İlk önce pikabımı T+A E-Series Music Receiver’a bağlayarak denemelerime başlıyorum. Denon DL103 iğne ve Muzaffer Günal imzalı bir pikap katı kullanıyorum. Freak Out! Amerikalı topluluk Mothers of Invention’ın ilk albümü. 1966 yılında yayınlanan albümün en önemli özelliklerinden bir tanesi rock tarihinin ilk konsept albümlerinden bir tanesi olması. Tabii ki bunda Frank Zappa’nın etkisi yadsınamayacak bir gerçek. Bu albüm ayrıca erken dönem ilk çift plaklık albümlerden bir tanesi. Mothers of Invention ilk kurulduğunda ilk dönemlerde rhythm and blues şarkıları özellikle de cover’ları çalıyorlardı. Zappa işin içerisine müdahil olunca cover’lardan özgün şarkılara doğru bir geçiş olur. Ancak Freak Out! içerisinde bol bol rhythm and blues esintileri vardır. Ancak blues kökenli rock öğeleri orkestralar yapılar da dikkat çeker. Albüm yayınladığı dönemlerde Amerika’da pek başarılı olmaz ancak Avrupa’da çok büyük ilgi görür. Amerika’da albümün anlaşılabilmesi için 1970′li yılların ortalarına kadar vakit geçmesi gerekir. Albüm “Hungry Freaks, Daddy” şarkısı ile başlar. Albüm için eğlenceli bir başlangıç. Şarkının içerisinde her türlü hengame var. Universal baskısı son derece başarılı. Detaylar yerinde, albümde hemen her şarkının her saniyesinde bir atraksiyon var. Böyle bir albümlerde detaylar çok önemli. CD’ler ve plaklar birbirini takip ediyor.
T+A’nın amplifikatör katı ile alakalı şunlar rahatlıkla söylenebilir. Dinamik bir sunumu var, detaylı çalıyor. Analog bağlantı söz konusu olunca, kişisel seçim burada önem kazanıyor. İyi bir all rounder yani hemen her tarz müzikte başarılı sonuç için sürücüleri hızlı çalışan bir hoparlör ile eşleştirme önemli olabilir. Sert karakterli hoparlörlerden uzak durmakta fayda var. Veya daha yumuşak çalan bir pikap kombinasyonu tercih edeceksiniz.
CD çaları test etmenin zamanı geldi. T+A’nın CD çaları ilk önce kendi sistemime bağladım. Daha sonra T+A E-Series Music Receiver’ı kendi amplifikatörü ve CD çaları ile denedim. Buna ek olarak kendi CD çalarımı da bu sisteme entegre ettim. Son zamanlarda takıntı albümlerimden Heliocentric Counterblast – A Tribute To Sun Ra’yı dinliyorum. İlk dünya harbinin başladığı 1914 yılında doğan Sun Ra, biyografilerde yazılıp çizildiğine göre 20 yaşlarının öncesinde bir aydınlanma yaşıyor. Kendisinin “Trip to Saturn” olarak olarak nitelendirdiği dönem absürd olaylar zinciriyle karmaşıklaşmaya başlıyor ve karmaşıklık ölene kadar devam ediyor. Dışarıdan bakıldığında delilik diye nitelendirilebilecek tüm bu olaylar zinciri hakkındaki benim şahsi düşüncem Sun Ra öyle diyorsa doğrudur şeklinde :) Heliocentric Counterblast, Sun Ra şarkılarına bir saygı duruşu yapmak için kurulmuş bir topluluk. Albümü dinlemeye başladığımda ilk şarkı olan Ancient Aiethopia tam anlamı ile bir marş olduğundan galiba biraz yanılmışım dedim kendi kendime. Tamam özellikle Sun Ra performanslarında ortalıkta havalarda uçuşan nota hengamesi cover versiyonunda yok hatta zaman zaman daha main stream etkiler de fark ediliyorsa da, hakkını vereyim “Ancient Aiethopia” başarılı bir yorum olmuş. Burada bir nokta koyalım. Dinlediğim hemen her CD’de aynı durumla karşılaştım. T+A E-Series Music Receiver’ın CD katı son derece başarılı ve cihazın bütünü düşünülerek detaylı sunumun yanında iyi bir kombinasyon olması için üzerinde çalışıldığı belli. Cihazı bir bütün olarak ele aldığınızda pikap denemesinde yazdığım hoparlör seçimi konusunun önemi bir nebze azalıyor. Cihaz kendi başına daha başarılı bir sunum gerçekleştiriyor.
Bu kez kendi CD çalarımı ilk önce analog girişler arkasından sırasıyla optik ve koaksiyel girişlere bağlayarak kullanıyorum. Öncelikle T+A’nın kendi CD çaları uzak ara daha detaylı çalıyor. Analog girişte aradaki fark çok büyük. Bunun üzerine hemen dijital girişlere yöneliyorum. Optik ile koaksiyel girişleri kıyasladığımda oyumu hiç tereddütsüz koaksiyel girişe veririm. Ancak benim CD çalarım transport olarak bile T+A kombinasyonunun yanına yaklaşamıyor. Ancak DAC’ın koaksiyel girişini kullandığımda performansta büyük ölçüde artış elde ediyorum. T+A E-Series Music Receiver’ın CD çaları son derece başarılı ve sistemin geneli ile başarılı bir performans en önemlisi uyum gösteriyor. Başka bir şey ile uğraşmaya “bence” gerek yok!
Şimdi sırada teferruatlı bir dinleme testi var. Bu senaryoda network stream özelliğini kullanarak kablosuz ağdan dosyalar dinledim. Arkasından LAN kablosu ile daha yüksek çözünürlüklü dosyaları dinleyip farklara bakacağım. En son hard disk’imi bağlayarak kıyaslama yapacağım. Test için özel olarak satın aldığım Trine 2 Soundtrack’ini kullanacağım. Müzikler Ari Pulkkinen imzalı. Ari Pulkkinen çok ilginç bir müzisyen. 1982 yılında Finlandiya Helsinki’de doğan müzisyen ses tasarımcısı olmasının yanında oyun müzikleri konusunda uzmanlaşmış. Hemen herkesin aşina olduğu meşhur Angry Birds oyununun tema kompozisyonu müzisyene ait. Yazılan çizilenlere göre erken yaşta müziğe ilgisi başlayan Pulkkinen bilgisayar başında müzik yapmaya ve bestelemeye merak sarmış ve çok erken yaşlarda bir çok oyunun müziğinde çalışmış. Bu dönemlerde genç yaşında başarıdan başarıya koşan müzisyen herhangi bir müzik dersi veya okuluna gitmemiş. Ari Pulkkinen için yine ilginç bir diğer not Angry Birds oyunu için bestelediği tema Londra Filarmoni Orkestrası tarafından 2011 yılında seslendirilir. Trine soundtrack’i genel olarak günümüzün ortaçağ temalı folk müziğinin etkilerini hissettiriyor. Genel olarak Alman ve İskandinav melodilerinin yanında daha güneye doğru neşeli temalara da yer verilmiş. Albümün hem ana temasını hemde “The Giant Dragon” şarkılarının bonus edisyonlarında büyük orkestra edisyonları var. Referans dosyalar FLAC formatında ve 24/192 çözünürlüğünde. Bu dosyaların biraz daha düşürülmüş haliyle kablosuz ağdan gönderilecek şekilde hazırlığımı da yaptım.
İlk önce şunu söyleyeyim. Eğer arşiviniz 24/192 yüksek çözünürlüklü dosyalardan oluşuyor ise LAN performansında daha fazla detay almak mümkün. Aynı dosyanın iki farklı çözünürlüğünü kıyaslayınca işin rengi değişiyor. Bazı dosyaların daha düşük çözünürlükte daha iyi çalması, bazı dosyalarda tam tersi olması durumunu zaten biliyoruz. USB bellekten çalmak ise yukarıdaki network performansı kıyaslamasındaki kablosuz ağ performansına yakın. Açık konuşayım bu testlerin altından kalkmak ve nihai karar vermek çok zor.
Özet ile, bana sorarsanız LAN bağlantısında çalabileceğiniz dosyaların çözünürlüğü insanın ağzını sulandırıyor olsa da, kablosuz ağın kullanım kolaylığı ve kullanışlı olması ön plana çıkıyor. Ben bu seçeneklerden kablosuz bağlantıyı birinci seçenek olarak tercih ederim. LAN kablosu ile ortalıkta dolaşacak kablo hakkımı kullanmak yerine tercihimi bilgisayarımda kullanacağım koaksiyel kablodan yana kullanırım. Bu tespitin sebebini sonraki paragrafta anlayacaksınız.
Şimdi bilgisayarımı kullanarak müzik dosyalarımı dinleyeceğim. Bilgisayarımın optik çıkışını kullanacağım. Koaksiyel çıkışı ise ucuz bir USB > Koaksiyel dönüştürücü ile kullanacağım. Koaksiyel çıkışı kullanırken göreceli olarak daha kalitesiz bir ara bağlantı elemanı kullanmama rağmen performans açısından optik bağlantının çok üzerinde bir performans elde ettim. Bu noktada yüksek çözünürlüğe sahip dosyalar söz konusu olduğunda bilgisayarınızdan alabileceğiniz koaksiyel bir çıkış ile LAN bağlantısı ile hiç uğraşmanıza gerek kalmayacaktır. Bir yandan da kablosuz ağın kullanım rahatlığında da vazgeçmenize gerek kalmaz.
T+A E-Series Music Receiver, incelemesi bayağı zamanımı aldı. Neredeyse 4 haftayı geçti cihazla birlikteliğim. Tüm özelliklerini kurcaladım ve aklımdaki hemen her seçeneği denedim dolayısıyla kurtlarımı döktüm. Öncelikle T+A tasarımcıları pazarın beklentilerini çok iyi algılayıp, hemen her konuda çok iyi çözümler sunmuşlar. Cihazın uzaktan kumandası, kutusundan çıkan aksesuarlar ve kullanıma hazır iOS uygulamaları cihazın artı hanesine yazılıyor. Menülerin tasarımı ve tüm özellikleri ister iOS ister uzaktan kumanda üzerinden kontrol edebilmek büyük bir rahatlık sağlıyor. Bu yazdığım tüm maddeler birinci sınıf çözümler ile tüketicilere sunulmuş. Bunun yanında cihazın internet radyosu ve klasik FM radyosu da bence tam puanı hak ediyor. Sunulan kolaylıklar ve ses performansı yine artı puan. Kulaklık çıkışı beklentileri karşılıyor, ne eksiği ne fazlası.
Bilgisayarınızdan çalacağınız dosyalar konusunda T+A tasarımcıları topu meraklılara atmışlar. Bunu yaparken cihaz üzerine PC bağlama imkanı sunan USB DAC haricinde ihtiyaç duyacağınız hatta ihtiyaç duyacağınızdan daha fazla imkanı eklemişler. Konfor arayanlar kablosuz stream seçeneğini, biraz daha yüksek çözünürlük isteyenler LAN üzerinden stream seçeneğini, hardcore PC kullancıları ise kaliteli SPDIF dönüştürücüler kullanarak ile koaksiyel dijital bağlantıları kullanabilirler. Ben kendi adıma kablosuz stream ile hayatıma devam edebilirim.
T+A E-Series Music Receiver’ın amplifikatörü ile CD çalarının uyumu da çok hoşuma gitti. Burada tek notum cihaza ille bağlayacak iseniz pikap konusunda dikkatli bir seçim yapmanız olacaktır. Nispeten yumuşak ancak detaylı çalan bir pikap ve pre-ampli kombinasyonu T+A E-Series Music Receiver ile daha iyi uyum sağlayacaktır. Cihazın hoparlör sürme konusunda sıkıntısı yok. Genelde zorlu bir hoparlör olarak tanınan ama aslında öyle olmadığını söyleyebileceğim ProAc Tablette’leri de, JBL Monitor 4425’lerimi de sıkıntı yaratmadan sürdü. Uzun seneler keyifle kullanmak için hoparlör seçimi konusuna dikkat ederseniz, avantajınıza olur.
Velhasıl kelam T+A E-Series Music Receiver, benim Stereo Mecmuası’nda incelediğim tüm streamer’lar arasında tüketicinin ihtiyaçlarına odaklanma konusunda en iyi işlerin yapılmış olan ürün dersem yanlış olmaz. Menülerinden, kutu içeriğine ve iOS uygulamasına kadar ihtiyaçlar çok akıllıca cevaplanmış. Bunların yanına gayet sık tasarlanmış ve sağlamlık hissini sonuna kadar hissettiğiniz dış tasarımı da eklemek lazım. Ses performansı T+A’nın benzerlerinden ayrılmasını sağlıyor. Tabii ki tüm bunların bir karşılığı var. Evet tahmin edebileceğiniz gibi fiyat. Ürünün 4.050 Euro’luk (KDV dahil) fiyatı çok ucuz değil ancak bu seviyelerde harcama yapabilecek ve karmaşık hifi sistemleri ile uğraşmak istemeyen meraklıların hiç düşünmeden tercih edebilecekleri bir cihaz olmuş T+A E-Series Music Receiver. Bu tarz cihazlara ilgi duyanlara ve ihtiyacı olanlara gönül rahatlığı ile tavsiye edilir.
Ufak bir not: Cihaz ile birlikte geçirdiğimiz zaman içerisinde Seçil Hanım bu cihaza bayıldı hatta denk geldiyseniz birkaç satır yazdı makalesinde. Tüm sistemin ortadan kalkıp tek bir cihaz ile hayata devam etmek tabii ki eşlerimizin en büyük hayali! Allah’tan 2A3 tüplere karşı olan takıntımı bildiği için üzerinde çok durmadı ve bu sayede incelemeyi kazasız belasız tamamladık!
T+A E-Series Music Receiver
Entegre ampli, network oynatıcı, internet radyo, DAC vr daha fazlasını içeren hepsi bir arada cihaz.
Fiyat: 4.050 Euro (KDV dahil)
Temsilci: Extreme Audio / www.extreme-audio.com
Bir yorum ekleyin