′ların sonlarında şarkı fark edilip popüler olunca çok icra edilen şarkılarından bir tanesi haline gelmiştir. En iyi yorumlardan bir tanesi Sarah Vaughan’ın 1949 yılında Columbia plak şirketi için kaydettiği “Sarah Vaughan in Hi-Fi” albümünde de bulunabilir. Şarkıyı Diana Krall sevenler 1999 tarihli “ When I Look in Your Eyes” albümünde de bulabilirler. Ayrıca Frank Sinatra’nın ilginç bir yorumu için 1961 tarihli “I Remember Tommy” albümüne göz atılabilir. Şarkının bu denli popüler olmasının bir diğer sebebi Charlie Parker tarafından bir çok kereler çalınmasıdır. Şarkı minik bir solo ile başlıyor. Billie Holiday hemen şarkıya giriyor ve dizelerin sonunda hafif nameleri ile hemen dikkat çekiyor. Daha genç ve sesi ilerleyen yıllardaki etkiden uzak ama bambaşka bir tadı var. Arka planda orkestra Holiday’in vokaline alt yapı sağlarken sözlerin bittiği noktalarda abartıya kaçmayan sololar ve bölümler ile şarkı zenginleşiyor. Piyano bölümleri önde değil ama arka planda duyulabilir halde. İşin içerisine Kansui girince her detaya ayıracak vaktinizin olması gerekiyor. Vokalde son derece başarılı bir ton var. Etki gerçekten çok vurucu.
Miyajima Laboratory Kansui son derece kendisine özgü bir iğne. Yapısı çok farklı ve sesi de bu etkiyi bize hissettiriyor. Üst segmentteki neredeyse tüm önemli iğnelerde detay seviyesi inanılmaz düzeylerdedir. Farklar farklı frekans aralıklarındaki nüanslar ile ortaya çıkar. Bu nüanslar aslında markanın ve tasarımcının imzasıdır. Miyajima Laboratory Kansui bu dünyanın içerisinde detay seviyesinin üst seviyelerde olması ama asıl önemlisi tonu ile imza atıyor. İğnenin tarif edilemez bir tadı var. iğne ülkemizde 3.300 Dolar+KDV’lik bir fiyat etiketine sahip. Bu durum sizi şaşırtmasın kendisinden çok daha pahalı iğnelerle aynı klasmanda benim gözümde Kansui. Hatta batılı bazı örneklerinin çok daha ötesinde. Benim gördüğüm, dinlediğim ve denediğim kadarı ile Koetsu, Miyajima Labs, ZYX ve diğer Japon üreticilerinin iğnelerinde hep bir imza var. Bu imza meraklıların kişisel zevklerine göre değişebiliyor. Açık konuşayım geçmiş senelerde bir gün Koetsu almak gibi hayalim vardı. Ancak egzotik Japon üreticilerin dünyasına girdikçe Koetsu alışveriş listemde adım adım geriye düştü. Miyajima Laboratory Kansui işte bu sıralamayı değiştiren iğnelerden bir tanesi. Kulak verebileceğiniz bir seçenek, eğer denk gelirse işinizi gücünüzü bırakıp hatta koşup dinleyin. Çarpılmamak olanaksız gibi. İyi bir analog kuruluma sahipseniz gerçekten göz atılması farz bir bir iğne…
Miyajima Laboratory Kansui
MC pikap iğnesi Impedance About 16 ohms Frequency range (-3dB) 20 Hz to 32 kHzTracking force (Best) 2.0g – 2.5g (recommended 2.25g) Compliance (100Hz)around 7×10-6cm/dyne Appropriate temperature 20-30 Celsius (most suitable 25 C)
Fiyat: 3.300 Dolar + KDV
Temsilci: Audio AVM / www.audioavm.com
Bir yorum ekleyin