Audiolab firması ile ilk tanışmam 8000 serisi entegre amplifikatör ile 90’lı yılların ortalarında olmuştu. Bu ince boyutlu ama çağdaşı ürünlere göre tasarım anlamında birazcık eski moda kalan bir ampli idi. Ancak iş ses tarafına geldiğinde gayet başarılıydı hele ki o dönem sahip olduğum Technics cihazlara göre. 1980’lerde iki tasarımcı Philip Swift ve Derek Scotland tarafından kurulan firma 90’lı yılların sonunda el değiştirdi ve TAG McLaren Audio ismini aldı. Bu dönemlerde oldukça prestijli ve tabii ki pahalı ürünler üretmeye başladılar. 2000’li yıllarda International Audio Group (IAG) tarafından satın alınan firmanın ismi yeniden Audiolab olarak değiştirildi ve eskisi gibi fiyat performans oranı yüksek ürünler üretmek stratejisine geri dönüldü. İlk iş firmanın en sevilen ve bilindik ürünler olan 8000 serisini geri döndürmek oldu. Arkasından M-DAC+ ile kendilerinden bahsetmeyi başardılar. Biz ise bu yazımızda firmanın hepsi birarada müzik sistemi olan M-ONE’ı mercek altına alacağız.
M-ONE tasarım anlamında M-DAC+ ile tamamen aynı çizgilere sahip. Audiolab’ın imzası olan, ince uzun düğme tasarımları yerine daha modern çizgilere yer verilen bu cihaz son derece sade bir tasarıma sahip. Cihazın ön bölümünün tam ortasında ekran bulunuyor. Bu ekranın aydınlık değeri ayarlanabiliyor ve gerekli bilgileri gayet okunabilir şekilde gösterebiliyor. Ekranın sağ tarafında ses kontrolü ve uyandırma düğmesine yer verilmiş. Sol tarafta ise kulaklık çıkışı ve ayar düğmesi, bulunuyor. Firmanın logosu sağ alt, model kodu ise sol alt tarafa eklenmiş.
Cihaz kompakt boy bir cihaz. Boyutları 114mm x 247mm x 292mm olan M-ONE’ın ağırlığı ise yaklaşık 5,5Kg civarında. Cihazın siyah ve gümüş renk seçenekleri mevcut. Şasi kalitesi gayet başarılı ve işçilik çok iyi.
Cihazın arka bölümüne baktığımızda ise sol tarafta elektrik girişi ve açma kapama düğmesine yer verilmiş. Sağa doğru ise üst kısımda ise farklı Audiolab cihazları bağlayabileceğiniz 12V trigger girişi ve hemen yanında Bluetooth anten girişine yer verilmiş. Bunların hemen sağında ise DAC girişleri var. Birer adet USB, koaksiyel ve dijital optik olmak üzere toplam 3 girişe sahip DAC bölümü. Hemen alt bölümde ise hoparlör çıkışları ve 2 adet analog kaynak girişi bulunuyor.
Bu tarz cihazlarda son yıllarda maalesef analog giriş konusunda pek umursanmaz davranılırken M-ONE üzerinde 2 adet analog girişe yer verilmiş olması önemli bir artı puan. Eğer bir pikabınız varsa rahatlıkla kullanabileceksiniz. Ayrıca ek bir cihaz içinde girişiniz olacak. Bana sorarsanız bu boyutlardaki bir cihaz için gayet zengin giriş seçenekleri olduğunu söyleyebilirim. Evet tahmin edebileceğiniz üzere bir pikap katı olmaması eksi puan olarak sayılabilir.
Cihazın kumandası ise yine eleştiriyi hak ediyor. Son zamanlarda pahalısından ucuzuna birçok cihazda kumanda konusunu eleştiriyorum, dikkatli okuyucularımız eminim ki fark etmişlerdir. Son yıllarda makul mantıklı fiyatlara satılan ürünlerde bile alüminyum kumandalara yer verilirken, belirli bir fiyat bandının üzerinde plastik ve zayıf gözüken kumanda görmeyi istemiyorum. Hoş ben yazıyorum çiziyorum ama üreticiler yine bildiklerini okuyorlar o da ayrı mesele :) Olsun biz yine de eleştirmeye devam edelim.
Cihazın teknik özelliklerine bakmamız gerekirse; Class AB sınıfı amplifikatör katı kanal başı 40W güç üretebiliyor. Fabrika verisi olarak frekans aralığı 10-30kHz aralığında verilmiş. Toplam armonik gürültü oranı ise % 0.01. Ancak asıl ilgi çekici özellikler ürünün DAC katında toplanmış. Optik ve koaksiyel girişlerde 32-bit 192kHz çözünürlük desteğine sahip olan üründe USB girişinde bu değer 32-bit / 384kHz’e yükseliyor. DAC katı modern her formata destek vermesinin yanında asıl ilginç konu DSD desteği olması. 2.8MHz (DSD64), 5.6MHz (DSD128), 11.2MHz (DSD256) formatlarını destekleyen M-ONE, birarada bir müzik sistemlerinde görmeye alışmadığımız bir DAC desteğine sahip. Ayrıca günümüzün kullanıcı dostu Bluetooth bağlantı seçeneği de unutulmamış. Tabii ki bunlar kağıt üzerindeki değerler. Bakalım cihaz nasıl çalıyor…
20_20000 olmadıktan sonra geçmiş olsun