Acoustic System Liveline

Değerli Stereo Mecmuası okuyucuları, Acoustic System firmasının sahibi Franck Tchang’i sanırım sizlerde artık tanımışsınızdır. Geçtiğimiz aylarda kendisinin Türkiye ziyareti sırasında izlenimlerimi sizlerle paylaşmaya çalış-mıştım. Firmanın rezonatörleri alışılagelmiş akustik düzenleme yöntemlerine fazlası ile alternatif bir bakış açısını yansıtıyor. Bu konuyla ilgili yazımı Stereo Mecmuası web sitesi üzerinden Türkçe olarak siz değerli okuyucularımızla, İngilizce olarak ise çeşitli web siteleri vasıtası ile tüm dünyadaki meraklılara sunmuştum. Her şeyiyle anlatması, izah etmesi ve tasvir edilmesi zor ürünlerin dışında Acoustic System daha alışılmış ürünlere de imza atmaya başladı. Bu alışılmış ürünlerin içerisinde yine bir yerlerde Franck Tchang kendi bakış açısı ile farklı ve egzotik dokunuşlara devam ediyor tabii ki. Aslında kendisini yakınen tanıyınca bu durumu gayet normal karşılar hale geldim ama konuya uzak olanlar için yine muammalar imza atmaya devam etmesi şaşırtıcı oluyordur eminim ki .

Franck Tchang bir süre önce konvansiyonel tasarıma sahip bir hoparlöre imza atmıştı bildiğiniz gibi. Bu ürünle ilgili ayrıntıların bir kısmını da sizlerle paylaşmıştım. Belki kapsamlı bir incelemesini ileri ki sayımızda sizlere sunarız ama bu sayımızda daha çok yeni duyurulmuş bir ürünü sizlere tanıtmak ve yaptığım denemelerin sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Franck’in son alamet-i farikası olan Liveline ara bağlantı kablolarını.

Ara bağlantı kabloları yani daha alıştığımız şekli ile interconnect’ler sistemden sisteme etkisi fark eden ve etkilerini tasvir etmesi oldukça zor ürünler grubundan. Sistemin kendi içindeki sinerjiye, uyuma ve sistemin genel yapısına göre seçilen interconnect’ler sistemin genel performansına bir katma değer sağlayabiliyorlar. Bu yüzden bazı odyofiller için bu ürünler sistemin tamamlayıcı bileşenleri değil asıl parçalarından bir tanesi. Aslına bakarsanız her iki yaklaşım; yani sistemi tamamlayıcı bileşen veya sistemin bir parçası olmak durumu belli doğruları içinde barındırıyor. Bu yüzden kendi düşünce tarzınıza göre kablolarınızı ayıracağınız bütçeden, yüklediğiniz misyona kadar bir çok farklı düşünce ile hareket edip seçimlerinizi yapabilirsiniz. Bu yazımı hazırlarken bende kendi içinde bazı düşüncelere sahiptim ve bu durumla ilgili tespitlerimi incelemenin sonlarına doğru sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Bu konuyu ileri ki sayılarımızda ele almalıyız. Artık incelememize dönelim yavaş yavaş.

Liveline, Franck Tchang’in üzerinde oldukça uzun zamandır çalıştığı bir ürün grubu.Tasarımcının kendisine özgü çözümleri ve bakış açısı standart bir üreticinin aksine ürün tasarımını oldukça uzatan bir durum. Ben bu ürünlerden oldukça uzun zamandır haberdar olmama rağmen piyasaya çıkışı geçtiğimiz aylarda gerçekleşti. Liveline serisi aslında bir ürün grubu olacak. Interconnect’ler bu ürün gamının ilk parçası. Daha şimdiden serinin elektik kablosu da hazır olmasına rağmen, testlerinin devam ettiğini biliyorum. Acoustic System ürünün piyasaya verilmesi konusunda pek hızlı ve istekli değil. Özellikle Franck kafasındaki düşünceleri ürüne yansıtmadığı zaman ürünü piyasaya sunmuyor. Liveline interconnectler içinde aynı durum söz konusu olmuş. Uzun yıllar ürün üzerinde değişiklikler yapılarak son haline ulaştırılmış. Peki bir interconnect için neden bu kadar zaman uzun bir tasarım süreci yaşanmış?

Sanırım sizleri hikayenin başına götürmem gerekiyor. Bu kısımları dilim döndüğünce yorumsuz aktarmaya çalışacağım.

Liveline interconnectler tasarlanırken ilk önce metallerin ses etkileri konusu oldukça kapsamlı olarak incelenmiş. Acoustic System, tüm dünyada ilgi çeken rezonatörlerini tasarlarken, metallerin ses etkisi konusunda kapsamlı denemeler ve hatta test raporları yaparken, bir simyacı gibi metal ile ses arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışmış. Bakır, gümüş, altın, platin ve aklınıza gelebilecek her türden metalin en saf hali ile sinyal taşımak konusunda farklı karakterleri var. Bu karakter ürünlerin dominant yanını ortaya çıkartıyor. Söz gelimi bakır en saf hali ile tiz ve özellikle mid seslerde başarılı bir performansa sahip iken, gümüş bas seslerin aktarımı noktasında avantajlara sahip. Metaller en saf hallerinden ayrıldıklarında yani iç yapıları değişmeye başladığında etkileri değişmeye başlıyor. Bu da tasarımcılara olasılıkları hesaplanamayacak kadar fazla seçenek sunuyor. Tabi kablonun tasarımı farklılaştıkça bu etkilerde değişiyor. Yani kabloya eklenen her katman, her fazla sarım ses karakterinde değişikliklere sebep oluyor.

Bu noktada kendi fikirlerimi açıklamam gerekirse, yukarıdaki durum bir çok kişi tarafından özellikle de konuya şüphe ile bakanlar açısından fazla karışık oldu sanırım.. Gerçeği söylemek gerekirse kablo konusu odyofil dünyasında etkileri bilimsel olarak açıklanması en zor bileşenlerden bir tanesi. Kablonun uzunluğu ve kısalığı veya kalınlığı ve inceliği ile veri taşıma arasındaki etkilenme ve kapasitans etki bilimsel olarak açıklanabilir, etkileri ölçülebilir bir tablo ortaya koyarken, işin içine malzeme etkisi, pişme gibi konular girdiğinde olayı verilerle açıklamak imkansız hale geliyor. Bu konuda yazılmış bir çok makale olsa da, karşılığında yazılmış bilimsel kökenli anti-tezlere cevap vermek firmalar için bile oldukça güç. Ben bu durumun kişiye özel yorumlanması gerektiğini düşünenlerdenim. Kablo konusu herkesin sistemlerinde denemeler yapıp, sonucunda karar vermesi gereken bileşenler. Ben kendi adıma kablonun sistemlere etkilerine inanan ve duyduğunu düşünenlerdenim. Neyse Liveline kabloya geri dönelim.

Liveline kabloyu sistemimde test ederken öncelikle pre amplifikatör ve amplifikatör arasında ayrıca pre-amplfikatör ve CD çalarım arasında kullandım. Öncelikle testlerimde fark ettiğim en önemli durum eğer tüm sisteminizdeki kabloları değiştirmeyecekseniz Liveline’ları kaynak ile amplifikatör arasında kullanmanızı tavsiye ederim. Test sırasında kendi kullandığım DIY ve çeşitli markalardan interconnect’ler yerine Franck’in kablolarını kullandım.

Dinletilerim sırasında yine oldukça farklı türlerden çok sayıda albüm dinledim. ACT plak şirketinden çıkan Ida Sand (ACT 9716-2) yeni aldığım bir albüm. Easy listening bir vokal caz albümü. Kayıt kalitesi oldukça iyi, albümde gayet keyifli. Bu albümde eskisine göre sahne ve detaylarda inanılmaz artış olunca son zamanlarda en fazla dinlediğim bir diğer albüm olan Jiang Ting’in Dance‘ı (MA Recordings M066A) CD çalarıma yükledim. Kablo daha yanmamış olduğu halde detaylardaki artış inanılacak gibi değildi. Genel anlamda bas seslerin dominant olmadığı bu iki albüm mid ağırlıklı yapıya sahipler. Jiang Ting’in Dance albümü geleneksel Çin sazlarının kullanıldığı çok minimalist bir albüm ve kayıttaki detay seviyesi çok üst düzeyde. Sisteminizdeki en ufak değişikliği bile hissettirecek kadar detaylı. Özellikle solistin çaldığı Pipa isimli enstrüman tizlere doğru çıktıkça çok ilginç sesler ve titreşimler oluşturuyor. Bu titreşimlerin uzaması Liveline ile dikkat çekici hale geldi.

Art Tatum – Complete Capitol Recording (7243-8-21325-2-3) albümünde aynı durum piyano tuşelerinde hissedilir hale geldi. Notalar uzadıkça uzuyordu. Minimal albümlerden daha kompleks albümlere geçtiğimde dahi ayrıntılar ve sahnenin katman katmanlılığı daha belirgin hale geliyordu. Tabii ki bu durumun açıklaması benim sistemimle Liveline kablonun sağladığı sinerjik uyum olabilirdi. Hemen kabloyu alıp bir kaç dostumun sistemlerinde denemek üzere yola koyuldum. Tanınmış bir çok kablo ve üst sınıf sistemlerle ortaya çıkan durum pek farklı değildi. Sistemin genel performansına göre katmanlılık, sahne, bas kontrolü ve üst düzey detay artışı fark edilebiliyordu. Bu durum pek normal değil, bende yazdıklarımın farkındayım. Ama ortadaki durum gerçekten etkileyici olunca yapacak bir şey kalmıyor.

Bu noktada nefes alıp biraz mantık yürütmek gerekli. Üst sınıf bir çok kablo transparan yani özellikle kaynağın sesine etki yapmamaya çalışır. Ayrıntıları ve detayı olduğu gibi yansıtmaya çalışır. Her kablolarda bu durumu sağlayabilmek gerçekten kolay değil. Bunların yanında sisteme uyumluluk hadisesi var ki, bu nokta tamamen denemeler yapmakla anlaşılabiliyor. Acoustic System bu noktada ilginç bir işe imza atmış. Üst düzey kablolardaki transparanlığı uygun bir fiyata sağlıyor. Sistemle uyum noktasında muhtemelen yapısından dolayı avantajları olduğu muhakkak. Denediğim hiç bir sistemde olumsuz bir durumla karşılaşmadım.

Şimdi gelelim işin egzotik yönüne. İşin içinde Acoustic System olunca normal bir ürün ortaya çıkması mümkün olmuyor. Kablonun yönünü değiştirdiğinizde sistemin sinyal fazı değişiyor. Bunun yanında resimlere dikkatlice bakarsanız konektörlerin üzerlerinde göreceğiniz deliklerin açıları ile oynayarak seste değişiklikler elde ediyorsunuz. Sıkı durun yukarıda bahsettiğim oynamaları yapınca sistemi açıp kapamadan on-line değişikleri duyuyorsunuz. Özellikle sinyal fazının kablonun yönüne göre değişmesi fark edilmeyecek gibi değil. Bazı sistemlerde bu şekilde daha iyi sonuçlar elde ettiğimi de söylemeliyim.

İleri ki sayılarda pikap pre-amplifikatöründeki denemeleri ve farklı sistemlerde gerçekleştirdiğim dinletilerin yorumlarını yazacağım. Ama söyleyebileceğim şu ki, bizim Tchang amca yapmış yine yapacağını. Tasarımcının diğer kabloları ortaya çıkınca ne olacak bilemiyorum.

Söz konusu olan bir kablo olunca ürünü tavsiye etmek oldukça zor ve bence pek doğru değil. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, sisteminizde özellikle de oturmuş bir sisteme sahipseniz ne yapın edin bu ilginç kabloyu mutlaka deneyin. Sisteminizdeki diğer kabloların uyumu daha iyi olabilir ve sizin beklentilerinizi karşılıyor olabilir. Ama değişik bir mantıkla üretilmiş Liveline kabloların sizi oldukça şaşırtacağına eminim.

Kablo fiyat itibarı ile ortalanın üzerindeki sistem kullanıcıları için cazip olacaktır. Üst sınıf sistemler içinde duyulması gereken farklar yaratıyor. Ancak giriş seviyesi sistemler için oldukça yüksek bir maliyet getireceğinden dolayı muhtemelen alış veriş listesine almak pek mantıklı olamayacaktır.

Ne olursa olsun denenmesini şiddetle tavsiye ettiğim bir ürün. Şaşıracağınızdan emin olabilirsiniz.

Hakan

Acoustic System Liveline

Üretici: Acoustic System International
Türkiye Distribütörü: Fil Elektronik
Satış Fiyatı: 700 Eurp

Ayrıntılar için: www.filelektronik.com

Tags: