SEVDİĞİMİZ ADAMLAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLEN SALONLARIMIZ
Herkese Selamlar,
İlk sayımızın bu kadar çok kişiye ulaştığını ve beğenildiğini bilmek güzel şeymiş doğrusu. Böyle bir şeyin bir parçası olmak insanı şevk veriyor hatta bir anda kendinizi bir köşe yazarı sanır hale bile gelebiliyorsunuz. (Örneğin benim gibi) Hifi ile ne kadar ilgim var sanırım sizde az çok anlamışsınızdır. Kadın gözüyle bir şeyleri ifade etmeye çalışıyorum. Bu hafta ne yazacağımı düşünürken birde dergi sahibimiz Sayın Hakan Cezayirli tarafından çeşitli baskılara maruz kalıyorum. Sormayın çok ağır şartlarda çalışıyorum.
En sonunda hifi seven birinin hayat arkadaşıyken ve kendi evimizi oluşturmaya çalışırken yaşadıklarımızı anlatmaya çalışayım dedim. En önemli sorunumuz salon, gerçi ben salonu tamamen Hakan’a bıraktım. Çünkü malumunuz müzik dinlemek için en uygun yer çoğu zaman salon oluyor. Siz kendi eşyalarınızı sığdırmaya çalışırken bir de -bir sürü ıvır zıvır diyeceğim hifi dergisindeki köşemden olabilirim bu yüzden söylemiyorum -sevdiğiniz adamın hoparlörü, CD çaları, pikabı, kabloları derken salonda adım atılacak yer kalmaz. Tabii ki CD’leri ve plakları koyacak bir yer bulmak da şart, salonda olması tercih sebebi. Bunun için bir raf ya da bizim evimizde olacağı gibi bir kütüphane şart hale geliyor. Bir de işin içine benim plaklar ve CD’ler girince iş biraz daha büyüyor.
Bir de iki tarafta müzik dinlemekten hoşlanıyorsa biraz daha kaos hale gelebiliyor aynı bizde olduğu gibi. Ben de pikabımı salonda istiyorum çünkü Hakan’ın o alengirli pikabını kullanamıyorum. Açıkçası kullanmaya korkuyorum, sakar hatunum ne de olsa. İğnesinin kırılması biraz problem yaratabilir. Bunu da hiç anlamam bir sürü para verirsin ama kullanmaya bile korkarsın. Bir tarafına bir şey olacak diye devamlı bir panik halinde yaşarsın. Ne anlamı var ki rahatça kullanamayacaksam o cihazı alıp baş köşeye yerleştirmenin… Hiç işte..
Neyse ben neden bahsediyordum ki… Bizim gibi görülen ama sevdiğimiz adamlar tarafından işgal edilen salonlarımız! Bir de eve temizlik için gelen kadınlardan nefret ederler. Ama temizlik yapmayı da kabul etmezler. Temizlik için gelen kadın siz ne kadar uyarsanız da başında da dursanız o cihazların yerini ya toz alırken ya sehpayı silerken bir milimde kaydırsa dünya başlarına yıkılır. Sevdiğiniz adam bir anda sinir stres sahibi bir insan haline gelir. Ve söylenmeye başlar işte ben sana kaç kere söyledim , bu kadın zaten güzel temizlik yapmıyor, yine cihazlarımla oynamış ne olacak şimdi diye söylenmeye… Potansiyel bir kavga ortamı oluşturmaya çalışırlar. Ama biz hatunlar olarak temizlikçiyi bulmanın ne kadar zor olduğunu bildiğimizden bu potansiyel kavga ortamından mutlaka kaçınırız. (Bu özelliğimizi her zaman takdir ederim biz istemediğimiz sürece kimse bizle kavga edemez.) Ve bu potansiyel kavga ortamı ortalama 15 günde bir tekrarlanır. Sonuç mu söylemeye gerek yok herhalde…
Bizim salonumuz nasıl mı olacak ? Bir duvar boydan boya cihazlarımız karşısına rahat bir koltuk, bir duvar kütüphane ve yemek masası bu kadar işte… Biz de oturma grubundan çok cihaz olduğu için yapacak bir şey yok… Her şeyden önemlisi keyifle müzik dinleyebileceğimiz bir salonumuz olacak. Salonumuzun hikayesi işte böyle..
Müzik dinlemekten keyif alıyorsanız bekleriz….
Secil
Bir yorum ekleyin