Sahne ise hoparlörün tam ortasında bir yerde oluşuyor. Baslar oldukça atak ve fit. Fit derken yağ oranı belki yüzde 10’un altında değil (fit bir vücuttaki yağ oranı yüzde 10’nun altındadır) ama yüzde 10’a yakın (ki böylesi bence daha iyi) olduğunu söyleyebilirim. Bunda H70’in damping factor’ünün 1000’nin üzerinde oluşunun önemli etkisi var. Tabii eğer benim gibi daha önceden başka bir ekolden geliyorsanız ve yıllarca kulağınızı yayvan ve şişman baslarla telef ettiyseniz, bu sound’u ilk etapta yadırgayabilirsiniz. Ancak baslar, orta seslerin üzerine basmayınca müziğin gerçek anlamda tadına varıyorsunuz. Bu sayede müziğin ritmi de ortaya çıkıyor. Rock müzik dinlerken bas gitarın arkadan yürüyüşünü büyük bir keyifle seyrediyorsunuz. “Seyrediyorsunuz” diyorum, zira H70’le müzik dinlerken müzik enstrümanlarını teker teker duyup takip edebiliyorsunuz.
H70’in bir başka dikkatimi çeken özelliği ise fatigue yani dinlemeye bağlı yorgunluğun minimize edilmiş olması. Bu sayede rahatsızlık hissetmeden müziği daha yüksek volümlerde dinleyebiliyorsunuz. Tabii odanızın izin verdiği boyutlarda… Sesi ne kadar açarsanız açın, ne bir sertleşme ve ne de bir bozulma söz konusu. Bu, H70’in dâhil olduğu fiyat kategorisinde eşine çok fazla rastlanılan bir durum değil. Yüksek volümlere çıksanız bile, amfi yumuşaklığından hiçbir ödün vermiyor.
Eğer müziği dijital olarak dinliyorsanız, Hegel H70’in içindeki DAC’ın başlangıç için tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Flac dosyalar CD’lerin ses kalitesine yakın çalıyor. Ancak asıl fark 24 bit 192 kHz’lik şarkılarda ortaya çıkıyor. Hegel H70’deki USB girişinin çözünürlüğü 16 bit 48 kHz olsa da aynı albümü HD ve CD haliyle karşılaştırdığınızda maalesef HD şarkılar CD’den daha iyi çalıyor. Ses çok daha gövdeli ve CD’nin sıkıştırılmış sesine göre çok daha analog geliyor. Bunu Alphaville “Forever Young”, Eagles “Hotel California” ve Metallica “And Justice For All” albümlerinde test ettiğimde de durum değişmedi. Hiç istemesem de müziğin bu yöne evrildiğini düşünürsek, H70 bu anlamda da şimdiden geleceğe hazır görünüyor. İlk etapta DAC için ekstra bir para ödemek zorunda kalmıyorsunuz.
Amfinin ön plana çıkan özelliklerinden bir diğeri ise artikülasyonunun yüksek olması. Pink Floyd’un “Dark Side Of the Moon” albümünde yer alan “On The Run” şarkısının girişindeki anonslar H70 ile belirsizlikten kurtuluyor. Daha önceden bir kakofoni olarak kulağıma gelen ve fonda kaybolup giden anonslarda neler söylendiğini biraz kulak kabarttığınızda anlayabiliyorsunuz. Tabii bunda ProAC D18’in efsanevi midlerinin de payını yadsımamak gerekiyor.
Yeri gelmişken ProAc D18’e ile birlikteliğine de değineyim. Hegel H70 ile uyumu gerçekten dinlemeye değer. ProAc’ın kalite yönünden snob (züppe) bir tarafı olduğu düşünüldüğünde, H70 ile gerçekten iyi bir birliktelik yakalıyor. Bugüne kadar onu lambalı amfilerle birlikte dinlemeye alışkın biri olarak H70 ile verdiği sonuç gerçekten etkileyici. ProAc kolay sürülebilir bir hoparlör olarak başka amfilerle uyumlu olsa da Hegel ile gerçekten unutulmaz bir ikili oluşturuyor. Tıpkı Lethal Weapon’da Mel Gibson canlandırdığı Martin Riggs ve Danny Glover’ın oynadığı Roger Murtaugh gibiler. Birinin sert mizacını diğeri yumuşatıyor ve harika bir uyum sergiliyorlar.
Sonuç olarak Hegel H70 müziğe hâkimiyeti, üç boyutlu sahnesi, güçlü basları, dinamik yapısı ve organik sesiyle fiyatının üstünde bir performans sergiliyor. O yüzden bir gün aynı fiyat aralığındaki amfinizi benim gibi H70 ile kıyaslamaya kalkarsanız, yaşayacaklarınıza şimdiden hazırlıklı olsanız iyi edersiniz. Hatta bugüne kadar edindiğim tecrübelerime dayanarak şunu rahatça söyleyebilirim: 3000 Euro’ya kadar olan entegre amfilerde biraz daha dinamizm ve biraz daha fazla detay dışında H70’in verdiğinden daha gerçekçi ve daha organik bir ses bulmanız için bayağı bir araştırma yapmanız gerekecek. Buna dâhili DAC’ı da eklediğinizde H70 tam anlamıyla bir kelepir. Bugünlerde bir amfi alacaksanız, avuç avuç para dökmeden önce H70’i mutlaka dinleyin ve “burn in” için ona ihtiyacı olan zamanı verin. Bütün bu açılardan bakıldığında Hegel, arkasındaki know how’ı ile Hi-Fi otobanında daha uzun yıllar bir kuzey ışığı olarak yolumuzu aydınlatacağa benziyor. Bir de bu ses kalitesine yakışan daha iyi bir kumandası olsaydı, çok daha iyi olacaktı!
Hegel H70
Türkiye Satış Fiyatı: 1395 Euro + KDV
Distribütör: Timpani / www.timpani.com.tr
Cihazlar
Kaynak: Hegel CDP 2A MKII
Amfi: Hegel H70
Hoparlör: ProAc D18
Ara bağlantı kablosu: DH Labs Silver Sonic Revelation
Hoparlör kablosu: DH Labs Silver Sonic Q-10 Signature
Elektrik kablosu: DH Labs Silver Sonic Power Plus
Tweak: Telos RCA Caps, Soundcare Superspike, Hi-Fi tuning supreme fuse
Burak Meriç
Birkaç kere bakındım ama fiyat bilgisi bulamadım. 1000-3000 euro aralığında sanırım ama sürekli fiyat-performans vurgusu yapıldığından fiyatının da baştan yazılması gerekirdi demekteyim.
Bundan öte, aynı yabancı kaynaklardaki ürün inceleme yazıları gibi olmuş; hem içerik, hem de dil açısından.
Fiyat bilgisi ve temsilci linki yazının sonuna eklendi. Uyarı için teşekkürler…
Çok keyifli bir anlatım olmuş, keyifle okudum, ellerinize sağlık.
Son birkaç senedir evdeki emektarı stereo bir amfi ile değiştirmek için uzun uzun dinletilere katılmıştım. Lambalı düşünmediğim için yaptığım dinletilerde bana en çok keyif veren 2 amfi oldu. Biri Creek diğeri ise Hegel. Listemi şimdilik bu 2 markaya indirgediğim için mutluyum ama tercih etme safhasına geldiğimde bakalım ibre ne tarafa kayacak.
Dediğiniz gibi Hegel’in performansını, yazdıklarınızı okurken, dinlememiş biri için inandırıcı gelmeyebilir ama hakikaten başarmışlar. Hiç yormayan ve çok duru gelmişti bana da.
Seçtiğiniz albumler de başarılı. Ben “Hotel California” unplugged konser versiyonunu da dinliyorum ayrıca. Enstrümanların detayı inanılmaz güzel oluyor. Hani dediğiniz gibi gözlerinizle arıyorsunuz resmen :)
teşekkürler paylaşım için.
sevgiler
Erkan bey
Değerli yorumlarınız için ben teşekkür ederim. Elimden geldiğince deneyimlerimi paylaşmaya çalıştım. Umarım yararlı olmuşumdur. Creek’i hiç dinlemediğim için bir fikir belirtmem yanlış olur ama iyi bir anfi olduğunu biliyorum. Seçim aşamasına geldiğinizde farklı müzik türleriyle iki anfi hakkında bilgilerinizi bir kez daha tazeleyin. Hangisi beğenilerinize ve tabii ki bütçenize hitap ediyorsa onu alın.