Başlangıçta, güç kablolarının sesteki etkisine inanmayan ben, daha sonra bilinçli olarak bu kabloları dinlediğimde farkı anlıyordum. Gerçekten de, CD çalıcılar, amplifikatörler ve hoparlörler dururken, ara kabloların ve hoparlör kablolarının değiştirici gücünü kabul ederken, güç kablolarına bu şansı vermiyordum. İstediğim sistem bileşenlerini deneme/yanılma yoluyla yıllar süren uğraşlarım sonunda yüzlerce olasılık ve ciddi ekonomik fedakârlıklar sonucunda bulup stabil hale getirdiğimde, o güne kadar üzerinde fazla durmadığım güç kabloları da sistemin etkin parçaları olarak ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. “Bir güç kablosuna bu kadar para verilir mi!” diye, sayfalarını şaşkınlıkla çevirdiğim yabancı hi fi dergilerinden, şu noktaya gelinceye kadar oldukça uzun bir zaman geçti.
Bazen gece ve gündüz voltaj farkları elektriğin kalitesini etkileyerek amplinin tüplerini yakar, hassas aletlerde dinlediğimiz CD’leri atlatır ve sonuçta dinlediğimiz müziği bir biçimde baltalar. Her şey temiz bir elektiriğin, sağlıklı bir tesisatla aletlerimize gelinceye kadar alacağı yolla ilgilidir. Aslında, bir güç kablosundan beklediğimiz, sağlıklı bir biçimde elektriği prizden alıp müzik sistemimize getirmesidir. Çoğumuz evinde mevcut elektrik hattını ve standart prizleri kullanırken, mutlu ve küçük bir azınlık da özel olarak sigortadan çektirdiği hattı, özel prizler ve -hatta tek kullanımlık- sigortaları aracılığıyla aletleriyle buluşturur.
Ama yine de iş bununla bitmemektedir. Filtreli ya da filtresiz çoklu prizler ve bu prizlerle müzik aletlerimiz arasında kullandığımız güç kabloları ses üzerinde belirleyici bir rol oynarlar. Belirli fizik kurallarına bağlı olarak mühendislik anlamında yapacakları hizmetleri sınırlı bir oranda yerine getiren bu kablolar, asli görevlerini tamamladıktan sonra high end tutkunlarına duyulabilir ses üzerinden yeni vaatlerde bulunurlar. Bu bazen ince bir matematik hesabını, bazen hassas bir kulağı, bazen ortamın özelliklerini ölçen mucizevi bir cihazı, bazen de kullanılan bileşenlerin bakır/gümüş/altın gibi maddesel özelliklerini referans olarak kabul eder.
Yine konumuz olan güç kablolarına döndüğümüzde, bu kabloların interconnect ve hoparlör kabloları kadar iş yapmadığını da biliriz ama çoğu kez kutunun içinden çıkan elektrik kablolarını hiç değiştirmeden kullandığımız da çok olmuştur. Yine bir tanıdığımın, ünlü bir hi-fi firmasına hangi marka güç kablosunu kullanması gerektiğini yazması üzerine gelen yanıt aşağıdaki gibidir: “Niçin soruyorsunuz, yoksa kutunun içinden kablo çıkmadı mı!” Bazı firmalar kutudan çıkan kendi kabloları dışında başka hiçbir kabloyu önermemektedir
15 gündür yanmakta olan kablomuz, LessLoss’un “Dynamic Filtering Power Cable Original” adını taşıyordu. Oldukça estetik görünümü olan, 2 metre uzunluğunda ve üçlü helezonik yapıda tasarlanan kablo, kırmızı şık Oyaide fişleri ile daha dinlemeye başlamadan önce ilgimizi çekiyor. Esnek gövdesi, ona dar yerlerdeki kurulumlarda dahi artı özellikler sağlıyor. Ben, “FlowFlux” teknolojisi patenti ile üretilmiş bu kabloyu bir CD player klasiği olan Naim CDS3’ümün güç beslemesi XPS’e taktım ve 100 saatin sonunda değişimi de görerek değerlendirmeleri yaptım.
Bir yorum ekleyin