Denemelerime pikabımı kullanarak seçtiğim farklı tarzlardaki albümler ile başlıyorum. Buzzcocks topluluğunun iddialı albümü Singles Going Steady ile başlayalım. Buzzcocks, ülkemizde çok muhabbeti geçmeyen önemli bir İngiliz punk rock topluluğu. 1976 yılında Bolton’da kurulan topluluk şarkıcı, söz yazarı ve gitarist Pete Shelley ve şarkıcı söz yazarı Howard Devoto tarafından kuruldu. Buzzcocks’un müziğini zamanında İngiltere’nin meşhur Manchester müzik sahnesine çok büyük etki etmiştir. Manchester müzik sahnesine Stone Roses, Happy Mondays, the Charlatans, the Inspiral Carpetsmusic gibi günümüzden toplulukları bile ekleyebiliriz. Ayrıca Buzzcocks bağımsız plak şirketi hareketine öncülük eden topluluklardan bir tanesiydi. Bunlar yetmiyormuş gibi punk rock, power pop, pop punk ve indie rock öncülerinden sayılırlar. Müziklerinde dönemin popüler tarzlarını punk müzik ile birleştirip ortaya son derece enerjik bir tarz çıkartmışlardır. Plağın ilk yüzü, 1977 ile 1979 yılları arasında İngiltere’de yayınlanan “single” formatlı şarkılardan oluşuyor. Bu şarkılar kronolojik şekilde sıralanmış. Aklınıza gelen tüm önemli Buzzcocks şarkılarına plağın ilk yüzünde denk geliyorsunuz. Plağın ikinci yüzü ise “B-sides” denilen ve genelde hit şarkıların gölgesinde kalan şarkılar ile oluşturulmuş. Yukarıda saydığım tarzları sevenler bu plağı mutlaka alsınlar….
“Orgasm Addict” şarkısı ile heyecanlı bir başlangıç yapıyorum. Biliyorsunuz son yıllarda hoparlörüm, JBL markasından yaklaşık 30 senelik bir “Studio Monitor 4425” Bu hoparlörü yaklaşık 3W gücündeki bir amplifikatör ile sürüyorum. 3W yerine 12W’lık güç ile tabii ki işi rengi bir anda değişiyor. Tabii ki bir triode yerine EL34 gibi lambalar ile üretilmiş SET yapılı amplifikatörler çok daha dinamik bir ses sunuyorlar. Açık konuşayım pentode yapılı bir lamba kullanacak ise gerek SET gerekse de push pull tasarımlarla “EL84” ve “EL34” benim favorilerim. Yumuşak karakterleri olan bu lambalar, sağladıkları güç ile klasik tasarımlı triode amplilere göre çok daha heyecanlı performans elde etmemizi sağlarken, bu güç hoparlör seçiminde meraklılara büyük bir özgürlük sağlıyor.
Singles Going Steady plağında sahne hoparlörlere bir miktar yaslanıyor olmalı. Simply Italy’de de bu şekilde. Genel olarak detay seviyesi çok çok başarılı. Ancak benim sistemimde baslar bambaşka hale geliyor. Bu plağın seçmemin sebebi bu, arka planda Steve Garvey tarafından oya gibi işlenen bas bölümlerini keyifle dinliyorum. Tabii ki bas performansı noktasında özellikle de konu EL34 olduğu zaman hoparlör seçimi çok önemli. Benim 30 yıllık JBL’ler gücü görünce coşmuş durumda.
Keith Jarrett ve Charlie Haden ikilisinin harika albümü “Last Dance“a bir bakış atalım. Albümde farklı dönemlere ait şarkılar hemen dikkat çekiyor. Erken dönem “Where Can I Go Without You” şarkısına yapılan yeni yorum özellikle Charlie Haden etkisi ile daha bir duygusal olmuş. Gordon Jenkins bestesi “Goodbye” ki bunu farklı dönem Benny Goodman orkestralarından biliyoruz yine farklı bir yorumla standart haline göre daha yavaş ancak daha duygusal bir şekilde icra edilmiş. Thelonious Monk’un meşhur caz marşı “Round Midnight” onlarca hatta yüzlerce müzisyen tarafından çalınmıştır. Keith Jarrett’ta şarkıyı farklı dönemlerde yorumlamıştı. Ancak Keith Jarrett ve Charlie Haden birlikteliği ile şarkı bambaşka tatlara ulaşmış. Bu şarkıda rahmetli Haden’ın nasıl bir usta olduğunu dinledikçe anlayacaksınız. 2014 yılının üzücü kayıplarından bir tanesi olan Charlie Haden’ın vefatının ardından yayınlanan albümler içerisinde bu kaydın farklı bir tarafı var. Sıcacık samimi ancak her notası ustalık kokan bir albüm. Kayıt tıpkı Jasmine‘de olduğu gibi neredeyse mükemmele yakın.
Haydi gelin “Round Midnight” şarkısını irdeleyelim. Thelonious Monk yazılan çizilenlere göre bu şarkıyı 1940 veya 1941 yılında bestelemiş. Dinleyiciler ile ilk kez 1944 yılında buluşmuş ve bir caz marşı haline gelmiş. Harika bir melodik yapısı var şarkının. İster hızlı isterse de yavaş yorumlansın, öylesine akılda kalıcı ve hatırlanır melodileri var ki… Keith Jarrett bazı caz standartlarını alıp öyle hallere sokuyor ki bazen, bu yüzden biraz ürkütücü oluyor yorumlarını dinlemek. Bu albümde son derece ustalıkla ve şarkının yapısına dokunmadan yorumlamış ve Charlie Haden her zaman ki gibi harika dokunuşlarla şarkıyı bambaşka bir yere götürüyor.
ECM kaydı plak çok başarılı. Şarkının özellikle 5. dakikası bölgesinde Charlie Haden baslarına odaklanıyorum. Öyle notalar ki bunlar, duyuyor muyuz titreşimlerimi hissediyoruz zaman zaman karışıyor algımız. Baslar harika arka planda Jarrett’ın piyanosundan minimal notalar usul usul tüm detayı ile karşımızda! Bu uzun solo bölümün ardından piyanonun sağ tarafından ortasına doğru bir yolculuk başlıyor. O bölümlerde çekiçlerin tellere vurması, kontrollü ve istenen bir distorsiyon duyuluyor. Piyano notları hele böylesine bölümler birazcık vurucu ve keskin olmalıdır. “EL34” istediğim sonuçları hep vermiştir Simply Italy’de veriyor.
Debussy, Ravel, Herbert Von Karajan, Berliner Philharmoniker – La Mer, Prelude Á L’Aprés-midi D’Un Faune, Daphnis Et Chloé. Eski bir kayıt ve bulmak çok kolay olmayabiliyor. Bu plağın La Mer: Trois Esquisses Symphoniques bölümünü özellikle mercek altına almak istiyorum. Bu, Claude Debussy’nin çok çalınan ve çok sevilen eserlerinden bir tanesidir. 1903 yılında Fransa’da başlayan besteleme süreci 1905 yılında kanalın tam karşısında İngiltere’de bitmiştir. Eser çoğunlukla okyanusa atıf yapar. Fransız besteci Atlantik okyanusunun önemli kanallarından İngiliz kanalının iki tarafında devam eden besteyi yazma sürecinde izlenimci veya empresyonist armoniler kullanmıştır. Bu durum çok renkli bir tonal yapının ortaya çıkmasına sebep olmuş ve orkestrasyonu da bu tonaliteyi destekleyecek şekilde yapılmıştı. Eser dalgalara ve rüzgara bir çok atıfta bulunur. Eserin yapısında Claude Debussy hiç bir insani veya mitolojik öğeye yer vermez sadece doğayı tanımlar, onu anlamaya ve anlatmaya çalışır.
Eserin ilk bölümü “De l’aube à midi sur la mer” oldukça düşük tempoda rüzgar sesleri ile sizi karşılıyor. Sistemin dip gürültüsüne bir bakış atmak için ideal. Herhangi bir sıkıntı yok. Detay seviyesine bakıyorum ve orkestranın odamı doldurmasını bekliyorum. Beklentilerim karşılanıyor. İkinci bölüm “Jeux de vagues” orkestranın hareketlendiği daha doğrusu hareketlenip soluklandığı ve pasajların yükselmeye başladığı bir bölüm. Vurmalılar, Glockenspiel ve ziller bir yandan, üflemeliler ile yaylıların atışmaları bir yandan. 12W’lık güç tüm bu pasajları gayet doyurucu bir ses seviyesinde en ufak bir karışıklık olmadan sunuyor. EL34 sıcaklığı ve yüksek detay seviyesi! Lambaları sevmemek mümkün değil. En azından benim için…
Peki Simply Italy’i nasıl daha iyi hale getiririz! İlk önce EL34’lere bir el atalım. Ben çevremde iki seçenek bulabildim ve bu seçenekler oldukça keyifli seçenekler idi. Meraklılar için en uygun NOS seçeneği Doğu Almanya üretimi Siemens EL34’lerin replikası RFT üretimi lambalar ilk seçenek. Eğer şanslıysanız bir çiftini 100 ila 150 Dolar arasında bulabileceğiniz bu lambalar, çok daha detaylı bir sunuma sahip. Tonlar özellikle piyano ve insan sesinde çok daha sıcak. Ancak ben uzun zaman EL34 ile yaşamak istiyorum diyorsanız ve en iyisini istiyorum derseniz 250 ila 300 Dolar ve üzerinde harcayarak bir çift Mullard alın. 1955 üretimi Mullard EL34’ler ile tablo bambaşka hale geliyor. Detay seviyesi belki çağ atlamıyor ama tonlar bambaşka hale geliyor. 1950’lere doğru inildikçe bahsettiğim 250 ila 300 Dolar aralığına bir 100-150 Dolar daha eklemeniz gerekecek. Değer mi derseniz bence değer.
Bir diğer seçeneğiniz ise stok El34’lere dokunmadan ECC82’leri değiştirmek. Benim şahsi favorim Philips’in Hollanda Heerlen fabrikasında ürettiği tercihen 1960’lardan Valvo, Philips veya Amperex logosuna sahip bir çift lamba almak. Tabii ki 1950’lerden Telefunken üretimi meşhur “Diamond Bottom” lambalarda ECC82 olarak birer seçenek. Ancak Amperex 1960’lar bana sorarsanız bu lambalar arasında en müthiş müzikal performansa sahip olanı. Bu lambaların bir çift eşlenmiş edisyonuna 100 ila 250 Dolar seviyelerinde sahip olmak mümkün. Ben olsam 5 dakika beklemem ve hemen alırım. Detay seviyesindeki artış insanın başını döndürüyor. Sıcaklık yerli yerinde dururken detay seviyesinde hatta sahnedeki devasa gelişmeler harcanacak her kuruşu hak ediyor. Hakan Bey, günümüzde üretilen harika lambalar var neden NOS deyip duruyorsunuz derseniz ipuçlarını şurada bulabilirsiniz. Olay bende delilik seviyesinde olduğu için benim önerim bu. Siz arzu ettiğiniz yönde ilerleyebilirsiniz. Tek bir doğru yok, benim doğrum NOS’lardan geçiyor..
Unison Research Simply Italy, müzik dinlemek için optimal performansını hemen her türlü lambalı amplide olduğu üzere açtıktan yaklaşık 30 dakika sonra veriyor. İyi kablolamaya olumlu tepki veriyor. Ben sanırım solide core bakır kabloları tercih ederdim. Burada dikkat edilecek tek konu var, uygun bir hoparlör seçimi. Kanal başı 12W güç ile seçenekleriniz çok fazla. Uygun bir seçim ile inanın hayatınızın kalan bölümünde keyifle müzik dinleyebilirsiniz “Simply Italy” ile.
Unison Research Simply Italy makul mantıklı boyutları, şık tasarımı ile kullanımı son derece basit, son derece müzikal bir ampli. Bunu hep yazdım EL34 lamba benim hayat boyu yaşayabileceğim bir lambadır ve zaten senelerce keyifle kullandım. Şu an kullandığım ampliye ve dolayısıyla 2A3’lere vurulmamış olsam şu an hayatıma inanın EL34’ler ile devam ediyor olurdum. Tonları, detay seviyesi, uygun bir hoparlör seçimi ile basları bile son derece kendisine özgüdür. EL84 ve EL34 gibi lambalar bu amplifikatörde olduğu gibi single ended yapıda kullanıldığında bazı triode lambaların tadını sunabiliyor. Unison Research tasarımcıları, Simply Italy modelinde hifi dünyasında 1950’lerden bügune devam eden çok iyi bir kombinasyonu alıp, iyi bir tasarım ile meraklılar ile buluşturmuş. Amplinin kozmetik tasarımı müthiş gözüküyor, EL34’ün güçlü yönlerini kullanıcı dostu bir tasarım ile birleştirmiş çok keyifli bir ürün. Evet, Unison Research Simply Italy, Nisan 2015 itibarı ile KDV dahil 6.100TL’lik fiyat etiketi ile herkese cazip gözükmeyebilir ancak ödenen para karşılığında özellikle de ne istediğini çok iyi bilen meraklılar için güzel bir seçenek. Sanırım güzel bir inceleme yazısı oldu ancak asıl önemlisi bana güzel bir nostalji oldu..
Not: Unison Research Simply Italy incelemesinde göz atılan albümleri “buraya tıklayarak” Spotify üzerinden dinleyebilirsiniz.
Unison Research Simply Italy
Type: Stereo Integrated Valve Amplifier Valve complement: 2 x ECC82 (12AU7) 2 x EL34 (6CA7) Output stage: Single-ended, ultralinear, class-A Power consumption: 85 watt Output power: Approx. 12 watts per channel Fuses: T2A from 100V to 130V Output impedance: 6 Ohm T1A from 220V to 240V Input impedance: 47kohm / 50 pF Dimensions (mm.): 26 cm x 35 cm x H. 19cm Negative feedback: 5 dB or 1.8 dB Net weight: 15kg
Fiyat: Nisan 2015 itibarı ile 6.100TL (KDV Dahil) online satın almak için
Temsilci: Forum Audio / www.forumaudio.com
Bir yorum ekleyin